30 Kasım 2015 Pazartesi
O şairden başka hiçbir şeye benzetilemezdi
"ölebilirim genç yaşımda,
en güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim.
şimdi kavak yelleri esiyorken başımda,
sevgilim,
seni bir akşamüstü düşündürebilirim."
"Birinci sınıfa başladığım gün, öğretmen “şiir bilenler parmak kaldırsın” dediğinde ben de parmak kaldırdım. Benden önce kalkanlar ya Atatürk, ya bayram ya da anne şiirleri okudular alkışlar eşliğinde. Sıra bana geldiğinde siyah rugan ayakkabılarımın gıcırtıları eşliğinde heyecanla tahtaya kalkıp o küçücük yaşımda evdeki toplantılarda sık sık okunan ve bu yüzden ezberlediğim babamın bir şiirini okudum; ama şiir bittiğinde alkış değil derin bir sessizlik doldurdu sınıfı. Ve sonra öğretmenin, “Sen bu şiiri nereden biliyorsun, kim ezberletti bu şiiri, kimin şiiri bu?” diye art arda soruları sıraladı…
– Babamın.
– Baban ne iş yapıyor?
– Matbaacı.
– Babana söyle, yarın okula gelsin.
Akşam eve gider gitmez olanları anlattım babama ve beklediğim gibi bir yanıt aldım babamdan… Evet, sessizce dinledi ve güldü, yalnızca güldü…. “Uzun saçları, gür bıyıkları, siyah beresi, bakışlarındaki ışıltısı, r’leri söyleyemeyişi” onu arkadaşlarımın babalarından ayırıyordu. Babamın Özdemir Asaf olduğunu öğrenmem için ilk kitabının basılmasını beklemem gerektiğini o günlerde bilmiyordum.” Özdemir Asaf'ın kızı Seda Arun'dan...
Türk edebiyatının çelebi ismi Haldun Taner, Özdemir Asaf’ı şöyle tanımlar; “O şairden başka hiçbir şeye benzetilemezdi. Gençliğinden beri bakışından, duruşundan, yürüyüşünden ve özellikle düşünüşünden bohem, özgür, şair kişiliği kolaylıkla okunurdu. Onun kadar nezaketini ve akıl ölçüsünü bir an bile yitirmeyen başka insan tanımadım. nezaket Özdemir’in takısı değil özüydü…” Not: Fotoğraftaki gazetede ilk yazısı yayımlanır.
26 Ekim 2013 Cumartesi
Her neyse...
''Türkiye’de istanbul ne ise
İstanbul’da gece ne ise
Gecede yürümek ne ise
Yürürken düşünmek ne ise
Seni unutamamacasına düşünmek ne ise
Unutamamanın anlamı ne ise
Seni sevmek ne ise
Saklayayım mı yok söyleyeyim derken
Birden aşka düşmek ne ise.
Her neyse...''
18 Ekim 2011 Salı
Hayatı Öğrendim - Özdemir Asaf

YAŞ 5
Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar korkuttuğunu öğrendim.
YAŞ 7
Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim.
YAŞ 12
Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak olduğunu öğrendim.
YAŞ 13
Annemle babamın elele tutusmalarının ve öpüşmelerinin beni daima mutlu ettiğini öğrendim.
YAŞ 15
Bazan hayvanların kalbimi insanlardan daha fazla ısıttığını öğrendim.
YAŞ 18
İlk gençlik yıllarımın keder, şaşkınlık, ıstırap ve aşktan ibaret olduğunu öğrendim.
YAŞ 24
Aşkın kalbimi kırabileceğini ama buna değer olduğunu öğrendim.
YAŞ 33
Bir arkadaşı kaybetmenin en kestirme yolunun ona ödünç para vermek olduğunu öğrendim.
YAŞ 36
Önemli olanın başkalarının benim için ne düşündükleri değil benim kendi hakkımda ne düşündüğüm olduğunu öğrendim.
YAŞ 38
Eşimin beni hala sevdiğini, tabakta iki elma kaldığında küçüğünü almasından anlayabileceğimi öğrendim.
YAŞ 41
Bir insanın kendine olan güveninin, başarısını büyük oranda belirlediğini öğrendim.
YAŞ 44
Annemin beni görmekten her seferinde sonsuz mutluluk duyduğunu öğrendim..
YAŞ 46
Yalnızca minik bir kart göndererek bile birinin gönlünü aydınlatabileceğimi öğrendim.
YAŞ 49
Herhangi bir işi yaptığımdan daha iyi yapmaya çalıştığımda, o işin yaratıcılığa dönüştüğünü öğrendim.
YAŞ 50
Sevgi, evde üretilmemişse, başka yerde öğrenmenin çok güç olabileceğini öğrendim.
YAŞ 53
İnsanların bana, izin verdiğim biçimde davrandıklarını öğrendim.
YAŞ 55
Küçük kararları aklımla, büyük kararları ise kalbimle almam gerektiğini öğrendim.
YAŞ 64
Mutluluğun parfum gibi olduğunu, kendime bulaştırmadan başkalarına veremeyeceğimi öğrendim.
YAŞ 70
İyi kalpli ve sevecen olmanın, mükemmel olmaktan daha iyi olduğunu öğrendim.
YAŞ 82
Sancılar içinde kıvransam bile başkalarına basağrısı olmamam gerektiğini öğrendim.
YAŞ 90
Kiminle evleneceğin kararının hayatta verilen en önemli karar olduğunu öğrendim.
ve YAŞ 95
Öğrenmem gereken daha pek çok şeyler olduğunu öğrendim.
Özdemir ASAF

29 Ağustos 2011 Pazartesi
YUVARLAĞIN KÖŞELERİ
21 Temmuz 2011 Perşembe
Benden Sonra Mutluluk

yaşamak bir an içinde
şair oldum baktım her şey yazılmış
ressam oldum gördüm her yer çizilmiş
seyyah oldum sordum dünya gezilmiş
hiçbir yerde yeni bulamadım ben
öğrendiklerimin çoğunu dinlediklerimden
bildiklerimin çoğunu düşündüklerimden
unuttuklarımın çoğunu yaşadıklarımdan
yazdıklarımın çoğunu unuttuklarımdan çıkardım
en uzun hep kendime konuştum
başkalarına hep kısa yazmak istedim
ne kendim dinledim ne başkaları
yetersiz iyi niyet kötüsüne yol açar
söylenemiyor çok şey susmadan
çok bilen çok yanılır, az bilen daha çok
unutmayın ki yaşam öldüresiye güzel değildir
yalan ölümden daha çok yitirir yaşamı
saklamak düşürür ağır ağır
insanın düşeceği en alçak ortamı
sözden korkmak, korkup susmaktır
şairler şiirlerinde yaşamaz
ulu yalnızlıklarında düşünür
“yalnız seni sevdim, seni yaşadım”
nasıl bir sevgidir bu, bilmiyorlar ki!
“dün yine günümüz geçti beraber
ölürsem yazıktır sana kanmadan”
çok şey var, olmakla olmamak arasında
var oldum öyle anlar oldu ki
var olmamak içindim kimi zaman
insan bir sonuç değil bence
sürekli bir yaşamadır
kısaca: sonuç varsa o insandır
benim bahçem yoksuldu
iki dala bir yaprak düşerdi ağaçlarımdan
kuşlarım ödünç alırdı kanatlarını
işlerinden yorgun dönen arkadaşlarından
parçalar çıkarıyor kocaman romanlardan
deyimler, bulgular, şiirlerden dizeler..
doğa yenilenirken yinelenir
gene papatya, gene gül, gene kayısı
toplum yinelenirken yenilenir
yarısı dündedir, yarındadır öbür yarısı
sevmek noktalanmaz
o, noktadır
bilim gitmeli bilenden bilmeyene
varlıklı olmalı bilen
karanlığı delen ışıklar gibi
hep gülmeli öğreten
seninle ölmek varken
onunla yanlış yaşamak
ben her şeyi bileceğimi bilirdim de
seni unutmasını bileceğimi bilmezdim
ahmaklığa alınyazısı demek
alınyazısına bir ahmaklık çizgisi çizmektir
benim gücümdür bunları saran
bende bitmedikçe bende başlamayan
sakladığım sensin
yaklaşmak yarıyı geçtikten sonra başlar
eskisinin dışında yenisinin içinde
gelmesen önemli değil, gelsen önemli olurdu
gelmemen benim büyük yalnızlığımı doldurdu
yitirmek korkusunu göze almak
sevmeye eşit bir davranıştır
bir ev, küçülür, büyür öbür evlerle
oysa içinde ilk akla gelen yaşamaktır
yaşanılır diye düşünürken düşüncelerle
ölünür, beraber sevgilerle
büyümek en güçlü düşmesidir insanın doğadan
kesin konuşmak için bir şeyi az bilmek yeter
denizlerden geçerim, dosttan geçmem
değil onun iyiliğinden, fenalığından geçmem
onun yolundan değil, kendi yolumdan geçerim
dost yok biliyorum ama, aramaktan geçmem
anı yazmak ya da anlatmak
bir savaş sürerken
eski bir savaşı anlatmak gibi bir şeydir
Özdemir Asaf
‘Benden Sonra Mutluluk’ – Özdemir Asaf , Epsilon Yayınevi , 2001 , 366 Sayfa.

28 Ocak 2011 Cuma
Özdemir Asaf

Şarkılar değil de
Hep kulaklar bitiyor,
Onarmak zordur.
Bir yürek üşümüş
Kapamış kapılarını,
Onarmak zordur.
Bir şey yitirilmiş
Hiç eskimeyecektir,
Onarmak zordur.
İnsanin içine düşen korku
Özgürlüğünden olmuştur,
Onarmak zordur
Ölümü düşünmek yenilmek,
Sevmek ölümü yenmektir,
Onarmak zordur

BEN DEĞİLDİM
Bir aksam ustu pencerenden bakıyordun
Ağır ağır, yollara inen karanlığa.
Bana benzeyen biri geçti evinin önünden.
Kalbin başladı hızlı hızlı çarpmaya..
O gecen ben değildim.
Bir gece, yatağında uyuyordun..
Uyanıverdin birden, sessiz dünyaya.
Bir rüyanın parçasıydı gözlerini açan,
Ve karanlıklar içindeydi odan...
Seni gören ben değildim.
Ben çok uzaktaydım o zaman,
Gözlerin kavuştu ağlamaya, sebepsiz ağlamaya.
Artık beni düşünmeye başladığından
Bıraktın kendini aşk içinde yasamaya..
Bunu bilen ben değildim.
Bir kitap okuyordun dalgın..
İçinde insanlar seviyor, ya da ölüyorlardı.
Genç bir adamı öldürdüler romanda.
Korktun, bütün yininle ağlamaya başladın..
O ölen ben değildim..
ÖZDEMİR ASAF

Yalnızlık
yalnız kaldınız sanırsınız,
biliyorum.
yalnız
bırakılmışsınız,
biliyorum.
ötesi yok.
2
ötesi var:
yalnızlık
müziğin
bile seni dinlemesidir.
yalnızlık
insanın kendine mektup yazması
ve
dönüp dönüp onu okuması
yalnızlığın da ötesidir.
Özdemir Asaf

ALDANI-ALDATI
Benim düşlerimin içinde
O uyuyordu,duyuyordum.
Ben bir uykusunda onun,
Bir düş'ünde bulundum...
Uyuyordu,duyuyordu,
Avundum.
II
Benim düşlerimin içinde
O uyumuyordu,biliyordum.
Ben ne bir uykusunda onun,
Ne de bir düş'ünde bulundum...
Bulunsaydım,
Vururdum....
Özdemir Asaf
