Guy Debord etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Guy Debord etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Nisan 2016 Salı

Gösteri Toplumu - Guy Debord

Gösteri Toplumu

Çağımızın… tasviri nesneye, kopyayı aslına, temsili gerçekliğe, dış görünüşü öze tercih ettiğinden kuşku yoktur… Çağımız için kutsal olan tek şey yanılsama, kutsal olmayan tek şey ise hakikattir. Dahası, hakikat azaldıkça çağımızın gözünde kutsal olanın değeri artar, öyle ki bu çağ açısından yanılsamanın had safhası, kutsal olanın da had safhasıdır. (Feuerbach, Hristiyanlığın Özü’nün ikinci baskısına önsöz) s. 35


Modern üretim koşullarının hakim olduğu toplumların tüm yaşamı gösterilerin uçsuz bucaksız birikimi olarak görünür. Dolayısıyla yaşanmış olan her şey, yerini bir temsile bırakarak uzaklaşmıştır. S. 35

Gösteri bir imajlar toplamı değil, kişiler arasında var olan ve imajların dolayımından geçen bir toplumsal ilişkidir. S. 36

Gösteri, ne bir görüntü dünyasının suiistimal edilmesidir ne de imajların kitlesel yayılma tekniklerinin ürünüdür. Gösteri, daha ziyade somutlaşmış ve maddi olarak ifade edilen bir Weltanschouuung’tur(dünyanın görüntüsü). Bu, nesnelleşmiş bir dünya görüntüsüdür. S. 36

Gösteri kendini tartışılmaz ve erişilmez devasa bir olumluluk olarak sunar. “Görünen şey iyidir, iyi olan şey görünür” der, başka bir şey demez. İlkesel olarak talep ettiği tutum bu edilgen kabulleniştir ve ortaya çıkışına karşılık verenin olmaması ve görünüş üzerindeki tekeli ile aslında zaten bunu elde etmiştir. S. 39

Modern toplumun pratik gücünün kendinden koparak gösteride bağımsız bir imparatorluk kurmuş olmasını açıklayacak tek şey, bu güçlü pratiğin iç tutarlılıktan yoksun olmaya devam etmesi ve kendisiyle çelişik olgusudur. S. 42

İzleyicinin (kendi bilinçsiz etkinliğinin sonucu olan) seyredilen nesneye yabancılaşması şöyle ifade edilir: İzleyici ne kadar çok seyrederse o kadar az yaşar; kendisini egemen ihtiyaç imajlarında bulmayı ne kadar kabul ederse kendi varoluşunu ve kendi arzularını o kadar az anlar. Gösterinin etkin insan karşısındaki dışsallığı, kendi davranışlarının artık bu insana değil, bu davranışlarını ona sunan bir başkasına ait olması gerçeğinde ortaya çıkar. İşte bu yüzden izleyici hiçbir yerde kendini evinde hissetmez, çünkü gösteri her yerdedir. S. 46-47

Toplumdaki gösteri, somut bir yabancılaşma imalatına tekabül eder. İktisadi yayılma, esas olarak bu özgül endüstriyel üretimin yayılmasıdır. Kendisi için hareket eden ekonomiyle birlikte gelişen şey, bu ekonominin başlangıçtaki çekirdeğinde bulunan yabancılaşmadan başka bir şey olamaz. S. 47

Gösteri, öyle bir birikim aşamasındaki sermayedir ki imaj haline gelir. S. 48

GÖSTERİ OLARAK META

 Gösteri, metanın toplumsal yaşamı tümüyle işgal etmeyi başardığı andır. Görülebilir olan sadece metayla kurulan ilişki olmakla kalmaz, ondan başka bir şey de görülemez: Görülen dünya metanın dünyasıdır. S. 52

Gösteri, sürekli bir afyon savaşıdır; malları metalar ile, kendi yasalarına göre giderek büyüyen ayakta kalma mücadelesini tatmin ile özdeşletirmeyi insanlara kabul ettirmeyi hedefler. Fakat eğer tüketilebilir ayakta kalmanın mahrumiyeti daima kapsıyor olmasıdır. Eğer giderek büyüyen ayakta kalma mücadelesinin ötesinde hiçbir şey yoksa eğer bu büyümenin durabileceği hiçbir nokta yoksa bunun nedeni bu büyümenin mahrumiyetin ötesinde olması değil, tam tersine zenginleşmiş mahrumiyet olmasıdır. S. 54

GÖRÜNÜŞTEKİ BİRLİK VE BÖLÜNME

Gösteri, modern toplum gibi, hem birleşik hem de bölünmüştür. Modern toplum gibi gösteri de birliğini kopma üzerinde kurar. Ama çelişki, gösteride ortaya çıktığında, anlamındaki bir altüst olmaya tersine döner; öyle ki gösterilmiş olan bölünme birleştirici olurken, gösterilmiş olan birlik böler. S. 59

Gösterinin parıltılı oyalayıcılığı altında, modern topluma dünya çapında hükmeden bayağılaşma hareketi, gelişmiş meta tüketiminin seçilecek rol ve nesneleri görünüşte çoğalttığı her noktada da modern topluma egemen olur. Dinin ve –sınıf iktidarı mirasının temel biçimi olarak kalan- ailenin ve bunların güvencesi altındaki manevi baskının kalıntıları, (içinde baskıyı barındıran sahte-zevkten başa bir şey olmayan) bu dünyadan alınan zevkin gereksiz yere yinelenmiş doğrulanmasıyla tek bir bütün halinde birleşebilirler. Var olanı safça kabullenmek, tümüyle gösterisel olan isyanla da birleşebilir: Bu, iktisadi bolluk üretimini bu tür hammaddelerin işlenmesine dek yaymayı başardığı anda tatminsizliğin kendisinin de meta haline gelmesi demektir. S. 62

Gösterinin ebedi diye sunduğu şey, değişim üzerine kuruludur ve temeliyle birlikte değişmek zorundadır. Gösteri mutlak bir şekilde dogmatiktir, fakat bununla birlikte gerçek anlamda hiçbir sağlam dogmaya yol açmaz. Gösteriye göre, duran hiçbir şey yoktur; bu onun doğal koşulu olsa da kendi eğilimine en çok karşı olan şeydir. S. 69

GÖSTERİ ZAMANI

Zamandan başka bize ait hiçbir şey yok; zamanın tadını tam da yeri yurdu olmayanlar çıkarır zaten. Baltasar Gracian, L’Homme de Cour.
Üretim zamanı, yani meta-zamanı, eşit aralıkların sonsuz birikimidir. Bu, geri dönüşsüz zamanın soyutlanmasıdır; bütün dilimler kronometre üzerinde sadece nicel eşitliklerini kanıtlamak zorundadırlar. Bu zaman, bütün fiili gerçekliği içinde aslında tamamen değişebilir özellikte olan şeydir. Meta-zamanın bu toplumsal hâkimiyetinde “zaman her şey, insan ise hiçbir şeydir; insan olsa olsa zamanın çatısıdır”(Felsefenin Sefaleti). Bu, değersizleştirilmiş zamandır, zamanın “insanlığın gelişme alanı” olarak tamamen tersyüz edilmesidir. S. 126

İnsanlığın gelişmemesinin genel zamanı da, bu belirli üretim temelinde kurulu olan toplumun gündelik yaşantısına sahte döngüsel bir zaman olarak geri dönen tüketilebilir zamanın tamamlayıcı biçimi görünümünde mevcuttur. S. 127,

Sahte-döngüsel zaman endüstrinin dönüştürdüğü zamandır. Temeli metaların üretimine dayanan zamanın kendisi de bir tüketim metasıdır; bu meta eski birleşmiş toplumun çözülmesi aşamasında özel yaşam, iktisadi yaşam, politik yaşam olarak ayrılmış her şeyi bir araya getirir. Modern toplumun tüketilebilen bütün zamanı, kendilerini toplumsal olarak örgütlenmiş zamanın kullanımları olarak ele alınma noktasına varır. “Zaten tüketilmeye uygun bir halde var olan bir ürün, yine de bir başka ürünün hammaddesi haline gelebilir.” (Kapital) s. 128

Gösteri ortamı, tatillerdeki kolektif sözümona-yer değiştirmeler, kültürel tüketime abone olma, “tutkulu sohbetler” ve “önemli kişilerle karşılaşma” şeklindeki toplumsallık satışı. Sadece birbiriyle ilişkili gerçekliklerin giderek artan sefaleti nedeniyle geçerlilik kazanan bu tür gösteri metası, krediyle ödenerek aslında modernleştirilmiş satış tekniklerinin pilot-malları arasında açıkça yerini alır. S. 128

Tüketilebilir sahte-döngüsel zaman, gösteri zamanıdır: Hem dar anlamıyla imajların tüketim zamanı olarak hem de geniş anlamıyla zamanın tüketiminin imajı olarak. Bütün metaların aracısı olan imajların tüketim zamanı, ayrılmaz bir şekilde, gösteri araçlarının tam kapasiteyle çalıştığı bir alandır ve bu araçların kendilerini global olarak her türlü özel tüketimin yeri ve asıl biçimi olarak sundukları amaçtır: Modern toplumun –ister ulaşımın hızlanması ister hazır çorba şeklinde olsun- sürekli elde etmeye çalıştığı zaman tasarrufunun Amerika Birleşik Devletleri halkı için, kesin olarak sadece televizyon seyretmenin ortalama üç ila altı saatini işgal etmesi anlamına geldiği bilinir. Diğer yandan, zaman tüketiminin toplumsal imajı ise tamamen eğlence ve tatil anlarının hâkimiyeti altındadır ve bu anlar her gösteri malı gibi uzaktan tanıtılırlar ve tanımları gereği caziptirler. Bu meta burada açıkça gerçek yaşam anı olarak sunulmuştur ve mesele onun döngüsel geri dönüşünü beklemektir. Fakat yaşama adanmış olan bu anlarda bile daha da yoğun bir hale gelerek görülen ve yeniden üretilen şey yine gösteridir. Gerçek yaşam olarak temsil edilen şey, aslında sadece daha gerçekçi bir hale gelmiş gösteri yaşamı olarak ortaya çıkar. S. 129

Şeylerin üretim sürecin her zaman yeni olan şey, aynı olanın yaygın tekrarı olarak kalan tüketimde yer almaz. Ölü emek canlı emeğe hakim olmayı sürdürdüğü için gösteri zamanında geçmiş bugüne hükmeder. S. 130

TOPRAĞIN DÜZENLENMESİ

Coğrafi mesafeyi ortadan kaldıran bu toplum, mesafeyi gösterisel ayrılık olarak kendi içinde yeniden üretir. S. 136

KÜLTÜRDE YADSIMA VE TÜKETİM
İletişim dilinin kaybedilmesi; işte her türlü sanattaki modern ayrışma hareketinin, yani biçimsel yok oluşun olumlu anlamda ifade ettiği şey budur. Bu hareketin, olumsuz anlamada ifade ettiği şey ise ortak bir dilin yeniden keşfedilme gerekliliğidir; ama bu dil –tarihsel toplumun sanatında her zaman için çok geç kalan, yaşanmış olanı gerçek diyaloğa yer vermeden diğerlerine anlatan ve yaşamın yetersizliğini kabul eden tek yanlı çözümde değil- doğrudan eylem ile bu eylemin dilini kendi içinde toplayan praksiste keşfedilmelidir. Burada, şiirsel – sanatsal eserlerle temsil edilmiş olan diyalog topluluğuna ve zamanla oynanan oyuna gerçek anlamda sahip olmak önemlidir. S. 146-147

İletilemeyin iletilmesi. Dilin aşırı bir şekilde yok edilmesi resmen olumlu bir değer olarak yavan bir şekilde onaylanmıştır, çünkü her türlü iletişimin sona erdiğinin büyük bir mutlulukla duyurulduğu şeylerin baskın durumu ile uzlaşma ilan edilmiştir.  Şiirin ve modern sanatların gerçek yaşamı olan dilin yok edilmesi gibi önemli bir hakikat açıkça gizlenmiştir, çünkü işlevi tarihi kültür içinde unutturmak olan gösteri, modernist araçların sahte yeniliklerinde kendi özünü oluşturan stratejiyi uygular. Böylelikle, yazıyı yazı olarak seyrettiğini kabul eden bir yeni edebiyat okulu, kendisini yenilikmiş gibi sunabilir, dahası, iletilebilir olanın bozulmasındaki yeterli güzelliğin basitçe ilan edilmesinin yanı sıra gösteri kültürünün en modern eğilimi ve genel toplumsal örgütlenmenin baskıcı uygulamasına en gazla bağlı olan eğilim “ekip çalışmaları” aracılığıyla ayrılmış unsurlardan oluşan karmaşık bir yeni sanat ortamını yeniden yaratmaya çalışır; özellikle şehircilikte görülen sanatsal kalıntıları ya da estetik-teknik karışımları bir araya getirme çabaları böyledir. Bu, gösterinin sahte-kültürü düzleminde, parçalanmış işçiyi “ekiple iyi bütünleşmiş bir kişilik” olarak yeniden ele geçirmeyi hedefleyen gelişmiş kapitalizmin genel yaşarışının bir ifadesidir; son dönem Amerikan sosyologları (Riesman, Whyle, vs) bu eğilimi tanımlamışlardır. Bu her yerde aynı olan, cemaatsiz bir yeniden yapılandırma tasarısıdır. S. 150

Tümüyle meta haline gelen kültür gösteri toplumunun da en ünlü metası olmak zorundadır. S. 151

Güncel olarak gösteri düşüncesi şeklinde gelişmeye devam eden bütün bilgi dalları haklı olmayan bir toplumu haklı çıkarmak ve yanlış bilincin genel bilimi olmak zorundadır. Bu düşünce, gösteri sistemi içindeki kendi maddi temelini araştıramayacağı ve araştırmak istemeyeceği olgusu tarafından tamamen belirlenmiştir. S. 151

Düşünceler gelişir. Kelimelerin anlamı gelişmeye katılır. Aşırmacılık zorunludur. İlerleme bunu gerektirir. Bir yazarın cümlesine sıkı sıkıya sarılınır, onun ifadelerinden yararlanılır, yanlış bir düşünce silinir ve yerine doğrusu konulur. S. 158

MADDİLEŞMİŞ İDEOLOJİ

Gösteri, kendi bütünlüğü içinde, seyircinin “aynadaki imajı”dır burada sahnelenen şey genelleşmiş bir otizmden sahte çıkış kapısıdır.
Benlik ve dünya arasındaki sınırları dünyanın varlık-yokluğunu kuşatan benliğin ezilmesiyle ortadan kaldıran gösteri, görünüşün örgütlenmesiyle sağlanan sahtekarlığın gerçek mevcudiyetiyle bütün yaşanmış hakikati bastırarak doğru ile yanlış arasındaki sınırları da ortadan kaldırır tuhaf gündelik kaderine edilgen bir şekilde boyun eğen bir kimse, büyülü tekniklere başvurarak bu kadere aldatıcı bir şekilde tepki gösteren bir deliliğe doğru itilir. Metaların tanınması ve tüketilmesi, karşılıksız bir iletişime gösterilen bu sahte karşılığın can damarıdır. Tüketicinin hissettiği taklit ihtiyacı, kesinlikle, onun temel mahrumiyetinin temel mahrumiyetinin bütün görünüşleri tarafından şartlandırılmış çocuksu bir ihtiyaçtır Gabel’in tamamen garklı bir patolojik düzey için kullandığı tabirle söylemek gerekirse, “temsile duyulan anormal ihtiyaç, burada, varoluşun sınırında kalmış olmanın verdiği azap verici bir duyguyu telafi etmektedir. S. 164 – 164
Gösteri Toplumu – Guy Debord
Ayrıntı
2010
İstanbul