(Sırp Marica Kicusic'in
yorumuyla yedi ölümcül günah - Tembellik)
* Bugün, uçuk renkli cılız çiçekler misali, solgun tenli, bozuk mideli,
kolu budu tutmaz olan fabrika kızlarımız ve kadınlarımız var!... Sağlam zevkler
tatmamışlar hiç ve bu konuda yüzlerini güldürecek hiçbir şey söyleyemezler! –
Ya çocuklar? Çocuklara 12 saat çalışma! Gözün çıksın yoksulluk!
* Filozoflar, hiç çalışmadan
para pul, han hamam edinmek için yoksullara iş verenlere, insansever diye alkış
tutuyorlar. Bir köyün orta yerinde bir fabrika kurmaktansa, oraya veba
tohumları saçmak, su kaynaklarını zehirlemek daha iyidir. Fabrika işçiliğini
başlatın, ne neşe kalır orada, ne sağlık, ne de özgürlük. Yaşamı güzel ve
yaşanmaya değer yapan ne varsa, hepsi gitti gider.
Ekonomi uzmanları da, işçilere “
toplumsal zenginliği artırmak için çalışın!” deyip duruyorlar hep.
Ama, bir başka ekonomist, Destut
de Tracy, onlara şöyle yanıt veriyor:
“Yoksul uluslarda halkın rahatı
yerindedir. Zengin uluslardaysa, halk, genellikle yoksuldur.”
* Anglikan Kilisesi rahibi
saygıdeğer Townshend, Hıristiyan hoşgörüsü adına şunları söylüyor boyuna:
“Çalışın, gece gündüz demeden çalışın! Çalışarak yoksulluğunuzu arttırırsınız,
sizin yoksulluğunuz da, yasa gücüyle sizleri zorla çalıştırmaktan kurtarır
bizi.
* Üretici, üretme kredisi
bulduğu sürece, çalışma kudurganlığının dizginlerini koyverdi mi, işlenecek ham madde sağlamak için habire
borçlanır da borçlanır. Piyasanın boğazına kadar dolup taştığını; mallar bir
türlü satılmayınca da, bono vadelerinin dolacağını düşünmeksizin, durmadan üretir
de üretir. Kuyruğu sıkışınca da gidip Yahudi’ye yalvarır, ayaklarını kapanır,
kanını, onurunu ayaklar altına atar.
* İnsan Hakları’ndan binlerce kere daha kutsal olan Tembellik Hakkı’nı
ilat etmeli; günde üç saatten çok çalışmamaya kendini zorlamalı, günün ve
gecenin geri kalan saatlerinde tembellik etmeli ve tıka basa yemeli.
*sosyete kadınları, acının acısı bir yaşam sürüyorlar. Terzi kadınların didine
çırpına yaptıkları o perilere yaraşır tuvaletleri deneyip değerlendirmek için, sabah
akşam, bir giysiyle bir başkası arasında mekik dokuyorlar. Saatlerce, saçlarını
enselerinde toplatıp topuz yaptırma tutkularını, her ne pahasına olursa olsun doyurmaya
çalışan usta berberlere teslim eden, o içi boş kafalılar. Korselerinin içinde sıkışıp
kalmış, kunduraları içinde ayakları büzüşmüş, bir itfaiyecinin yüzünü kızartacak
denli açık saçık bir kıyafetle, yoksullar için birkaç metelik toplamak amacıyla,
gecelerce balolarda fır dönüp dururlar. Sevsinler sizi.
* Ürettiğimiz tüm mallar, sürümleri kolay olsun ama çok dayanmasın
diye, bile bile üstünkörü yapılıyor.
Ürünlerin nitelikleri dolayısıyla insanlığın ilk dönemlerine
taş devri, bronz devri deniliyorsa, bizim
çağımıza da kalpazanlar çağı denilecektir.
Tembellik Hakkı Paul Lafargue