4 Kasım 2012 Pazar

Güvercin Gerdanlığı, Sevgiye ve Sevenlere Dair - İbn Hazm



Güvercin Gerdanlığı, güvercinlerin boynunda bulunan halka biçimindeki tüyler, klasik İslam edebiyatında, boyna geçen ve ölünceye kadar çıkmayan ‘aşk zinciri’ sembolü olarak birçok şair tarafından kullanılmıştır.

Sevgiye ve Sevenlere Dair

Aşk şakayla başlar, ciddi durumlarla biter. Aşkın çeşitli şekilleri tanımı yapılamayacak kadar inceliklerle doludur. Onlar ancak aşık olunca anlaşılabilir. Aşk ne din tarafından inkar edilir, ne de yasalarca yasaklanabilir. Çünkü yürekler Allah’ın elindedir.

İnsanlar aşkın mahiyeti üzerinde tam anlamıyla anlaşamadılar. Üzerinde çok kafa yordular ve uzun incelemeler yaptılar. Benim düşünceme göre aşk, ruhların çeşitli yaratıklar arasında bölünmüş parçalarının birleştirilmesidir. Bu birleşme, onların en yüksek temel öğelerinden meydana  gelir.

Aramızda karşıtların birbirini ittiğini, benzerler birbirini çektiğini, hemcinslerin birbiriyle uyum sağladığını bilmeyen yoktur. Niçin aynı durumlar ruhlar için söz konusu olmasın?

Eğer aşkın nedeni bedenin biçimsel güzelliği olsaydı, daha az güzel olandan bir şeyler geri tepilmiş olurdu kesinlikle.

Eğer aşkın nedeni huyların ahenkliğinde olmuş olsaydı; hiç kimse kendine hoş görünmenin yollarını aramayan ve kendisiyle uyuşmayan kimseleri sevmezdi. Buradan şu sonuca varıyoruz: Aşk bizzat ruhta olan bir şeydir.

En yüksek nitelikteki aşk, yüce Allah’ta sevişenlerinkidir.

Sevgi türlerinin nedenleri yok olunca kendileri de yok olur. Nedenleri artınca sevgiler de artar; nedenler küçülünce sevgiler de küçülür; nedenler yaklaştıkça sevgiler de sığlaşır ve yoğunlaşır. Nedenler uzaklaştıkça sevgiler de çözülür ve dağılır. Ruhu kucaklayan gerçek sevgi bu kuralın dışındadır kuşkusuz.

Eğer aralarında doğal nitelikler bakımından bir uyuşma ya da benzeşme yoksa birbirini seven iki kişi gösteremezsiniz.

İnananların ruhları birbiriyle iyi tanışır ve anlaşırlar.

Çok sevgili dostum, aşk göz açtırmayan bir derttir. Bu derdin ilacı, acısıyla orantılıdır. Bu öyle bir hastalıktır ki, hasta zevk alır. Öyle bir acıdır ki dert sahibi arzu eder. Bu derde kim uğrarsa artık iyileşmek istemez. Acı çeken ise, bu acıdan kurtulmayı dilemez. Aşk insana, vaktiyle iğrendiği şeyleri süslü püslü gösterir. Kendisine zor gibi gözüken şeyleri kolay gösterir. Doğuştan olan huyları ve doğal eğilimleri değiştirecek kadar ileri gider.

Aşkın Belirtileri

Her zeki insanın aniden yakalanabileceği, anlayışlı kişilerin keşfedebileceği belirtileri vardır aşkın. İlki, sevgiliyi derinden derine seyre dalmaktır. Göz ruha açılan büyük bir penceredir. Gönlün sırlarını keşfe çalışır ve en gizli düşüncelerini açığa vurur. Gönül tercümanıdır göz.

Sevgilinin sözünü can kulağıyla dinlemek, ileri sürdüğü her şeyden dolayı hayret etmek, bütünüyle saçma sapan şeyler konuşsa, yalan bile söylese ona hak vermek,  haksız olduğu anlarda dahi onu doğrulamak, büyük haksızlıklar karşısında bile ona tanıklık etmek, ne yaparsa yapsın, ne ederse etsin bütünüyle onu izlemek, bütün bunlar aşkın belirtilerindendir.

O zamana kadar başkalarına vermekten kaçındığı malının tümünü bir anda dağıtmaya başlayan kimse için de aşk belirtileri söz konusudur. Bundan böyle bağış yapan ve mutlu olması gereken insandır sanki….Böylelikle  nice cimri cömert, nice kaba insanlar kibar ve ince, nice bilgisizler bilgili ve kültürlü, nice korkaklar cesur ve şecaatlı, nice nahoşlar nazik, nice düşük kimseler güzel oldular.

Aşkın öteki belirtileri ise şunlardır: Aşık sevdiğinin adını kendi kendine tekrarladıkça bundan hoşlanır. Ondan söz etmekten büyük tad alır ve bu durum onda tuhaf bir merak haline gelir; hiçbir şey onu bu kadar tatmin edip doyurmaz; onun gerçek duygularını ve düşüncelerini, o esnada işitip anlamaları aşığı o denli ilgilendirmez.
Aşk insanı kör ve sağır eder.

Öyle zaman olur ki seven sevgilisinin cefasına kaygısızca katlanır.

Uzun Görüşmeler Sonucu Sevenler

Öyle kişiler vardır ki sevgileri ancak uzun konuşmalar, sık sık görüşmeler ve zamanla elde edilen sıcak ilgiden sonra gerçekleşir. İşte bu tür sevgiler var olma, sürüp gitme ve uzun gecelere dayanabilme şansına sahiptir: Zorluklarla elde edilen şey kolay elden çıkmaz.

Sözle İma Etme

Biriyle dostluk kurmak isteyenlerin ve birilerini sevenlerin sevdiklerine karşı duygularını açığa vurmak için kullandıkları ilk yöntem imalı sözler söylemektir.

Vefa

Vefanın, bağlılığın birinci derecesi, insanın öncelikle kendisine bağlı olana içten bağlı olmasıdır.Bu, hem aşık hem de sevgili üzerine düşen vazgeçilmez bir sorumluluk ve mutlak bir görevdir. Bundan ancak soyu kötü, ahlakı bozuk, hayırdan yoksun olanlar uzaktır.

Vefanın ikinci derecesi size hainlik edene vefakar olmaktır. Bu, sevgili için değil, yalnızca aşık için söz konusudur.

Bağlılığın, vefanın üçüncü derecesi ise, tüm umutlar yitirilse, sevgili ölse, ya da dünyadan beklenmedik bir felaketle göçse bile, vefakar olmaktır.

Bil ki, vefa sevgiliden daha çok aşık için kaçınılmaz bir zorunluluktur. Aşık için oldukça önemli bir şarttır.

Ayrılık

Biliyoruz ki her birleşen, kaderin bir gerçeği olarak, bir gün mutlaka ayrılır; her yaklaşan bir gün uzaklaşmaya adaydır. Allah’ın insanlara ve ülkelere koyduğu şaşmaz ilahi kanun böyledir.

Bilge kişilerden biri, “Ayrılık ölümün kardeşidir” diyen bir adama, “Hayır” dedi, “doğrusu ölüm ayrılığın kardeşidir.”