Modern Dünyada Gündelik Hayat – Henri Lefebvre
Zaman, değişmenin zamanıdır. Herhangi bir yerel, kısmi
dönüşümün zamanı değil geçişlerin ve geçiciliklerin, çatışmaların zamanıdır. Diyalektiğin
ve trajedinin zamanıdır. Irmak simgesi ile sunulan bu zamansallık içinde, gerçek
ve düş bir bütündür. Zamanın yapısı yoktur. Yazı, arzular dünyasını ele alır;
anlatı, kendi gündelikliği içinde (tam da gündelik bir şey olduğu için) bir
düşe benzer. Yapmacık hiçbir yanı yoktur. Anlatı, okuru bir tür dil
karnavalının, dilin bayramının, edebi dilin çılgınlığının içine sokarak, kozmik
bir günün hareketli görüntüsünü verir. S. 12
Gündelik hayat döngülerden oluşur ve daha geniş döngüler
içine girer. Bir şeye başlamak, aslında baştan alıp yeniden başlamak, yeniden
doğmak demektir. O büyük Irmak’ın, Herakliton’çu oluşun içinde pek çok
şaşırtmaca saklıdır. Irmak’ın akışında hiçbir çizgisellik yoktur. Simgeler ve
kelimelerle (ve bunların yeniden belirmeleriyle) ortaya çıkan denkliklerin
burada ontolojik bir değeri vardır. Bu simgeler ve kelimeler Varlık’ın içinde
erirler. Saatler, günler, aylar, yıllar, dönemler ve yüzyıllar iç içe geçerler.
Büyüye ve imgesele ait olan yineleme, çağrıştırma, diriliş, görünüşün altında
gizlenen gerçeğe ilişkin kategorilerdir. s. 14-15
Geçmişin, şimdinin ve geleceğin eşzamanlılığı, zamanı mekan
içinde eritir; bu eşzamanlılığa hala “roman türüne ait” olduğu iddia edilen bir
anlatıdan ziyade filmlerde rastlarız. S. 17
Peki, zamanın olmadığı bir yerde anlatımın sürekliliğini
sağlayan şey nedir? Gündelik hayat ve bu hayatın değişmez özellikleri tabi ki! S.17
Felsefeye göre gündelik hayat, felsefi olmayan gibi; ideal
(ve kavramsal) olana kıyasla ise gerçek dünyaymış gibi görünür. Felsefi hayat
gündelik hayat karşısında üstünlük iddia eder; aslında soyut ve orada olmayan,
mesafeli, kopuk bir hayattır. S. 22
Gündelik kavramı felsefeden gelir ve felsefe olmadan
anlaşılamaz. S. 23
Bolluk toplumu. Bolluk toplumuna geçişin çağımıza damgasını
vurduğu ve buradan bir tanım çıkarabileceği söylenir. Gerçekten, sınai üretim
ve “teknoloji”, üretici faaliyetlerin otomasyonu sayesinde, sınırsız bir
üretkenliği kurgulanmasını sağlar. S. 64
Bolluk toplumu, hatta israf toplumu denilen toplumlarda, ABD
ve Avrupa’nın yüksek düzeyde sanayileşmiş ülkelerinde, yoksulluk ve maddi
sefalet adacıkları varlığını sürdürmektedir. Öte yandan, her terde yeni bir
yoksulluk türü de ortaya çıkmaktadır; bazı temel gereksinimler karşılanırken
(neleri terk etme, nelerden vazgeçme pahasına?), bu üretimci toplumda, “kültürel”
denilen incelikle gereksinimler ve “toplumsal” olarak adlandırılabilecek başka
temel gereksinimler önemli ölçüde “karşılanmamış” olarak kalırlar. Yeni yoksulluk
toplumda kök salar, genelleşir, yeni toplumsal tabakaları (“beyaz yaratıklar”,
memurlar, teknisyenlerin önemli bir kısmı ve “serbest meslekler”, vs)
proleterleştirir. S. 65
Boş zaman toplumu? Günümüzde tanık olunan geçiş, büyük
değişme, kıtlıktan bolluğa olduğu kadar, işten boş zamana geçiş de değil midir?
Çağ değiştiriyoruz, egemen “değerler”imizi değiştiriyoruz; zor bir değişim bu. S.
65
Boş zaman toplumu deyimi de, tıpkı öncekiler gibi, olgulara
dayanır. Bu adlandırmayı kabul etmeyi güçleştiren başka olgular sunalım. Kıyaslamalı
bir biçimde çözümlendiğinde, zaman kullanımı da yeni görüngülerin ortaya
çıktığını gösterir. Eğer saatler (günün, haftanın, ayın, yılın saatleri),
(mesleki işe ayrılan) zorunlu zaman, (eğlenceye ayrılan) serbest zaman,
(ulaşım, yürütülecek işlem, formaliteler, vs gibi iş dışındaki çeşitli
gerekliliklere ayrılan) zoraki zaman şeklinde üç kategoride sınıflandırılırsa,
zoraki zamanın arttığı saptanır. Zoraki zaman boş zamandan daha büyük bir hızla
artar. Gündeliklik içine yerleşir ve gündelik hayatı zorlamaların toplamıyla
(bütünüyle) tanımlamaya yönelir. Şu halde modernlik, boş zaman çağını
yaşamamaktır. S. 65-66
Bilgi, ironi ve itiraz ile beslenir. S. 82
(Resim: Leyla Qambarli)
Gündelik hayatın ağırlığı kadınların üzerindedir. Kadınlar var
olan durumu tersine çevirerek gündelik hayattan bir çıkar sağlayabilirler;
ancak her durumda bu yükü taşımaya devam ederler. Bir çok kadın bu ağırlığın
içinde tutsak sayılır. Kimileri için düşünmek, kaçmak demektir; artık
görmemektir, çamura battığını unutmaktır, onları dibe çeken yapışkan kütleyi
artık algılamamaktır. Kadınların ikameleri vardır; kadının kendisi bir
ikamedir. Erkeklerden, insanlık durumundan, hayattan, tanrılardan ve Tanrı’dan
şikayetçidirler. Ancak hep ıskalarlar. Kadınlar gündeliklik içinde hem
öznedirler, hem de gündelik hayatın kurbanlarıdırlar, dolayısıyla nesnedirler,
ikamedirler (güzellik, dişilik, moda, vs) üstelik, ikamelerin çoğalmaları
kadınların aleyhinedir. Kadın aynı zamanda hem alıcı hem de tüketicidir; hem
metadır, hem de metanın simgesidir (reklamlardaki çıplak beden ve gülümsemedir).
Gündelik hayat içindeki durumlarının belirsizliği (ki bu gündelikliğin ve
modernliğin çabasıdır), anlamaya giden yolu onlara kapatır. Modernlik, gündelikliği
onlar için, onlar sayesinde dikkat çekici bir biçimde gizler, Robotlaşmanın,
kadınların “kendiliğindenliğine” karşın, ya da “kendiliğindenliği” yüzünden
kadınlar nezdinde başarılı olmasının nedeni, kadınların önem verdikleri
şeylerin (moda, ev içinin düzenlenmesi, çeşitli öğeleri bir araya getirerek bir
kişilik ve ortam yaratma isteği) niteliğidir. S.88
Gündelik hayat modernliğin bilinçaltı ve bilinçsizliğidir. S.
132
Gündelik hayat tatilin, tatil gündelik hayatın karşıtıdır. S.
138
Yapay olan moda değildir, çevresinde olup bitenlerdir:
Modanın pazarıdır. S.180
Moda sisteminin keşfinin/oluşturulmasının “hakikat” olması
için, gerçek kadınların bu elbiseleri veya mantoları giymeleri gerekmez; olsa
olsa, gerçek kadınların, dergilerin okuyucusu olan kadınların, “sunumlar”a
eşlik eden söylemi okumaları gerekir. Belki de gerçek kadın okuyucular, sadece
fotoğrafları yorumlayan kelimelerin ve metinlerin çağrışımlarını hissederler. Belki
de sadece haberleri okur veya izlerler. Asıl önemli olan şey, bunun yazılı
olmasıdır. S. 180
Moda, hem fiziksel özne olarak bedeni, hem de toplumsal özne
olarak uyarmayı ortadan kaldırır. Bu şekilde, konfeksiyondan ve hazır giyimden
ayrılır. Kendi içeriğini dışlar: Alıcı ve tüketici kadın, tüketim simgesi
kadın, mal olarak (bedeni de dahil olmak üzere) kadındır bu. s. 180
Moda, gündelik hayatı onu dışlayarak yönetir. S. 181
Modern Dünyada Gündelik Hayat – Henri Lefebvre
Metis Yayıncılık