Fotoğraf: Bir Aşk Hikayesi
İlk fotoğraf görüntüsü: J. N. Niepce'ın evinin penceresinden çektiği fotoğraf. Yıl : 1826
Optik
ve kimyanın özel bir bileşimi(Baker, 2011;17) ile başlayan büyük bir aşkın hikâyesidir
fotoğraf. Optiğin kimyaya kavuşması 19. yüzyılı bulsa da onu aramaya M.Ö 5. yüzyılda
Çin’li filozof Mo Ti ile başlamış fakat
orada kimyaya kavuşamayan optik bu sefer Arap Yarımadasında M.Ö 10. yüzyılda
Abu Ali Hasan İbn-i Heysem adlı bilimadamı vasıtasıysa kimyayı bulmaya çalışmış(Kanburoğlu,
2013;28). Maalesef bu büyük kavuşma anca pozitivist felsefesinin henüz
gelişmeye başladığı zamanlara kadar beklemek zorundaydı. Gerçekten de fotoğraf
makinesinin icadı ile Comte’un Pozitif Felsefe’ye Giriş kitabı aynı yıllara
rastlar. Böylece optik ve kimyanın büyük aşkı ile Pozitivist felsefe birlikte
büyür(Berger, 2013; 91). Bu noktada fotoğraf kelimesinin anlamına değinmeden
geçmek olmaz sanırım:
Fotoğraf
kelimesi ilk kez 1840 yılında Sir John F.W. Herschel tarafından kullanıldı.
Kelime Yunanca “Photos” (ışık) ve “Graphies” (çizgi) kelimelerinin birleşimden
oluşur. Kelimelerin birlikte kullanılmasından “ışıkla çizgi çizmek” anlamı
doğar. En yalın haliyle fotoğraf, ışık yardımıyla doğadan yansıyan ışınların
bir optik yapıdan kırılarak duyarlı tabaka üzerine (film/sensör)
gelmesidir(Kanburoğlu; 26)
Optik
ve kimyanın aşkının çocuğu olan fotoğrafın büyüyüp yetişmesiyle dünya bambaşka
bir boyutta görünür hale geldi. Gerçekliğin yansıtılması ve başka başka yerlere
taşınması tarihin hiçbir döneminde bu kadar olmamıştı. Fotoğrafla birlikte bir
yandan sosyoloji büyürken, öte yandan gazeteler, dergiler bu büyülü bileşkeni
kullanmaya başladı. Tabii başlarda sıradan vatandaş için fotoğraf çok lüks,
pahalı bir şey olsa da çok zaman geçmeden fotoğraf herkes için ulaşılabilir bir
şey haline geldi.
Fotoğraf
gerçekten de bir aşk hikayesidir. Bu hikaye gerçeklerden hiç kopmayan ama anı
sonsuza dek dondurma gücüne sahip “pinhole” denilen iğne gibi ufacuk bir
delikten yansıyanlardır aslında. Bu hikayelerle dünya bambaşka bir hale geldi
ve hala daha da devam ediyor. Fotoğraf üzerine yazılanlar ise bu bin bir çeşit
görseli doğru algılamamız ve anlamamız için bizlere ışık tutuyor. Gerçekten de
fotoğraf sadece bakılarak anlaşılacak bir şey değildir. Bunun sebebi ise
fotoğrafın sadece bir görsel olmaktan çıkıp ideolojik bir aygıta
dönüştürülmesinden kaynaklanmaktadır. Lewis Hine’ın da söylediği gibi “Fotoğraf
yalan söylemez fakat fotoğrafçı yalan söyleyebilir” (Dora, 2004; x). Bu yüzden
ötürü fotoğrafı iyi algılamak ve anlamak daha önemli bir hal alıyor.
Elimden
geldiğince kendim için ve bu konuya ilgi duyanlar için geniş kapsamlı bir
araştırma yapacağım ve bulduklarımı paylaşmaya çalışacağım. Daha önce fotoğraf
üzerine yayınladığım kitap alıntılarına sağdaki “Yuvarlağın Köşeleri” adlı
bölümdeki listede “Fotoğraf Sanatı” adlı sekmeye tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Kaynakça:
Özer
Kanburoğlu, Haber Fotoğrafçılığı, Say Yayınları, İstanbul, 2013
John
Berger, Bir Fotoğrafı Anlamak, Metin Yayınları, İstanbul, 2013
Serkan
Dora, Büyüyen Fotoğraf Küçülen Sosyoloji, Babil Yayıncılık, İstanbul, 2004
Ulus
Baker, Beyin Ekran, Birikim Yayınları, İstanbul, 2011
Durukan Abdulhakimoğulları