30 Haziran 2011 Perşembe

Şeyyad Hamza(14 yy)

Gazel

Ecel eline kocaman bir kadeh almış

O kadehin içi ibret verici olaylarla dolu


Kimine kadehi yeni sunuyor,kimine de içirmiş,

Kimi de sarhoş olmuş, sürekli olarak toprakta yatıyor.


Zengin, yoksul, büyük, küçük, herkes

O sakinin elinden birer birer içer.


Ne güzel şerbet ki ondan bir defa içen

Ne sabah olduğunu bilir ne akşam olduğunu bilir.


Bu nasıl şerbet ki rengi ve mahiyeti bilinmez;

Kırmızı mı, beyaz mı, yıllanmış mı, taze mi?


Bu saki nice arslan gibi kişilerin sırtını yere getirmiştir.

Nice ejderhalar ona boyun eğmiştir.


Bu saki sultanları (bile) yatırdı.

Ki Anadolu ve Şam onların bir köyü idi.


İnternette bulduğum çeviri:

Ecelin elinde bir ulu kadeh var
Ki içi dolu ders verici olaylar

Kimine ayak sunar kimine içirmiş
Kimi toprakta esrik sürekli yatar

Ki bir bir içer o sakinin elinden
Zengin yoksul küçük büyük olanlar

Ne güzel şerbet ki bir kez içenler
Ne sabah ne akşam olduğunu anlarlar

Ne şerbettir ki bu hiç rengi bilinmez
Kızıl mı ak ham ya olgun anlamazlar

Ne aslanları yatırmış bu saki
Boyun eğmiştir ona ne ejderhalar

Nice sultanları yatırdı bu saki
Ki Anadolu’yu Şam’ı köy sayardı onlar

Özgün Metin:

Ecel tutmuş elinde bir ulu câm
Ki ol câmın içi dolu ser-encâm

Kime ayak sunar kime içürmiş
Kimi esrük yatur toprakta mûdam

Ki bir bir içer ol sâkî elinden
Bay u yohsul ulu kiçi has u âm

Zehî şerbet ki bir kez andan içen
Ne subh olduğunu bilür ne ahşam

Ne şerbettir bu hiç rengi bilünmez
Kızıl mı ak mıdur yâ puhte yâ nâm

Ne arslanları yaturmuş bu sâkî
Ne ejderhâlar olmuştur ana râm

Selâtinleri yaturdu bu sâkî
Ki bunlar bir köyü idi Rum u Şâm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder