Bob Marley 11 Mayıs 1981’de öldüğünde mezarına
gitarı (Gibson Les Paul), biraz marihuana, bir incil, bir yüzük ve bir futbol
topuyla beraber gömüldü.
Özgürlük. Futbol özgürlüktür, bütün bir evren için. Futbolu seviyorum çünkü oynamak için yetenekli olman gerekir.(1)Bir
çok insan Bob Marley’in fanatik bir futbolcu ve taraftar olduğunu
duyunca şaşırır. Bu Jamaikalı, regi şarkıcısı, politik aktivist, ot içen
adamın futbolla olan birlikteliği dikkat çekicidir. Hayatının iki
aşkıdır müzik ve futbol. Ama çoğumuz onu sadece yaptığı müzikle
tanıyoruz.
Oysa
Bob Marley turnede ya da stüdyoda kayıtta bile olsa hemen hemen her gün
mutlaka top oynardı. Arkadaşlarıyla birlikteyken her fırsatta futbol
konuşulurdu. Televizyondan maçları takip etmekten de geri kalmazdı.
Tuttuğu takım Santos (Brezilya), en sevdiği topçu ise Edson Arantes do
Nascimento idi. Diğer adıyla Pele. Bir diğer sevdiği futbolcu ise Pele’nin rakibi Arjantinli Ossie Ardiles’di.
1970 de Rio de Jeneiro ziyareti sırasında birkaç müzisyen, sokak
çocukları ve 1970 brezilya milli takımından oyuncularla beraber maç
yaparken ona Santos forması verdiler. Sırtında 10 numara yazıyordu.
Marley bunun üzerine şöyle dedi : “Ben de Pele gibi her mevkide oynayabiliyorum”. Evet Bob Marley hayatın içinde her yerdeydi ve şöhret onu gerçek hayatın dışına atamamıştı.
O maçı izlemiş olan bir Brezilyalı fotoğrafçının maçla ilgili yorumu ise ilginçtir :
"Maç gerçekten kısa sürdü. Tanrıya şükür her şey çok hızlıydı. Çünkü
maç çok berbattı. Bob ise felaketti. Gerçekten oynayamıyordu. 1’den 10’a
bir puanlamada Bob’a 1.5 verirdim”. Island Records'un Britanyalı yapımcısı Trevor Wyatt ise İngiltere'deki bir maç sonrası : "Sürekli
pas vermeye çalışıyordu. Çünkü Bob oyunda da gerçekte olduğu gibi bir
adamdı, top her zaman ona geliyordu ve o da pas veriyordu. Genelde orta
sahadaydı ve ona kaptan diyorlardı. Çok iyilerdi. Brazilya gibi."
Hangi
açıklamaya inanacağımı bilemesem de, bu kadar futbolu seven –sevdiğim-
adamın kötü oynadığına inanmak istemiyorum. Çocukluğundan beri futbol
oynayan biri en azından İbrahim Üzülmezden daha iyidir diye düşünüyorum.
Arkadaşları eğer müzisyen olmasaydı onun iyi bir orta saha oyuncusu
olacağını düşünüyorlardı. Hızlı ve yaratıcı bir orta saha. Jamaika için
yaptıkları, dünya için yaptıkları ve barış mücadelelerine liderlik
ettiği düşünüldüğünde kaptan olması ve orta sahada bir maestro gibi
takımını yöneteceğine şaşırmamak gerekir. Hagi gibi yaratıcıyken
Guardiola gibi kibar ve cömertti. Mücadeleden asla vazgeçmezdi.
Bu
mücadeleci yapısı nedeniyle bir barış mitinginde sahneye çıkacağı
sırada silahlı bir eylemde vurulduktan iki gün sonra sahneye çıktı ve
şarkı söyledi. Ona nedenini sordukları zaman "Bu dünyayı daha kötü yapmaya çalışan insanlar bir gün bile dinlenmiyorlar. Ben nasıl dinlenebilirim ki?" dedi. Orta sahada oluşu bundan kaynaklı olabilir. “Futboldan
önce müziği sevdim. Eğer önce futbolu sevseydim bu tehlikeli
olabilirdi. Çünkü futbol oldukça sert (vahşi). Eğer biri size sert
girerse sizde ‘savaşma arzusu’ yaratabilir.” Belki de müzik önce olduğu için insanlar hakkında asla kötü bir şey düşünmedi.
Bir
çok Marley hayranı onun futbol yüzünden öldüğünü düşünüyor. Bir maç
sırasında ayak parmağından yaralanan Bob Marley tedavi olsa da yara
sonra kangrene dönmüş ve cilt kanserine çevirmiş. Ayağın kesilmesi
gerektiğini söyleyen doktorlara ise : "Rasta hiçbir eksikliğe gelmez" demiş.
Çok sonra bu yara nedeniyle kanser olduğu belirtilse ve 8 ay kemoterapi
görse de hayata veda etmiştir. İlk tedavide bir CIA ajanın yaraya
yabancı bir madde enjekte ettiğine dair komplo teorileri de mevcut.
'Kim
kimi kurtarabilmişti şimdiye kadar? Beni kim kurtaracaktı? ''Kurtuluş''
dedim ''Ankara'da bir mahalle.'' Fazlası değil. Belki bir de Bob
Marley'in en iyi şarkısı. Daha fazla düşünmeye gerek yok. Adı her yerde,
kendisi yok. Kurtulmaya gelmiyoruz bu dünyaya. Daha da saplanmak için
buradayız. Dibine kadar. Onun için çürüyor bedenlerimiz ölünce.
Mısırlılar uğraşmış efendileri kurtulsun diye. Ama nafile. Çaresi yok.
Kurtuluşu beklemek yararsız. Gelmez çünkü. Kontenjan dolmuş. Biz daha
çok kötülüğün sınırını zorluyoruz. Mucizeler bitti. Doğmak yeterince
mucizevi. Başka bir tane daha beklemek aptalca. Ölmek de ikincisi.
Bunların arasında da bir şey yok. Kimse beklemesin..."(2)
Bob
Marley dünya üzerinde barışın ve kardeşliğin hakim olması gerektiğine
inanıyordu. Kurtuluşun olabileceğini bilip bunun için savaşıyordu(Get up. Stand up.Stand up for yor rights. Don't give up the fight).Futbolun
da takım oyunu olduğunu biliyor ve belki sırf bu nedenle seviyordu. O
gettodan çıkmış bir halk ozanıydı. Müziğiyle dünyayı kurtarmaya
çalışırken top oynayarak kendini kurtarmaya çalışıyordu belki de.
Ölümünün futbolla ilişkili olması bu yüzden üzücü ve ironiktir.
Bob
Marley futbolun sadece futbol olmadığını biliyordu. Hayatın ta
kendisiydi futbol. Futboldaki mücadele gerçek hayata benziyordu. Bob'un
yenmek istediği rakibi ise açlık, fakirlik ve savaşlardı.
(1) Bob Marley–1979
(2) Kinyas ve Kayra
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder