27 Mayıs 2016 Cuma

Hengünkücüşüğün ve ahmaklığın yükselişi



Günümüzde iletişim teknolojileri gelişmesine,hatta belki de ışınlama hariç aşılmadık sınır bırakmamasına rağmen sorun iletişim dilinin kaybedilmesidir. Örneğin her türlü sanattaki modern ayrılma hareketinin, yani biçimsel yok oluşun olumlu anlamda ifade ettiği şey budur. Olumsuz anlamda ifade ettiği şey ise ortak bir dilin yeniden keşfedilme gerekliliğinir. Sosyal sapmaların, kültürel renklerin popüler kültür tarafından iğfalinin temelinde bu doğrudan eylem ile eylem dilinin arasındaki kopukluk yattığı, üst kültür üretme kurumu olan sanatın bile olabildiğine yozlaştığı göz önüne alındığında diğer tüm sosyal bozuklukların çözümüne yönetik pratikte sadece eleştiri yapmaktan öteye gidilememesi gene bu sebeptendir.
Guy Debord; "sanatın büyüklüğü ancak yaşamın gün batımında ortaya çıkar" der. Oysa günümüz dünyasında insanlık yaşamının gün batımının yaşandığını net biçimde görebiliyoruz. buna rağmen cıvıklaşmış bir sanat anlayışının içinde tinsel sanat anlayışının yerini geometri, üst kültür üretme amacının yerini ise avamcılık almış durumda. Sonuç olarak bu hayatı çekilir kılan sanat bile çekilmez hale gelmişken, siyasetin, ekonominin yani sert yaşam koşullarının çekilir bir yanı nasıl olabilir ki?
Sanatın-renklerin ifade ettiği yaşam bir anı olarak tarihe geçerken tek renk kan, tek koku ise çürümüşlüktür. Hiçbir bot üzerimize kan bulaşmasını engelleyemeyeceği gibi hiç bir parfüm de çürüyen insanlığın kokusunu bastırmaya yeterli olmayacaktır. 
Durukan Abdulhakimoğulları

Fotoğraf: Vertigo Hitchcock, Ölüm Korkusu (1958)