7 Ekim 2011 Cuma

Üçlükler - Edip Cansever

I

Gülümse! Gör ölümsüz karşılığını bunun

İşte

Lambalar, bardaklar, çiçekli güz sürahileri.

II

Günün ilk saatleri

İyi biliyorum, ilk saatleri günün

Peki, nedir öyleyse bu sabah silintisi.

III

Hiçbir dilde söylenmemiş

Hiçbir dilde yazılmamış

Sözler ve şarkılar içindeyim

IV

Neden aklıma geliyor istasyon büfesindeki duruşun

Hava soğudu –kasımın son günleri-

Kar yağacak, bembeyaz olacak unutulmuşluğun.

V

Bir gemi geçiyor, sessiz bir gemi

Oysa yolcularla dolu içi

Girince gemiye kimseler yok -dalgalardan başka-


VI

Bütün gün yağmur yağdı

Ya da bir gün içinde bir yıldan fazla

Günü ıslattı bu yağmur


VII

Nedir mi yalnızlık –kendine sor önce-

Bir sabah, erkenden, bir kır çiçeğinin üzerinde

Görünce parladığını bir çiy tanesinin.


VIII

Gölgen yok senin, ayak izlerin yok

Neden mi? Acılar barınmamış ki sende

Mutluluk yok, mutsuzluk yok.


5 Ekim 2011 Çarşamba

Vincent Van Gogh

Vincent Van Gogh
“İnsanların deli olması o denli gereklidir ki,
deli olmamak,
bir başka deli olma süreci içinde,
delilik olurdu.”
Pascal






2 Ekim 2011 Pazar

Özgür olmak mı! ne gececek ki bundan senın eline!


Adam kadına demiş ki:
-Seni seversem , birlikte olmamız gerekir, ama hep seninle olmak istersem hayatımda yapmaya alıstıgım şeyleri yapamam. Örneğin her sabah sahilde koşmaya alışkınım ben, sen olduğunda sabahları evde seninle portakal suyu içiyor olacağım. Bu da demektir ki artık sabahları koşamayacağım. Ben ben olmayacagım, başka bir şeye dönüşeceğim buna fedakarlık denir. Buna hazır değilim.
Kadın sorar:
-Peki evde benimle portakal suyu içmek de istediğin bir şey değil mi? evet eskisi kadar yalnız olmayacaksın ama yalnızken yaptığın bir sürü şeyi de yapmayı canın istemiyor olacak. Birlikte mutlu olduğumuz için. Şu ara canının zaten yapmak istemediği bişeyi yapamaman seni niye geriyor?
Adam cevap verir:- Özgür olamamaktan korkuyorum
Kadın güler:- Özgür olmak mı! ne gececek ki bundan senın eline!

1 Ekim 2011 Cumartesi

Casablanca

ilsa: Sana sonunu bilmediğim bir hikaye anlatayım mı?
rick: anlat
ilsa: seni seviyorum

27 Eylül 2011 Salı

Aslında bir lisan bir bir insan değildir. Aslında her insan farklı bir lisandır.


"Neden her kişi kendi hayatını
bir sanat yapıtına dönüştürmesin?
Neden şu ev ya da lamba
bir sanat yapıtı olsun da
benim hayatım olmasın?"
Michel Foucault

Tarih boyunca birbirlerini anlamadan göçüp gitti milyonlarca ruh


Beni anlamalısın çünkü
ben kitap değilim çünkü
ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz,
yaşarken anlaşılmaya mecburum...

23 Eylül 2011 Cuma

Orhan Veli - Birdenbire

Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.
 
Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar...
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.

22 Eylül 2011 Perşembe

Nazım Hikmet Ran - Kerem Gibi

Hava kurşun gibi ağır!
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
eritmeğe
çağırıyorum...

O diyor ki bana:

Sen kendi sesinle kül olursun ey!

Kerem
gibi
yana
yana...

«Deeeert
çok,
hemdert
yok»
Yüreklerin
kulakları
sağır...
Hava kurşun gibi ağır...

Ben diyorum ki ona:
— Kül olayım
Kerem
gibi
yana
yana.
Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
nasıl
çıkar
karanlıklar
aydınlığa..

Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
eritmeğe
çağırıyorum..




Nazım Hikmet Ran

21 Eylül 2011 Çarşamba

Ben bir başkasıdır

"İnsanların çoğu, kendileri değil başkalarıdır; düşünceleri başkalarının düşünceleridir; yaşamları başkalarını taklittir ve tutkuları ise alıntılardır.Şimdilerde insanlar özbenliklerinden korkuyorlar."
Oscar Wilde

20 Eylül 2011 Salı

Lois Wyse - Sevgi Konuşmaları

Pek çok televizyon evliliği

Yaşamlarımızı karşısında oynatmakta

Televizyon ekranının arka planında.

Bir odayı dolduracak iki yaşam yerine

İki ayrı yaşam ve saat on bir haberleri

Bir de

Sürekli kesintiler reklamlarla.

Sen ne dedin, ben ne dedim yerine

Dick ne dedi, Johnny ne dedi,

Onların konukları ne dedi?

Benimle birlikte gülmüyorsun

Gülmüyorum bende seninle.

Tüm espriler ekrandan geliyor,

Birlikte o esprilere gülüyor

Ve giderek daha çok konuşmaktan

Kaçıyoruz.

Aramızdaki ilişki pasifleşiyor

Yaşama doğru yürümemize verirse

Televizyon izin veriyor.

Suskunluktaki çok küçük konuşma

Aralıklarıyla

Konuşmakta giderek güçlük çekiyoruz

Ve konuşma giderek zor geliyor bize.

19 Eylül 2011 Pazartesi

Dead Can Dance

Şüphesiz ölüler dans edebilirler. Ölüler birer dansözdürler, sırf yaşadıklarını sandıkları için. Kimse hayal ettiği hayatı yaşamadığından yaşıyor sayılmayız. Kalbilimizin çalışıyor olması ve nefes alıp veriyor olmamız ise durumu değiştirmez. Bizler yaşadığını sanan ölülerden başka birşey değiliz. Kurduğumuz hayallerin ritmine kapılıp dans eden... Durukan


Ümit Yaşar Oğuzcan - Güzeldiniz


Bir zamanlar sizide sevmiştik hatırlar mısınız?
Güzelsiniz demiştik gerçekten güzeldiniz
Her gece ayla beraber çıkardınız gökyüzüne
Gün olur güneşler doğardı aydınlığınızdan
Gözlerinizin şavkı vururdu duvarlara
Gün olur dağ rüzgarıyla gelirdiniz
İnsanı büyüleyen bir havanız vardı
Güzelsiniz demiştik gerçekten güzeldiniz

Tutunca avuçlarımızda eriyecek sanırdık ellerinizi
Öyle beyazdılar, inceydiler anlatılmaz
Ya dudaklarınız o yaban eriği kokulu
İnsanı deli divane eden dudaklarınız
Hiç öpmemiştik ama bilirdik tadını öpmüşcesine
Zekiydiniz aklımızdan geçenleri bilirdiniz
Bir aşık yüreğiyle severdik sizi
Güzelsiniz demiştik gerçekten güzeldiniz

Nereye gitsek sizi bulurduk karşımızda
Yürüsek gölgemiz, uyusak düşümüzdünüz
Kır çiçekleri açardı bastığınız yerde
İyot kokuları gelirdi uzak denizlerden
Gözlerinize gemilerin biri gelir biri giderdi
Yosun yeşili elbiseler giyerdiniz
Bilseniz nasılda yakışırdı size

Şimdi ne desek faydasız, yoksunuz
Bir karanlıktır bıraktığınız arkanızda
Yüzünüzü görmek mümkün değil artık
Kulaklarımızda yalnız aksi kaldı gülüşlerinizin
Hani yokluğunuz bu kadar uzun sürmeyecekti
Hani giderken yine gelirim demiştiniz
Vefasızlık bile yakıştı size
Güzelsiniz demiştik güzeldiniz gerçekten

Ümit Yaşar Oğuzcan

Ümit Yaşar Oğuzcan - Kum

Sen kum nedir bilmezsin
Deniz nedir görmedin ki.
Yum gözlerini zamanı düşün,
Deniz bir gözünde
Kum bir gözündedir…

Sen taş nedir bilmezsin
Dağa çıkmadın ki.
Yürü ufuklara doğru,
Dağ bir ayağında
Taş bir ayağındadır…

Sen kül nedir bilmezsin
Ateş yakmaın ki.
Uzat ellrini gökyüzüne,
Ateş bir elinde
Kül bir elindedir…

Sen kan nedir bilmezsin
Ölmedin,öldürmedin ki.
Yat toprağa boylu boyunca,
Ölüm bir yanında
Kan bir yanındadır…

Sen aşk nedir bilmezsin
Beni sevmedin ki.
Ağla, ağlayabildiğin kadar,
Bütün güzellikler sende
Aşk, aşk bendedir.


Ümit Yaşar Oğuzcan

Ümit Yaşar Oğuzcan - Denklem

- 1 -
kapadılar dünyaya perdeleri
ne karanlık ne soğuk ne rüzgar
örtündüler masmavi geceleri
seviştiler gün doğuncaya kadar
1+1=1 oldular.

- 2 -
eridi zaman içinde düşünceleri
ölümsüzlüğün çağırdığını duydular
silindi ak duvardan kara gölgeleri
çöktü yorgun gözlerine uykular
1-1=1 oldular.




12 Eylül 2011 Pazartesi

Merhaba, Seni Seviyorum

Merhaba, seni seviyorum,
Adını söylemeyecek misin?
Merhaba, seni seviyorum,
Bırak oyununa dalayım.
Merhaba, seni seviyorum,
Adını söylemeyecek misin?
Merhaba, seni seviyorum,
Bırak oyununa dalayım.

Yokuş aşağı yürüyor,
Kimseyi umursamadan,
İnanıyor musun ki o sen olacaksın
Melekler kraliçesini kendine baktıracak?

Merhaba, seni seviyorum,
Adını söylemeyecek misin?
Merhaba, seni seviyorum,
Bırak oyununa dalayım.
Merhaba, seni seviyorum,
Adını söylemeyecek misin?
Merhaba, seni seviyorum,
Bırak oyununa dalayım.

Öyle burnu havada ki,
Gökteki bir heykel gibi,
Kolları hain ve bacakları uzun,
Ne zaman kıpırdasa, beynim bu şarkıyı haykırıyor.

Kaldırımlar önünde diz çöküyor,
Hoş bir şey dilenen köpek gibi.
Dikkatini çekebileceğini mi sanıyorsun, şaşkın?
Bu kara renkli mücevheri kopartabileceğini mi sanıyorsun?
Merhaba,
Merhaba,
Merhaba,
Merhaba,
Merhaba,
Merhaba,
Merhaba,
Seni istiyorum.
Sana ihtiyacım var.
Sevgilim.
Sevgilim.
Merhaba,
Merhaba,
Merhaba.

The Doors

11 Eylül 2011 Pazar

Frida Kahlo (1907-1954)



Tam adı Magdalena Carmen Frieda Kahlo y Calderón olan Meksikalı ressam Frida Kahlo’nun çalışmalarındaki en ilginç özelliği sürekli kendi portrelerini yapması. Sağ bacağı diğerine göre daha cılız olan sanatçı aynı zamanda kısa hayatı boyunca sürekli sağlık sorunları ile yüz yüze gelmiş. Mexico City’de doğan ve orada ölen Frida Kahlo, neden kendi portrelerini yaptığı sorusuna, “Sürekli kendi portrelerimi yapıyorum çünkü genelde yalnızım ve en iyi bildiğim konu kendimim” diye cevap vermiş.



10 Eylül 2011 Cumartesi

Dilediğimce


Ah, Tanrı dünyayı yeniden yaratsaydı
Yaratırken de beni yanında tutaydı;
Derdim: "Ya benim adımı sil defterinden,
Ya da benim dilediğimce yarat dünyayı."

Ömer Hayyam

Bitik Adam

"Onu çeken, insanların mutsuzlukları içindeki halleriydi, insanların kendileri değildi, mutsuzluklarıydı ve insanın olduğu her yerde buna rastlyordu, diye düşündüm, insankolikti o, çünkü mutsuzluk özlemi çekiyordu. İnsan mutsuzluktur, dedi hep, diye düşündüm, yalnızca budala olan bunun aksini savunur..doğmak mutsuzluktur, dedi, yaşadığımız sürece de bu mutsuzluğu sürdürürüz..’-BİTİK ADAM..-THOMAS BERNHARD
‘var olmak umutsuzluğa düşmekten başka bir şey değildir ki , dedi.. uyandığımda iğrenerek düşünüyorum kendimi ve başıma geleceklerin hepsi tüylerimi diken diken ediyor.. yattığımda ölmekten , bir daha uyanmamaktan başka bir isteğim olmuyor , ama sonra gene uyanıyorum ve korkunç süreç yineleniyor , yineleniyor sonuçta elli yıl boyunca , dedi.. elli yıl boyunca ölmekten başka bir şey düşünmediğimizi düşünerek gene de yaşıyor olmamız ve bunu tamamen tutarsız olduğumuz için değiştiremememiz , dedi.. çünkü biz kendimiziz acınacak olan , alçağın ta kendisiyiz..’

‘bizi cezbeden şeylerle doğal olarak pratik bir ilişki kurmak isteriz , demişti bir keresinde , yani en çok da hastalar ve deliler ve yaşlılar ve ölülerle , çünkü teorik ilişkiye bağımlıyızdır , tıpkı müzikte olduğu gibi uzun süre teorik ilişkiye bağımlıyızdır, dedi diye düşündüm.. onu çeken , insanların mutsuzlukları içindeki halleriydi , insanların kendileri değildi , mutsuzluklarıydı ve insanın olduğu her yerde buna rastlıyordu , diye düşündüm , insankolikti o , çünkü mutsuzluk özlemi çekiyordu.. insan mutsuzluktur , dedi hep , diye düşündüm , yalnızca budala olan bunun aksini savunur.. doğmak mutsuzluktur , dedi , yaşadığımız sürece de bu mutsuzluğu sürdürürüz , bir tek ölüm kesip atar bunu.. bu , hep mutsuzuz demek değildir , mutsuzluk yoluyla mutlu olabiliriz, dedi , diye düşündüm..’


‘akıl nerede ortaya çıkarsa çıksın yok edilir ve hapsedilir ve doğal olarak her zaman akılsızlık olarak damga yer , dedi , diye düşündüm lokantanın tavanına bakarken.. ama konuştuklarımızın hepsi saçma , dedi , diye düşündüm , ne dersek diyelim saçma ve yaşamımızın tümü de başlı başına bir saçmalık.. ben erken kavradım bunu , düşünmeye başlar başlamaz kavradım , biz yalnızca saçma şeyler söylüyoruz , söylediğimiz her şey saçma , ama bize söylenen şeylerin de hepsi saçma , yani söylenen şeylerin hepsi de saçma , yani söylenenlerin hepsinin saçma olduğu gibi , bu dünyada yalnızca saçma şeyler söylendi şimdiye kadar , dedi , gerçekten ve doğal olarak da yalnızca saçma şeyler yazıldı , elimizdeki yazılı metinlerin hepsi saçmalık , tarihin kanıtladığı gibi yalnızca saçmalık olabilecekleri için , dedi , diye düşündüm..’



‘daha kesin söylemek gerekirse biz , yanlış anlamalar içine doğuyor ve var olduğumuz sürece bu yanlış anlamalardan bir daha kurtulamıyoruz , istediğimiz kadar çaba gösterelim boşuna.. bu gözlemi herkes yapıyor zaten , dedi , diye düşündüm , çünkü herkes durmadan bir şey söylüyor ve yanlış anlaşılıyor , işte bir tek bu noktada herkes gene anlaşıyor , dedi , diye düşündüm.. bir yanlış anlaşılma , bizi yanlış anlaşılmalar dünyasına sokuyor , ona bir yığın yanlış anlaşılmadan oluşan bir şey olarak dayanmak zorundayız ve büyük bir yanlış anlaşılmayla da onu terk ediyoruz , çünkü ölüm en büyük yanlış anlama , dedi , diye düşündüm..’


‘dostluklar , diye düşündüm , deneyimlerin gösterdiği üzere , eninde sonunda kişilerin ancak benzer çevrelerine kurulu olduğu zaman sürekli olabiliyor , diye düşündüm , bunun dışındaki her şey aldatmaca..’


‘bu odalardan nefret ediyordum ve bu odakların içindekilerden nefret ediyordum ve evden dışarıya çıktığımda evin önündeki insanlardan nefret ediyordum , birden bu insanların hepsine aksi davranmıştım , oysa onlar benim yalnızca iyiliğimi istiyorlardı , ama işte zamanla bu sinirime dokunmuştu , hiç bıkmadıkları yardıma hazır oluşları birden beni derinlemesine itmişti.. çalışma odama kapanıp pencereden dışarıya diktim gözlerimi , kendi mutsuzluğum dışında başka bir şey görmeden dışarıya koşup herkese bağırıp çağırdım.. ormana koşup bitkin bir halde bir ağacın dibine çöktüm..’
‘kuramda anlıyoruz insanları , ama uygulamada onlara katlanamıyoruz , diye düşündüm , onlarla çoğunlukla isteksiz birlikte oluyor ve onlara kendi bakış açımızla davranıyoruz.. oysa insanlara kendi açımızdan değil her açıdan bakmalı ve ona göre davranmalıyız , diye düşündüm , onlara öyle davranmalıyız ki, onlara önyargılı davranmadığımızı söyleyebilelim , ama bunu beceremiyoruz , çünkü gerçekten de herkese karşı önyargılıyız..’
BİTİK ADAM , Thomas Bernhard , Çeviri : Sezer Duru , YKY , Aralık 2000..

5 Eylül 2011 Pazartesi

Macbeth

Hayat dediğin ne ki:
yürüyen bir gölge, bir zavallı kukla bu sahnede.
Bir daha da duyulmayacak artık sesi.
Bir aptalın anlattığı bir masal bu:
kuru gürültüler, deli saçmalarıyla dolu.
William Shakespeare (Macbeth)




Savaşma çay yap!

"Bütün savaşlar, kendileri savaşamayacak kadar korkan, bu yüzden dünyanın gençlerini dövüştüren hırsızlar arasında yapılır."
Emma Goldman

"Beyinsizlik sadece politika mesleğinde özür sayılmaz."
Napolyon

"Şeytan bir günah işleteceği zaman işe, bu günahı kutsallık zırhına sokmakla başlar."
William Shakespeare

"Savaşları çıkaranlar zenginler, ölenlerse yoksullardır."
Jean Paul Sartre

"Savaş bir serüven değildir. Bir hastalıktır. Tifüs gibi."
Antoine De Saint Exupery

"Bir cinayet insanı katil yapar. Milyonlarca cinayet ise kahraman."
Charlie Chaplin

"Savaşa aklım ermiyor. Barışta karşına çıksa içki ısmarlayacağın adamı, cephede öldürüyorsun."
Thomas Hardy

"Bütün savaşlar ilk otuz gün için ilgi çekicidir."
Arthur Schlesinger Jr.

"Akıllılar dövüşmeden önce kazanırlar, cahiller kazanmak için dövüşürler."
Zhuge Liang