19 Mayıs 2016 Perşembe

Eric Hoffer - Kesin İnançlılar

KESİN İNANÇLILAR
Kitle Hareketlerinin Anatomisi
Kesin İnançlılar adlı kitapta kaynağı farklı olan  devrimlerin ve sosyal hareketlerin ortak özellikleri incelenmiştir.


 

Bütün kitle hareketleri, destekçileri tarafından birlikte hareket edilerek gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu yüzden kitle hareketleri, adından da anlaşılacağı gibi belirli bir kitlenin gerçekleştirdiği gayreti, nefreti ve hoş görmezliği körükler(Hoffer,17). Kitle hareketlerinde bu hareketleri meydana getiren unsurlar birbirlerinden farklı olabilir. Nazi hareketi ile Komünist hareketi veya Afro-Amerikan hareketlerinin sebepleri birbirlerinden farklı olsa da temel amaçları aynı doğrultudadır.
Kesin İnançlılar, başlıca kitle hareketlerinin gerçekleştikleri dönemle ilgilenmektedir. Bu dönemler “kesin inanç” adamının yani “hayatını kutsal saydığı bir amaç için feda etmeye hazır olan kişilerin” yürüttüğü dönemlerdir ve bu kişilerin karakteristik özellikleri incelenmiştir.(Hoffer,18). Kitaba göre kesin inanç adamının karakteri iki

şekilde meydana gelir:
1.      Hayal kırıklığının sebebi, başka hiçbir dış etken/uyaran olmaksızın kesin inanç adamının karakterinin oluşmasına sebep olur.
2.      Hayal kırıklığına uğramış insanlar etkili bir saptırma tekniğiyle istenilen yönde eğitilebilir.
BÖLÜM BİR: KİTLE HAREKETLERİNİN ÇEKİCİ YÖNÜ
Değişiklik İsteği
Devrimci bir harekete katılan insanların çoğu bu harekete kendi yaşam koşullarında bir değişik ihtimalinin çekiciliği ve umuduyla katılırlar. Bununla birlikte dini ve milliyetçi hareketler güdücü kuvvet olarak kullanılıp uyuyan bir toplumun uyandırılmasını veya toplum hayatının geleneklerinde temelden reformlar yapılmasında gayret kaynağı olarak kullanılabilir(Hoffer,23). Örneğin İslamiyet, Arap topluluğunda örgütleyici ve modernleştirici bir ortam meydana getirmiştir. Hıristiyanlık, Avrupa’nın vahşi kabileleri arasında bir uygarlaşma ve modernleşme etkisi yaratmıştır(Hoffer,24).
Çağımızda yaşanan kitle hareketleri ya devrimci ya da milliyetçidir veya her ikisini de birlikte ihtiva eder. Fransız ve Rus devrimleri birer milliyetçi hareket şeklinde gerçekleşmeleri, milliyetçi hareketin modern çağda milliyetçilik, kitleleri heyecanlandıran en önemli unsur olduğunu gösterir(Hoffer,24). Örneğin Japonya’nın olağanüstü kalkınmasında Japon milliyetçiliğinin canlanması sebep olmuştur. Almanya’nın hızlı bir şekilde modernleşmesinde gene milliyetçilik önemli bir unsurdur.
Hayal kırıklığına uğrayan insanlar da bunun sebebini dış dünyada bulabilir ve bu sebepten ötürü hayal kırıklığına uğramasına sebep olan düzeni değiştirmek isteyebilir. H.D. Troreau bu durum için diyor ki: “Bir insanın işlerini görmesine engel olacak bir derdi varsa, hatta karnı bile ağrıyorsa, bunun için dünyaya yeni bir düzen verilmesi gerektiğine inanır.”(Hoffer,26)
Bir hoşnutsuzluğun var olması her zaman değişikliğe sebep olmaz. Hoşnutsuzluğa itiraz edilebilmesi için insanların itiraz edebilecek cesarete kuvvete sahip olması gerekir. Çevresi tarafından korkutulan, kendinde itiraz edecek cesareti bulamayan insanlar var olan düzeni değiştiremez. Toplumsal statüsü düşük dahi olsa bir devrimi gerçekleştirecek olan insanların kendilerinin kuvvetli olduklarını inanmaları gerekmektedir. Fransız Devriminde insan mantığının yüceliği, Bolşevik devriminde Marksist öğretinin tamamen kusursuz ve doğru olduğuna inanan insanlar kendilerinde devrim yapacak gücü bulmuşlardır(Hoffer,28)
Başa Bir İnsan Olma İsteği
Bir kitle hareketine katılan insanlar, beğenmedikleri benliklerinden kurtulma amacı güderler. Kitle hareketi içinde yükselme amacı söz konusu değildir, asıl amaç kişilerin kendinden kurtulma arzusudur(Hoffer,32).
Hayal kırıklığına uğramış kişi için bir kitle hareketi ya bütün benliğin değişmesi imkanını vaat eder veya kendi şahıslarında kaynağı bulunmayan fakat yaşamaları için gerekli olan gaye, öğünme, güven, ümit ve değer gibi nitelikler vaat eder.(Hoffer,33)
Kutsal bir amaca olan inanç bir insanın kendine olan inancın yerini alabilir. Kendisine inancı az olan insanlarda ulusuna, dinine, ırkının mükemmelliğine yönündeki inanç kuvvetli olur. Aynı şekilde bir amacı olan, kendisiyle meşgul insanlar kendiişleriyle ilgilenir. İşlerini önemsemeyen, meşguliyetlerini değerli bulmayan insanlar başkalarının işleriyle meşgul olmayı yeğlerler. Başkalarının yaşamıyla ilgilenip kendisinden uzaklaşan insanlar başa insanlar için sorun oluşturabilir.
Bir kitle hareketinin en kuvvetli çekiciliği kişilerde geleceğe bağlı ümit yaratmasıdır.(…) İşsiz kalan kişilerin, kendilerine maddi yardım yapandan çok kendilerine ümit aşılayanları takip edecekleri daha kuvvetli bir ihtimaldir(Hoffer,35)
Kitle Hareketleri Arasında Transfer
Bir kitle hareketine katılmaya hazır duruma gelen insanlar genellikle etkili olan herhangi bir harekete katılabilecek duruma gelmiştir demektir (Hoffer,36)
Rusya’nın son sıkışık devresinde Yahudi halkı ya Siyonizm’e ya da Komünist devrimine katılmaya hazır vaziyetteydi. Dr. Hayim Weizmann, annesinin şöyle söylediğinden bahseder: “Her ne olursa olsun sonuç benim için iyidir. Eğer Samuel (devrimci oğul) haklı ise Rusya’da hepimiz mutlu yaşayacağız ve eğer Hayim (Siyonist oğul) haklı ise, o zaman Filistin’e gidip orada yerleşeceğiz.(Hoffer,36)
Kitle hareketli nadiren tek yönlüdür. Genellikle kitle hareketle farklı unsurları ihtiva eder. Örneğin Hz. Musa ile İbranilerin isyan edip Mısır’dan çıkması hem dini hem milliyetçi bir harekettir. Fransız Devrimi yeni bir din olmuştur; “bu dinin temel noktası, Hürriyet ve Kutsal Eşitlik şeklinde Devrimin prensipleri halini almıştır. Hatta kendine özel ve Katolik merasiminden alınma bir ibadet şekli de vardır. Aynı zamanda Fransız Devrimi milliyetçi bir harekettir. (Hoffer,39)
BÖLÜM İKİ: İNANÇ DEĞİŞTİRMEYE HAZIR KİŞİLER
Toplum Üzerinde Alt Uçların Etkisi
Ayaktakımı ve isyankar fertleri bulunmayan bir ulus, sakin, düzenli, hoş ve nezihtir fakat belki de doğacak yeniliklerin tohumundan yoksundur.
Hoşnutsuz kişiler her çeşit halk arasında bulunursa da en çok şu kategorideki kimseler arasında bulunur (Hoffer,47).
a.       Yoksul sınıf
b.      Topluma uyamayanlar
c.       Başıboşlar
d.      Azınlıklar
e.       Delikanlı çağındaki gençler
f.        Muhterisler (aşılamayacak engeller veya hudutsuz fırsatlarla karşı karşıya olanların hepsi
g.       Bir ayıp veya sabit fikrin pençesine düşmüş olanlar
h.       Aciz olanlar
Yoksul Sınıf
Yoksul sınıf kendi içinde gruplara ayrılır. Bu gruplar:
-         Yeni Yoksul: Hayal kırıklığı ile kalbi burkulanlar genellikle yoksulluğu eski olmayan “yeni yoksul”lardır. Kendilerine ait mal varlıkları ve belirli bir statüleri varken bu varlıkların ellerinden alınması sonucu oluşan yoksulluktur. Almanya ve İtalya’da Nazi ve Faşist devrimlerinin esas destekleyicisi, tahrip edilen orta sınıftan gelen yeni yoksullardır. (Hoffer,49)
-         Düşkün Yoksullar: Tok karna yatağa girmenin bir zafer haline geldiği yoksulluk düzeyidir. Fransız ve Rus devriminde bu yoksul kesim önemli rol oynamıştır.
-         Hür Yoksullar: Köleler ve kölelikten azat edilen, köleliğin toplumsal bir olgu haline geldiği yerlerde gözlemlenen bir yoksulluktur.
-         Yaratıcı Yoksullar: Yaratıcılık imkanına sahip yoksullar genelde hayal kırıklığına kapılmazlar. Üretme yeteneği olan insanlardan oluşur. Modern çağda, hayal kırıklığına uğrayan insanların artması ve fertlerin kitle hareketleri tarafından kolayca etkilenmeleri sebeplerinden biri de belki de el sanatlarının azalmış olmasıdır(Hoffer,56)
-         Birleşmiş Yoksullar: Belli bir grupta görülmesidir. Bir ailede veya bir kabilede yoksulluğun görülmesi buna örnek olarak verilebilir. Birleşmiş yoksulluğun yaşandığı grupların aldatıcı bir isyana katılma olasılığı bireysel yoksulluğa göre çok daha düşüktür.
Kitle hareketleri için en uygun ortam toplumsal sapmaların meydana geldiği yerdir. Topluluk mekanizmasında meydana gelen aksaklıklar toplumsal hareketleri tetikler. Toplumsal sapmaların olduğu bir toplumda propagandalar daha etkili ve daha inandırıcıdır(Hoffer,64) buna karşılık birlik ve beraberlik duygusunun güçlü olduğu yerlerde toplumsal hareketlerin meydana gelmesi oldukça zordur(Hoffer,65)
Azınlıklar
Azınlıklar yasalarla korunma altına alınsa dahi içlerindeki güvensizlik duygusu hep sürer. Kimliğini baskın kimlik karşısında koruyan azınlıklar hayal kırıklığına daha az uğrarken baskın kimliğe karşı direnci az olan azınlıklarda hayal kırıklığına uğrama olasılığı çok daha yüksektir. Bu noktada azınlıklar içerisinde sosyal statüsü en düşük ve en yüksek olanlar toplumsal hareketlerinde başarılı olmuşlardır. Yahudiler arasında Siyonizm’i en çok benimseyenler en az ve en çok başarılı olanlardır; ve Amerika Zencileri arasında en ırkçı olanlar en az ve en çok başarılı olanlardır (Hoffer,74-75)
Suçlular
Gerek pişmanlığın gerekse belaya uğramışlık duygusunun, insanları aynı yöne ittiği görülmektedir(Hoffer,78). Kutsal bir amacı kucaklayan suçlu kişinin, can ve mal güvenliği endişesine düşmüş bir kişiden daha kolaylıkla hayatını tehlikeye araca ve kutsal amacının savunmasında daha aşırılığa gidebileceği düşünülür (Hoffer,79)
BÖLÜM ÜÇ: BİRLİKTE HAREKET ve NEFSİNDEN FEDAKARLIK
Kitle hareketlerinin başarısını ancak “birlikte hareket” ve “nefsinden fedakarlık” ile mümkündür(Hoffer,83).
Fedakarlığı Arttıran Faktörler
-         Kolektif Bir Topluluğun Kimliğini Taşımak: Bir topluluğun kimliğini taşımak fedakarlığın artmasına sebep olabilir. Bu kimlik Müslümanlık, Hıristiyanlık, bir kabile üyesi olmak, Japon, Alman olmak gibi görülebilir. Aitlik duygusu, bir inanca sahip olmak fedakarlığı tetikler.
-         Uydur İnan Faktörü: Hoffer’in “Uydur-İnan” diye tanımladığı, propagandaların etkisine kapılan insanlarda fedakarlık duygusu had safhaya çıkabilir. Kitle hareketlerinde en etkili dinamiği uydur-inan faktörüdür(Hoffer,91)
-         Şimdiki Zamanın Gözden Düşürülmesi: Şimdiki zamanın gözden düşürülmesi propaganda şeklinde gerçekleşir ve amaç dünya nimetlerine yüz çevirmeymiş gibi gösterilir. Kitle hareketlerinin amaçlarında meydana gelen uygulama imkansızlığı şimdiki zamana açılan bir savaşla örtbas edilmek istenir.(Hoffer,93)
-         Henüz Var Olmayan Şeyler: İnsanların ölümü göze almalarına sebep olan şeyler sahip olduklarından daha ziyade gelecekte sahip olacaklarına inandıkları şeylerden kaynaklanır uğrunadır. Hoffer’a göre “Canını feda etme duygusu yaratan şey, sahip olunanlar değil fakat sahip olunmayanın özlemini çekmektir.”(Hoffer,100)
-         Doktrin(Öğreti): Bir kitle hareketine insanları gönülden bağlamanın yolu bu kitle hareketini bir öğreti ile iyice meşrulaştırmaktır. Bu öğreti bir din, bir ideoloji olabilir. Aynı zamanda bu ikisi arasındaki ince ayrım çoğu zaman ortadan kalkmaktadır. Hoffer’a göre “bir öğreti, etkili olabilmek için anlaşılmaz fakat inanılır olmalıdır. İnsanlar sadece anlamadıkları şeylerden kesinlikle emin olurlar. Anlaşılır bir öğreti kuvvetten yoksundur.” (Hoffer,103)
-         Müfritlik(Aşırılık): Müfrit bir prensip adamı değildir. Çıkarları peşinde koşan, bir kutsal amaçtan bir başka amacın peşine düşebilen biridir. Böyle insanların aklına hitap edilemez fakat inandığı değerlerin değişmesi sağlanabilir. Dindar müfritler ve inançsız müfritler ortak bir payede buluşur; biri bir Tanrının mevcudiyetine inanırken diğeri bir tanrının olmadığına inanır. En nihayetinde inanç noktasında aynı zaviyeden amaçlarına hizmet için çaba sarf ederler.(Hoffer,61-62)
Fedakarlığı Arttıran Faktörler

Kitle hareketleri bir Tanrıya inanmaksızın doğabilir ve genişleyebilir, fakat ortada nefrederi üzerine çekecek bir düşman olmaksızın genişleyemez. Bir kitle hareketinin gücü, seçmiş olduğu düşmanın canlılığı ile doğru orantılıdır. Yahudilerin imha edilmesini arzu edip etmediği sorulduğu zaman Hitler şöyle cevap vermişti: “Hayır... İmha edersek onları yeniden yaratmamız gerekecektir. Sadece ismen değil, cismen mevcut bir düşmanımızın bulunması esastır.”* F. A. Voigt, 1932’de Nasyonal Sosyalist hareketini incelemek üzere Berlin’e gelmiş bir Japon heyetinden bahseder. Voigt heyetin bir üyesine hareket hakkında ne düşündüğünü sorduğu zaman aldığı cevap şöyle olmuştur: “Hareket fevkaladedir. Buna benzer bir hareketi, biz de Japonya’da yapmak isterdik fakat maalesef Japonya’da Yahudiler yok.”

-  Nefret: Bir kitle hareketi, harekete mensup insanların ortak nefret duyduğu bir unsur olmaksızın gerçekleşmesi hayli zordur. Naziler için Yahudiler böyleydi, Ruslar için Amerika ve Batı emperyalizmi kendilerini destekleyen kitlenin birliğini ve hizmete olan titizliklerini arttırmakta etkilidir(Hoffer,114-115)
-         Taklitçilik: Taklitçilik ile kasıt, kitle hareketi içerisinde yeni oluşan normların kalıplaşması yani kitle hareketinin normatif düzeyde kabulünün gerçekleşmesi için gerekli olan kurumsallaşmanın sağlanmasıdır.

-         Kandırış ve Zorlama: Kitleleri kandırmanın en kuvvetli yolu propagandalardır(Hoffer,127). Kitle hareketlerinin başarılı olması için propagandanın güçlü olması gereklidir.
-         Liderlik: Liderler yoktan bir kitle hareketi meydana getiremezler. Bir kitle hareketinin meydana gelmesi için mevcut düzenden rahatsızlık duyan, hoşnut olmayan insanların olması gerekmektedir. Liderin karakteristik özellikleri kitle hareketlerinin başarısında kritik önem taşımaktadır. Kitle hareketine uygun bir ortam olmaksızın liderlerin etkisi mümkün değildir. Lenin, Hitler, Mussolini gibi isimlerin başarısız olmalarının sebebi karakteristik özelliklerinin yanı sıra halkın tam anlamıyla liderlerini desteklememeleridir(Hoffer,133-134)
-         Meşguliyet: Bir kitle hareketinde mevcut amaç uğrunda meşgul olunmadığı sürece başarıya ulaşılamaz.
KAYNAKÇA

Hoffer, Eric. Kesin İnançlılar Kitle Hareketlerinin Anatomisi, 4 Baskı, Çev. Erkıl Günur, Akran Yayıncılık, İstanbul, 1988