Küçük İskender etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Küçük İskender etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Şubat 2015 Cuma

Çürük Et Deposu



Gariban saplantısının ırzıdır intikam.

Nehirler, denizlere kavuşma özlemiyle akmıyor artık.

Yalnızca geceleri yürüyen hüznün, şimdi ayakları karıncalanmakta.

Toplanacak kusurlar, bize adalet olarak iade edilsin’
Organizmasız bir dünya, huzurdur.

Bir suçlu olarak çıkartıldığım mahkemede, şahidim olarak bir tek yeryüzü dinlensin! Öyle istiyorum!

Zamanla barışık olmamı engelleyecek hiçbir yaptırım yok aslında.
 Gilbert GarcinYapay acılar, yapay mutluluklar arasında sahici kalabilen bir BEN’le
Neden tartışayım? Ruhumla zamanın temasını sağlayan
Bedenimin
Ta kendisi: O da yazmayı ve algılamayı sürdürebilen bir beyne sahip.
Mantık zenginliğinin keyfini sürdürdüğüm süre içersinde,
Küçük/kişisel
Arzular dışında mutluyum. Coğrafyamdan, birikimimden,
Karşılaştırma,
Ve sonuç çıkartma hızımdan uzaklaştığımda, belki işte o
Anlarda zamana
Dair sorunlarım olabilir. Zaten barış bir his değildir; barış, bir durumdur ve
İnsanoğlu durumları değiştirerek huzur bulur. Tehlike, burada!
Kendi cesedinle asla karşılaşamayacaksın!
Evet, bu kötü!
Kendi cesedinle karşılaşamayacak olan!

Öbür dünyada komik bir şey yok. Şimdiden hazırlan!
Bak! Cinnet geliyor. Üstüne basma!

Hey barmen! Beni süpürmeden önce biraz ıslat. Yoksa toz kalkar!

Evet, insanlar can sıkıcı. Yalancı, hilekar ve çıkarcı! Sevilecek canlılar
Değiller. Kimse okşamasın onları!

Türkiye’de artık devrimci yok! Anarşist yok! Sokak Serserisi dercesine Düzen Serserisi var!

Hüzünlenip de yaratıcı olamayan birini tanıyor musunuz?

Sert koşullarda yaşıyorum: En azından mesleğim insan. Oysa dışarıdan,
Aşırı rahat görünüyorum. Bu da meslek sırrı galiba.

Gururumun önemli bir paydasını oluşturur sevgililerim ve
Nefretlerim! Onlardan feragat etmem, elbette söz konusu olamaz!

Doğum ve ölüm tarihlerinin arasını boşaltmayı
Becerebilen canlılardanız. Abartmayı seviyoruz. Abartılmayı seviyoruz.
Bu gece Bizans bir kez daha düşecek!

İnsan, bir Çürük Et Deposu’dur ve çevresinde dönenen sineğin aşk adını taşıdığını asla öğrenemez. Çünkü etin aklı yoktur!

Şeytan, elmanın sessizliğini emiyor!!!
ŞEYTAN, ELMANIN SESSİZLİĞİNİ EMİYOR!!!

DÜNYAYI KONTROLÜ ALTINDA TUTAN TEK FİİL, TÜKETMEKTİR!

Bazı kitaplar, yazarları yalnız kaldığı ya da yalnız bırakıldığı için
Yazılırlar. Küçük hayatlar sürer bu insanlar: Küçük hayatlarının
Küçük simgeleriyle haşır neşirdirler. Zaaf, ihtiras, intikam, hüzün, sevinç.
Gazetelerin üçüncü sayfalarında anılırlar bu küçük simgeleriyle.
Bütün bir ömrü uğrunda tükettikleri haikularıyla. Gazetelerin bu sayfaları üzerinde yemek yenilir alelacele. Bir insan, bir başka insanın ölüm haberi üstünde yemek yiyebilir yeryüzünde! Bir insan, bir başka insanın intihar girişimi haberinin bir parçasıyla silebilir yağlı ağzını!
Çeperimiz kısıtlı! Özsuyumuz az!












16 Haziran 2011 Perşembe

bu gece ilçeyken il oluveriyor yalnızlığım

ay farzındayım
tırnaklarımın arasına dünya birikti
kimseye koyduğum ad da yok
ve bu gece
ilçeyken il oluveriyor yalnızlığım

elinden tutup yeğeni acıyı
parkta gezdiren bir dayı gibiyim
her yanımda jilet yaraları
annem ölmüş bunu babam yeni söylüyor


telefon kulübelerine yaslanıp ağlıyorum
neden aramadım ben hiç seni
ama neden ben seni,
kaçarken sise takılmış ellerim hep kopmuş
kokuşmuş içimde daha dün gebermiş serseri


kim bilir çocukken öptüğüm kızın yüzü şimdi ne halde,
şimdi ne halde öldürdüğüm sinekler geçen ve evvelki yaz
hani saçlarına konmuşlardı da daima bağırmıştık
daima hıçkırmıştık: aşka niye karşı konmaz? !


tedavisi mümkün değil bu hırçın tutkunun
denize, balığa hükmeden kaptanken bir de hele,
ayrılık, bir kedinin gözünün kanlanması
artık mümkün değil aşka müdahale!


örneğin biraz da trajediden bahsedelim
ameliyatla şair oldum ben, ameliyatla yalnız kaldım
diz çöktü çocukluğum cerrahın önünde:
kurtarın lütfen onu, ben onsuz ne yaparım? !


Türkçe, bence sözlüğün üstüne
konuyor bir irinli tüy sessizce
ilçeyken il oluveriyor yalnızlığım


Küçük İskender



15 Mayıs 2011 Pazar

Monologmati



Suçu benim üstüme at: Zamanlama hatası derim.
Suçu benim üstüme at: Batık gemilerin de bir rotası olduğunu saklarım.
Suçu benim üstüme at: Taşa inanan bir tanrı parçasıydı derim.
Suçu benim üstüme at: Aşk değildi o; yalnızca bir isim benzerliğiydi diye söylenirim.
Suçu benim üstüme at: Örgütlü kalp ağrılarıydı derim. Geceleyin arkadaş evine sığınan ağır yaralı bir militan kadar güzeldi derim.
Suçu benim üstüme at: Yaz sıcağında kasıklarından yükselen ter kokusunu parfüm niyetine kullanacaktım, demem.

yatağını çıyanlarla süslerdi.
akşamları yatmadan bir ikisini atıştırırdı.
tehlikeli kesikti.
tehlikeli kesikler gibi sevişirdi.
eve bir giyotin almak isterdi hep.
fazla arkadaşlar için.
fazla gözyaşları için.
fazla laubalilikler için.
islamiyet'ten önce Kabe'de duran üç puttan
biri oydu, biri ben.
öbürkünden arada bir şifreli mektuplar alırdık.
mektuplara gülerdik biz. mektuplara gülmekle geçerdi vaktimiz.
mutluyduk.
cahildik ve bununla mutluyduk.

Suçu benim üstüme at:
Biz, biraraya geldiğimizde anlamlı bir kelime oluşturan iki heceydik -- bunu itiraf etmem.
Suçu benim üstüme at:
Evet, aramızda kronolojik bir sıralama vardı duygular açısından. Şiddetin yolaçtığı her türlü maceraya düşkündü o.
Yara kabukları biriktirirdi. Açıksözlülük biriktirirdi -- ağzımdan alamazlar.
Suçu benim üstüme at.
Suç beni bağlamaz.
Suç bana çarpmaz.

jilette pusu kurmuş yılandı. ( galiba infilak etti. )
yılanın kirpiklerine bulaşmış asitti. ( galiba punk. )
horizantaldi. ( şüphesiz prozac efsanesiydi. )
bütün anlamları bataklıktı. ( tut ki, boşlukta dinozordu. )
kâh çokluktu, kâh eksiklikti. ( aritmatiği zayıf. )
ucuz atlattığım bir cinayet girişimiydi. ( ahlakı pekiyi. )
saçma sarı'mdı. ( her renk bir diğerini gölgede bırakır. )
marjinal ela'mdı. ( sırra kadem basan hatıralarla avunurdu. )
piercing prensi'mdi. ( çoğu kere, uzak gemi lodosu. )

böcek tarlam! bana hiç değilse bir mail at.
japon kâğıt kaplama sanatım! hayatta mısın?
geceleri kanımı emmekle bahtiyar olan sivrisineklerle var mı bir akrabalığın, yakınlığın?!

K. İskender

26 Aralık 2010 Pazar

BİR TELEFON GÖRÜŞMESİ


BİR TELEFON GÖRÜŞMESİ

-aklım kadar ötedeyim , sense benden beethoveen kadar uzakta

tebliğ ediliyoruz sanki susuzluğa ve uykusuzluğa , sahi saat kaç

-sahi sular vardı

sular bizi korkusuzca sularlardı karanlıkta ilahi taşları sever gibi

neden aradın beni , kaybolmadım ki

arama bir daha , ararsan kaybolursun korkularında

-ben kaybolursam sen sensizliğinden suçlu olursun , suçla avunursun

herkes çekildi

şimdi herkes yeniden çekilecek ve mavi bir şey kalacak ağzımda

- bana ağzını ver

ağzımla örteceğim içimdeki uçurumları , kimse düşmesin

kimse üşümesin diye örteceğim ağzını dudaklarımla

ceylanlar öldü mü martılar gömer çünkü onları uykulara

- bunlar nasıl kolay kelimeler , kolay sesler , kolay yalanlar ,

kolay trajediler

kolajı yarım bırakılmış , tasviri ertelenmiş ürpertiler

beni arama bir daha

- bir daha sen arama beni , beni arayacaksa polis arar sokaklarda

it arar , düş arar

keskin ve allahı olmayan bir cehennem arar kendimde bulacak olursa

bir kırık ilhan irem plağı ver bana

- hayır , asıl sen arama

aranan ve bulununca ortadan kaldırılacak bir acıyım ben

acıyan bir şeyim ağrının ortasında varlığından devasa

elimdeki plakların bir yüzü silinmiş , sadece çığlıklar var orada

- o zaman kimse aramasın bizi , seni de aramsınlar , beni de

ulaşamasınlar tedirgin saldırganlığımıza

içimdeki rüzgar kanıyor , kan rüzgardan değil efkardan akıyor ince ince

- telefonu kapatmak zorundayım , biri kapıyı çalıyor gecenin bu yarısında

belki birileri de binayı kuşattı , numarası silinmiş tüfekler var omuzlarında

- omuz dedin , omuzlarımı da aramsın kimse , oradan uyumuştun birkaç kere

delil bulurlar , deli bulurlar , bizi bulurlar belki omuzlarımda

-telefonu kapatmak zorundayım , biri kapıyı kırdı bana usul usul yaklaşmakta

belki birileri de yüzümü kuşattı , evin her yeri baştan aşağı sancımakta

- ciddi söylüyorum beni bir daha arama , ruhumu arama

yasak belge arıyorsan kalbim , uyuşturucu arıyorsan adın var sadece ardımda

- telefonu kapatmak zorundayım , biri aşkıyla ban kurşun sıkmakta

belki birileri de beni sevebileceğini fark etti , bedenim slogan oldu meydanlarda

-telefonu asıl ben kapatmak asıl ben zorundayım asıl

yuttuğum haplar şiddetle patlamakta

sen buna lüzumsuz intihar diyeceksin sanırım

ama lüzumlu bir narkozdu ömür boyu sürecek aslında..

bir daha beni arama..

- sen de arama aslında..

- arama lütfen..

- ne olur sen de arama..

- bir daha ki peygambere kadar

söz

asla !

sen de..

- arama !

..ama aslında.

KÜÇÜK İSKENDER