10 Mayıs 2013 Cuma

Gariplerin Kitabı - Ian Dallas

 Ian Dallas (ABDÜLKADİR ES-SUFİ) hakkında bilgi için buraya bakabilirsiniz.



Bu bilgiyi arayarak elde edemezsin, ne var ki onu bulanlar yalnızca aramış olanlardır. Bistam’lı Bayazıd.

Toplumumuz önceki çağlardan farklı bir görünüşe sahiptir, fakat kabuktaki bu değişikliğe rağmen özünde barındırdığı değerler bakımından içinde yaşadığımız toplum hiç değişmemiştir.

İyice biliyorum ki halkın öğrenim görmesinden sorumlu olanlar – bu sorumluluğun en yüksek düzeyde, en iyi olanlarından söz ediyorum, en kötülerinden değil- bizzat kendileri baştan aşağı cahildirler. Öğretiyorlar, ama hiçbir şey bilmiyorlar. Düşünüyorlar ama akletmiyorlar. Sonu gelmez bir görüşler ve düşünceler ırmağına sahiptirler; cümleleri bitip tükenmez bir biçimde birbirine eklenir ve bunlar anlaşılır, iyi düzenlenmiş cümlelerdir. Konuşurlar ve konuşurlar. Zihin etkinlikleri onlara nasıl yürüyeceklerini, nasıl oturacaklarını, bir odada nasıl hareket edeceklerini öğretmez. Hayat onlar için bir muamma ve bir mücadele alanıdır ve ölüm tesadüfü bir sondur. Bunun hiç ama hiçbir istisnası yoktur. Hepsini tanıdım onların, eğer teki hayatı tatmış olsaydı, ona katılır, onunla kalır, şöleni paylaşırdım onunla.

Deneyime konu olan olaylar rastgele bir karışlıkta değil, bir düzen içindedir.

Delilik dediğimiz şeyin toplumun insanı kendi içine hapsederek yıkması konusunda tertiplediği bir dalavere olduğu inancına varmışsak, belki hakimlerin hikmetinin de buna benzer özellikte bir olduğunu anlayabilirdik.

Delilik belki parıltılı bir hakikatin karanlık bir gölgesinden başka bir şey değildi gerçekte – dünya da bizi kurtarmak ve yaratmak için kurulmuş bir ilahi düzendi.

Biz yetiştirildiğimiz akademi topluluk içinde yoksullardan, serserilerden ve toplumumuzun dışında kalmış öbür insan öbeklerinden kuşkulanmayı öğrenmiştik.

İnsanın düşmanı kedinidir. Daha doğrusu bizim normal bilinçlilik denilen rüya- halinde tecrübe ettiğimiz yanılsama insanın düşmanıdır. İnsanın kendisi dediğimiz şey işte bu yanılsamadır.

Tasavvuf, Rabbi sevmek ve onun yarattığı her şeye karşı yumuşak davranmaktır, böceklere bile.

Sen, kendi başına kaldığın zaman yalnız mısın? Hayır. Binlerce düşünce kafanı yalnız bırakmaz, yüzlerce nefs seninledir- öfken, gururun, her şeyin…

Yalnız olmak için çok çalışman gerekecek. Sonradan elde edilir o. Yalnız kalmayı başarabildiğin zaman anlayacaksın ki sen artık kendisin. Bunu sağlamak için savaşman gerekmez. Yalnız kalmayı başarmak demek, bilgelik uyarınca söylersek, önce başkalarıyla birlikte olmayı öğrenmek demektir. Savaşma.

 Onunla iyi geçinmek zorundaydım ve “o” da kendimin dışında bir şey değildi. Kesindi ki “ben” olan bütün belayı çıkarıyordu. Ben’im silinmesi çok yerinde bir şey diye düşündüm ama bu alanda ne kadar çaba harcasam, ben’im o kadar silinmezleşiyor gibi görünüyordu bana! Nefs – onun hakkında okumak, yahut konuşmak başka, onunla hesaplaşmak yine başkaydı.

Her nesnenin kendi bilinci bardır. Diyelim ki şu bardak… kendi bilincindedir. Şuraya kadar bilebilir. Oraya gelince dolmuştur.  Şimdi bu sürahi kendi bilincindedir. Şuraya… kadar bilebilir. Fakat bu bardak, bu sürahinin bilebildiğini bilemez. Kendi biçiminin elverdiğinden daha fazlasını içiremez. Ama bak. Bu… bunu doldurabilir.


 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder