Babil'de
azgınlaşmış insanoğlunun işlediği günahlardan yaka silken melekler
Allah'ın huzuruna çıkıp insanları şikayet etmişler; yüce Tanrı'nın
onları cezalandırmasını istemişler. Allah, insanlara verilmiş olan hırs
ve nefse dayalı tabiatın meleklerde olmadığını, olsaydı onların da günah
işleyeceğini söyleyince itiraz etmiş ve "Haşa Allahım" demişler, "Biz
olsak günah işlemezdik."
Allah, onlara yanıldıklarını, hırs ve
nefsin çok kuvvetli olduğunu ve yeryüzünde insanları baştan çıkaracak
türlü güzelliklerin bulunduğunu anlatmaya çalışmış; ama ne kadar
anlattıysa da saf melekleri bu işe inandıramamış. Bunun üzerine
iradesine en güvendikleri iki meleği seçmelerini istemiş ve onlar Harut
ile Marut'u seçmişler ve Allah bunları sınamak üzere Babil'e göndermiş.
Harut
ile Marut gündüzleri Babil şehrinde icrayı hükümet eder, geceleri de
İsm-i Azam duasını okuyarak gökyüzüne çıkarlarmış. Kimse onların melek
olduğunun farkında değilmiş.
Harut ile Marut adlı melekler, ilk
günler hiç günah işlememişler. Birer su damlası kadar temiz ve berrak
yaşamışlar; ellerini, gönüllerini ve zihinlerini harama uzatmamışlar.
Taa ki Zühre gelene kadar..
Bir gün Zühre adlı, yakıcı güzellikte
bir kadın çıkagelmiş ve kocasından boşanmak istediğini söylemiş.
Gözlerinde yıldızlar uçuşan, parlak siyah saçları dalga dalga beline
dökülen ve görenlerde dalından koparılmış sulu bir elma gibi kütür kütür
dişleme isteği uyandıran esmer tenli bir güzelmiş Zühre. Gözlerinin
geçici körlükle kararmasını göze almayan hiç kimse, Zühre'nin yüzüne
uzun süre bakamazmış.
Harut ile Marut bir görüşte vurulmuşlar
kadına. Yüreklerini yakıcı bir sevda kavurur olmuş. İkisi birden kadınla
yatmak istemişler. Kadına yalvarıp yakarıyorlarmış; ama Zühre razı
olmamış; önce dileklerini yerine getirmelerini emretmiş. Harut ile
Marut'un şarap içmelerini ve puta tapmalarını teklif etmiş. Kadının
aşkından başı dönmüş olan melekler onun her dediğini kabul etmiş, şarap
içip putlara tapmaya başlamışlar. Kadın gene teslim olmamış ve her gece
göğe çıkarken okudukları duayı öğretmelerini buyurmuş. Bunu da
söylemişler ve Zühre İsm-i Azam duasını okuyarak gökyüzüne çıkınca ulu
Tanrı onu bir yıldız yapıp gökyüzüne asıvermiş. İşte geceleri mülkünüzün
üzerinde parlayan Zühre yıldızı, melekleri aldatan o güzel kadındır.
Kadın
kaybolunca melekler ne günah işlediklerini anlayıp pişman olmuşlar ve
İdris Peygamber'e başvurup günahlarının bağışlanması için yalvarmışlar.
Yüce Allah dualarını kabul etmiş ama dünya ve ahret azaplarından birini
tercih etmelerini istemiş. Melekler dünya azabını tercih etmişler. Yüce
Allah da onların Babil'deki bir kuyuya baş aşağı asılıp kıyamet gününe
kadar azap çekmelerini buyurmuş. O tarihten beri Harut ile Marut bir
kuyuda ters asılmış olarak kıyamet gününü bekler dururlarmış.