31 Aralık 2010 Cuma

Kamondo Merdivenlerinde


“Benden alıp götürdüğün şeylerin peşine düştüm, herkes beni senin peşindeyim sandı.”

Kendimi, terk edilmiş evler gibi hissediyorum. Pencereleri uzun zamandır açılmayan, içinde hiç ses olmayan, bahçesindeki yeşillerin hepsi sarıya dönmüş evler gibi. Yakama bir ilikli iğne ile tutturduğum zamanı, senin gittiğin gece çıkarıp attım; zamanını hiç tutturamadığımız özlemelerin çok geride kaldığı ilk basamaktayım şimdi.
Artık kendini aklayamayan, gerçeği kimseden saklayamayan yanlarımı, üstündeki kumları silkeleyen kargalar gibi dibime dibime düşürürken, bu merdivenin inilen yerinde mi yoksa çıkılan yerinde mi durduğumu bilmiyorum şu an.
Gecenin bir yarısı senin lacivert gözlerini aklıma dikip bana sorduğun soru, bizi başka hayatlara götürecek kapıların kilidini çözdü. Cevabın iyisi, sorunun iyisinden gelirmiş; oyunlara bile hep en zor basamaktan başlamayı seven sen, doğru soruyu değil, en zor soruyu arayıp buldun benim için.
Bense, aklımdaki tilkileri senin üstüne değil, bu şehrin sokaklarına saldım. Bana baktığında hep güzel renkleri gör diye, kuşkularımın içindeki griyi bu şehrin caddelerine sardım. Deliliğin üstüme yürüdüğünde, sana bir şey olmasın diye ben en gidilmedik yerlerine yürüyüp bu şehri üzdüm.


Oysa sen bana sırtını döndüğünde, bu şehir bana sırtını açtı; sen öfkeni giyindikçe o önümde soyundu. Sen benden aldın, o hep verdi. Sen ne kadar sakladınsa, o hep en fazlasını gösterdi.

‘Kalbini koyduğu taşların dengesi bozulduğunda bir adam bir şehre aşık olur’ demişti biri ben daha bu merdivenin çok uzağındayken.
Seni bu şehirle aldattım, doğru. Onun koynunda yattım geceleri. Boynundaki kız kulesini, herkesi kendine aşık etsin ama en çok beni sevsin diye ona ben taktım. Efsaneler senin yüzünden silindiğinde, sabahlara kadar hep onun yüzüne baktım. Senin için solduran bir adamdım, oysa o erguvanlar açtı benim için.
Merdivenin orta yerindeyim. Şimdi bu şehir senden beklediğim soruyu soruyor bana. Cevabı kolay; insem de ona, çıksam da ona varacağım.
Ama bir yere gittiğim yok; burada durup, bu merdivenin her yerinden, her basamağından ona bakacağım, ona neden aşık olduğumu hep aklımda tutacağım...

Bumerdivensana benziyor aşkım; duruşu, en hazırlıksız anımda beni kendimden alışı, nereye gitsem de aklımda kalışı, söylermiş gibi yapıp sırlarını ustaca saklayışı, kollarını herkese açıp sadece beni kucaklayışı...
Çektiğim fotoğrafların bazılarında gözleri kapalı çıkmış merdivenin; olup bitenlere gözünü kapattığı zamanlar belki onlar.
Fotoğraflar : Özgür ÇAKIR
Yazı : Emine CİVANOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder