12 Ocak 2011 Çarşamba

Küçük Prens





KÜÇÜK PRENS.. – ANTOINE DE SAINT-EXUPERY (1943)

‘Bir yıldızda yaşayan bir çiçeği seviyorsanız, geceleyin yıldızlara bakmak hoştur. Ve geceleri gökyüzüne bakarsın. Her şeyin çok küçük olduğu gezegenimi gösteremem sana.. Belki böylesi daha iyi. Yıldızım senin için herhangi bir yıldız olsun. Böylece gökyüzündeki bütün yıldızlara bakmayı seveceksin..’


VI

Ah , Küçük Prens , böylece senin o hüzünlü yaşamını yavaş yavaş anladım. Uzun süre seni eğlendiren tek şey günbatımlarının hoşluğu olmuş. Bu yeni ayrıntıyı, dördüncü gün , sabahleyin bana şöyle söylediğinde öğrendim :

- Günbatımlarını çok seviyorum. Haydi bir günbatımı seyretmeye gidelim..

- Ama beklemek gerek..

- Neyi ?

- Güneşin batışını..

Önce çok şaşırmış gibi göründün , sonra kendine güldün. Ve bana dedin ki :

- Kendimi hep gezegenimde sanıyorum!

Elbette , Amerika’da vakit öğlenken herkes bilir güneş Fransa’da batıyordur. Günbatımını seyretmek için bir iki dakika içinde Fransa’ya gidebilmek yeterli. Ne yazık ki Fransa çok uzakta. Ama senin o küçücük gezegeninde altındaki sandalyeni biraz öteye götürmen yeterli olur. Böylece ne zaman canın istese günbatımını seyredebilirsin..

- Bir gün güneşin kırk üç kez battığını gördüm ! demiştin bana..

Biraz sonra da eklemiştin :

- Biliyor musun.. İnsan çok üzgün olunca günbatımlarından hoşlanır..

- Demek kırk üç kez gün batımını gördüğün gün son derece üzgündün öyle mi ?

Ama küçük prens yanıt vermedi..


(Fotoğraf:Erdal Kınacı)

VIII

..

İşte , Küçük Prens sevgisinde iyi niyetliydi , ama çiçekten çabucak kuşkulanmıştı. Önemsiz sözcükleri ciddiye almış ve çok mutsuz olmuştu.

‘Onu dinlememeliydim, dedi bana bir gün itirafta bulunarak , çiçekleri hiçbir zaman dinlememek gerekir.. Onları seyretmeli, koklamalı. Benim çiçeğim gezegenimi güzel kokularla dolduruyordu, ama bundan sevinç duymayı bilemedim. Beni çok sinirlendiren kaplan pençeleri ile ilgili o söze gelince , bu da aslında bende acıma duygusu uyandırmalıydı..’

Şöyle eklemişti :

- O zaman hiçbir şey anlayamamışım ! Onu sözlerine göre değil , eylemlerine bakarak değerlendirmeliydim.. Beni güzel kokulara boğuyor , bana ışık saçıyordu.. Hiçbir zaman onu bırakıp kaçmamalıydım ! O küçük hilelerinin ardındaki sevgisini görmeliydim.. Çiçekler öyle değişik ki ! Ama ben o sıralar onu sevmeyi bilemeyecek kadar küçüktüm..’

XII

Küçük Prensin gittiği bir sonraki gezegende bir ayyaş oturuyordu. Bu ziyaret çok kısa sürdü , ama Küçük Prens’in içine de büyük bir hüzün çökmesine yol açtı..

- Ne yapıyorsun sen orada ? dedi ayyaşa.. onu biri sürü boş , bir sür de dolu şişenin karşısında sessizce oturur durumda bulmuştu..

- İçiyorum , dedi üzüntülü bir halde ayyaş..

- Neden içiyorsun ?

- Unutmak için..

- Neyi unutmak için ? diye sordu acımaya başladığı ayyaşa Küçük Prens.

- Utancımı unutmak için , dedi ayyaş , başını eğerek..

- Neyin utancını ? diye sordu Küçük Prens ; yardım etmek istiyordu..

- İçmenin utancını , dedi sonunda ayyaş ve tam bir sessizlik içine gömüldü..

Şaşırıp kalan Küçük Prens çekip gitti..

‘Büyükler hiç kuşku yok çok tuhaf oluyor..’ dedi içinden , yolculuğu boyunca..

(Türkçesi : YAŞAR AVUNÇ , MAVİBULUT YAYINLARI , 2007-Ağustos)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder