10 Şubat 2011 Perşembe

Tutunamayanlar - Oğuz Atay



-Konuştuğum insanların peşinden gitmek, onların yatak odalarına kadar, hatta ertesi gün işe gidinceye kadar, hatta işyerinde çalışırken izlemek, durmadan konuşmak ve dinlemek istiyorum-ayrılınca insanların hemen birbirine yabancılaştıklarını, eski havayı bir daha canlandıramayacaklarını düşünüyorum...
-Bilginin, güzelliğin, iyiliğin ve duyarlılığın en kusursuz somutlaşımı olduğunu düşünüyorum...
-Alışık güçlerini, iki çelişki arasındaki uzaklığı kaplayacağı kadar uzat çünkü
Tanrı insana danışmalıdır...

-Ölünceye kadar yerinden kımıldamayacağını bilen bir ağacın rahatlığını duymalıydım...
-Bir kere başladık bitireceğiz, bir kere doğduk yaşayacağız...
-Sözlerde bir gevşeme, bir isteksizlik görüldü, birlikte olmanın getirdiği heyecan eskidi, söylenen sözler düşünüldükçe beğenilmemeye başladı, bu nedenle yeni sözler için cesaret tükendi...
-Karikatürlerde, ne kadar da sevimli gösterirler, yalnız yaşarken kimse sevimli görmez bütün bunları, oysa okurken ,resimlerini seyrederken ne kadar acırsınız onlara, gene de gülmeden duramazsınız...
-Seninle geçirdiğim bahar, yaşamın ; doğa içinde oluşan bir olay olduğunu, bana yeşil rengin gözünüzdeki yansımaları haber verdi...
-Eskiye bağımlılığımız bir şey bildiğimizden değil ; eskisi bundan kötü olamaz ya diyoruz-tam da bilmiyoruz yeniyi...
-Şarkısı yarıda kaldı ,aklı da karıda sebep olanların gözü kör olsun... (mezar yazısı)
-Piyano çalabilmeyi çok isterdim dedi donuk bir sesle. Şimdi piyanoya oturur, kelimelerle ifade etmekte güçlük çektiğim bütün duygularımı, acılarımı tuşlara dökerdim. Bazen şiddetli, bazen yavaş basardım onlara. Kim bilir ne ince ayrıntıları vardır o dokunuşların? Kelimeleri, daha önce öyle kötü yerlerde kullanmış oluyoruz ki, kirletir diye korkuyoruz duygularımıza dokunursa. Seslerin başka türlü bir dokunulmazlığı var.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder