18 Eylül 2014 Perşembe

Büyüyen Fotoğraf Küçülen Sosyoloji







Fotoğraf: Lewis Wickes Hine, Jacob A. Riis ve Poul Strand

Fotoğraf yalan söylemez, ama yalancılar fotoğraf çekebilir diyor, Lewir Hine.
 
19 yy. sanatta fotoğrafı, bilimde de sosyolojiyi ortaya çıkarmıştır.

Sosyolojinin ve fotoğrafın aynı anda ortaya ÇIKMASI RASTLANTI DEĞİLDİR. John Berger’in belirttiği gibi, 1839’da fotoğraf makinesi icat edildiği sırada Auguste Comte “Pozitif Felsefeye Giriş” kitabını tamamlamak üzeredir.

Sosyoloji makro bir bilim olarak toplumları kontrol altında tutma amacıyla yola çıkar.

Kapitalizmin etkisiyle sosyoloji küçülüp, gerçeklikten uzaklaşırken, fotoğraf, toplumları denetim araçlarından biri haline gelir.

“Görme konuşmadan önce gelmiştir. Çocuk konuşmaya başlamadan önce bakıp tanımayı öğrenir. Ne var ki başka bir anlamda da görme sözcüklerden önce gelmiştir. Bizi çevreleyen dünyada kendi yerimizi görerek buluruz.” John Berger

Evrende egemen olan kuram körlüktür.
Zamanın artık çekilmez olduğu, taşınması olanaksız bir yüke dönüştüğü noktada koparılabilmesi ancak körlüğün yardımıyla düşünülebilir. Elias Canetti

Sosyal ilişki ve bir deneyimin içinde olmak dokunma ile başlar, görmeyle değil.



Susan Sontag “Platon’un mağarasında hala iflah olmaz biçimde oturan insanoğlu, o eski alışkanlıklarını sürdürüp kendini gerçeklikle değil, gerçekliğin gölgesiyle oyalıyor.”

Bir şeyi güzel olarak görmek, onu zorunlu olarak yanlış görmek demektir.

Fotoğrafın keşfiyle birlikte ünlü ressam Paul Delaroche, “Bundan böyle resim sanatı ölmüştür” der. Ona göre, fotoğraf, sanatın tüm ilkelerine cevap verecek güçtedir.
1864 yılında 6 ülkede 25 tane fotoğraf dergisi yayınlanıyordu.

1888 yılında George Eastman, Kodak makineyi satışa çıkardı.




Jacob A. Riis fakir kesimleri ve gecekonduları fotoğraflar “How the Other Lives-1890 ve Children of the Poor-1892” toplumu öyle sarsar ki New York’da yeni yasalar çıkartılır.

Sosyolog Lewis Wickes Hine da göçmenleri ve çocuk işçileri fotoğraflar. Sonucu, çocuk işçilerin çalışma koşullarının yasa ile düzeltilmesi olur.

Fotoğraf makinesi, dönemini görüntülemeye, olan biteni kaydetmeye çalışır. Sosyal bilimler de öyledir. Önce yaşanılan gerçeğin altını çizerler. John Berger

Poul Strand ilk dönem çalışmaları daha çok New York’taki insanları konu alır. İleri dönem fotoğrafları ise yaptığı yolculuklarla ilgilidir. Sıradan olayları ilgi çekici ayrıntılarıyla görüntülemiştir. Çektikleri önceden düşünülmüş fotoğraflardır. Anı yakalamak yerine anı yaratmaya çalışmıştır.

Tüketim kültürü insanlara sahte bir özgürlük sunar. Stuart Ewen’a göre “…tüketici kendisine yeni özgürlükler sunulduğunu zannedebilir, oysa acımasızca aldatılmaktadır. Sunulan şey özgürlük yanılsamasından başka bir şey değildir”

Kitle kültürü içerisinde yabancılaşan insanlarda bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde gerçeklikten kaçış görülmektedir. Kitlesel tüketimin verdiği haz gerçekliğin yerini almış gibidir.

Sanat ile reklam arasındaki farklılık artık ortadan kalkmış gibidir. Kültürel ürünler gerçek bir gereksinmenin karşılanmasından çok, değişim için imal edilmektedirler.

Kitap için müzik: SAVA - Yo m'enamori

2 Eylül 2014 Salı

Otoriteye neden itaat ediyoruz?

Siyaset sosyolojisine başlarken sorulan iki önemli soru vardır? "Neden otoriteye itaat ediyoruz" ve "Birinin eline otoriteyi, gücü verirsek neler yapabilir" İkinci sorunun cevabını Sranford Hapishane Deneyi sayesinde cevaplandırabiliyoruz ki, Das Experiment filmini izlerseniz sıradan bir insanın eline insanlara hükmetme yetkisi verildiğinde, o güne kadar hiçbir vukaatı olmayan, sıradan bir vatandaşın ne denli bir zalime dönüşebileceğini görebilirsiniz. Bu deney Aristotales'in, İmam Gazali'nin adaleti cesaretten üstün görmelerinin sebebini açıklıyor, bir yöneticinin her şeyden önce adil olması gerektiğini isbatlıyor diyebiliriz. Bir grubu, kitleyi, yığını yahut topyekün tüm vatandaşları yönetecek olan yöneticide aranacak özellik adalet olmakla birlikte yöneteceği toplumdan önce kendisini yönetebilme gücüne sahip olmasıdır.


Milgram deneyi ise bildiğim kadarıyla Nazi askerlerinin kendilerinin kendilerini masum görmeleri üzerine yapılmış bir deney ve insan aklının emir ve yasaklara karşı olan zaafını gözler önüne tüp çıplaklığıyla gösteriyor. Denek otoriteye tamamiyle boyun eğip akli yetilerini bir köşeye bırakıp, beynini de merkezi otoriteye bağlıyor diyebiliriz. İbn Arabi insan nefsine emirlerin ağır gelmediğini fakat yasakların ağır geldiğini söyler. Eğer o elma yasaklanmasaydı da yenmemesi emredilseydi Hz. Adem'e belki de çok farklı sonuçlar olabilirdi. Bu deneyde de insanların emre olan itaati değil de yasaklara karşı duyarlılığı denenseydi acaba ne tür bir sonuç verirdi merak ediyorum.

Yazı için sountrack: Pink Floyd - Another Brick In The Wall

1 Eylül 2014 Pazartesi

Eski Denizler


Ah, gidebilmek, nasıl olursa, nereye olursa!
Gidebilmek o açık denizlere, dalgalar, tehlikeler içinden,
Yol almak açıklara, başka yerlere, Soyut Uzaklığa,
Belirsizlik içinde, gizemli gecelerin karanlığında
Rüzgara, kasırgaya kapılmış bir toz zerresi gibi sürüklenircesine!

Gitmek, gitmek, hiç durmadan gitmek!
Kanatlanmak için tutuşuyor olanca kanım!
İleri atılmak istiyor bütün bedenim!
Sellere kapılmış gibi bütün imgelemim
Çırpınıyor, kükrüyor, kanıma sığamıyorum!
Köpük köpük oluyor kızışan isteklerim
Ve kayalarda patlayan bir dalga gibi tenim!
 

Fernando Pessoa - Uzaklar, Eski Denizler

13 Temmuz 2014 Pazar

Trio Chemirani


Yeni keşfettiğim İran'lı müzisyen. Ne var ki haklarında türkçe bilgi hiç yok



12 Temmuz 2014 Cumartesi

Müslüman ülkelerde Ramazan üzerine...

İzlediğiniz fotoğraf Peter Menzel'in "Aç gezegen dünya" adlı albümünden. Bu albüm oluşturulurken ki amaç, ülkelerin orta kesim sıradan ailelerinin bir haftalık gıda tüketimlerini bir araya getirmek ve bir haftalık gıda harcamalarının fiyatlarını ülke ülke kıyaslamak. İzlediğiniz fotoğraf Çad'da çekilmiş. Bir haftalık gıda harcamaları ise yaklaşık olarak üç dolar.

İzlediğiniz ikinci fotoğraf ise Kuveyt'te çekilmiş. Haftalık üç yüz dolar gıda harcaması olan bir aile.

İzlediğiniz üçüncü fotoğraf ise Mısır'da çekilmiş. Bu fotoğraf hakkında detaylı bilgi vermek istemiyorum çünkü fotoğraf çekildiğinde Mısır'da henüz Arap Baharı olmamıştı.



15 Haziran 2014 Pazar

16 Ton kömür kaç bin insan eder?



Günümüzün sömürü düzeninde zor koşullar altında çalışarak nice insan ölüyor ve bu ölümler basın tarafından katliam olarak değil kaza olarak duyuruluyor. 16 Ton belgeseli de bu azınlığın çoğunluğu ezdiği, sömürü sisteminin en karanlık kısmını anlatıyor -kömür madeni işçilerini-. Belgesele adını veren 16 Ton ise Merle Travis’in albümünde yer alan, madenciler için yazdığı üç şarkıdan berisi. O kadar meşhur olmuş ki bu şarkı, youtube’ta aratınca aynı şarkıyı söyleyen çokça farklı yorum bulabilirsiniz. Bu isimlerden bazıları ise Ernest Jennings Ford,  ZZ Top, Johnny Cash, Eric Burton, BB King, Frankie Laine vs…


16 ton
On altı ton yüklersin, ne geçer eline
Daha da yaşlanıp daha da borca batarsın
Tanrım(Aziz Peter) beni çağırma çünkü gidemem
Ruhum şirkete zimmetli






İnsan irade sahibi özgür yaratık, kimin nasıl öleceğine karar verebilir!

Kristof Kolomb “yerlilerin boyları postları münasip, iyi hizmetkar olurlar”.

İnsanlar alışveriş yaparken kaliteye ve fiyata bakarlar. Herkes bu kısası yapsa ekonomi tıkanırdı. Bu yüzden insanları alışverişte ikna etmek gerekiyor. İnsanları ikna etmek akıl mantıkla değil sembollerle yapılır. Örnek: Kadınların sigara tüketimini arttırmak için kullanılan slogan şöyleydi: Erkeklerle eşit olun, sigara için!

 
Bizler bankamatikten para çekerken madenciler üç yüz metre altımızda kömür tozlarını ciğerlerine çekerler.

öyle insanlar gördüm ki 
ölüm peşlerine düşmeye korkardı 
kılları uzamış hayvanların yanı sıra 
ya kuyulara iniyorlar 
ya kuyulardan çıkıyorlardı 
kazmaları kürekleri lambalarıyla 
ya insanlar gibi toprağın üstünde 
ya köstebekler gibi toprağın altındaydılar 
bir düdük sesinde bütün şehir ayaktaydı 
dağlara tepelere doğru bir ayaklanmadır başlıyordu
ikinci düdüğe kadar bütün şehirde tıs yoktu 
uyudum uyandım hep aynı seslerdi 
anladım insanlar bir vardiyaya giriyorlar
bir vardiya çıkıyorlardı
anladım en kısa ömür insan oğlunundu 
sonra kurtlar böcekler ve tarla farelerinindi


İlhan BERK  1946


Madencilerin yaşadıkları yerleri duvarlardaki fotoğraflar da ele verir. Bundan yüz elli yıl önce İngiltere’nin New Hartley ocağında göçük altında oğluyla birlikte can veren madencinin ağzından yazılmış şarkı hâlâ her yerde söylenebilir: Hiçbiri kendi hayatını düşünmedi / Aklı yukarıdaydı hepsinin / Ekmeksiz kalacak ailelerinde... Savaş şarkılarında bile zaferden, savaşın bitmesinden, yüz güldürecek şeylerden sözedilirken, madenci şarkılarının çoğu ya ağıttır ya da yukarıdakilere dairdir.

Madenci: Madencinin kendi aşağıda ruhu yukarıdadır. O, başkaları günyüzü görsün diye karanlığa razı olmuş bir adamdır.

Maden havzası: Madende çalışmadığınız takdirde işsiz ve aç kaldığınız yöreye verilen addır.

Diğer mesleklerin istatistikleri yıllar, üretim miktarı, ihracat, işçi başına üretim, maliyet şu bu diye gider
Madencilik istatistiklerinde ise şöyle ilginç kalemler göze çarpar: milyon tona düşen ölüm adedi, yıllara göre ölümlerdeki artış-azalış, yaralı miktarı, falan...

Güneşli bir günde masmavi göreceğiz Karadeniz'i 
Balkaya'dan Kapuz'a kadar, karış karış biliriz bu şehri 
Eki'nin çiçekli bahçeleri, rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyla 
Paydos saatlerinde yollara dökülen, soluk benizli insanlarıyla 
Siyah akar Zonguldağın deresi
Yüz karası değil, kömür karası  
Böyle kazanılır ekmek parası

Orhan Veli




Bu güzel Ümit Kıvanç belgeseliyle ilgili daha detaylı bilgiye ve belgesele şuradan ulaşabilirsiniz.

11 Haziran 2014 Çarşamba

Gönüllü cehaletin gücü yabana atılamaz!

Reklamların ve pazarlamanın yöntemlerini bir pazarlamacı kadın anlatıyor.





8 Haziran 2014 Pazar

Bilge maymun


Bilge üç maymunu taklit eden üç maymun

4 Haziran 2014 Çarşamba

Tahammül etmek, tebessüm etmek...

Sen bir insansın, insanlar arasında yaşamalısın
mükemmellik enderdir, bunu söylemek zorundayım
insanlar farklı cevherlerden yaratılmışlardır -
onlara tahammül et tıpkı onların sana tahammül ettiği gibi

ve Allah'ın huzurunda dur; görevinde titiz ol
başka insanların nasıl olduğu o kadar önemli değil

Frithjof Schuon'un "Bilgelik Şiirleri'nden"



 Tomlum içinde eriyen bireyler, tıpkı şekerin suyun içinde erimesi gibi... Ne kadar birbirimize benziyoruz sorusuna verilebilecek tarihi bir cevap "bir günle bin yıl arasında fark yoktur". Nasıl oluyor da bu kadar birbirimize tahammül edemiyoruz? Birbirimize tahammül edememek kimyaya, erdeme, vicdanımıza ihanet değil midir? Aslında tahammül ediyoruz. Tahammül ediyoruz; kötülükleri görmezden gelerek, yalanları duymayarak ya da inanarak... Toplumun karanlığındansa gecenin karanlığı iyidir, der Mevlana. Cehalete tahammül ediyoruz. Kabalıklara, vurdum duymazlıklara tahammül ediyoruz. Sinir sistemimizin mahvolmasına göz yumuyoruz.

Büyük bir huzursuzluk kaynağıdır, ne yapman gerektiğini bilip yapmamak. Allah'ın huzurunda doğru durup gerevlerimizi yapmıyoruz. İşte bizim vicdan azabımız. Kendi sefihliğimizi görmeden toplumu kötülemek neden? Kendi acınası halimizi bırakıp sadece topluma acımak neden?
Durukan

Ben çok özleyen




BEN 
ÇOK ÖZLEYEN
BİR KIZ
DEĞİLİM

BENSE
ÇOK ÖZLEYEN 
BİR
ERKEĞİM


Onlar Hepsi Bilirler

 (Fotoğraf: Lauren E. Simonutti)
 
Paris'in kaldırım ressamlarına sor
uyuyan bir köpeğin üstündeki güneş ışığına sor
üç domuza sor
gazeteci çocuğa sor
donizetti'nin müziğine sor
berbere sor
katile sor
duvara yaslanmış adama sor
vaize sor
dolap yapanlara sor
cepçiye sor ya da rehinciye
ya da cam üfleyen ustaya
veya gübre tüccarına ya da dişçiye sor
devrimciye sor
kafasını aslanın ağzına sokan adama sor
sıradaki atom bombasını atacak
adama sor
kendini isa sanan adama sor
gece eve dönen bülbüle sor
röntgenciye sor
kanserden ölmekte olan adama sor
banyo yapma ihtiyacı olan adama sor
tek bacaklı adama sor
köre sor
peltek konuşana sor
afyon çekene sor
elleri titreyen cerraha sor
üzerinde yürüdüğün yapraklara sor
tecavüzdüye sor ya da
tramvay görevlisine
veya bahçeside eğreltotlarını yolan
yaşlı adama sor
tefecinin birine sor
pire eğiticisine sor
ateş yiyene sor
bulabileceğin en sefil adama
en sefil anında sor
bir judo hocasına sor
fil sürücüsüne sor
cüzzamlının birine, müebbet mahkumuna,veremliye sor
tarih öğretmenine sor
tırnaklarının arasını hiç temizlemeyen adama sor
palyaçonun birine ya da gün ışığında ilk gördüğün
yüze sor
babana sor
oğluna sor ve onun
gelecekteki oğluna
bana sor
bir kesekağıdındaki yanmış ampule sor
baştan çıkmışa, lantelenmişe, aptala
bilgeye, köleye sor
tapınakları inşa edene sor
hiç ayakkabı giymemiş adamlara sor
isa'ya sor
aya sor
dolaptaki gölgelere sor
güveye sor, keşişe, deliye
new yorker dergisine karikatür çizen adama sor
süs balığına sor
tap-dansa sallanan eğreltiotuna sor
hindistan haritasına sor
şefkatli bir yüze sor
yatağının altına saklanan adama sor
bu dünyada en çok nefret ettiğin
insana sor
dylan thomas'la içen adama sor
jack sharkleyin eldivenlerini bağlayan adama sor
kahve içen üzgün suratlı adama sor
muslukçuya sor
her gece rüyasında
deve kuşlarını gören adama sor
hilkat garibesi şovlarında bilet kontrol edene sor
kalpazana sor
ara sokağın birinde
üstünde gazete örtülmüş uyuyan adama sor
ülkeleri ve gezegenleri fethedenlere sor
yeni parmağını kesmiş adama sor
incilin arasındaki sayfa işaretine sor
telefon çalarken çeşmeden damlayan suya sor
yalancı şahitliğe sor
koyu mavi boyaya sor
paraşütçüye sor
karnı ağrıyan adama sor
yüzmekte olan besili kutsal göze sor
pahalı kolejde dar kot giyen
çocuğa sor
küvette ayağı kayana sor
köpek balığının yediği adama sor
bana eşi farklı eldiveni satana sor
bunların hepsine yada benim saymadıklarıma sor
ateşe sor ateşe ateşe-
yalancılara bile sor
ne zaman istersen dilediğine sor
hangi gün istersen yağmurda
karda yada scaktan sararmış bir verandaya çıktığında sor
buna sor şuna sor
saçında kuş pisliği olan adama sor
hayvanlara eziyet edene sor
ispanya'da bir sürü boğa güreşi izlemiş adama sor
yeni cadillac'larının sahiplerine sor
şöhretlere sor
sıkılganlara sor
albinoya sor
ve devlet adamına
ev sahiplerine ve bilardo oynayanlara sor
yapmacıklı insanlara sor
kiralık katillere
keltoşlara sor şişmana
uzun boyluya ve
bodura sor
tek-gözlü adama
sekse düşkün olana ve olmayana sor
bütün gazete başyazılarını okuyan adama sor
gül yetiştirenlere sor
neredeyse hiç acı çekmeyen adamlara sor
ölüm döşeyindekilere sor
avlusunda çimleri biçenlere
ve futbol maçlarına gidenlere sor
bunların herhangi birine ya da hepsine sor
sor sor sor
hepsi şöyle diyecektir ;


"bir erkek, trabzana yaslanmış dırdır eden bir kadına
tahammül edemez"
Suda Yan Ateşte Boğul,

Çok dilli fırın


1922 yılında İstanbul'da bir fırın. Bu fırın o yıllarda ki çok kültürlü bir ortamı anlatıyor aslında. Fotoğrafı büyütüp bakarsanız altı dilde fiyat listesi olduğunu göreceksiniz: Osmanlıca, Ermenice, Rumca, İbranice, İngilizce ve Rusça.

3 Haziran 2014 Salı

İnsanlarda Siyasal Düşüncelerin Oluşmasında Ailenin Etkileri





(fotoğraf: AlastairMagnaldo)
İnsanlarda Siyasal Düşüncelerin Oluşmasında Ailenin Etkileri

Beşer, birey ve yurttaş kelimelerini seviyorum. Bizler beşer olarak var olur, kendimizi inşa ederek birey oluruz. Yurtları veya yurt duyguları bir olan diğer bireylerle birlikte yurttaş, vatandaş oluruz. Bu çalışmada üzerine duracağım konu ise siyasi düşüncelerimizin oluşmasında ailemizin etkisi olacak. Beşer olarak geldiğimiz dünyaya, birey olana kadar ki süreçte en başta ailelerimiz olmak üzere sosyal çevremizin de etkisiyle kendimizi inşa ederiz. Bu çalışmayı seçmemin sebebi ise “Siyasi sosyalizasyon evin çocuk odasında başlar” düşüncesidir. Farklı kesimden insanlarla röportaj yaparak bu sosyalizasyon sürecini ne şekilde karşıladıklarını, ne tür çaba sarf ettiklerini ve kendilerinin var olan siyasal düşüncelerinin üzerindeki aile etkisini sorguladım.
Hazırladığım çalışmayla ilgili röportajları Sakarya’da yaptığım için çok etkilendiğim Sakaryalı bir yazarın çocuklarla ilgili özdeyişlerinden alıntı yapmadan geçmek istemiyorum. Mehmed Selahaddin Şimşek’in çocuklarla ilgili birkaç özdeyişi şöyle;


 “Çocukları eğitmek demek onları kendimize benzetmek demek değil onları gerektiği gibi yetiştirmektir…” , 
“Öyle eğitim ve terbiye sistemleri var ki, çocukları hayvanlar yetiştirse belki daha az kötü olurdu…”,
“Küçüklerin suçları büyüklerin suçlarından başka nedir ki? Aynaya tüküren yüzüne tükürmektedir!”



 

“Çocuklar dinledikleri ninnilerin rüyasını görürler.”




Hiçbir ağaç gelip ağaç olduğunu ispat etmeye kalkışmaz. Çünkü o bir ağaçtır ve bunu ispatlamaya gerek duymaz. Fakat bizler insan olduğumuzu, bir birey olduğumuzu kendi vicdanımıza ve başkalarına kanıtlamamız gerekir. Kaldı ki günümüzde toplum kediden, köpekten yana! Gün geçtikçe artan bir hayvan sevgisinin karşısında gün geçtikçe daha fazla insanlara tahammül edemeyen, başka insanları aşağılayan, hoş görüden uzak, çatışmacı, konuşarak değil bağırıp çağırarak anlaşmaya çalışan bir toplum halini aldık. Peki bizim böyle olmamızda suçlu sadece biz miyiz? S. Şimşek’e bakarsak sadece suçlu bizler değil, bizi yetiştirenler de suçludur.
İnsanlarda siyasi düşüncelerin oluşmasında ailelerin tesirini araştırmak için on iki kişiyle röportaj yaptım. Soruları çift yönlü hazırladım çünkü her birey anne babasının yanında “evlat”, çocuklarının yanında ise ”ebeveyn”dir. Bir evlat olarak ailelerinin düşüncelerinden ne şekilde etkilendiklerini, onların düşüncelerini sorgulayıp sorgulamadıklarını, bir ebeveyn olarak çocuklarını ne şekilde yönlendirmeye çalıştıklarını ve bunu yaparken bilinçli olarak mı yaptıklarını yoksa iç güdüsel olarak mı hareket ettiklerini, kendilerini sorgulayıp sorgulamadıklarını öğrenmeye çalıştım. Soruları altı erkek ve altı bayana yönelttim. Yaptığım röportajlarda yapılandırılmış mülakat tekniğini kullandım. Herkese aynı soruları yöneltip aynı sorulara farklı cevaplar almak gerçekten çok şaşırtıcıydı.  Şimdi sırayla yaptığım röportajları yazacağım.



Makine mühendisliğinden emekli Sahaf
Kırk dokuz yaşında               İki çocuk babası                    Sakaryalı

1. Aileler çocukların siyasal düşüncelerinin oluşumunu etkiliyor mu, etkiliyorsa bu süreç içerisinde çocuk siyasi görüşlerinizden ne şekilde etkileniyor?

Muhakkak ki aile her konuda, alanda çocuklarının hayata bakışını etkiler bunun doğal sonucu olarak siyasi görüşü de öncelikle ailesinden gören çocuk bundan etkilenir ve bu doğrultuda ergenliğe ve sonraki yıllarda da devam eder. Fakat çocuk okulda ve diğer sosyal çevrede bulunduğu için oralardan aldığı farklı siyasi fikirleri de araştırmaya başlar ve farklı düşüncelere de yönelebilir. Ama bunu yapmayan çocukların genelde aileleriyle aynı siyasi görüşlere sahip olduğu da bilinen bir gerçek... Yani yeni bir araştırma yeni bir merak uyanmadıysa böyle gelip gidiyor.

2. Ailelerin, çocukların siyasal düşüncelerini etkilemesi doğru mudur, doğruysa neden, yanlışsa neden?

Hayatın bir gerçeği de siyaset. Tabi siyaset derken bizim kısır güncel siyasetten bahsetmiyorum. Hayatın içindeki bütün yönetim kademelerinden bahsediyorum, hayatın içindeki bütün yönetim kademelerinden bahsediyoruz. Ailenin de aslında bir siyaseti vardır. Yani insanlar siyaset deyince sadece devlet siyaseti yada devlet idaresi akla geliyor ama ben öyle düşünmüyorum. Aile içi siyaset de önemlidir. Her toplum katmanında bu siyaseti görebiliriz. Bu yüzden ailelerin muhakkak olumlu yönde tabi ki çocuğuna siyaset bilincini 

 (fotoğraf: Cristina Garcia Rodero)
vermesi lazım ve olumlu yönde etkilemesi lazım. Olumlu derken tabi herkesin olumlusu da kendi inancına veya kendi kabulüne göre şekillenebilir. O yüzden aileler diğer eğitim ebeveyn görevlerinde olduğu gibi siyasi bilinç konusunda da çocuklarını eğitmek ya da örnek olmak durumundadır diye düşünüyorum. Ama dediğim gibi çocuk araştırmalarıyla, meraklarıyla farklılaşması çok doğaldır. Bu özgürlük de ona tanınmalıdır.

3. Siyasi düşünceleri sizden farklı olan nişanlınızdan gelecekte doğacak olan çocuğunuz, eşinizin siyası görüşüne sahip olur endişesiyle evlenmekten vazgeçer misiniz?

Bunu ben yaşadım zamanında. Açıkçası sadece siyasi görüş değil tabi bütün dünyaya bakan görüşlerimizde farklılıklar olan birisiyle evlenmek hiç istemedim. O yüzden nişanlanmadım da. Nişanlımın görüşlerinin benden farklı olduğunu hissetseydim, nişanımı bozar mıydım, evlenmekten vazgeçer miydim? Kesin konuşmak istemiyorum, çünkü benzer şeyleri başka konularda, mesela sigara konusunda yaşadım. Bilemiyorum… aşk, sevda devredeyken herhalde bazı şeyler görmezden gelinebilir, diye düşünüyorum. Belki de evlilik sonrası bir şeyler değişir umuduyla sonraya bırakılabilirdi bu konular.

4. Sizin siyasal düşünceleriniz ile ailenizin siyasal düşünceleri aynı mı?

Belli bir yaşa kadar aynıydı. Hatta benim hayli geç bir yaşa kadar aynıydı. Çünkü benim okuyup araştırma yapmam geç yaşlara tekabül ettiği için yirmi beş yaşına kadar ailemin siyasi görüşleri olduğu gibi bende de vardı, aynı şeyleri savunuyor, aynı şeyleri haykırıyorduk ama okumalar ve araştırmalar başladıktan sonra neredeyse taban tabana zıt oldu.

5. Ailenizin siyasal düşüncelerini sorguladınız mı?

Sorguladım tabi ki. Sorgulamasam kendimdeki değişimi realize edemezdim. Onlarla da bunu duyurdum, kısmen bazı konularda kendime yaklaştırdığım oldu ama tabi ki ayrılıklar devam etti, açıkçası hala daha devam etmekte.

6. Siyasi görüşlerini beğenmediğiniz komşunuzun çocuğu ile kendi çocuğunuzun arkadaşlık etmesini nasıl karşılarsınız?

Hiçbir sakıncası yok. Ben bir zenginlik olduğunu düşünüyorum. Şuan çocuklarıma da öyle davranıyorum. Her inançtan her görüşten arkadaşları var, dostları var. Onlarla görüş alışverişi yapmasını çok doğal buluyorum. Çünkü insanlar birbirleriyle iletişim halinde bulunmazlarsa birbirlerine nasıl faydalı olacaklar? Muhakkak herkesin birbirinden alabileceği bir şeyler var, bu yüzden bunu ben çok doğal ve hatta önemli buluyorum, teşvik ediyorum.

7. Çocuklarınız sizin karşı çıktığınız bir siyasi düşünceye sahip olsaydı ya da siyasi eylemde bulunsaydı tepkiniz ne olurdu?

Bulunduğu vakit tabi ki öncelikle onunla konuşup anlamaya çalışırım. Neden bu güne kadar düşündüğü ya da inandığı, beraberce kabullerimiz olan şeylerden vazgeçti mi, önce bunu sorardım, yoksa bu geçici bir destek çabası mıydı ya da kendi görüşünden olmasa bile bu insanlarla bir eyleme katılıp onlara bir destek yada bir özgürlük alanı açılması açısından mı beraber olduğunu sorardım. Eğer görüşünde değişiklik varsa gayet doğal tekrar iletişime geçer tekrar ortak noktaları bulmak için elimden geleni yapardım. Ama gelmiyorsa da yapacak bir şey yok. Öyle kabul edeceğiz. Herkes çoluğunu çocuğunu kendine benzetmeye kalkarsa tek tip insanlar oluşur dünyada, yapacak bir şey yok.


Esnaf
Kırk dokuz yaşında               Üç çocuk babası                    Sakarya doğumlu

1. Aileler çocukların siyasal düşüncelerinin oluşumunu etkiliyor mu, etkiliyorsa bu süreç içerisinde çocuk siyasi görüşlerinizden ne şekilde etkileniyor?

Ailenin etkisi mutlaka vardır çünkü insan su gibidir, su da bulunduğu kabın şeklini alır.

(Fotoğraf: Erdal Kınacı)
2. Ailelerin, çocukların siyasal düşüncelerini etkilemesi doğru mudur, doğruysa neden, yanlışsa neden?

Doğru yada yanlış diye hüküm veremeyiz. Her ailenin, her bireyin kendine ait bir düşünce yapısı, sistemi vardır. Bu düşünceler doğrultusunda ebeveynin çocuklarını eğitmesini yanlışlayamayız. Kimse de yanlışlayabilme konumunda değildir. Çünkü her ebeveynin bir inisiyatifi vardır ve bu inisiyatif ve tasavvur hakkını kullanır. Çocuk enesinden babasından gördükleriyle, duyduklarıyla inşa olacaktır ve bu hesap edilerek yapılacak bir şey de değildir. Yani bu insanın önceden tasarladığı bir şey olamaz. İleriki yaşlarda ailesinden ve çevresinden edindiği bilgiyi eğer okuyup araştırmaya başlarsa bir nevi öz eleştiri yaparak kıyaslayabilir. Bu şekilde ailesinden edindiği bilgiden bir sapma meydana gelebilir.

3. Siyasi düşünceleri sizden farklı olan nişanlınızdan gelecekte doğacak olan çocuğunuz, eşinizin siyası görüşüne sahip olur endişesiyle evlenmekten vazgeçer misiniz?

Evlilik esasında iki ailenin evliliğidir. Her ne kadar kişiler iki kişinin evliliği şeklinde olaya baksalar da… o yüzden eş seçimi yaparken kişiler bu iki ailenin de yapısını dikkate almaları gerekir. Bu pek önemsenmiyor fakat evli biri olarak söylüyorum bunun çok büyük bir önemi vardır. Denklik denilen bir şey vardır. Denklik, maddi ve manevi denklik, birbirine denk olması mutluluğu getirir. Denklik, aynı ritimde, aynı frekansta, aynı duyguda ve düşüncede buluşmayı da sağlar. Aradaki farklılıklar kavgaları doğurur. Bu kavgalar da yarın öbür gün birbirleri arasında telafi edebilecekleri bir durum olmaktan çıkabilir. Günümüzde evliliklerin çabuk bitmesinin en önemli sebebi olarak bunu görüyorum.  Sürekli bir çatışma ya da kavların içinde yetişen bir çocuğun da sağlıklı biri olması zor olabilir.

4. Sizin siyasal düşünceleriniz ile ailenizin siyasal düşünceleri aynı mı?

Siyasal boyutta aynı. Ortak kabullerimiz var, bu bizi bir arada tutan önemli etmenlerden biri.

5. Ailenizin siyasal düşüncelerini sorguladınız mı?

Anne babamla siyasi bir konuda fikirlerimiz çatışmadı. Çatışma yaşadığımız dönemler oldu ama bir siyasi düşüncenin bir alt yapısı olması lazım. Bir alt yapısı, bir kuramı, sistemi yoksa, onlar çatışmayı daha doğrusu bir siyasi düşünceyi yansıtan şeyler değil.  Ben siyasi düşünce derken bütün bir insanın yaratılışından ölümüne kadar fert olarak ülke siyasetinden tutunda hayata bakış açısına kadar her şey aklıma geliyor. Şimdi bir insan sadece kendisi adına yaşayan değil yani insan, insanlık adına da bir şeyler yaşıyorsa ben onun bir siyasi düşüncesinin olduğunu düşünürüm. Ama böyle bir düşüncesi olmamışsa fikri bir çatışmanın tartışmanın mantığı yoktur. O yüzden ailemle böyle bir tartışma, çatışma gereği duymadım.

6. Siyasi görüşlerini beğenmediğiniz komşunuzun çocuğu ile kendi çocuğunuzun arkadaşlık etmesini nasıl karşılarsınız?

Bu durumu tuhaf karşılamam.

7. Çocuklarınız sizin karşı çıktığınız bir siyasi düşünceye sahip olsaydı ya da siyasi eylemde bulunsaydı tepkiniz ne olurdu?

Ben kendim dahil eşim, çocuklarım, annem, babam, etrafımdaki her bir birey kendi varlığı içinde iradesi olan ve özgürlüğüne kavuşmuş, özgürce hareket edebilen irade sahibi herkes, yaşamak adına kendisine seçmiş olduğu her türlü yol insanı hakikate ulaştırır. Çünkü temelinde ve özünde herkes birbirinin aynıdır. Doğarız, yaşarız ve ölürüz. Bu eğer söylediğim şeylerde farklı farklı özellikler içerseydi o zaman çok daha farklı bir mücadelemiz olabilirdi.
Yani, duygu ve düşünceleri kendine ait olan çocuğumun özgür hareket etmesini isterim. Zorla bir şeyi kabul ettirmeye çalışmam. Her bir düşüncenin de bir vakti vardır. Zamanı geldiğinde insanlar bunun hakikatin idrakine varır. Bu yüzden herhangi bir iradenin herhangi bir ideolojiyi benimsemesini engelleyemeyiz. Kaldı ki zorlayarak bir şeyleri elde edemeyiz. Hiçbir kalbe zorlayarak giremeyiz. Kalpler ancak fethedilebilir. Yüce yaratan tüm kudreti elinde bulundurmasına rağmen, insanlar ancak ona adım atarlarsa, ondan isterlerse, yüce yaratıcı kuluna hakikati gösterir. Biz de bu bakımdan başka insanları zorla şekillendirmeye çalışmamalıyız.

Sahaf
Kırk iki yaşında                    iki çocuk babası                    Çerkez            Sakarya Doğumlu

1. Aileler çocukların siyasal düşüncelerinin oluşumunu etkiliyor mu, etkiliyorsa bu süreç içerisinde çocuk siyasi görüşlerinizden ne şekilde etkileniyor?

Bizler çocuklarımıza karşı her zaman koruyucu bir anne baba rolü üstleniriz, bu da çocukları pek de memnun etmiyor. Çocuklar böyle davranmamızdan rahatsızlık da duyuyor. Yani çocuğa yapma, etme, onun kendi kararlarını almasının önüne geçip “hayır o yanlış, böyle yap” diyoruz. Bunun tam tersini yapsak, ona izin versek, yanlışlığına, o zaten bulacaktır zamanla doğruyu. O zaman soracaktır “ Baba, ben bunu nasıl yapayım? Yaptım, olmadı.”  Diyecektir. Ama bu fırsatı ona sunmak gerekiyor. Bizler sürekli bir korku salıyoruz. Çocuk bir hayat boyu üzerinde taşıyacağı bir endişeyle hareket edecek.

(Fotoğraf: Eikoh Hosoe)

2. Ailelerin, çocukların siyasal düşüncelerini etkilemesi doğru mudur, doğruysa neden, yanlışsa neden?

Doğru olduğunu bildiğimiz bir şeyde çocuklara daha faydalı olabilmek için çabalamamız gerek. Doğru olmayan bir şeyde, çocuk söylediği bir şeyde yanlış ise onu bence anne-babanın onu düzelterek daha böyle doğru şekilde anlatarak onu yönlendirebilir. Yönlendirerek daha güzel bakmasını, güzel görmesini sağlamak lazım.

3. Siyasi düşünceleri sizden farklı olan nişanlınızdan gelecekte doğacak olan çocuğunuz, eşinizin siyası görüşüne sahip olur endişesiyle evlenmekten vazgeçer misiniz?

Ben vazgeçmem şahsen. Neden vazgeçmem?  Eğer karşındaki kişiyi olduğu gibi kabul edersen, o da seni kabul ederse, karşılıklı saygı duymuş oluruz. Her iki tarafın birbirini kabul etmesiyle sıkıntı oluşturmaz, her iki taraf için. Bizler kendi aramızda farklı düşünceler tabi ki olur. Ama bence eşler arasında siyasi fikirler konuşmak pek de doğru olmaz. Bunu başkalarıyla konuş, seçtiğimiz eşle değil de arkadaş çevresiyle mesela. Eşinle konuştuğun zaman bu tabi ayrılıkçı bir düşünceye seni sevk eder, bu da aile içinde huzuru bozar.

4. Sizin siyasal düşünceleriniz ile ailenizin siyasal düşünceleri aynı mı?

Değil. Tamamen zıt

5. Ailenizin siyasal düşüncelerini sorguladınız mı?

Bana müdahale ettikleri oluyor bazen. Ben size bu konularda karışmıyorum, siz de bana bu konularda baskı yapmayın, diyorum.

6. Siyasi görüşlerini beğenmediğiniz komşunuzun çocuğu ile kendi çocuğunuzun arkadaşlık etmesini nasıl karşılarsınız?

Olumlu karşılarım. Karşıt düşünce de olsa, bence o karşıt düşünceyi bilmek lazım. Çocuğuna o fırsatı vermek de güzel bir şey. Çocuğun onu kaşıt bir düşünce olduğunu bilmeyebilir, her zaman kendini haklı görebilir yani anne-babadan ne gördüyse ya da kendi fikri neyse onun doğru olduğuna inanacak. Belki karşı görüş sayesinde eksiğini ondan tamamlayabilir.  Diğer çocuk da benim çocuğumdan kendi eksiklerini tamamlayabilir. Böyle bir bilgi alışverişi olabilir. Bence bu yüzden arkadaşlıkları engellemek doğru değil.

7. Çocuklarınız sizin karşı çıktığınız bir siyasi düşünceye sahip olsaydı ya da siyasi eylemde bulunsaydı tepkiniz ne olurdu?
(Fotoğraf Vivian Maier'a aittir)
Zor bir soru. Ben isterim ki gerçekten haklı olduğunu düşündüğü bir şeyde kendilerine ister ben olayım ister bir başkası olsun, haklarını arasın isterim, saygı duyarım. Hatta bana karşı eylem yapsalar dahi hiç de üzülmem. Bir kendimi sorgularım. Ama şunu istemem. Gerçekten de ülkemizde görüyoruz, genelde üniversitede başlıyor, yıkıp dökmekle, bu şekilde değil de, hakkı doğru bir şekilde istemek, daha iyi olur. Hani bağırarak küfrederek, yakıp yıkarak, çevreye zarar vererek hak istenmez.


Mühendis, Kütüphane yetkilisi
Kırk dokuz yaşında               Sakarya doğumlu                  Bir çocuk babası

1. Aileler çocukların siyasal düşüncelerinin oluşumunu etkiliyor mu, etkiliyorsa bu süreç içerisinde çocuk siyasi görüşlerinizden ne şekilde etkileniyor?

Günümüz Türkiye’sinde veya dünyanın çeşitli yerlerinde çocukların aile ortamından sadece siyasal düşüncelerden değil ailedeki her türlü davranıştan, konuşmalardan, anne babanın tutumundan etkilenir, etkilenmemesi mümkün değil. Çocuk bir izleyicidir. Anne-babadan, eve gelen misafirlerle olan konuşmalardan, TV, gazete gibi kaynaklardan etkilenir psikolojik olarak. İster istemez aile içi konuşmalardan etkilenmemesi mümkün değil. Mutlaka etkilenir… ilk okul, lise yıllarında daha doğrusu ergenlik çağında ailenin çocuğu üzerindeki etkisi daha fazlayken ergenlikle birlikte çocuğun dış dünyayla olan etkileşimi de artacağı için kendi tutumlarıyla da birlikte, ailenin çocuğun üzerindeki etkisi azalabilir. 
 (Fotoğraf: Lauren E. Simonutti)
2. Ailelerin, çocukların siyasal düşüncelerini etkilemesi doğru mudur, doğruysa neden, yanlışsa neden?

Bu soru göreceli bir soru. Bunun cevabı kişiden kişiye, aileden aileye değişebilir ve bu eğitimle de ilgilidir. Ailenin sosyal yapısı ve aldığı eğitimle de ilgilidir. Doğru olup olmamasına gelirsek, net bir fikrim yok. Fakat ister istemez ilk sorudaki açıklamamda da anlattığım gibi çocuk birey olarak “psikolojide de böyledir” babasından belirli bir yaşlara kadar babasının desteklediği takımdan onun hobilerinden istem dışı da olsa etkilenir. Bırakın siyasi düşünceleri, mesela ben Fenerbahçeliyim, oğlumun da Fenerbahçeli olmasını isterim.Toplumumuzda böyle durumlarda çocuk kabul etmese bile ebeveynler kendileriyle ortak yanları çok olan evlatlar ister. Yani sadece siyasette değil her konuda etkilemek ister.

3. Siyasi düşünceleri sizden farklı olan nişanlınızdan gelecekte doğacak olan çocuğunuz, eşinizin siyası görüşüne sahip olur endişesiyle evlenmekten vazgeçer misiniz?

Şahsen vazgeçmem. Dünyada yedi milyar insan var, bunların hepsi ayrı bir karakter, ayrı bir düşüncedir. Her birimizin sesi bile farklıdır. Beni yüz bin kişi içerisinden sesimden tanıyabilirsiniz. Bu yüzden sırf siyasi düşüncesi farklı diye sevdiğim kadından ayrılmazdım. Belki de nişanlımın siyasi düşünceleri toplum tarafından daha muteberdir belki de nişanlımın düşünceleri sayesinde evladım daha objektif bakabilecek hayata.

4. Sizin siyasal düşünceleriniz ile ailenizin siyasal düşünceleri aynı mı?

Şuanda değil. Anne-babamla aramızdaki kuşak farkı, doğanın tabiatı olarak hayata aynı açıdan bakmamızı engeller. Onların zamanındaki koşullar ile şimdiki koşullar aynı değil. Belli noktalarda benzerlik var mesela. Ailem de muhafazakar ve ben de muhafazakarım fakat genel olarak konuşursak ailem ile aynı düşüncelere sahip değilim.

5. Ailenizin siyasal düşüncelerini sorguladınız mı?

Düşünüp sorguladığım dönemler oldu. Her okuyan, düşünen kişi de sorgulamıştır. Sanırım sosyal sosyalizasyonla da bağlı olarak farklı görüşlerin azaldığı yerlerde sorgulama daha azdır. Ben sorgulamadım çünkü ailemin yetiştiği dönemlerde toplum kapalı bir toplumdu. Pek sorgulama gibi bir şansları yoktu ve muhafazakardırlar ve ben de muhafazakar biriyim.Bu noktadan ötesini sorgulamaya gerek duymadım.

6. Siyasi görüşlerini beğenmediğiniz komşunuzun çocuğu ile kendi çocuğunuzun arkadaşlık etmesini nasıl karşılarsınız?

Bu durum çok da uçuk bir şey olmaz. Çocuk bu, çocuğun dünyasına girmemek lazım. Kim isterse onunla arkadaşlık etmeli, tabi kimi isterse derken çok ekstrem çocuklar olmadıkça onlarla arkadaşlık etmesinde bir sakınca yok.

7. Çocuklarınız sizin karşı çıktığınız bir siyasi düşünceye sahip olsaydı ya da siyasi eylemde bulunsaydı tepkiniz ne olurdu?

 (Fotoğraf: Gökşin Varan)
Öyle bir durumla karşılaşmadığım için cevap 
vermesi de zor şuan benim için. Tepkim gene bağırıp çağırmak, vurup kırmak değil de ona elden geldiği kadar bu şeyi izah etmeye çalışırdım, en mantıklısı bana öyle geliyor. Eğer çok uçuk bir olayın içindeyse, yanlış bir hareketin içindeyse ona oturup güzellikle karşılıklı konuşarak ona yanlış olduğunu anlatmaya çalışırdım.


Öğretmen
Otuz beş yaşında                   Konya doğumlu                     İki çocuk annesi

1. Aileler çocukların siyasal düşüncelerinin oluşumunu etkiliyor mu, etkiliyorsa bu süreç içerisinde çocuk siyasi görüşlerinizden ne şekilde etkileniyor?

 Çocuğun eğitimi aileyle başlar. Konuşma yapısı, cümle seçimleri dahi ailesinin kültürel yapısı ile ilgili. Bu sebepten çocukta siyasal ideolojilerin oluşumunda aile en önemli yapı taşıdır. Benim 2 çocuğum var. Çocuklarımı Atatürk sevgisiyle büyüttüğüme inanan biri olarak tersi olarak Atatürk'ten nefret eden minik çocuklar tanıyorum. Bu ailenin ilk şekillendirmelerinden biridir siyasal anlamda.

2. Ailelerin, çocukların siyasal düşüncelerini etkilemesi doğru mudur, doğruysa neden, yanlışsa neden?

(fotoğraf: Cristina Garcia Rodero)
 Çocuklarımızın siyasi düşüncelerini doğal olarak etkilemek zorundayız çünkü siyasi ideolojiler bir nevi yaşam tarzıdır. Siyasal İslamcı , çocuğunu farkında olmadan ya da olarak İslamcı yetiştirir çocuk sonrasında başına "siyasal" ı ekler. Burada mesele doğru mu yanlış mı değil, ailelerin çocuklarını farkında olarak ya da olmayarak bağlı bulundukları dünya görüşlerine uygun olarak yetiştirmeleridir. Bunun kaçınılmaz olarak doğru olduğu görüşündeyim. Fakat ilginç örnekler de var. Yaşadığım bir olayı aktarmak istiyorum: Doğubayazıt’ta görev yaparken (2009) bir öğrencimin yanıma gelerek : "hocam, ben Türk-Kürt kavgasını doğru bulmuyorum, Abdullah Öcalan'ı da hiç sevmiyorum; ama bunu aileme söylersem beni öldürürler. " demişti. Tabi bu tek bir örnek. Az da olsa vardır bu tarz durumlar. Peki ailenin siyasi ideolojilerinin çocuğa yansımasının yanlış tarafı nedir? Benim cevabım yanlış ailelerdir olabilir bu soruya. Çocuğu kin, nefret duygusuyla yetiştirirseniz bu yanlışa ve çıkmaza girer.

3. Siyasi düşünceleri sizden farklı olan nişanlınızdan gelecekte doğacak olan çocuğunuz, eşinizin siyası görüşüne sahip olur endişesiyle evlenmekten vazgeçer misiniz?

İnsanlar, evlenmek adına yine kendi yaşam tarzına benzeyen kişilerle evlenmeyi tercih ediyorlar. Fakat benim yaşadığım bir tecrübem var ki bu soruya tam olarak bir cevap oluşturuyor. Benim nişanlım vardı, birbirimizi seviyorduk ve tüm sorunların üstesinden gelebileceğimizi düşünüyorduk. Fakat kendisi ateistti. Bu durumu aşabileceğimi çok düşündüm fakat olmadı. İlerde çocuklarımın babasının bir tanrıtanımaz sosyalist olmasını istemediğimden ayrıldım.

4. Sizin siyasal düşünceleriniz ile ailenizin siyasal düşünceleri aynı mı?

Babam Türk- İslam sentezine bağlı milliyetçi görüşten bir insandı. Yıllarca sorgulamadan sağ görüşü benimsedik. Ta ki üniversiteye kadar. Fakat sonrasında babam bende sadece sempati kurmamda etkili oldu. Yani sağ görüşe yakın ortada kalmış biri!

5. Ailenizin siyasal düşüncelerini sorguladınız mı?

Evet ailemin siyasi görüşünü sorguladım. Dediğim gibi önce hep babamın düşüncelerinin doğru olduğunu düşünerek üniversiteye kadar geldim. Ülkemizde etkili olan sağ-sol düşüncelerinin içinde dünya görüşü olarak sağcılarla fakat yaşam tarzlarıyla solculara yakın biri olarak kaldım. En basitinden bir tiyatro sever biri olarak hiç sağcı tiyatrocu arkadaşım olmadı. Her hafta yaptığımız şiir dinletileri günlerine bir tek sağcı arkadaşım katılmadı. Bu yüzden bu ikilemleri uzun süre yaşadım.

6. Siyasi görüşlerini beğenmediğiniz komşunuzun çocuğu ile kendi çocuğunuzun arkadaşlık etmesini nasıl karşılarsınız?

Kin, nefret güdülmediği müddetçe karşıt görüşten kim olursa olsun benim çocuklarımla arkadaşlık kurabilirler. Tedirgin olur muyum? Evet tedirgin olurum ama bu arkadaşlığın önüne geçemez.

7. Çocuklarınız sizin karşı çıktığınız bir siyasi düşünceye sahip olsaydı ya da siyasi eylemde bulunsaydı tepkiniz ne olurdu?


Bu soru beni şimdiden tedirgin etti diyebilirim. Ama kesin olarak çok sert tepki vereceğim bir görüş var: bölücülük. Benim çocuklarım vatanını, yurdunun her karış toprağını, insanını seven bireyler olsunlar da hangi ideoloji olursa olsun fark etmez. Benim tek kriterim ve çizgim bu. Hatta hangi ülkede yaşarlarsa yaşasınlar kim olduklarını unutmadan, yaşadıkları ülkeyi sevsinler. İnsanın yaşadığı toprağı sevmesi ve benimsemesi çok önemli benim için.


İngilizce öğretmeni
Otuz yaşında                          Bir çocuk annesi                   Adanalı

1. Aileler çocukların siyasal düşüncelerinin oluşumunu etkiliyor mu, etkiliyorsa bu süreç içerisinde çocuk siyasi görüşlerinizden ne şekilde etkileniyor?

Siyasi düşüncenizi aktif olarak evin içerisinde beyan edip, siyasi olguların ve olayların analizini interaktif bir biçimde gerçekleştiriyorsanız çocuklar bu durumdan kendi düşüncelerini oluştururken tabi ki etkilenecektir. Yaşamı boyunca karşılaştığı durumlarda kendi tutumlarının yanı sıra olayları bir de ebeveynlerinin gözünden değerlendirirler.

2. Ailelerin, çocukların siyasal düşüncelerini etkilemesi doğru mudur, doğruysa neden, yanlışsa neden?

Her birey kendi çocuğunu kendi doğrularına göre yetiştirir ve siyasal görüş dediğimiz şey yaşam felsefenizin temel taşı olduğu için çocuklarımıza verdiğimiz eğitim haliyle siyasal düşüncemizin etkisi altındaki eğitimdir. Bu doğrudur, çünkü bizim için doğru olduğunu düşündüğümüz ‘şey’, çocuklarımız için de ideal olduğunu düşündüğümüz ‘şey’dir.

3. Siyasi düşünceleri sizden farklı olan nişanlınızdan gelecekte doğacak olan çocuğunuz, eşinizin siyası görüşüne sahip olur endişesiyle evlenmekten vazgeçer misiniz?

Siyasi görüşünden rahatsızlık duyduğum bir kişiyle nişanlanmam(ki bu durum kendi siyasi görüşü dışında başka bir görüşü tanımayan ve insana insan olduğu için değer vermeyen her türlü ayrımcılığı yapan, vs. kişiler için geçerlidir), eğer nişanlanmışsam zaten rahatsızlık duymamışımdır ve babasını bu farklılığıyla sevdiysem, çocuğumuzu daha çok severim. Nikah memuruna da ‘evet’ derim.

4. Sizin siyasal düşünceleriniz ile ailenizin siyasal düşünceleri aynı mı?

Ailemin her bireyi ile aynı değil.

5. Ailenizin siyasal düşüncelerini sorguladınız mı?

Sorguladım, sorguluyorum, sorgulayacağım… Kendi fikirlerimi her gelişen olayda sorguladığım gibi(Örnek: Bu durumda durduğum yer doğrum mu, ne eklemeliyim, ne çıkarmalıyım?…) , etrafımdaki kişilerin de düşüncelerini sorgularım.

6. Siyasi görüşlerini beğenmediğiniz komşunuzun çocuğu ile kendi çocuğunuzun arkadaşlık etmesini nasıl karşılarsınız?

Kişilerin siyasi görüşünü beğenmeyebilirim ama bu onlara saygı göstermemem için bir sebep değildir ve çocuklarımızın arkadaşlık etmesini ‘olması gereken’ olarak karşılarım, çünkü farklılıklar her zaman zenginliktir.

7. Çocuklarınız sizin karşı çıktığınız bir siyasi düşünceye sahip olsaydı ya da siyasi eylemde bulunsaydı tepkiniz ne olurdu?

Temelinde ‘evrensel ahlakı’ barındıran her duruma, her görüşe, her eyleme saygı duyarım. Benim yetiştireceğim çocuk: ‘Önce insan.’, ‘Kendim için dileğim ne ise hiçbir ayrım yapmadan tüm insanlar için de dileğim odur.’ diyebilecek ve kendi kararlarını kendi verebilecek bir birey olacaktır, yani böyle bir birey yetiştirmek olacaktır amacım. Bu durumda çocuğum eğer karşı çıktığım bir düşünceye sahip ise onu hoşgörü ile karşılarım. O siyasi düşüncede belki de benim göremediğim bir şey vardır diye; bu düşüncenin oluşumundan günümüze kadar olan etkilerini birlikte araştırmayı, bu etkileri insan haklarını ve doğal yaşamı koruma çerçevesinde tartışmayı teklif ederek ortak bir sonuca varmayı sağlarım. Eğer çocuğumuzun durduğu noktada haklılık payı, benim durduğum noktadaki haklılık payından daha yüksek çıkarsa ben de karşısında durmaktansa gider yanında dururum. (Bu arada çocukları ebeveynler yapar ama onların ne? ve kim? olacaklarına biz karar veremeyiz. Biz bildiğimiz yolları onlara gösteririz; onlar belki bu yollardan birini seçer belki de yeni bir yol bulur, oluşturur ve oradan gider, bu bireylerin(çocuklarımızın) kendi kararlarıdır. Saygı duymalıyız…


Matematik bölümü mezunu
Yirmi sekiz yaşında               Bir çocuk annesi        Erzurumlu

(Fotoğraf: Dariusz Klimczak)
1. Aileler çocukların siyasal düşüncelerinin oluşumunu etkiliyor mu, etkiliyorsa bu süreç içerisinde çocuk siyasi görüşlerinizden ne şekilde etkileniyor?

Aileler elbette etkiler. Genellikle benzer görüşe çekilir çocuk aile faktörü çok önemli görüşler aynı zamanda zıt düşünceye de itebilir bu aile ile çocuk arasındaki bağa bağlıdır. Her çocuk ebeveynlerini sever ancak nesil değiştikçe fikirler çatışmaya başlar.

2. Ailelerin, çocukların siyasal düşüncelerini etkilemesi doğru mudur, doğruysa neden, yanlışsa neden?

Çocukların siyasi görüşlerden uzak ya da en azından yüzeysel birikimde yetişmesi gerekir. Bu hem çocuğun psikososyal hayatını hem de gelişim sürecini normal geçirmesi için gereklidir.

3. Siyasi düşünceleri sizden farklı olan nişanlınızdan gelecekte doğacak olan çocuğunuz, eşinizin siyası görüşüne sahip olur endişesiyle evlenmekten vazgeçer misiniz?

Vazgeçerim. Sadece çocuğumla zaten bir nesil farkı ve uyum sorunu olmayacak aynı zamanda anne çocuk bağını da zedeleyecektir. Diğer bir taraftan eşim ile evlilik hayatı boyunca zıt düşüncede olursak ve bu düşüncelerimizi birbirimize yansıtırsak ki eşler anlayışlı dahi olsa evlilik zamanla bunu azaltır ve kırıcı olunmaya başlanır. Tüm aile baştan yıkılır ya da bir taraf alttan aldığı için ömür boyu sürecek bir huzursuzluk başa gelir. Her iki sebepten de vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyorum.

4. Sizin siyasal düşünceleriniz ile ailenizin siyasal düşünceleri aynı mı?

Ailemdeki herkesin siyasal düşüncesi farklıdır. Çocukken siyasetin ne olduğunu bile bilmezdik. Şimdi ise her birimiz kendi görüşümüze uyan siyaseti tutuyoruz yalnız dediğim gibi aile içinde pek siyaset konuşulmaz ve birbirimizin görüşünü biliyoruz.

5. Ailenizin siyasal düşüncelerini sorguladınız mı?

Sadece babamın görüşünü ama çok sürmedi. Aslında siyasal görüşünden çok edindiği fikirlerin temelini sorguladım. Öğrendim de ancak benim için yeterli nedenler değildiler.

6. Siyasi görüşlerini beğenmediğiniz komşunuzun çocuğu ile kendi çocuğunuzun arkadaşlık etmesini nasıl karşılarsınız?

Arkadaşlık başka bir şey eğer yönlendirmeye çalışıyorsa uyarırım. Ancak görüşmeyin demek daha çok görüşmelerinden ve yanlış yönlendirmeden başka bir şey olmaz. Çocuğumun fikri uyuyorsa arkadaşlığı devam eder zaten uymuyorsa da benim karışmam gerektiğini düşünmüyorum. Farklı görüşe sahip arkadaşlar edinmek bence insanın ufkunu açar.

7. Çocuklarınız sizin karşı çıktığınız bir siyasi düşünceye sahip olsaydı ya da siyasi eylemde bulunsaydı tepkiniz ne olurdu?

Zarar görmeyeceği bir eylemse sorun etmem ancak diğer şekilde gitmemesi için elimden geleni ardıma koymam. Siyaset zemberek misali döner ancak çocuğum dönemeyebilir. Çok istikrarlıysa ve engel olamazsam bende giderim onunla fikrimiz zıt ise savunmam eyleme destek olmam ama evladımın yanında olurum.

 (Fotoğraf:  Martine Franck)

İnşaat mühendisi
Otuz beş yaşında       Bir çocuk babası        Van doğumlu

1. Aileler çocukların siyasal düşüncelerinin oluşumunu etkiliyor mu, etkiliyorsa bu süreç içerisinde çocuk siyasi görüşlerinizden ne şekilde etkileniyor?

Çocuk üzerinde ebeveynlerin yönlendirmesi muhakkak oluyor. Çocuğun ilk model aldığı kişiler anne ve babasıdır. Ebeveynlerini örnek alarak yetişen çocuk aynı zamanda onların düşünce tarzlarını da benimsiyor. Fakat çocuk belirli bir yaştan sonra iyice topluma karıştıktan sonra çocuğun düşünsel yapısı son şeklini alıyor. Yani diyebiliriz ki çocuklarda düşüncelerin şekillenmesi aile içinde başlıyor ve okul süreciyle başlayan sosyal çevreyle birlikte zamanla çocuğun düşünsel yapısı son şeklini alıyor.

2. Ailelerin, çocukların siyasal düşüncelerini etkilemesi doğru mudur, doğruysa neden, yanlışsa neden?

Bence çok yanlış bir şey. Çünkü ebeveynlerin doğru bildikleri şey yanlış olabilir. Bu yüzden çocuklar kendi siyasal düşüncelerini zaman içerisinde kendileri oluşturmalılardır.

3. Siyasi düşünceleri sizden farklı olan nişanlınızdan gelecekte doğacak olan çocuğunuz, eşinizin siyası görüşüne sahip olur endişesiyle evlenmekten vazgeçer misiniz?

Hayır vazgeçmem. Zaten çocuğun siyasal düşüncelerini kendisinin oluşturması gerektiği düşüncesindeyim.

4. Sizin siyasal düşünceleriniz ile ailenizin siyasal düşünceleri aynı mı?

Birebir aynı değil. Genellemek gerekirse yüzde otuz onlarla aynı fikirdeyim fakat geri kalan yüzde yetmiş farklı düşünüyorum diyebilirim.

5. Ailenizin siyasal düşüncelerini sorguladınız mı?

Sorgulamadım. Onların düşünceleri yanlış diye onları eleştirmedim.

6. Siyasi görüşlerini beğenmediğiniz komşunuzun çocuğu ile kendi çocuğunuzun arkadaşlık etmesini nasıl karşılarsınız?

Komşunun çocuğunun kötü alışkanlığı varsa mesela alkol kullanıyorsa ona engellerim fakat siyasi düşünceleri farklı diye çocuğuma engel olmazdım.

7. Çocuklarınız sizin karşı çıktığınız bir siyasi düşünceye sahip olsaydı ya da siyasi eylemde bulunsaydı tepkiniz ne olurdu?

Çocuğumun kendi düşüncesini dile getirmesi için çabalayan biriyim bu yüzden farklı bir fikre sahip diye ona tepki koymazdım. Bana zıt bir fikri benimsediyse de eğer oturup konuşarak neden böyle düşündüğünü anlamaya çalışırdım.


Hemşire
Yirmi dört yaşında                 Bekar, Bayan                        Diyarbakır doğumlu

1. Aileler çocukların siyasal düşüncelerinin oluşumunu etkiliyor mu, etkiliyorsa bu süreç içerisinde çocuk siyasi görüşlerinizden ne şekilde etkileniyor?

Acı bir gerçek ama günümüzde siyasal kavram nedir bilmeyen küçük ya da büyük birçok çocuk ailesinin düşüncesi altında. Bu durum çocuğun kişiliğiyle alakalı ki çoğu ailenin etkisi olduğu maalesef bir gerçek…
Bulunduğum yer ve günümüzden örnek vereyim.Ufak çocuğa polise taş at dersin atar. Niye atıyorum diye sormaz ve alışır. Büyüdüğünde de değişmeyip aynı kalan nice çocuk var…

2. Ailelerin, çocukların siyasal düşüncelerini etkilemesi doğru mudur, doğruysa neden, yanlışsa neden?

Kesinlikle yanlış. Aile ilk öğretici, ilk eğitici sıfatındadır. Çocuğa siyasal düşünce nedir nasıldır, tarafsız şekilde anlatılmalı ve gerekli kitaplar tavsiye edilmeli, çocuk düşüncelerini kendisi belirlemeli.

3. Siyasi düşünceleri sizden farklı olan nişanlınızdan gelecekte doğacak olan çocuğunuz, eşinizin siyası görüşüne sahip olur endişesiyle evlenmekten vazgeçer misiniz?

Siyasi düşüncesi benden farklı olduğu halde rahatsız olmayıp nişanlanmışsam, çocuğumun da eşimin düşüncesinde olabileceği beni rahatsız etmiyor olmalı.

4. Sizin siyasal düşünceleriniz ile ailenizin siyasal düşünceleri aynı mı?

Oldukça zıt düşünüyoruz siyasi konularda.

5. Ailenizin siyasal düşüncelerini sorguladınız mı?

Her zaman sorgularım ve mantıklı bir gerekçeleri hiç olmadı…

6. Siyasi görüşlerini beğenmediğiniz komşunuzun çocuğu ile kendi çocuğunuzun arkadaşlık etmesini nasıl karşılarsınız?

Ayrım yapmam, her düşünceye saygım vardır. Aksine her düşünceden arkadaşı olmalı.

7. Çocuklarınız sizin karşı çıktığınız bir siyasi düşünceye sahip olsaydı ya da siyasi eylemde bulunsaydı tepkiniz ne olurdu?

Çocuğun kendi kararlarını vermesi gerektiğini düşündüğüm için saygı duyardım.

 (Fotoğraf: Karina Bednorz)
Öğrenci         
Yirmi dört yaşında                 Sakaryalı                   Bekar, Erkek

1. Aileler çocukların siyasal düşüncelerinin oluşumunu etkiliyor mu, etkiliyorsa bu süreç içerisinde çocuk siyasi görüşlerinizden ne şekilde etkileniyor?

Aileler çocukların siyasal düşüncelerinin oluşumunu etkiler. Zaten bunun aksini düşünmek imkânsızdır. Çocuklar dünyaya geldikten sonra onun çevresini oluşturan bireyler anne babası ve varsa kardeşleridir. Özellikle 0-7 yaş arasında çocukların belirli bir düşünce yapısının oluşmasında, ailenin oturup kalkma şeklinden yemek kültürüne, odaya giriş şekillerine kadar her şeyin çocuklarını etkilediği, çocuk da bu ortamda büyüdüğü için bir şekilde siyasi olarak ve akabinde de siyasi düşüncelerinin hayat tarzının şekillenmesinde aileler etkilidir.

2. Ailelerin, çocukların siyasal düşüncelerini etkilemesi doğru mudur, doğruysa neden, yanlışsa neden?

Benim siyasi eğilimime yakın ailelerin siyasi eğilimlerini çocuklarına aktarmaları doğrudur ama benim siyasi eğilimime göre yanlış olan siyasi eğilimler barındıran ailelerin ise bu görüşlerini çocuklarına aktarması yanlıştır. Genel olarak aileler yetişmiş jenerasyonlar oldukları için bireyler, katılımcı siyaset bazında sadece işlevimiz oy verip o günün yöneticilerini seçmek olmadığı için, uzun vadede düşünürsek kendi doğrularımızı savunurken belki de içsel bir şekilde çocuklarımızda da aynı siyasi eğilimlerin olmasını isteriz. Çocuklarımızın ileride bir çıkmaza düşmesinden endişe edeceğimiz için düşüncelerimizin siyasi düşüncelerimizin onlara da yansımasını isteriz. Fakat bunu yaparken kesinlikle bir baskı ortamı olması doğru değildir.

3. Siyasi düşünceleri sizden farklı olan nişanlınızdan gelecekte doğacak olan çocuğunuz, eşinizin siyası görüşüne sahip olur endişesiyle evlenmekten vazgeçer misiniz?

Benden çok farklı bir siyasi eğrilime sahip olan nişanlımla, çocuğumdan önce o evde kendi mutluluğumuzun olmamasından endişe ederek evlenmem. Bunun yanı sıra siyasi eğilimleri benden farklı olan bir kadının çocuğumu yetiştirmesini de istemem. Kaldı ki anneler, çocuğun gelişiminde babalara kıyasla daha etkili olduğu için bunu da düşünerek hareket ederim.

4. Sizin siyasal düşünceleriniz ile ailenizin siyasal düşünceleri aynı mı?

Belirli bir döneme kadar aynıydı. Babamın siyasi görüşü annemin de siyasi görüşünü oluşturmuştu. Babam işçi olmasından ötürü sol siyasi görüşe sahip biriydi. Ben de babamdan ötürü sol eğilimli bir insanım. Fakat yetişkinlikle birlikte sol görüşün detaylarını inceledim, daha fazla araştırma yaptım, babam siyasi düşüncelerini savunur fakat ben bu siyasi düşünceleri ispat ederdim. Yetişkinlikle birlikte ailemle aynı olan siyasi görüşlerim paralellik kazanıp zamanla farklılaşmaya da başladı.

5. Ailenizin siyasal düşüncelerini sorguladınız mı?

Kendimce liberal, sosyalist düşünceleri araştırdım. Bu araştırmaları yaparken ülkemizdeki sağ-sol tartışmalarını da inceledim ve bu konuda yazılan kitaplar okudum. Fakat babamın düşüncelerini sorguladığım pek söylenemez.

6. Siyasi görüşlerini beğenmediğiniz komşunuzun çocuğu ile kendi çocuğunuzun arkadaşlık etmesini nasıl karşılarsınız?

Hem kendi çocuğumun arkadaşının ailesinin yaşam şeklini görmesini sağlardım aynı zamanda bu komşu çocuğunun da bizim ailemizin yaşantısını görüp bilmesini sağlamaya çalışırdım. Böyle yaparak farklı siyasi eğilimlere sahip insanların kötü olmayacağını çocukların anlaması için çaba sarf ederdim.

7. Çocuklarınız sizin karşı çıktığınız bir siyasi düşünceye sahip olsaydı ya da siyasi eylemde bulunsaydı tepkiniz ne olurdu?

Çocuk zaten ergenlik dönemine kadar böyle bir eğilime sahip olması pek mümkün değil çünkü ergenlik dönemine kadar ebeveynin çocuklara verdikleri kadarını çocuklar öğrenebilir. Benden farklı bir siyasi eğilime sahip olsaydı her durumda onu dinlerdim, anlattıklarında iyi olduğunu düşündüğüm fikirlerini destekler, olumsuz gördüğüm düşüncelerini ise tartışırdım. Zararlı bulduğum düşüncelerini gene onu düşünerek engellerdim. Diğer yandan benim düşüncelerim de yanlış olabilir, çağı daha yakından takip edip yaşayan gençler dönemin yeniliklerini daha iyi bilecekleri için çocuğumun düşüncelerinden faydalanmaya da çalışırım.


Esnaf
Elli yaşında                Üç çocuk annesi                    Sakaryalı

1. Aileler çocukların siyasal düşüncelerinin oluşumunu etkiliyor mu, etkiliyorsa bu süreç içerisinde çocuk siyasi görüşlerinizden ne şekilde etkileniyor?

Kendimden örnek verecek olursam ilk oy verdiğim parti babamın oy verdiği partiydi, yani yeni reşit olmuş bir kızsınız ve kafanızda sadece ailesel bağlar var doğal olarak diğer dış faktörlere göre aile baskın şekilde siyasal hayatıma yön verdi. Şuan ise eşim ve ben doğru olanı  çocuklarımız  için düşündüğümüz için onları da yavaşça doğruya yönlendirmeye çalışıyoruz.

2. Ailelerin, çocukların siyasal düşüncelerini etkilemesi doğru mudur, doğruysa neden, yanlışsa neden?

Kesinlikle doğrudur. Zaten deminde bahsettim hiç bir aile çocuğunun kötü bir şey yapmasını istemez.

3. Siyasi düşünceleri sizden farklı olan nişanlınızdan gelecekte doğacak olan çocuğunuz, eşinizin siyası görüşüne sahip olur endişesiyle evlenmekten vazgeçer misiniz?

Şuan evli ve üç çocuklu bir ailenin çalışan bir bayan ferdiyim. Eşimle tartışmamız gereken son konu siyasal konulardır ve durumlardır sanırım. Samimi olmak gerekirse iş aileye gelince siyaset çok geri planda kalıyor

4. Sizin siyasal düşünceleriniz ile ailenizin siyasal düşünceleri aynı mı?

Tabiî ki de bekârken oy verdiğim partiye hala oy vermiyorum, yeni reşit olmuş liseden mezun bir kızla 3 çocuklu bir annenin düşünceleri arasında çok fark var. Önceliklerim tamamen aileme dayalı. Eşimle aynı partiye oy veriyoruz zaten. Olması gereken de budur bence.

5. Ailenizin siyasal düşüncelerini sorguladınız mı?

Hayır sorgulamadım.

6. Siyasi görüşlerini beğenmediğiniz komşunuzun çocuğu ile kendi çocuğunuzun arkadaşlık etmesini nasıl karşılarsınız?

Komşularımızı seçmek mümkün olmadığı için elimizden geldiğince medeni geçinmeye çalışıyoruz. Birini ya da birilerini ailesi yüzünden, siyasi görüşleri yüzünden yargılamak hiç doğru değil.

7. Çocuklarınız sizin karşı çıktığınız bir siyasi düşünceye sahip olsaydı ya da siyasi eylemde bulunsaydı tepkiniz ne olurdu?

Sanırım katı şekilde eleştirirdim. Emin değilim aslında, bu durum biraz ürkütücü aslında. Çocuklarımın siyasi eylemlere katılmasını istemem.


Çevre mühendisi
Otuz sekiz yaşında                Bir çocuk annesi                   Sakarya doğumlu

1. Aileler çocukların siyasal düşüncelerinin oluşumunu etkiliyor mu, etkiliyorsa bu süreç içerisinde çocuk siyasi görüşlerinizden ne şekilde etkileniyor?

Kesinlikle etkiliyor. Ebeveynler çocuğun ilk öğretmenleridir. Çocukların öğrenme sürecinde çok kritik önemi olan ebeveynler her konuda olduğu gibi siyasi konularda da çocuklarını etkiliyorlar. Öğreğin muhafazakar bir ailenin çocuğu da ailesinin etkisiyle muhafazakar olur, çünkü o doğrultuda yetiştirilir.

2. Ailelerin, çocukların siyasal düşüncelerini etkilemesi doğru mudur, doğruysa neden, yanlışsa neden?

Doğru değildir. Ailenin siyasal görüşleri doğru olmayabilir ve çocuğun bilinçaltına neşredilen bu düşüncelerle büyüyen çocuk öğrendiği düşünceleri sorgulamayabilir. Çocuk üzerinde ne aile ne de toplum baskısı olmamalı.

3. Siyasi düşünceleri sizden farklı olan nişanlınızdan gelecekte doğacak olan çocuğunuz, eşinizin siyası görüşüne sahip olur endişesiyle evlenmekten vazgeçer misiniz?

Hayır vazgeçmem. Kocası ateist olan bir arkadaşım var ve arkadaşım geçen sene umreye gitti. Arkadaşımın kocası da ateist olmasına rağmen karısına eşlik etti. Biri dini görevini yerine getirirken diğeri bir turist olarak ülkeyi gezdi. Önemli olan saygı duymaktır, hepimiz aynı görüşe sahip olmamız gerekiyor diye bir kaide yok.

4. Sizin siyasal düşünceleriniz ile ailenizin siyasal düşünceleri aynı mı?

Aynı değil. Ben sosyalistim onlar ise değil.

5. Ailenizin siyasal düşüncelerini sorguladınız mı?

Bir sosyalist olarak her düşünceyi sorguladım. Gençken büyük tartışmalar da yaşadık fakat siyasi tartışmalar hiçbir yere varmıyor. Sadece tartıştığımızla kalıyoruz. Bir yerden sonra bunu fark edince artık tartışmanın gereksiz olduğunu idrak ettiğimiz için siyasi farklılıklarımızın konusunu bile açmıyoruz.

6. Siyasi görüşlerini beğenmediğiniz komşunuzun çocuğu ile kendi çocuğunuzun arkadaşlık etmesini nasıl karşılarsınız?

Olumsuz karşılamam. Herkes farklı bir yaşam ve yol demektir. Ben bir evlat yetiştiriyorum benimle aynı düşünen bir zihin değil.

7. Çocuklarınız sizin karşı çıktığınız bir siyasi düşünceye sahip olsaydı ya da siyasi eylemde bulunsaydı tepkiniz ne olurdu?

Konuşarak düşünceleri öğrenmeyi çalışırım. Bu düşünceleri ülkemiz için zararlı olmadığı sürece engel olmam. Bakın, siyaseti dar anlamda ele alırsak, sağcı solcu veya Ak partili, CHP’li, MHP’li vs… tüm partilere oy veren bu insanlar aslında ülkelerinin iyiliğini isterler kendi çaplarında. Herkes farklı açılardan aynı şeyi istiyor. Ülkenin iyiliğini, daha güzel bir konuma gelmesini. Bu noktada yöntemle ilgili çatışmaların olduğu maalesef ki gerçek fakat bu gene de herkesin bu ülkenin iyiliğini istediği gerçeğini değiştirmez.


Yaptığım röportajlardan çıkardığım sonuca göre herkes kaçınılmaz olarak ailesinin düşüncelerinden etkileniyor. Röportajı yaptığım kişilerden birinin dediği gibi insan su gibidir, su da bulunduğu kabın şeklini alır. İlk şeklini ailesinden alan bireyler ergenlikle birlikte sosyal çevrenin etkisinin artmasıyla birlikte içinde bulunduğu kap değişiyor ve haliyle bu sefer büründüğü şekilde değişiyor. Siyasal düşüncelerin oluşmasında aile birinci faktör olmakla birlikte okuyan, araştıran, haliyle sorgulayan kimseler ebeveynlerinden daha farklı düşünceleri ihtiva etmeye başlıyorlar. Ailelerinden farklı düşünmeye başlamış olan bireyler ise genellikle aileleriyle bu konularda sorunlar yaşıyor ve tartışmalar çıkıyor.
Röportaj yaptığım kişilerin kendi çocuklarına bakış açısı ise ağırlıklı olarak onların düşüncelerine saygı duymak, onları anlamak meylinde. Çocukların siyasi düşünceleri farklı ailelerin çocuklarıyla birlikte olmalarını olumlu karşılıyor, çocuklarının karşı çıktıkları siyasi düşüncelere sahip olmaları veya siyasi eylemde bulunmaları halindeyse kimisi endişelense de onları dinleyip bir orta yol bulmaya çalışma, onları anlamaya meyilliler.
Bu noktada varacağımız sonuç, en başta sorduğumuz soruya farklı bir bakış açısı getiriyor. Bizim üzerimizde ailelerimizin etkisi küçümsenemeyecek derecede büyük olmasıyla birlikte düşünüp araştıran kişiler kendilerini yeni baştan inşa edebiliyorlar. Beşerken aynı zamanda birey olmak için bilgiler ediniriz. Her bilgi bir amaç taşır. Amaçsız bilgi yoktur. Edindiğimiz bilgiler bizim düşüncelerimizi ve aynı zamanda zevklerimizi ve davranışlarımızı oluşturur. Olumlu veya olumsuz tüm davranışlarımız, düşüncelerimizin mahiyetinde ailelerimizin tesiri de olmasıyla birlikte yanlışlarımızdan ötürü suçlayabileceğimiz kişiler ailelerimiz değil kendi bilgi kirliliğimizdir.