
Bu alemde olan
her şey benim sıfatımdır. Ben olmasaydım, hiçbir şey olmazdı. Ben “hep”im ya da
“hiç”im. Ben “hiç”im ya da “hep”im. Zaten “hiç” ve “hep” aynıdır, tek şeydir. Fakat
cahil insanlar ayno şeyi iki farklı isimle anıyorlar. S. 16
Yalnızca ben “var”ım.
Çünkü “hiç”im ve “yok”um. Varlığım mutlaktır. Yokluk bağımlı olan için vardır. S.
17
Ahmet Raci mi?
İnsanlığın ismine el koymuşsun nurum. İnsanoğlu fazlaca aciz, zayıf ve muhtaç
olduğu için hayatını rica ile devam ettirir. Raci demek, insan demektir. S. 19
El öpmek?...
Niçin? Dedi. İstersen konuşalım. Fakat konuşmaktan ne çıkar ki! Kim bilir
şimdiye kadar kaç merkep yükü kitap okudun. Fakat bunlardan ne anladın? Hiç,
değil mi? İnsanlar neyi bilirler? Zevk ve bencilliklerinin arzuladığı sanatsal
birtakım şeyleri… fakat hak ve hakikat
hususunda ne bilirler; Hiç! Akıl yoluyla hakkı bulmak mümkündür. Fakat bilmek,
anlamak mümkün mü? Ne konuşalım? Harfleri bir araya getirerek hikmet bilinebilir
mi? S. 20
Bî sebat ve bî
kıdem
Nerde Havva,
âdem
Varsa aklın ey
dedem
Dem bu demdir
dem bu dem
Dem bu demdir
dem bu dem
Yâd-ı mazi
bahşeder
Hayf u âlâm ü
keder
Olma meşgul-ü
kader
Kimse kalmaz hep
gider
Dem bu demdir
dem bu dem
Dem bu demdir
dem bu dem
Sen gibi bir
saile
Hayf değil mi ğaile
Olma meşgul hâl
ile
Dem bu demdir
dem bu dem
Dem bu demdir
dem bu dem
Bu hayatta yok
vefa
Her günü derd ü
cefa
Ey müştak-ı safa
Ömrünü etme heba
Dem bu demdir
dem bu dem
Dem bu demdir
dem bu dem
Kim bilir Edhem
imiş
Bilmeyen sersem
imiş Ğayeti bir dem imiş
Maadası hem imiş
Dem bu demdir
dem bu dem
Dem bu demdir
dem bu dem
Küçük bir kuş,
böcekleri, daha büyük kuşlar küçük kuşları yiyor. Büyük kuşları da bazen
gıdasızlık, bazen da soğuk mahvediyor. Bir böcek tohumlan yiyor. 51 O böcek de
başka bir hayvanın gıdası oluyor. O hayvanı da bir diğeri yutuyor. Bir koyun
otları yiyor, siz de koyunu yiyorsunuz. Bu alem birbirini yemek, mahvetmek için
kurulmuştur. Her şey birbirinin değişmez düşmanıdır. Birbirinin ihtiraslı
dişlerinden ve yem olmaktan kurtulanları da bir gün gelir ecel denilen büyüleyici
korkunç mahluk yutuyor. İşte hakikat budur. S.37
Oğlum! İlim ve
hikmetin değerini anlaman gerekiyor. Bu yüzden yaya yolculuk yapacaksın. Karşılığında
yüksek ücret ödenmeyen bir şeyin değeri anlaşılmaz. S. 48
İlim bir noktadır.
Fakat onu cahiller çoğaltmıştır. Hz. Ali
İnsanların yüzbinlerce
sene yeni kelimeler türetmek için uğraşmasına rağmen hala gerektiği kadar
kelimenin olmayışı ne tuhaf değil mi? S.79
-Tamam, şenlik
yapılacak. Bir kedi yavrusu için…


Yoklukla varlığın
bir tek şey olduğunu kim ispat edebilir? Bunu söylemek bile bir deliliktir. Hal
böyleyken bunu kim ispat edebilir?
Beşeriyet gelmiş, bizden bir soru soracakmış. Reyiniz olursa gelsin.»
dedi.
Hazır bulunanlar muvafakatlerini
bildirdiler. İlk söz söyleyen zatın emri üzerine odaya beşeriyeti dol·
durdular.
«Beşeriyet» adını alan bu adam, sefil ve sakat bir zavallı idi.
Giydiği eski-püskü elbiseler ve sarı yüzü mecliste acayip bir tezat husule
getiriyordu. Reis vekili kendisine hitap etti:
«- Ey Beşeriyet! Otur, rahat et ve sorunu sor!»
Beşeriyet oturmadı ve dedi ki: «- Oturmak, rahat etmek mi? Yazık,
acaba yüz· binlerce senedir oturacak, rahat edecek vakit mi buldum? Bir
taraftan geçim derdi, diğer taraftan kendi vücudumdaki bin türlü hastalıklar
rahat etmeğe vakit mi bırakıyor? Bu
kadar sefilken yine intihara razı olamıyorum. Ben çok alçak bir kimseyim,
çok!» s.94
İbrahim a.s.
“Sonsuz mutluluk; çalışmak, kazanmak ve kazandığını insanlarla paylaşmaktır” dedi.
“Sonsuz mutluluk; çalışmak, kazanmak ve kazandığını insanlarla paylaşmaktır” dedi.
Musa a.s.
“Sonsuz mutluluk; nefsini, Firavun gibi insanın başına bela olan aşırı isteklerden arıtmaktır” dedi.
“Sonsuz mutluluk; nefsini, Firavun gibi insanın başına bela olan aşırı isteklerden arıtmaktır” dedi.
Konfüçyüs,
“Sonsuz mutluluk; bir tencere pirinç pilavına bütün lezzetleri sığdırmaktır” dedi.
“Sonsuz mutluluk; bir tencere pirinç pilavına bütün lezzetleri sığdırmaktır” dedi.
Eflatun (Platon),
“Sonsuz mutluluk; her şeyin hiç bozulmayan ideal özünü daima akılda tutmaktır” dedi.
“Sonsuz mutluluk; her şeyin hiç bozulmayan ideal özünü daima akılda tutmaktır” dedi.
Aristotales,
“Sonsuz mutluluk; tüm eşyayı ve tüm olayları cinsine göre sınıflayıp mantık süzgecinden geçirmektir” dedi.
“Sonsuz mutluluk; tüm eşyayı ve tüm olayları cinsine göre sınıflayıp mantık süzgecinden geçirmektir” dedi.
Zerdüşt,
“Sonsuz mutluluk; aydınlığın karanlığı yok etmesidir” dedi.
“Sonsuz mutluluk; aydınlığın karanlığı yok etmesidir” dedi.

“Sonsuz mutluluk; nefsinin her isteğine tersini vermek ve zannımızın aksinin doğru olduğunu anlamak” dedi.
İsâ Mesih a.s.
“Sonsuz mutluluk; geçmişi unutmak, şimdiki hali hoş görmek ve geleceği düşünmemektir” dedi.
“Sonsuz mutluluk; geçmişi unutmak, şimdiki hali hoş görmek ve geleceği düşünmemektir” dedi.
Lokman
Hekim,
“İnsanlar bu kavramı elde edemedikleri her şeyi ifade edebilmek için icad etmişlerdir” dedi.
“İnsanlar bu kavramı elde edemedikleri her şeyi ifade edebilmek için icad etmişlerdir” dedi.
Hızır,
“Sonsuz mutluluk; gönüle bitmek tükenmek bilmeyen isteklerin girmemesidir. Böyle bir gönül her an her yerde bir hayalet gibi tecelli edebilir” dedi.
“Sonsuz mutluluk; gönüle bitmek tükenmek bilmeyen isteklerin girmemesidir. Böyle bir gönül her an her yerde bir hayalet gibi tecelli edebilir” dedi.
Buda, ayağa
kalkarak,
“Ey Beşeriyet! Sonsuz mutluluk; evrenle bütünleşip yok olmanın diğer adıdır. Nirvana! Nirvana!” dedi ve oturdu.
“Ey Beşeriyet! Sonsuz mutluluk; evrenle bütünleşip yok olmanın diğer adıdır. Nirvana! Nirvana!” dedi ve oturdu.
Salonun ortasındaki beşeriyetin başı döndü, sendeledi ve yere düşerek,
“Hangisi doğru?” dedi.
Ey Beşeriyet! Saadet, sonsuz mutluluk, hayatı olduğu gibi kabul edip,
insana yüklediği yüklere razı olup, bunun daha iyi olması için gayret etmektir
dedi. (Hz. Muhammed s. 97
Ah! Filozof
Taine ne kadar da haklı. Diyor ki: “İnsanlar yaratılış ve terbiye bakımından
delidirler. Akıllı oldukları zamanlar çok nadirdir. “ s.102

Delileri incelemek,
belki de, akıllı olduklarını iddia eden kimselerin yaptığı en akıllıca iştir. S.
108
Öyle insanlar
vardır ki yalnızca bilmediğini bilmemekle kalmaz, her şeyi bildiğini iddia
eder. Doktor değildir fakat doktorları küçük görür. Önüne gelene ilaç tavsiye
eder. Yanlış evlilik yapmış, içi dışı çirkin bir kadın almıştır. Fakat herkese
evlilikte dikkat edilecek hususları öğretir. Bir ton para harcayarak ahır gibi
bir ev yaptırmıştır. Fakat Mimar Sinan’ı beğenmez. S. 113
İnsanın bilmesi
gereken tek şey, bir şey bilmediğini bilmesidir. s. 115
Ve körün ünvanını arif koyarak,
Görenin ismine divane denildi.
Nice efsaneleri saydırmış ilim,
İlm- ü irfanına efsane denildi. S. 129

Şunu unutma ki ilim bizzat kıymetli bir şey değildir. İşi
bilen adamların elinde bir değer kazanır. S. 137

Acaba mutluluk nedir? İşte bunu bilen yok… belki de
yalnızca bu dünyanın gürültü patırtısından uzak olan deliler mutlu sayılabilir.
S. 143