Bob Marley etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bob Marley etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Eylül 2012 Salı

Fanatik Marley



Bob Marley 11 Mayıs 1981’de öldüğünde mezarına gitarı (Gibson Les Paul), biraz marihuana, bir incil, bir yüzük ve bir futbol topuyla beraber gömüldü.

 

Özgürlük. Futbol özgürlüktür, bütün bir evren için. Futbolu seviyorum çünkü oynamak için yetenekli olman gerekir.(1)Bir çok insan Bob Marley’in fanatik bir futbolcu ve taraftar olduğunu duyunca şaşırır. Bu Jamaikalı, regi şarkıcısı, politik aktivist, ot içen adamın futbolla olan birlikteliği dikkat çekicidir. Hayatının iki aşkıdır müzik ve futbol. Ama çoğumuz onu sadece yaptığı müzikle tanıyoruz.

Oysa Bob Marley turnede ya da stüdyoda kayıtta bile olsa hemen hemen her gün mutlaka top oynardı. Arkadaşlarıyla birlikteyken her fırsatta futbol konuşulurdu. Televizyondan maçları takip etmekten de geri kalmazdı. Tuttuğu takım Santos (Brezilya), en sevdiği topçu ise Edson Arantes do Nascimento idi. Diğer adıyla Pele. Bir diğer sevdiği futbolcu ise Pele’nin rakibi Arjantinli Ossie Ardiles’di. 1970 de Rio de Jeneiro ziyareti sırasında birkaç müzisyen, sokak çocukları ve 1970 brezilya milli takımından oyuncularla beraber maç yaparken ona Santos forması verdiler. Sırtında 10 numara yazıyordu. Marley bunun üzerine şöyle dedi : “Ben de Pele gibi her mevkide oynayabiliyorum”. Evet Bob Marley hayatın içinde her yerdeydi ve şöhret onu gerçek hayatın dışına atamamıştı.

O maçı izlemiş olan bir Brezilyalı fotoğrafçının maçla ilgili yorumu ise ilginçtir : "Maç gerçekten kısa sürdü. Tanrıya şükür her şey çok hızlıydı. Çünkü maç çok berbattı. Bob ise felaketti. Gerçekten oynayamıyordu. 1’den 10’a bir puanlamada Bob’a 1.5 verirdim”. Island Records'un Britanyalı yapımcısı Trevor Wyatt ise İngiltere'deki bir maç sonrası : "Sürekli pas vermeye çalışıyordu. Çünkü Bob oyunda da gerçekte olduğu gibi bir adamdı, top her zaman ona geliyordu ve o da pas veriyordu. Genelde orta sahadaydı ve ona kaptan diyorlardı. Çok iyilerdi. Brazilya gibi."



Hangi açıklamaya inanacağımı bilemesem de, bu kadar futbolu seven –sevdiğim- adamın kötü oynadığına inanmak istemiyorum. Çocukluğundan beri futbol oynayan biri en azından İbrahim Üzülmezden daha iyidir diye düşünüyorum. Arkadaşları eğer müzisyen olmasaydı onun iyi bir orta saha oyuncusu olacağını düşünüyorlardı. Hızlı ve yaratıcı bir orta saha. Jamaika için yaptıkları, dünya için yaptıkları ve barış mücadelelerine liderlik ettiği düşünüldüğünde kaptan olması ve orta sahada bir maestro gibi takımını yöneteceğine şaşırmamak gerekir. Hagi gibi yaratıcıyken Guardiola gibi kibar ve cömertti. Mücadeleden asla vazgeçmezdi.

Bu mücadeleci yapısı nedeniyle bir barış mitinginde sahneye çıkacağı sırada silahlı bir eylemde vurulduktan iki gün sonra sahneye çıktı ve şarkı söyledi. Ona nedenini sordukları zaman "Bu dünyayı daha kötü yapmaya çalışan insanlar bir gün bile dinlenmiyorlar. Ben nasıl dinlenebilirim ki?" dedi. Orta sahada oluşu bundan kaynaklı olabilir. “Futboldan önce müziği sevdim. Eğer önce futbolu sevseydim bu tehlikeli olabilirdi. Çünkü futbol oldukça sert (vahşi). Eğer biri size sert girerse sizde ‘savaşma arzusu’ yaratabilir.” Belki de müzik önce olduğu için insanlar hakkında asla kötü bir şey düşünmedi.

Bir çok Marley hayranı onun futbol yüzünden öldüğünü düşünüyor. Bir maç sırasında ayak parmağından yaralanan Bob Marley tedavi olsa da yara sonra kangrene dönmüş ve cilt kanserine çevirmiş. Ayağın kesilmesi gerektiğini söyleyen doktorlara ise : "Rasta hiçbir eksikliğe gelmez" demiş. Çok sonra bu yara nedeniyle kanser olduğu belirtilse ve 8 ay kemoterapi görse de hayata veda etmiştir. İlk tedavide bir CIA ajanın yaraya yabancı bir madde enjekte ettiğine dair komplo teorileri de mevcut.
'Kim kimi kurtarabilmişti şimdiye kadar? Beni kim kurtaracaktı? ''Kurtuluş'' dedim ''Ankara'da bir mahalle.'' Fazlası değil. Belki bir de Bob Marley'in en iyi şarkısı. Daha fazla düşünmeye gerek yok. Adı her yerde, kendisi yok. Kurtulmaya gelmiyoruz bu dünyaya. Daha da saplanmak için buradayız. Dibine kadar. Onun için çürüyor bedenlerimiz ölünce. Mısırlılar uğraşmış efendileri kurtulsun diye. Ama nafile. Çaresi yok. Kurtuluşu beklemek yararsız. Gelmez çünkü. Kontenjan dolmuş. Biz daha çok kötülüğün sınırını zorluyoruz. Mucizeler bitti. Doğmak yeterince mucizevi. Başka bir tane daha beklemek aptalca. Ölmek de ikincisi. Bunların arasında da bir şey yok. Kimse beklemesin..."(2)

Bob Marley dünya üzerinde barışın ve kardeşliğin hakim olması gerektiğine inanıyordu. Kurtuluşun olabileceğini bilip bunun için savaşıyordu(Get up. Stand up.Stand up for yor rights. Don't give up the fight).Futbolun da takım oyunu olduğunu biliyor ve belki sırf bu nedenle seviyordu. O gettodan çıkmış bir halk ozanıydı. Müziğiyle dünyayı kurtarmaya çalışırken top oynayarak kendini kurtarmaya çalışıyordu belki de. Ölümünün futbolla ilişkili olması bu yüzden üzücü ve ironiktir.

Bob Marley futbolun sadece futbol olmadığını biliyordu. Hayatın ta kendisiydi futbol. Futboldaki mücadele gerçek hayata benziyordu. Bob'un yenmek istediği rakibi ise açlık, fakirlik ve savaşlardı.


(1) Bob Marley–1979
(2) Kinyas ve Kayra