Theodor W. Adorno
Kültür Endüstrisi Kültür Yönetimi
İletişim
5. Baskı 2009, İstanbul
Adorno’ya göre, “kültürün tamamı, toplumun suçuna iştirak eder. Kültür,
üretim alanında zaten geçerli olan adaletsizlikten beslenerek varlığını
sürdürür. S. 29
Kültür endüstrisi, müşterilerinin kasten ve tepeden bütünleştirilmesidir.
Binlerce yıl boyunca birbirinden ayrılmış yüksek ve düşük kültür alanlarını da
birleşmeye zorlar – her ikisinin zararına olacak şekilde. Yüksek kültürün,
etkileri üzerinde spekülasyon yapılarak,
ciddiyeti ortadan kaldırılır; düşük kültürün, toplumsal denetim bütünsel
olmadığı sürece barındırdığı başarı isyankarlık ise uygarlaştırıcı dizginleme
yoluyla yok edilir. S.33
Kitle iletişim araçları, izleyici kitlesi kazanmak ve inandırıcı olmak
için toplumsal gerçekliği yeniden üretmek zorundadır; bunun sonucunda kendi
ürünlerindeki ideolojik yanılsamaları hafifletebilir ya da bunların altını
oyabilir ve farkında olmadan da olsa toplumsal eleştiri ve ideolojik
bozgunculuk yapar s. 34
Modernist sanat içinde, görünürde ilerici olan hareketlerin her biri,
aynı zamanda giderek artan yasakları da beraberinde getirmiştir: Temsil, figür,
anlatı, ahenk, birlik gibi bu mantık, doğası gereği sınırlı ve teslimiyetçidir.
Postmodernist başkaldırı, bütün bu yasaklanan unsurları sanata yeniden dahil
etmeye girişirken, bir yandan da en ileri sanatsal malzemeler anlayışının
dayattığı düzçizgisel hikayeyi reddeder. Dışlanan unsurlar, tam da kültür
endüstrisinin ürünlerinde kucak açtığı unsurlar olduğu için, postmodernizmin
modernist yasakları ihlal etme girişimi yüksek modernizmin ayrılıkçı
stratejisinin aşılması anlamına gelir. S 35
Sanat eserlerinin metaya dönüşmesi ve bu şekilde alımlanması gibi,
tüketim toplumunda metanın kendisi de imgeye dönüşmüştür kullanım değerinin
yerini ambalaj ve tanıtım almıştır. Sanatın metalaşmasınının sonu, metanın
estetize edilmesidir. Metanın baştan çıkarıcı ölümcül şarkısı, vaktiyle burjuva
sanatının barındırdığı mutluluk vaadini yerinden etmiştir; tüketici Odysseus,
tatmine ulaşacağını umarak kendini sevinçle meta denizinin sularına bırakılır,
ama aradığını bulamaz. S. 38
Kültür Endüstrisi: Kitlelerin
Aldatılışı Olarak Aydınlanma
Günümüzde kültür her şeye benzerlik buşaştırır filmler, radyo ve dergiler
bir sistem meydana getirir. S. 47
Sinema ve radyo günümüzde kendilerini sanatmış gibi göstermek zorunda
değildir. Herhangi bir işten farklı olmadıkları hakikatini, bilerek ürettikleri
zırvaları meşrulaştıran bir ideoloji olarak kullanırlar. S. 48
Kültür endüstrisi, taklit olanı mutlak olanın yerine koyar. Kültür
endüstrisi stilden başka bir şey olmadığı için, stilin sırrını, onun toplumsal
hiyerarşiye itaat demek olduğunu açığa çıkarır. S. 61
Tocquavelle’in yüz yıl önce yaptığı çözümlemenin, geçen zaman içinde
tümüyle doğru olduğu ortaya çıkmıştır. Özel kültür tekellerinin eemenliği
altında “tiranlık bedeni özgür bırakır ve saldırısını ruha yöneltir. Hükümdar
artık, “Benim gibi düşünmelisin ya da ölmelisin”, demez. Şöyle der: “Benim gibi
düşünmemekte özgürsün; yaşamın, malın mülkün, her şeyin sende kalacak, ama
bugünden itibaren aramızda bir yabancısın.” S.64 (amerikadaki demokrasi
üzerine)
Kültür endüstrisinin asıl getirdiği yenilik, kültürün uzlaşmaz iki
öğesini, sanat ile eğlenceyi amaç kavramına, yani tek bir yanlış formüle, kültür
endüstrisinin bütünselliğine tabi kılmış olmasıdır bu formül yinelemeye dayanır
. s. 67
Kültür endüstrisinin gücü, tüketicide yaratmış olduğu gereksinimle bir
olmasına dayanır. S. 68
Kültür endüstrisi durmadan vaat ettiği şeylerle tüketicisini durmadan
aldatır. S. 72
Kültür endüstrisi yüceltmez, baskılar. Arzunun nesnesini, kazağın
içindeki göğüsleri ya da atletik kahramanın çıplak gövdesini belirgin hale
getirerek, yalnızca, doyumun esirgenmesine alışık olduğu için çoktandır
mazoşist biz hazza indirgenen yüceltilmemiş ön hazzı kamçılar. S. 72
Kültür endüstrisinin en önemli yasası, insanların arzuladıkları şeylere
kavuşmamalarını ve bu yoksulluk içinde gülerek doyuma ulaşmalarını sağlamaktır
toplum tarafından sürekli dayatılan yoksulluk, kültür endüstrisinin her
gösterisinde, yanlış anlamaya meydan vermeyecek biçimde kurbanlarına bir daha
dayatılıp izlettiriliyor. S. 74
Günümüzde kültürle eğlencenin kaynaşması yalnızca kültürün
alçaltılmasıyla değil, eğlencenin zorla entelektüelleştirilmesiyle de gerçekleşir. Bu, insanın eğlenceyi artık
yalnız kopya olarak, yani sinema çekimi ya da radyo kaydı biçiminde tatmasından
belli olur. S.77
İzleyicinin filmde gördüğü İtalya değil, İtalya diye bir yerin var
olduğunu gösteren görüntülerdir. S.83
Kültür endüstrisi safça bir kurnazlıkla, toplumun son haline özgü bir
durumu çoktan mevcut sayar: gerçek destekçilerini kolayca tespit
edebileceklerini. Görünüşte herkesin özgürlüğü güvence altındadır. S. 85
Kültür endüstrisi, yönetilenler için duyulan olumlu ve olumsuz kaygıyı,
namuslu insanların dünyasında var olan doğrudan dayanışma olarak yansıtır. S.
86
Sanat bir meta ürünüdür, yani tüketime uygun biçimde hazırlanmış, kayda
alınmış, endüstri üretimine uyarlanmış, pazarlanabilir ve değiştirilebilir bir
üründür. Satılmak için var olan, fakat satılık olmayan bir meta türü olan sanat
için ticaret bir amaç olmaktan çıkıp tek ilke galine geldiği zaman, sanat
bütünüyle iki yüzlü bir biçimde satılamaz olur. S. 96
Kültür çelişkili bir metadır. Değiş tokuş yasasına o kadar bağlıdır ki
değiştirilemez; kullanım sırasında da öyle körü körüne tüketilir ki
kullanılamaz olur. Bu yüzden reklamla kaynaşıp kaybolur. Reklam, tekel
koşullarında anlamsız bir görünüm aldıkça, kültür mutlak bir güç kazanır
buradaki etkenler belirgin olarak ekonomiktir. Yaşamın kültür endüstrisi
olmadan da devam edeceği çok açıktır, çünkü kültür endüstrisinin tüketicide
yarattığı doygunluk ve ilgisizlik çok fazladır. S 100
Reklam, kültür endüstrisinin yaşam iksiridir. Ne var ki kültür
endüstrisinin ürünü, durmadan bir meta olarak vaat ettiği keyfi salt bir vaade
indirgediği için, sonunda, keyif verememekten ötürü gereksinim duyduğu reklamla
örtüşür. S. 101
Reklam ve kültür endüstrisi hem teknik hem de ekonomik açıdan birbiriyle
kaynaşır. Her iki alanda da aynı öğe sayısız mekanda görünür ve aynı kültür
ürününün mekanik tekrarı, propagandanın kilit sözcüklerinin durmadan
yinelenmesiyle aynı şeydir. Etkili olma baskısı altında teknik, psiko-tekniğe,
yani insanların davranışlarını manipüle etme yöntemine dönüşür. Her iki alanda
da her şey hem çarpıcı hem bildik, hem hafif hem akılda kalıcı, hem ustalıklı
hem de basit olmalıdır; amaç, dağınık bir zihne sahip yada dirençli olduğu
düşünülen müşterilerin alt edilmesidir. S. 103
Halk şarkıları, haklı yada haksız olarak üst sınıfların gözden düşmüş
kültür varlıkları diye tanımlandıysa da, öğeleri elbet uzun ve hayli dolaylı
bir deneyim sürecinde popüler biçimlerine kavuşmuştur. Buna karşılık pop
şarkıları birden bire yaygınlık kazanır. S. 105
Kültür endüstrisi, müşterilerinin kasten ve tepeden bütünleştirilmesidir.
S. 110
Müşteri, kültür endüstrisinin inandırmak istediği gibi, kral değildir;
kültür endüstrisinin öznesi değil, nesnesidir. S 110
Kitleler kültür endüstrisinin ölçütü değil ideolojisidir, kültür
endüstrisi de kitleleri kendine uyarlamadıkça var olamazdı. S. 110
Kültür endüstrisinde bir ilerleme olarak ortaya çıkan, endüstrinin
sürekli yenilik olarak sunduğu şey, hep aynı olanın kılığının
değiştirilmesinden ibarettir; değişikliğin her yerde gizlediği, kültür üzerinde
egemen olduğu günden beri değişmeden kalan kar güdüsü gibi değişmeyen bir
iskelettir. S 112
Kültür endüstrisinin kurduğu, mutlu bir yaşam için önergeler değildir,
yeni bir ahlaki sorumluluk sanatı da değildir; aksine, en güçlü çıkarlar neyin
ardındaysa ona itaat etmek yolunda uyarılardır kültür endüstrisinin
propagandasını yaptığı uzlaşı, kör, aydınlatılmamış otoriteyi güçlendirir. S.
117-118
Kültür ve Yönetim
Kültürden söz eden bilerek ya da bilmeyerek yönetimden de söz ediyor
demektir. S 121
Felsefe ve din, bilim ve sanat, yaşam tarzları ve töreler gibi
birbirinden farklı bu kadar çok şeyin ve ayrıca bir çağın nesnel tininin tek
bir ‘kültür’ sözcüğüyle özetlenişi, daha en baştan, tüm bunları yukarıdan bakarak
bir araya toplayan, taksim eden, ölçüp biçen, organize eden bir idari bakışı
ele veriyor. S 121