Şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mayıs 2011 Pazar

Monologmati



Suçu benim üstüme at: Zamanlama hatası derim.
Suçu benim üstüme at: Batık gemilerin de bir rotası olduğunu saklarım.
Suçu benim üstüme at: Taşa inanan bir tanrı parçasıydı derim.
Suçu benim üstüme at: Aşk değildi o; yalnızca bir isim benzerliğiydi diye söylenirim.
Suçu benim üstüme at: Örgütlü kalp ağrılarıydı derim. Geceleyin arkadaş evine sığınan ağır yaralı bir militan kadar güzeldi derim.
Suçu benim üstüme at: Yaz sıcağında kasıklarından yükselen ter kokusunu parfüm niyetine kullanacaktım, demem.

yatağını çıyanlarla süslerdi.
akşamları yatmadan bir ikisini atıştırırdı.
tehlikeli kesikti.
tehlikeli kesikler gibi sevişirdi.
eve bir giyotin almak isterdi hep.
fazla arkadaşlar için.
fazla gözyaşları için.
fazla laubalilikler için.
islamiyet'ten önce Kabe'de duran üç puttan
biri oydu, biri ben.
öbürkünden arada bir şifreli mektuplar alırdık.
mektuplara gülerdik biz. mektuplara gülmekle geçerdi vaktimiz.
mutluyduk.
cahildik ve bununla mutluyduk.

Suçu benim üstüme at:
Biz, biraraya geldiğimizde anlamlı bir kelime oluşturan iki heceydik -- bunu itiraf etmem.
Suçu benim üstüme at:
Evet, aramızda kronolojik bir sıralama vardı duygular açısından. Şiddetin yolaçtığı her türlü maceraya düşkündü o.
Yara kabukları biriktirirdi. Açıksözlülük biriktirirdi -- ağzımdan alamazlar.
Suçu benim üstüme at.
Suç beni bağlamaz.
Suç bana çarpmaz.

jilette pusu kurmuş yılandı. ( galiba infilak etti. )
yılanın kirpiklerine bulaşmış asitti. ( galiba punk. )
horizantaldi. ( şüphesiz prozac efsanesiydi. )
bütün anlamları bataklıktı. ( tut ki, boşlukta dinozordu. )
kâh çokluktu, kâh eksiklikti. ( aritmatiği zayıf. )
ucuz atlattığım bir cinayet girişimiydi. ( ahlakı pekiyi. )
saçma sarı'mdı. ( her renk bir diğerini gölgede bırakır. )
marjinal ela'mdı. ( sırra kadem basan hatıralarla avunurdu. )
piercing prensi'mdi. ( çoğu kere, uzak gemi lodosu. )

böcek tarlam! bana hiç değilse bir mail at.
japon kâğıt kaplama sanatım! hayatta mısın?
geceleri kanımı emmekle bahtiyar olan sivrisineklerle var mı bir akrabalığın, yakınlığın?!

K. İskender

21 Şubat 2011 Pazartesi

ESKİ MISIR ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER

‘ben dünüm , bugünüm , yarınım..

varlığımla dolmayan gün yoktur..

benim açtığım yoldur şimdiki çağ..’
‘ÖLÜLER KİTABI’ndan..




‘şen geçir günlerini , bıkmadan , yorulmadan :

ne malını mülkünü öbür dünyaya götürebilirsin ,

ne de geri gelirsin öteki tarafa gidince..’


‘elinde keskiyle çalışan sanatçı

tarlayı belleyen ırgattan fazla yorulur

akşam olunca yan gelip yatar mı.. ne gezer..

kolları koparcasına çalışır

ortalığı aydınlığa kavuşturmak için..’


‘işitilmemiş sözler bulsam , garip cümleler söylesem ,

kimselerin kullanmadığı bir dilim olsa ,

tekrarlanmamış , bayatlamamış deyimlerimle

eskilerin sözlerinden uzaklaşsam..’

ANKHU (m.ö. 2000 yılları..)



AKHENATEN’İN YAKARIŞI..

senin tatlı soluğundur benim soluğum ,

güzelliğin her zaman gözlerimin önünde..

duyabilsem sesini kuzey rüzgarında ,

güzelim , seninle dinçleşir bedenim..

uzat ellerini , yol göster ruhuma , canıma can kat :

beni sonsuzluğa çağırsan hazırım gitmeğe..

DİN ADAMI ANKHU’NUN

BOZUK DÜZENDEN YAKINMASI

olup bitenler , çileden çıkarıyor insanı :

memleket baştan başa azapla kıvranıyor ,

yıldan yıla büsbütün allak bullak…

bir öncekini aratıyor her geçen yıl..

kargaşalık var ülkede , yıkımın eşiğindeyiz..

kapı dışarı ettiler adaleti ,

haksızlık kol geziyor hükümet çevrelerinde..

tanrıların tasarıları karman çorman ,

tanrı buyruklarına aldırış eden yok..

memleketin durumu berbat,

ne taraf baksak çile ,

halk yas tutuyor kentlerde de , taşrada da…

millet yoksulluktan perişan ,

insanlarda ne saygı kaldı , ne sevgi..

huzur sultanları bile ter ter tepiniyor..

gün doğunca baş çeviriyoruz

gece olanları görmemek için..

olup bitenler , çileden çıkarıyor insanı :

dertler tümen tümen geliyor bugün..

yarın ıstırapların seli kopup gelecek..

memleket baştan başa tedirgin,

ama ağzını açıp tek kelime söyleyen yok..

masum insan kalmadı artık,

herkesin işi gücü fesat..

yürekler yas içinde , tasa içinde..

komut verenle komut alan bir-örnek,

ikisinin de dünya umurunda değil..

her sabah kalkar kalkmaz görüyoruz durumu,

ama düzeltmek için çabaya girişmiyoruz..

dün neyse bugün de o..

miskinlik sinmiş insanların yüzüne ,

kimse laf anlamıyor ,

anlayıp kızanlar bile dilini tutuyor..

yaman bir acıyla kıvranıyorum durmadan :

yoksullar , zengin karşısında güçsüz..

ne acıklı bunu görüp de haykırmamak..

ama anlamayanlara dil dökmek daha acı..

insan , sesini yükseltmeye görsün ,

başlıyor gerçekleri bilmeyenlerin öfkesi..

bugünlerde herkes sırf kendini dinliyor ;

kendinden başkasına inanan yok..

hiç ilişki kalmadı gerçekle söz arasında…

ANKHU (m.ö. 2000 yılları..)

‘ESKİ MISIR ŞİİRİ’ , TALAT S. HALMAN , Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları , 1972..

18 Şubat 2011 Cuma

ŞEYH BEDRETTİN DESTANI..


ŞEYH BEDRETTİN DESTANI..

6.

bir gece bir denizde yalnız yıldızlar
ve bir yelkenli vardı.
bir gece bir denizde bir yelkenli
yapayalnızdı yıldızlarla.
yıldızlar sayısızdı.
yelkenler sönüktü.
su karanlıktı
ve göz alabildiğine dümdüzdü.

sarı anastasla adalı bekir
hamladaydılar.
koç salihle ben
pruvada.
ve bedreddin
parmakları sakalına gömülü
dinliyordu küreklerin şıpırtısını.

ben:
— ya! bedreddin! dedim,
uyuklayan yelkenlerin tepesinde
yıldızlardan başka bir şey görmüyoruz.
fısıltılar dolaşmıyor havalarda.
ve denizin içinden
gürültüler duymuyoruz.
sade bir dilsiz, karanlık su,
sade onun uykusu.
ak sakalı boyundan büyük küçük ihtiyar
güldü,
dedi:
— sen bakma havanın durgunluğuna
derya dediğin uyur uyur uyanır.

bir gece bir denizde yalnız yıldızlar
ve bir yelkenli vardı.
bir gece bir yelkenli geçip karadenizi
gidiyordu deliormana
ağaçdenizine…

NAZIM HİKMET

(Şeyh Bedrettin Destanı’nın 6. bölümü , YKY yayınları..)

14 Şubat 2011 Pazartesi

Didâr Olur - Sultan Selim'in Şah İsmail'e Yazdığı Şiir

Sultan Süleyman’ın Şah İsmail’e Çaldıran Savaşından önce yazdığı şiir.Daha öncesinde birbirlerine yazdıkları hakaret dolu mektuplardansa bu şiirin Şah’ın moralini bozacağını düşünmüş sanırım.Çünkü Şah İsmail de şiir yazıyordu ve Hıtayi ismini kullanıyordu. Sultan Selim bu şiiriyle şiirde de kendisinin daha üstün olduğunu göstermek istemiş.

Sultan dizelerini gerçekten sanatkarane düzenlemiş.Hem satır olarak hem de sütun olarak okunduğunda aynı dizeler sıralanıyor.

Didâr Olur

Sanma şâhım | Herkesi sen | Sâdıkane | Yâr olur
Herkesi sen | dostun mu sandın | belki ol | ağyâr olur
Sadıkâne | belki ol | âlemde bir | serdar olur
Yâr olur | ağyâr olur | serdar olur | dildâr olur

Yavuz Sultan Selim



2 Şubat 2011 Çarşamba





Çocuktuk
ve bilmiyorduk hergün bir yerlerde birilerinin öldüğünü
Henüz çocuktuk
ve ölenler
onlarda çocuktular.
...
Büyüdük,
Kimi zaman eğlendik
kimi zaman güldük
Ve açlığı gördük
Dayanılmaz birşeydi bu
Yaşamanın ve nefes almanın ötesinde
Ama bilmiyorduk
Orda bir yerde ölen çocuklar olduğunu
Bir yelerde bir AFRİKA olduğunu!..

Fakat
İnsanlar soluyor
Yaşamın kıyısına bile varamadan
AFRİKA'DA ÇOCUKLAR ÖLÜYOR
İNSANLAR Bİ DERİ Bİ KEMİK
Cesaretin var mı? Hey can..
Cesaretin var mı? Dayanmaya
Tükenir gücün
Öfken
Okunur yüzünden
Öfken açlığadır
İsyanın açlığa!

31 Ocak 2011 Pazartesi

Ümit Yaşar Oğuzcan - Jet Sosyete

Jet Sosyete

Bir gün Nis’te gezerler ,bir gün Montekarlo’da

Roma’da tatlı hayat, Paris’te en son moda

Kristal kadehlerde şampanya, viski-soda

Acayip bir şey gibi bakarlar sefalete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Yüzlerde tonla boya, tırnaklar manikürlü

Hangi bahsi açsanız hepsi de en kültürlü

Oyunlar çeşit çeşit, eğlence türlü türlü

Dayanmışlar pek çoğu birer kirli servete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Sahtekarlık denince ne ararsan bulunur

Sadakat bir aptallık, vefa en büyük kusur

Zinanın adı flört, sevginin adı amur

Gırtlaklarına kadar batmışlar rezalete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Doğru yolu görenler yürümeyi şaşırır

Erkekler birbirinin sevdiğini aşırır

Kadınları her sene dokuz çocuk düşürür

Değişiklik adını verirler ihanete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Katılırlar her çeşit eğlence kervanına

Yatlarla yanaşırlar çılgınlık limanına

Benziyor kadınları kuyumcu dükkanına

Asil olmak yetişir, lüzum yok fazilete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Tabesabah eğlenip, akşama dek uyurlar

Uyanınca dikkatle giderilir kusurlar

Bol bol gülerler amma güç mutlu olurlar

Kanıksamış her biri her türlü saadete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Karıştırmaya gelmez mazilerini onların

Bir servete mal olur partileri onların

Sabun köpüğü gibi sevgileri onların

Binbir hata işleyip düşmezler nedamete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Kompliman en ucuzu, nükteyse en bayağı

Şoförde üniforma, frak giyer uşağı

Denktir birbirine ipi ile kuşağı

Değer verirler yalnız parayla saadete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Duydukları rehavet, asla yorgunluk değil

Dünyalarında ilim, sanat olgunluk değil

Mutlu azınlık onlar, bitli çoğunluk değil

Nasırlı kalplerinde yer yoktur merhamete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Ümit Yaşar Oğuzcan

Sözüm Meclisten Dışarı

s.155


28 Ocak 2011 Cuma

Özdemir Asaf

ONARMAK ZORDUR

Şarkılar değil de
Hep kulaklar bitiyor,
Onarmak zordur.

Bir yürek üşümüş
Kapamış kapılarını,
Onarmak zordur.

Bir şey yitirilmiş
Hiç eskimeyecektir,
Onarmak zordur.
İnsanin içine düşen korku
Özgürlüğünden olmuştur,
Onarmak zordur

Ölümü düşünmek yenilmek,
Sevmek ölümü yenmektir,
Onarmak zordur


BEN DEĞİLDİM

Bir aksam ustu pencerenden bakıyordun
Ağır ağır, yollara inen karanlığa.
Bana benzeyen biri geçti evinin önünden.
Kalbin başladı hızlı hızlı çarpmaya..
O gecen ben değildim.

Bir gece, yatağında uyuyordun..
Uyanıverdin birden, sessiz dünyaya.
Bir rüyanın parçasıydı gözlerini açan,
Ve karanlıklar içindeydi odan...
Seni gören ben değildim.

Ben çok uzaktaydım o zaman,
Gözlerin kavuştu ağlamaya, sebepsiz ağlamaya.
Artık beni düşünmeye başladığından
Bıraktın kendini aşk içinde yasamaya..
Bunu bilen ben değildim.


Bir kitap okuyordun dalgın..
İçinde insanlar seviyor, ya da ölüyorlardı.
Genç bir adamı öldürdüler romanda.
Korktun, bütün yininle ağlamaya başladın..
O ölen ben değildim..

ÖZDEMİR ASAF


Yalnızlık

yalnız kaldınız sanırsınız,
biliyorum.
yalnız
bırakılmışsınız,
biliyorum.
ötesi yok.
2
ötesi var:
yalnızlık
müziğin
bile seni dinlemesidir.
yalnızlık
insanın kendine mektup yazması
ve
dönüp dönüp onu okuması
yalnızlığın da ötesidir.

Özdemir Asaf


ALDANI-ALDATI


Benim düşlerimin içinde
O uyuyordu,duyuyordum.
Ben bir uykusunda onun,
Bir düş'ünde bulundum...
Uyuyordu,duyuyordu,
Avundum.

II

Benim düşlerimin içinde
O uyumuyordu,biliyordum.
Ben ne bir uykusunda onun,
Ne de bir düş'ünde bulundum...
Bulunsaydım,
Vururdum....

Özdemir Asaf


16 Ocak 2011 Pazar

Yabancı - Nilgün Marmara

YABANCI

En yakın yabancı sendin,
Daha sürülmemişken ışığın biberi
Yaramıza,
Yaslanırken boşlukta duran bir merdiveni
henüz.

Güzdü sonsuz bir çöle takılan bakışımız,
İlkyaz derken -kışı gözden kaçıran
Yüzlerce eller yukarı, saygı duruşlarımız
En güçsüz kollarla-
Çözüldü aşkın zarif ilmeği
Bulandı aynalar duruluğu.
Çok gizli bir doğru gecenin toyluğunda
Bilmedik çekenin yanlış bir uzaklık
olduğunu..

Yabancıların en yakınıydın sen !

NİLGÜN MARMARA

Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın

Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.


BEN SENİ SEVDİM Mİ 
 
Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne 
Tuttum, ta içime oturttum seni 
Aldım, okşadım saçlarını, öptüm 
İçtim yudum yudum güzelliğini 
 
Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette 
Bendeydi özlemlerin en korkuncu 
Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan, 
Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu 
 
Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu 
Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim 
Biri vardı ağlayan gecelerce 
Biri vardı sana tutkun; o bendim 
 
Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük 
En solmayan güller açtı içimde 
Ömrümü değerli kılan bir şeydin 
Sen benim bozbulanık gençliğimde 
 
Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya 
Bir çizgiye vardım seninle beraber 
Ve bir gün orada yitirdim seni 
Ben seni sevdim mi? Sevdim, ya sen beni? 

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN


14 Ocak 2011 Cuma

KİM GÖLGESİNDEN KAÇABİLİR Kİ?




Geçtiğimiz yollarda kaybettiklerimizin bize en büyük kötülüğü kendilerini tekrar, tekrar hatırlatmalarıdır.

Bir kere kaybetmekle kurtulamadığımız şeylerdir.

Yoklukları hayatımızdaki varlıkları haline gelir.

Hep ama hep hatırlarız.

Ne biçim kaybetmektir bu?

Kim gölgesinden kaçabilir ki?

Bazen duygularımız bizden erken yaşlanır ve bizden hayatın geri kalanını alır.

Hayatın, kendini anlayanları cezalandırmasıdır bu...

Durup, durup ardına bakan kadınlar vardır.

Geçmişi düşünmekten şimdiyi yaşayamazlar.

Her şeyi didikleyip duran mazisinin gölgesinden,

anılarının yükünden bir türlü kurtulamayan gözleri ufuk yorgunu kadınlar.

Güçlü, köklü bir biçimde yeni arkadaş edinecek yaşları geride bıraktıysan eğer,

hasar görmüş eski arkadaşlıkları onaracak çağı da geride bırakmış oluyorsun.

Zaman ilerledikçe birçok şey, daha zor olmaya baslar. Beklentisi yüksek olan kadınların yalnızlığı daha koyu oluyor. Büyük lafların gölgesinde geçen hayatlar,

bir daha iflah olmuyor, geçip gittiğiyle kalıyor.

Zaman, aşk...... her şey!

Ayrılıkları ayrıntılar acıtır.

MURATHAN MUNGAN

13 Ocak 2011 Perşembe

Biraz Thomas Bernhard

Bunca aptallığın olduğu yerde

Korku sapıklıktır çocuğum.

Gençler inanırlar

Gelecekleri olduğuna

Ama kimsenin yoktur geleceği…



Ağaç yok

Perhiz Çarşambası


Ağaç yok
Seni anlayacak.
Orman yok,
Nehir yok.

Buz değil, kar değil
Don yok.
Kış yok hey!
Ben yok.

Fırtına yok
Doğu değil, batı değil
Dorukta mezar yok,
Ağlamak yok, acı yok-
Ağaç yok...

Thomas Bernhard