Henri Lefebvre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Henri Lefebvre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Aralık 2015 Pazar

Modern Dünyada Gündelik Hayat – Henri Lefebvre


Modern Dünyada Gündelik Hayat – Henri Lefebvre

Zaman, değişmenin zamanıdır. Herhangi bir yerel, kısmi dönüşümün zamanı değil geçişlerin ve geçiciliklerin, çatışmaların zamanıdır. Diyalektiğin ve trajedinin zamanıdır. Irmak simgesi ile sunulan bu zamansallık içinde, gerçek ve düş bir bütündür. Zamanın yapısı yoktur. Yazı, arzular dünyasını ele alır; anlatı, kendi gündelikliği içinde (tam da gündelik bir şey olduğu için) bir düşe benzer. Yapmacık hiçbir yanı yoktur. Anlatı, okuru bir tür dil karnavalının, dilin bayramının, edebi dilin çılgınlığının içine sokarak, kozmik bir günün hareketli görüntüsünü verir. S. 12

Gündelik hayat döngülerden oluşur ve daha geniş döngüler içine girer. Bir şeye başlamak, aslında baştan alıp yeniden başlamak, yeniden doğmak demektir. O büyük Irmak’ın, Herakliton’çu oluşun içinde pek çok şaşırtmaca saklıdır. Irmak’ın akışında hiçbir çizgisellik yoktur. Simgeler ve kelimelerle (ve bunların yeniden belirmeleriyle) ortaya çıkan denkliklerin burada ontolojik bir değeri vardır. Bu simgeler ve kelimeler Varlık’ın içinde erirler. Saatler, günler, aylar, yıllar, dönemler ve yüzyıllar iç içe geçerler. Büyüye ve imgesele ait olan yineleme, çağrıştırma, diriliş, görünüşün altında gizlenen gerçeğe ilişkin kategorilerdir. s. 14-15

Geçmişin, şimdinin ve geleceğin eşzamanlılığı, zamanı mekan içinde eritir; bu eşzamanlılığa hala “roman türüne ait” olduğu iddia edilen bir anlatıdan ziyade filmlerde rastlarız. S. 17

Peki, zamanın olmadığı bir yerde anlatımın sürekliliğini sağlayan şey nedir? Gündelik hayat ve bu hayatın değişmez özellikleri tabi ki! S.17

Felsefeye göre gündelik hayat, felsefi olmayan gibi; ideal (ve kavramsal) olana kıyasla ise gerçek dünyaymış gibi görünür. Felsefi hayat gündelik hayat karşısında üstünlük iddia eder; aslında soyut ve orada olmayan, mesafeli, kopuk bir hayattır. S. 22

Gündelik kavramı felsefeden gelir ve felsefe olmadan anlaşılamaz. S. 23

Bolluk toplumu. Bolluk toplumuna geçişin çağımıza damgasını vurduğu ve buradan bir tanım çıkarabileceği söylenir. Gerçekten, sınai üretim ve “teknoloji”, üretici faaliyetlerin otomasyonu sayesinde, sınırsız bir üretkenliği kurgulanmasını sağlar. S. 64

Bolluk toplumu, hatta israf toplumu denilen toplumlarda, ABD ve Avrupa’nın yüksek düzeyde sanayileşmiş ülkelerinde, yoksulluk ve maddi sefalet adacıkları varlığını sürdürmektedir. Öte yandan, her terde yeni bir yoksulluk türü de ortaya çıkmaktadır; bazı temel gereksinimler karşılanırken (neleri terk etme, nelerden vazgeçme pahasına?), bu üretimci toplumda, “kültürel” denilen incelikle gereksinimler ve “toplumsal” olarak adlandırılabilecek başka temel gereksinimler önemli ölçüde “karşılanmamış” olarak kalırlar. Yeni yoksulluk toplumda kök salar, genelleşir, yeni toplumsal tabakaları (“beyaz yaratıklar”, memurlar, teknisyenlerin önemli bir kısmı ve “serbest meslekler”, vs) proleterleştirir. S. 65

Boş zaman toplumu? Günümüzde tanık olunan geçiş, büyük değişme, kıtlıktan bolluğa olduğu kadar, işten boş zamana geçiş de değil midir? Çağ değiştiriyoruz, egemen “değerler”imizi değiştiriyoruz; zor bir değişim bu. S. 65

Boş zaman toplumu deyimi de, tıpkı öncekiler gibi, olgulara dayanır. Bu adlandırmayı kabul etmeyi güçleştiren başka olgular sunalım. Kıyaslamalı bir biçimde çözümlendiğinde, zaman kullanımı da yeni görüngülerin ortaya çıktığını gösterir. Eğer saatler (günün, haftanın, ayın, yılın saatleri), (mesleki işe ayrılan) zorunlu zaman, (eğlenceye ayrılan) serbest zaman, (ulaşım, yürütülecek işlem, formaliteler, vs gibi iş dışındaki çeşitli gerekliliklere ayrılan) zoraki zaman şeklinde üç kategoride sınıflandırılırsa, zoraki zamanın arttığı saptanır. Zoraki zaman boş zamandan daha büyük bir hızla artar. Gündeliklik içine yerleşir ve gündelik hayatı zorlamaların toplamıyla (bütünüyle) tanımlamaya yönelir. Şu halde modernlik, boş zaman çağını yaşamamaktır. S. 65-66

Bilgi, ironi ve itiraz ile beslenir. S. 82
(Resim: Leyla Qambarli)

Gündelik hayatın ağırlığı kadınların üzerindedir. Kadınlar var olan durumu tersine çevirerek gündelik hayattan bir çıkar sağlayabilirler; ancak her durumda bu yükü taşımaya devam ederler. Bir çok kadın bu ağırlığın içinde tutsak sayılır. Kimileri için düşünmek, kaçmak demektir; artık görmemektir, çamura battığını unutmaktır, onları dibe çeken yapışkan kütleyi artık algılamamaktır. Kadınların ikameleri vardır; kadının kendisi bir ikamedir. Erkeklerden, insanlık durumundan, hayattan, tanrılardan ve Tanrı’dan şikayetçidirler. Ancak hep ıskalarlar. Kadınlar gündeliklik içinde hem öznedirler, hem de gündelik hayatın kurbanlarıdırlar, dolayısıyla nesnedirler, ikamedirler (güzellik, dişilik, moda, vs) üstelik, ikamelerin çoğalmaları kadınların aleyhinedir. Kadın aynı zamanda hem alıcı hem de tüketicidir; hem metadır, hem de metanın simgesidir (reklamlardaki çıplak beden ve gülümsemedir). Gündelik hayat içindeki durumlarının belirsizliği (ki bu gündelikliğin ve modernliğin çabasıdır), anlamaya giden yolu onlara kapatır. Modernlik, gündelikliği onlar için, onlar sayesinde dikkat çekici bir biçimde gizler, Robotlaşmanın, kadınların “kendiliğindenliğine” karşın, ya da “kendiliğindenliği” yüzünden kadınlar nezdinde başarılı olmasının nedeni, kadınların önem verdikleri şeylerin (moda, ev içinin düzenlenmesi, çeşitli öğeleri bir araya getirerek bir kişilik ve ortam yaratma isteği) niteliğidir. S.88

Gündelik hayat modernliğin bilinçaltı ve bilinçsizliğidir. S. 132

Gündelik hayat tatilin, tatil gündelik hayatın karşıtıdır. S. 138

Yapay olan moda değildir, çevresinde olup bitenlerdir: Modanın pazarıdır. S.180

Moda sisteminin keşfinin/oluşturulmasının “hakikat” olması için, gerçek kadınların bu elbiseleri veya mantoları giymeleri gerekmez; olsa olsa, gerçek kadınların, dergilerin okuyucusu olan kadınların, “sunumlar”a eşlik eden söylemi okumaları gerekir. Belki de gerçek kadın okuyucular, sadece fotoğrafları yorumlayan kelimelerin ve metinlerin çağrışımlarını hissederler. Belki de sadece haberleri okur veya izlerler. Asıl önemli olan şey, bunun yazılı olmasıdır. S. 180

Moda, hem fiziksel özne olarak bedeni, hem de toplumsal özne olarak uyarmayı ortadan kaldırır. Bu şekilde, konfeksiyondan ve hazır giyimden ayrılır. Kendi içeriğini dışlar: Alıcı ve tüketici kadın, tüketim simgesi kadın, mal olarak (bedeni de dahil olmak üzere) kadındır bu. s. 180


Moda, gündelik hayatı onu dışlayarak yönetir. S. 181

Modern Dünyada Gündelik Hayat – Henri Lefebvre
Metis Yayıncılık