Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok
Sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok
Hiç hiçbir şeyi bilmiyorlar, bilmek istemiyorlar
Hiç hiçbir şeyi görmüyorlar, görmek istemiyorlar
Şu cahillere bak, dünyanın sahibi onlar
Şu cahillere bak, dünyanın hakimi onlar
Onlardan değilsen eğer, sana zalim derler
Onlara aldırma hayyam.dostum (dostum)
Hey sen! dışarıda soğukta bekleyen
Yalnız başına ve çökmüş, beni hissedebiliyor musun?
Hey sen! geçitte ayakta duran
Kaşınan ayakların ve solan gülüşünle, beni hissedebiliyor musun?
Hey sen! Işığı yakmalarına yardımcı olma onlara
Boyun eğme dövüşmeden.
Hey sen! orada duran tek başına
Çırılçıplak telefonun yanında, bana dokunabilir misin?
Hey sen! kulağını duvara dayamış duran
Kendini çağıracak birini bekleyen, bana dokunabilir misin?
Hey sen! taşı götürmeme yardim eder misin?
Aç kalbini yuvama donuyorum.
Ama her şey sadece bir düştü
Duvar çok yüksekti gördüğün gibi
Önemli değil onca çabalaması, kurtulamadı sonunda
ve solucanlar yedi beynini.
Hey sen! yoldaki
Her söylenene boyun egen, bana yardim edebilir misin?
Hey sen! duvarın yanındaki
Salonda şişeleri kırarken, bana yardim edebilir misin?
Hey sen! Hiçbir zaman umut olmadığını söyleme bana.
Birlikte ayaktayız, yıkılırız bölününce.
Dışarıda kimse var mi?
Şehrimi küçük bir damla zehirle seviyorum
kimse bilmiyor, delirmek için sıraya girdiklerini
yapayalnızım, filtrenin altından arkadaşlarımı tüttürüyorum
ama yağmur yağdıktan sonra çok daha iyi hissediyorum
o, sonbaharda terk etti, duvardaki onun resmi
her zaman o bir damla zehre sahipti
sonbaharda terk etti, duvardaki onun resmi
her zaman o bir damla zehre sahipti
dünyayı şeytan mı yarattı, tanrı uyurken?
biri dedi ki; hiçbir zaman bir kemikten dilek dileyemezsin
bir başka yanlış elveda ve yüzlerce denizci…
bu derin mavi gökyüzü benim evim!
o, sonbaharda terk etti, duvardaki onun resmi
her zaman o bir damla zehre sahipti
sonbaharda terk etti, duvardaki onun resmi
her zaman o bir damla zehre sahipti
bir sıçan hep bilir ne zaman gelinciklerle beraber olduğunu
işte her gün azıcık kaybediyorsun
bir milyonun bir milyon olduğu zamanı hatırlarım
her zaman sana ödetmenin yollarını bilirler
her zaman sana ödetmenin yollarını bilirler
Geceye inen yoğun sis gibi bu müziğin notaları.Uyuşturucu etkisinde, bir düşünce ötesi yok.Karanlıkta koca bir boşluk. İlginç, bünyede ki tüm kötü düşünceler, kötülükler su yüzüne çıkıyor.Kalbin rutubetli yerlerine ışık tutuyor.Soğuk bir orman ve ormanda karanlık,koyu bir nehir. Başına ne geleceğini bilmeden yol alıyorsun siyahlar giyinmiş insanlarla. Ağaçların arası kötülük dolu.. Yada ortaçağ Avrupa’sının içinde kaybolmak gibi. Sokaklar kan kokuyor ve nefret tıpkı bir veba gibi yayılıyor bedene. Hep koyu her yer koyu, yıldız bile yok. En aydınlık hali alacakaranlık... Karmaşık.
‘Di’