Karanfil-Sigara-Çay muhteşem üçlüsü vardır. Daha
önce duymamış olabilirsiniz çünkü ben uydurdum. Dostlarla sohbetlerde hele Tom
Waits çalıyorsa, koyu sohbetin tamamlayıcısıdır bu üçlü. Bir yandan çaylar
yenilenip konu konuyu açarken ortamın süslü kokusu oluverir karanfil. Deneyin,
Edip Cansever’in dediği gibi bir sevdayı büyütürsünüz böylece…
YERÇEKİMLİ KARANFİL
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce.
Edip Cansever
“Bazan da bir yerde kuşlar vardır
Ne uçmak, ne görünmek için
Bir karanfil pencereyi deler
Bir kapı kendiliğinden kapanır
İstesek sevişirdik, ama olmadı
Biz değil yaşayan acılardır.”
”Edip Cansever”
Hakkınız var, güzel değildir
ihtimal,
Mübalâğa sanatı kadar,
Varşova'da ölmesi on bin kişinin,
Ve benzememesi
Bir motörlü kıtanın bir karanfile,
'Yârin dudağından getirilmiş'
Mübalâğa sanatı kadar,
Varşova'da ölmesi on bin kişinin,
Ve benzememesi
Bir motörlü kıtanın bir karanfile,
'Yârin dudağından getirilmiş'
Orhan Veli Kanık
Kosmosun Kardeşliği Adına
"Ne üs kurmağa geldim yıldızına
Ne petrol, ne yemiş imtiyazı istemeğe
Koka-kola satacak da değilim
Selamlamaya geldim seni yeryüzü umutları adına
Bedava ekmek ve bedava karanfil adına"
Saksılarda hâlâ tek tük karanfil bulunursa da ovada güz nadasları yapıldı çoktan, tohum saçılıyor. Ve zeytin devşirilmekte. Bir yandan kışa girilmekte, bir yandan bahar fidelerine yer açılıyor. Bense hasretinle dolu ve büyük yolculukların sabırsızlığıyla yüklü yatıyorum demirli bir şilep gibi Bursada...”Nâzım Hikmet”
'' Gözlerin kaç gece eder..?
Dudakların kaç karanfil..?
Gülünce sehpalar devriliyor,
kızgınlığın kaç yanardağı..? ''
' Atilla İlhan
Dudakların kaç karanfil..?
Gülünce sehpalar devriliyor,
kızgınlığın kaç yanardağı..? ''
' Atilla İlhan
bizde bilirdik sevgiliye karanfil almasını lakin aç idik yedik karanfil parasını...“Yılmaz Güney”
Aslında bu denli güzel kokmaz hiç bir karanfil, Onda seni kokladığımdan bunca güzel. Aslında bu denli güzel olmaz hiç bir Sarıyer, Orda seni öptüğümden bunca güzel. Aslında bunca güzel olmaz hiç bir dünya, Seni sevdiğim için dünya da böyle güzel. Aslında bu denli deli değildim sor kime istersen, Sevince seni delilik bile bak ne güzel. Aslında sen dünya güzeli değilsin, Sevdiğim için dünyada tek güzelsin..“Aziz Nesin”
Konuşuyorsun, kanatlı bir karanfil dudakların.
Gözlerin iki dağ suyu güldükçe köpüklenen
İndiriyorsun kirpiğini upuzun bir güz.
Bir kapı önündeyim, girsem suç gitsem ayaz
Gözlerin iki dağ suyu güldükçe köpüklenen
İndiriyorsun kirpiğini upuzun bir güz.
Bir kapı önündeyim, girsem suç gitsem ayaz
Şükrü ErbaşÜç kez seni seviyorum diye uyandım Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim Bir bulut almış başını gidiyordu görüyordum Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun
İlhan BerkGözlerinde yıldızlar gezdirdiğin zamanlardı gövdenden gövdeme akan bir karanfil gecesi denizine geldiydim senin kendimi seninle değişmek için”Birhan Keskin”
Yarin dudağından getirilmiş Bir katre alevdir bu karanfil, Gönlüm acısından bunu bildi! Düştükçe vurulmuş gibi, yer yer Kızgın kokusundan kelebekler; Gönlüm ona pervane kesildi.”Ahmet Haşim”
Saymadim hasretinle bu kacinci yilbasi Bir ihtimal de olsa doner diye bekledim Ne bir demet karanfil ne bir damla gozyasi Bir hal hatir sormayi dener diye bekledim Cemal Safi