Ahmet Arif etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ahmet Arif etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Mayıs 2014 Perşembe

Karanfil kokulu şiirler

Karanfil-Sigara-Çay muhteşem üçlüsü vardır. Daha önce duymamış olabilirsiniz çünkü ben uydurdum. Dostlarla sohbetlerde hele Tom Waits çalıyorsa, koyu sohbetin tamamlayıcısıdır bu üçlü. Bir yandan çaylar yenilenip konu konuyu açarken ortamın süslü kokusu oluverir karanfil. Deneyin, Edip Cansever’in dediği gibi bir sevdayı büyütürsünüz böylece…



YERÇEKİMLİ  KARANFİL  
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde  
Oysaki seninle güzel olmak var  
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi  
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda  
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.  
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte  
Sen de bir başkasına  veriyorsun daha güzel  
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor  
Derken karanfil elden ele.  
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle  
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil  
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk  
Birleşiyoruz sessizce.  
  
Edip Cansever


“Bazan da bir yerde kuşlar vardır
Ne uçmak, ne görünmek için
Bir karanfil pencereyi deler
Bir kapı kendiliğinden kapanır
İstesek sevişirdik, ama olmadı
Biz değil yaşayan acılardır.”
                  ”Edip Cansever”


Hakkınız var, güzel değildir ihtimal,
Mübalâğa sanatı kadar,
Varşova'da ölmesi on bin kişinin,
Ve benzememesi
Bir motörlü kıtanın bir karanfile,
'Yârin dudağından getirilmiş'

Orhan Veli Kanık 




Kosmosun Kardeşliği Adına
 
"Ne üs kurmağa geldim yıldızına
Ne petrol, ne yemiş imtiyazı istemeğe
Koka-kola satacak da değilim
Selamlamaya geldim seni yeryüzü umutları adına
Bedava ekmek ve bedava karanfil adına"
 

 
Saksılarda hâlâ tek tük karanfil bulunursa da 
ovada güz nadasları yapıldı çoktan, 
                                    tohum saçılıyor. 
Ve zeytin devşirilmekte. 
Bir yandan kışa girilmekte, 
bir yandan bahar fidelerine yer açılıyor. 
Bense hasretinle dolu 
              ve büyük yolculukların sabırsızlığıyla yüklü 
              yatıyorum demirli bir şilep gibi Bursada...

        
                     ”Nâzım Hikmet”
 
  karanfil kokuyor cigaram
dağlarına bahar gelmiş memleketimin..
 Ahmed Arif”
 
'' Gözlerin kaç gece eder..?
Dudakların kaç karanfil..?
Gülünce sehpalar devriliyor,
kızgınlığın kaç yanardağı..? ''
' Atilla İlhan
 
 
bizde bilirdik sevgiliye karanfil almasını
 lakin aç idik yedik karanfil parasını...
           “Yılmaz Güney”
 
Aslında bu denli güzel kokmaz hiç bir karanfil, 
Onda seni kokladığımdan bunca güzel. 
Aslında bu denli güzel olmaz hiç bir Sarıyer, 
Orda seni öptüğümden bunca güzel. 
Aslında bunca güzel olmaz hiç bir dünya, 
Seni sevdiğim için dünya da böyle güzel. 
Aslında bu denli deli değildim sor kime istersen, 
Sevince seni delilik bile bak ne güzel. 
Aslında sen dünya güzeli değilsin, 
Sevdiğim için dünyada tek güzelsin..
                 “Aziz Nesin”
  
Konuşuyorsun, kanatlı bir karanfil dudakların.
Gözlerin iki dağ suyu güldükçe köpüklenen
İndiriyorsun kirpiğini upuzun bir güz.
Bir kapı önündeyim, girsem suç gitsem ayaz

Şükrü Erbaş

Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut almış başını gidiyordu görüyordum

Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün

Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum

Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün

Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum

Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun
  İlhan Berk
   
Gözlerinde yıldızlar gezdirdiğin zamanlardı
gövdenden gövdeme akan bir karanfil gecesi
denizine geldiydim senin
kendimi seninle değişmek için                    
       ”Birhan Keskin”
 
 
Yarin dudağından getirilmiş Bir katre alevdir bu karanfil, Gönlüm acısından bunu bildi! Düştükçe vurulmuş gibi, yer yer Kızgın kokusundan kelebekler; Gönlüm ona pervane kesildi.
             ”Ahmet Haşim”
 

Saymadim hasretinle bu kacinci yilbasi Bir ihtimal de olsa doner diye bekledim Ne bir demet karanfil ne bir damla gozyasi Bir hal hatir sormayi dener diye bekledim Cemal Safi


24 Aralık 2011 Cumartesi

Ahmet Arif - Unutamam


Açardın,
Yalnızlığımda
Mavi ve yeşil,
Açardın.
Tavşan kanı, kınalı-berrak.
Yenerdim acıları, kahpelikleri...


Gitmek,
Gözlerinde gitmek sürgüne.
Yatmak,
Gözlerinde yatmak zindanı.
Gözlerin hani?


"To be or not to be" değil.
"Cogito ergo sum" hiç değil...
Asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı
Durdurulmaz çığı
Sonsuz akımı.
İçmek,
Gözlerinde içmek ayışığını
Varmak,
Gözlerinde varmak can tılsımına.
Gözlerin hani?

Cânımın gizlisinde bir cân idin ki
Kan değil, sevdamız akardı geceye,
Sıktıkça cellad,
Kemendi...
Duymak,
Gözlerinde duymak üç-ağaçları
Susmak,
Gözlerinde susmak,
Ustura gibi...
Gözlerin hani?
Ahmet Arif