Günümüzde
bilimsel bilgi üretmek için kullanılan birbirinden farklı paradigmalar vardır.
Bu paradigmalar arasında en eskisi pozitivist paradigmadır. Pozitivist
paradigmanın sayıltıları zaman içinde yanlış olduğu görülmüştür. Bu
yanlışlıklardan ötürü ortaya çıkan paradigmalardan biri de bütüncü
paradigmadır. Bütüncü paradigma öncelikle kuantum teorisinin ortaya konulması
ve akabinde doğu mistisizminin etkisiyle gelişmiştir. Kuantum teorisi,
pozitivist paradigmanın temel ontolojik ve epistemolojik sayıltılarının yanlış
olduğunu ortaya koymuştur. Yeni bir paradigma ihtiyacı da tam olarak bu yüzden
ortaya çıkmıştır. Fakat bir paradigmanın ortaya çıkması için bu paradigmanın
sayıltılarının sadece bir kişinin veya bir grubun görüşü olmaktan çıkmasını
gerektirir.
Pozitivist
paradigmanın geçmişi birkaç yüzyıl öncesine dayanması sebebiyle günümüzde hala
gücünü kaybetmiş olmasına rağmen varlığını sürdürmektedir. Bunun sebebi bu
paradigmanın sayıltılarını kabul eden bir çok toplumun mevcudiyetidir. Yeni bir
paradigma olan bütüncü yaklaşım ise maalesef literatür taramalarında dahi fark
ediliyor ki toplum tarafından henüz fazla benimsenmiş bir paradigma değildir.
Bu paradigmanın en önemli yanı, insanı bir makine olarak değil bir mana taşıyan
değer olarak kabul etmesidir.
Pozitivist
paradigma dünyayı kontrol etmeyi amaçlarken maalesef günümüzde rahatlıkla
gözlemlenebilen doğa sorunlarının (küresel ısınma, kirlilik, kaynakların tükenmesi
vs.) da temel sebebidir. Bütüncü yaklaşımın toplumlar tarafından kabul
edilmesinin elzem olmasının sebeplerinden biri de tam olarak budur. Her
değişimi gelişim sanan insanoğlu çürümüş bir bilim anlayışının sunduğu
yenilikleri de ilerleme olarak kabul etmesi sebebiyle kendi sonunu
getirmektedir. Bu yüzden ötürü bütüncü yaklaşımla birlikte sadece bilimsel
bilginin değil aynı zamanda doğanın ve toplumların da geleceğinin
kurtulabileceğine inanıyoruz.
Durukan Abdulhakimoğulları
Bilimde “Esasın
Değişimi”: Yapıtaşlarından Bağlantısallığa
|
Bacon,
Descartes, Newton (1600+)
|
Laniakea,
Epigenetic, Nöro Zihin (1905+)
|
Gerçek birbirinden ayrı, ölçülebilir
parçalardan oluşan bir toplam, bir makinedir.
|
Gerçek birbirinden ayrılmaz ilişkilerden
oluşan bir ağdır. Parçaların oluşturduğu bütün parçaların toplamından
fazladır.
|
Determinizm
|
Olasılık
|
Kartezyen düşünce
|
Bağıntısallık, Ağsal düşünce
|
Diyalektik
|
Bağlantısal bütünlük
|
Beden-Zihin-Bilinç ayrılığı
|
Beden, Zihin, Bilinç bütünlüğü
|
Bilimsel gözlemler nesnel
|
Bilimsel gözlemler gözlemleyene ve
bilgi edinme sürecine bağlıdır
|
Amaç, bilime konu olan sürece yada
nesneye sahip olmak, hakim olmak
|
Amaç, bilime, konulan sürece dahil
olmak, birlikte var olmak.
|
Bilim Paradigmamızı ve yaşamımızı
değiştirecek 3 buluş
-
Epigenetik
-
Connectome
Yaşamın neliği nasıl öğrenilebilir?
Eski bilim karıncaları tek tek incelemek zorundaydı.
Yeni bilim tüm karıncaları, karınca toplumunu bir bütün olarak inceler.
Beyin zihin yaratan, yaşam yaratan bir organ.
Her şey içinde bulunduğu ağ ile anlamlı. Hiçbir hücrenin
kendi başına bir anlamı yoktur.
Hiç kimse kendi başına anlamlı değil. Herkes yanında
bulunanlarla anlamlı. Bizi oluşturan, değerimizi belirleyen yanımızdakilerdir. Bu
bağlantısal bütünsellik çok önemli.
LANİAKEA: Evrendeki her şey birbiriyle bir bağlantısal
bütünlük içindedir.
EPİGENETİK: DNA-Hücre-Doku-Organ
DNA’da meydana gelen bir değişme hepsini değiştirir
(Klasik bilgi bu). Epigenetikle birlikte öğrendik ki düşüncedeki değişim
organı, dokuyu, hücreyi, DNA’yı değiştirebilir. Yani parça bütünü etkilediği
gibi bütün de parçayı etkileyebilir.
Muzdaki gen sayısı insandan fazla. İnekle insan
arasındaki genetik fark yüzde 2.
Yani genler tek başına önemli değildir.
CONNECTONE: Nörozihin
Beyin yaşam yaratan organdır. Yaşam en geniş ortak
zihin kümesidir.
Bilinç: enformasyon entegrasyonudur. Matematikselleştirilebilir.
Her tümörün bir bilinci, zekası var. Bu durum
sosyoloji için de geçerli.
Varlığın Yaşam Ağı İçindeki Yeri
Eski bilim ormandaki ağacı ayrı, karıncayı ayrı
incelerdi. Artık ormanın bütünselliği gözlemleniyo. Ormanın bütünselliğine ait
bir zekası var. Ormanın kendisi bilgi işleyen bir sistem.
Tüm yaşam ağı bir enformasyon sistemidir
-
10’lu cebir
-
2’li dijital
-
4’lü DNA-RNA
-
20’li protein
-
29 Alfabe
-
100 miltar nöron
beyin
-
22000 gen genom
Filmin dijital kodlaması virüse aktarılıyor ve virüs
bakteriye konuluyor. Bakteri bir süre sonra çoğalıyor. Çoğalan bakterilerden
film görüntüsü elde ediliyor. Yani bir filmi bir bakteriden çoğaltmak mümkündür.
Yani her şey bir enformasyondur.
Toplumun zihnine kültür adı veriyoruz.
Yaşam iç içe geçmiş yaşamlardan
oluşur. Bütün, onu oluşturan alt
birimlerin toplamından fazlasıdır. Bu fazlalık yaratıcılıktan gelen
fazlalıktır.
Yeni bilim: Autopoiesis
Her iletişim düşünce ve anlam yaratır, bu da daha
fazla iletişim getirir. Böylece, ağın tamamı kendisini var eder.
Bağlantısallık, bilinç (Yaratıcılık/Zeka) üretir. Her
enformasyon işleyen sistem bilinç/zeka üretir.
Örneğin, iki yapay zeka Bob ve Alice, yaratanların
anlamadığı YENİ BİR DİL geliştirmeye başladı ve deney sonlandırıldı.
Zeka canlılık gerektiren bir işlev değildir. Her enformasyonun
bir zekası vardır.
İstikrarlı kalan şey sistemin örgütlenme modeli yani
ağıdır, bağlantısallık yapısıdır.
Organizmanın yapı taşları yani parçalar,
değişkendir.
Bizler, hepimiz kendimizi ormanın içerisindeki
ağacın dalının bir yaprağı olarak algılıyoruz. Ego dediğimiz şey bu yapraktır. Sanıyoruz
ki yanımızdaki yaprak bizden çok farklı. Çünkü biz bu ayrımcılığın üzerine
kurulmuş bir kültürden geliyoruz. Halbuki bu yeni bilim diyor ki senin
yanındaki yaprak senden çok farklı değil. Ormanın açısından baktığın zaman
yaprakların pek bir farkı yok birbirinden.
Bilim bulur, siyaset işler ve böylece topluma
yansır.
ÇELİKİLER ÇAĞI
Aynı yıl 367 Nobel Barış Ödülü adayı ve Aylan,
Mehmet, Muhammet
Tırtılla kelebek gen yapısı aynıdır. Aralarındaki fark
genlerin arasındaki bağlantısal farklılıktır. Her tırtıl kelebek olmaz. Yaklaşık
8000 kelebekten ancak biri kelebek olur. Bir tırtılın kelebek olmasını
belirleyen şey o tırtılın içinde hayalci genlerin oranıdır. 999 hayalci hücre o
tırtılın kelebek olmasına yetmezken 100 hayalci hücre o tırtılın kelebek
olmasını sağlayabilir.
ÇELİŞKİLER DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ
-
Popülizm
-
Korumacılık
-
Muhafazakarlık
-
Kurumsal din
-
Milliyetçilik
-
Düşman figürü
üretimi
-
Anlamak ve
bilmek yerine inanmak
-
Sevinç ve coşku
yerine keder ve yetmezlik duygusu.