Doğruluk, bu aralar üzücü derecede nadir bulunuyor.
Bir
şeyden şüphelendiğinde gerçeğin su yüzüne çıkması her zaman iyidir.
Çürük bir dişinin olup da dilinle uğraşıp çürüğü çıkartmak gibi bir şey.
İlişkiler
tiyatroya gitmek gibidir. Aslında ücreti öderken tüm geceyi mahvetmek
üzeresindir. Birisi "İyi vakit geçirdiniz mi?" diye sorduğunda ikiniz
de, "Evet, mükemmeldi." dersiniz. Sorun ödediğiniz ücretten daha da
beterdir. "Evet, çok sevdik." şeklinde devam eder. "Birlikte olmaktan
zevk duyuyoruz ve diğerleri bizi bağlamıyor." "Hayatınız boyunca tüm
isteklerinizi paylaşabileceğiniz birisinin olması, mükemmel."
Gerçekler bazen dandiktir.
Hafızamızın çoğu aslında gereksiz şeylerle doludur.
Doğru olmayan her şey yalan değildir.
Televizyondaki
bu yetenek şovuna çıkmadan önce bir konuşma hazırlamadım. Kelimeleri
planlamadım. Denemedim bile. Biliyordum ki buraya çıkmalı, dikilmeli ve
beni dinlemenizi sağlamalıydım. Gerçekten dinlemenizi; diğer zamanlarda
yaptığınız gibi dinliyormuş gibi bir tavır takınmanızı değil.
Yüzlerinizde hissettiğinizi görmek istedim. Bir tavır takınıp sahneye
yöneltiyorsunuz ve biz de laylaylom, şarkı söyleyip dans ediyor, etrafta
yuvarlanıyoruz. Sizin burada gördükleriniz insan değil. Burada
insanları değil otları görüyorsunuz. Ot ne kadar sahteyse o kadar
seviyorsunuz. Çünkü sahte otlar artık işe yarayan tek şey. Midemizin
kaldırabildiği tek şey onlar. Aslında tek şey değil. Gerçek acı ve
gerçek ahlaksızlığı da kaldırabiliyoruz. Şişman bir adamı kızağa geçirip
deli gibi güleriz. Çünkü bunu hak ettik. Biz çalışırken o kaytardı.
Haydi ona gülelim! Çaresizlikten, aklımızı öylesine kaybettik ki daha
iyisini düşünemiyoruz. Bildiğimiz her şey sahte ot yığını ve bok satın
almak. Birbirimizle böyle konuşuyoruz; kendimizi, bok satın alarak ifade
ediyoruz. Ne? Bir hayalim mi var? En büyük hayalimiz, var olmayan
avatarımız için yeni bir uygulama almak! O, orada bile değil! Var
olmayan şeyler satın alıyoruz. Bize gerçek, bedava ve evet? Bu bizi
mahvederdi. Böyle bir şey için çok uyuşuğuz. Boğulabilirdik bile.
Şaşılacak derecede çok şeye dayanabiliyoruz. Bir mucize yakaladığınızda,
onu küçük küçük parçalara ayırarak dağıtıyorsunuz. Ondan sonra da onu
büyütüp, paketleyip 10 bin filtreden geçiriyorsunuz. Ta ki bir dizi
anlamsız ışık haline gelene kadar. O sırada biz de gece gündüz bisiklete
biniyor, nereye gidiyoruz? Ne için güç üretiyoruz? Hepsi küçücük
hücreler ve ekranlar, daha büyük hücreler ve daha büyük ekranlar ve
sikeyim sizi! Diyeceğim bu, siktirin gidin. Orada oturup yavaşça işleri
kötüleştirdiğiniz için sikeyim sizi. Spot ışıklarınızı da sizi de o
kibirli yüzlerinizi de sikeyim. Benim yakınlaştığım bir şeyin sizce
hiçbir anlamı olmadığı için hepinizi sikeyim. Onu alıp batağa sokup,
kemiklerine kadar çökertip bir şakaya çevirdiğiniz için. Milyonlarca
şakanın arasında bir şakaya daha. Var olduğunuz için sikeyim sizi.
Kendim için, bizim için, herkes için sikeyim sizi. Sikeyim sizi!
Herkesin bir zayıflığı vardır.
Bizim
politikacılara ihtiyacımız yok; hepimizin iPhone'ları ve bilgisayarları
var, değil mi? Yani, verilmesi gereken herhangi bir kararda, kuralda,
çevrimiçi yayınlarız işte. İnsanların kabul etme veya etmeme oylaması
yapmasına izin veririz; çoğunluk kazanır. Demokrasi budur. Gerçek bir
demokrasi budur.
Dürüstlük acımasızdır.
Bugünlerde bir dönüm noktası yakalamak çok zor ama olduğu zaman, şahane oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder