28 Şubat 2012 Salı

“kağıtta nabız atışı varsa bu ‘cehennemde bir mevsim’de duyulacaktır.. şiir kağıttan bir hücredir..” – JEREMY REED


‘sahici deli nedir? insan onuru diye üstün bir düşünceyle uzlaşmak yerine, toplumun anladığı anlamda deliliği seçmiş bir adamdır.. işte bu yüzden toplum kurtulmak istediği insanları, bazı alçaltıcı işlerde kendisiyle işbirliği yapmadıkları için kendilerinden sakınmak istediği insanları akıl hastanelerinde boğazlanma cezasına çarptırır.. çünkü deli bir insan her şeyden önce toplumun dinlemek istemediği, dayanılmaz doğruları söylemesini engellemek istediği biridir.. ANTONIN ARTAUD.. (le théâtre et son double..)
“rimbaud yolculuğu sırasında gözleriyle bir şeyler topluyordu.. görmek salt sürekli olarak geri almak değil, denetlenemeyen bir hırsızlık tarzıdır.. hem şeyleri hem insanları yağmalayabilirsiniz.. insan gözüne ilişen her şeyi kendine mal edebilir, cinsel bir düzlemde otuzbir çekmek istemsiz bir imgeyle sevişmenin yoludur.. şiir işlevi bakımından bu ikincisine yakındır.. insan seçtiği her kadın ya da erkeği içselleştirebilir, rimbaud’nun durumundaysa belki her ikisini de.. şiir için de aynı şey geçerlidir.. bir şeyle ilgili bir düşünceyi insan duyarlılaştırır, sinirleriyle bir sürtünme yaratır ve onu başka bir şeye dönüştür.. şiir psiko-fiziksel otuzbir çekmenin en düzeyli biçimidir.. şiir yazarak insan istediği bir nesneyi elde edemez; bir yaklaşığı üzerinde uzlaşır.. sonuçta ortaya çıkan ürün kaypaktır, düşlenen cinsel bir imge, bu imgeyi sürdürme eylemi sırasında nasıl bulanıklaşıyorsa algılayan kişinin gözünden öyle kaçar..”
“çelişkiler asla çözülmez, şiir, şiirsel anlatımın geçerliliğine inanç ile inançsızlık arasındaki çatışkıyı yaşamayı temsil eder.. hakkında yazacağı durumu önceden düşünmek anlamında rimbaud’nun şiirinin bir konusu yoktur.. anlık olanı içerir, uzak olanı değil.. şiir ruhunun buyruklarına uyarak gelişir, bir iç kırgınlığı anlatır, şairin yeryüzünde bir yerinin olmadığını anlamanın kırgınlığıdır bu.. imparatorluklara egemen olma kavgasına tutuşmuş uluslarda, kapitalizmin ahlâk anlayışında kehanet sözlerine, düşsel yolculuklara, şamanlığın kutlanmasına yer yoktur.. rimbaud’nun şiiri, yirminci yüzyılda kitle savaşlarına ve soy kırımına dönüşmüş, önüne geçilmesi olanaksız terörü su yüzeyine çıkarır..
bunu yapmak on sekiz yaşındaki bir çocuğa düştü, öylesine geri bir çevredeydi ki, bu bulguları için onu taşlayabilirlerdi.. rimbaud, daha önce de lautréamont’un yaptığı gibi, freud ile jung’un yolunu açmıştı.. ikisi birlikte, daha sonra bilinçdışının radyoaktif tozları olarak bilinecek olan patlamayı gerçekleştirdiler.. onların imgeleri iç mekânda takımyıldız olarak kaldı, iç öykülemeye psikolojinin armağan etmesi gereken daha kliniksel sözcükler bekliyorlardı…”
“sayıklama, deliliği yakalama girişiminin bir yoludur, bir durum değil.. ‘cehennemde bir mevsim’in ana konusu sayıklamalar I ve II’de açıklanmıştır: ‘verlaine’ ile ilişkisinin öz yaşamsal cehennemi ve ‘işte çılgınlıklarımdan birisinin öyküsü’ – şiirsel deneylerinin simyasal doğası.. bu iki metin konularının dolaysızlığına yetişme girişimleriyle olağanüstüdürler..
kağıtta nabız atışı varsa bu cehennemde bir mevsim’de duyulacaktır.. şiir kağıttan bir hücredir.. rimbaud’nun ‘délire’i sözcüklerin hapishanesine direnir.. hız artışı manyakçadır.. delirmek ister, deliliğin de ötesinde..
korkusuzluğun yönüdür bu dilin ötesine geçen bir deneyim.. bedensellik sonrası..
JEREMY REED
‘SAYIKLAMALAR.. Arthur Rimbaud..’, JEREMY REED, Çeviri : ÜLKER İNCE, TELOS Yayınları, Haziran 1998, 165 sayfa..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder