17 Eylül 2016 Cumartesi

Sakallı Celal'lerin bürokrasiyle imtihanı hiç bitmez


Sakallı Celal Ankara Erkek Lisesi müdürüyken, okulun lağımı  patlar.Durum bakanlığa iletilir.Ama bakanlıktan, ‘durumun idare edilmesi…’ yolunda bir cevap gelince, Sakallı Celal iş tulumunu giyer, bir öğrencisiyle birlikte patlayan lağımı onarmaya başlar.Tam o sırada okula gelen bir müfettiş, Sakallı Celal’i o halde görünce, bakanlığa ; “Makamına uygun olmayan bir kıyafette görüldü.” Diye rapor eder.Çok geçmeden bakanlık, Sakallı Celal’e bir yazı yazarak: “Niçin makamınıza uygun olmayan bir kıyafette görüldünüz?” diye sorunca Sakallı Celal, doğrudan bakanlığa çıkıp:
“Lağım patladı dedik, ‘idare et’ dediniz.Ben de lağımı onarıp idare edeyim dedim.Lağıma resmi kıyafetle girecek değildik ya; idare etmenin bok içinde oturmak anlamına geldiğini nerden bileyim?!”

Ulus Baker: Altmış kişilik ilkokul sınıflarında geleneksel bit taraması yapan kırmızı tırnaklı hocanın parmakları arasındadır azınlığın tanımı: Ç-I-T.Bit kırılır




Çoğunluk yasası adı verilen şey ise, belirgin bir şekilde, istatistiki bir varoluşa gönderme yapar.Sözgelimi medyanın aykırı ve uç noktalarda gezinti yaptırdığı düşüncesi düpedüz yanlıştır.Bir insan köpeği ısırırsa fantezisi ya da genel olarak sansasyon haberciliği adı verilen şey, nedenlerini daha çok sıradan çoğunluk ve merkeze rücu çerçevesinde bulur.Azınlıkların ve çoğulculuğa yapılan “postmodern” davetin ardında bir merkeze çağrı bulunmaktadır.Ortalama insanda gerçekleşmesi beklenen asimilasyon vardır.Bu uğurda olayın biricikliği ve bundan doğan önemi yitip gider.Yazı boyunca sık sık dile getirmeye çalışacağımız gibi, söz konusu olan “çoğunluk”un “azınlık”ları dışlamasından çok, onları kucaklamaya, yutmaya, kapsamaya, kendi içinde usul usul eritmeye meyletmesidir.Türkiye’de kadınların ezilmişliğinden söz edenlere hemen sunulan yanıt, bir kadın başbakanımızın olması(hem de sarışın); Kürtlerin dışlanmışlığına inananları çürütmek için kullanılan sav ise devletin en yüksek kademelerinde yer alanların “etnik kökenleri”ne bakmak değil midir?Yakınlarda şu “Beyaz Türkler” etrafında kopan fırtınalar da herhalde bir azınlığın çoğunluğa erişmek yolunda duyduğu tedirginliğin ifadesidir.
Altmış kişilik ilkokul sınıflarında geleneksel bit taraması yapan kırmızı tırnaklı hocanın parmakları arasındadır azınlığın tanımı: Ç-I-T.Bit kırılır; sessizlik ve bekleyiş de.Bitleri  tesbit edilen, gereği düşünülerek hükümleri kesinleşen üç çocuk arkadaşlarının, “çoğunluğun” yanından apar topar uzaklaştırılarak evlerine gönderilirler.Ama daha önce de dile getirdiğimiz gibi, azınlık demek, “hala bir fırsatın var” demektir işte.İlk buyruk sanıldığı kadar keskin olmadığından, ikincisi aralarından sıyrılarak çıkıverir ortaya.”Hala vaktin var.Öncelikle bitlerinden arın; derinin rengini değiştir; hızlandırılmış kurları takip ederek dilimizi öğren; acele et, kendine hemen bir penis edin, o da olmazsa tez elden bir oğlan doğurmaya bak.Çabuk ol, vakit yitirme.Ortada, meydandaki saatin altında buluşalım…

Ulus Baker
Aşındırma Denemeleri