‘okulda insanlar imal edilir.. bu insan yapma sürecine eğitim denir.. geniş anlamda düşünüldüğünde; içerisine doğduğumuz aile, sinema, televizyon, tiyatro ve radyo ile gazete, kitap ve afişler de okul sayılır.. bir nevi bilgi iletmeye yarayan bütün yerler okuldur..
İnsanlar alışkanlık ya da şiddet gibi doğal olmayan davranışları, aslında bilgilerinin sonucudur. Alışkanlıklarımızı da bir ölçüde edindiğimiz bilgiler oluşturur. Bir insanın davranışları yaşamının akışını belirlediği gibi, edindiği bilgiler de yaşama biçimini belirler. Öyleyse okullarda yalnız insan değil, hayat da biçimlendirilir.
İnsan yapımında kullanılan bilgiler, “yapmak” istediğimiz insan türüne uygun olmak zorundadır. Eğer onu bir tamirci yapacaksak, veteriner yapan bilgiler kullanamayız.
Bize verilen bilgiler, kafamızın içinde yargı ve kanılara dönüşür. Yargı ve kanılar, davranışlarımızı yöneten işleyişin birer parçasıdır.
Bilmediği amacı gerçekleştirmek, genellikle makinelerin özelliğidir. Bir araba hedefine “bilmeden” ulaşır: O yönetilir. Makineler gibi davranmamızın olağan bir şey olmadığı çok açık.
Akıllı olmamız, aptalca davranmamızı engellemez.
Soru sormaktan utanmak kötü bir eğitimin sonucudur.
Okullarda ders
konuları insanlkardan uzaklaştıkça, daha kesin ve açık oluyor.. Konular ne
kadar yararlıysa o kadar anlaşılmaz oluyor. Eğitimcilerimiz ve kitle haberleşme
araçları özellikle toplum düzeni ve devlet diye adlandırdıkları, kısacası iç ve
dış yaşamımızı tümünü etkileyen kuvvetler hakkında konuşurken oldukça kapalı şeyler
söylüyorlar.
çeşitli nesneler
yapmak üzere farklı farklı araçlar kullanılır.. insan yapma aracı ise
bilgidir..
insanlar doğal
ihtiyaçlarına, alışkanlıklarına veya şiddete uyarak davranmadıkça,
gösterdikleri davranışlar bildikleri ile sınırlıdır.. alışkanlıklar bile bir
ölçüde bilgi tarafından şekillendirilir.. insanın davranışları yaşamının
seyrine yön verirken, edindiği bilgiler de yaşama biçimini belirler.. öyleyse
okullarda yanız insan değil, (insanın) yaşam öyküsü de imal edilir..
bilginin özünü
anlamanın yegane yolu, onun (bilginin) insan hayatına etkisini araştırmaktan
geçer..
İnsanları, belli eşyalara
ihtiyaç duyduklarına inandırmak bu denli güç olduğuna göre, üretim neden arttırılsız?
Reklam onların paçasını bırakır bırakmaz, daha az satın alıyorlar. Şimdi bile bir
sürü yararsız mal üretiyorlar. Bunların tek yararı, onları üreten fabrikatörün zenginleşmesidir.
Yararlı mallar ise yeterli oranda üretilmez.
Bir aracın niteliğini
daha iyi anlayabilmek için, o aracın nasıl bir amaca yönelik kullanılacağını
bilmek gerekir.. aracın niteliğini amaç şekillendirir.. amaçsız araç olmadığı
gibi, amaçsız bilgi de yoktur..
İnsan yapımında
kullanılan bilgiler, ‘yapmak’ istediğimiz insan türüne uygun olmak zorundadır..
eğer onu bir tamirci yapacaksak, veteriner yapan bilgiler kullanamayız..
‘eğer eşek bir dolabı döndürerek tarlayı suluyorsa, böylece kendi yaptığı iş ve sahibin yaptığı işle daha büyük değerler yaratılıyorsa, eşeğin yeni oluşan bu değerler üzerinde hak sahibi olması gerektiği hiç kimsenin aklına gelmez.. yalnızca dünyadan habersiz tımarhanelikler ve köpeklere vizon mantolar satın alan deli karılar bu eşeğe saman yerine sünger yataklar sermek isterler.. en hoşgörüsüz ahlakçı bile, eşeğin yarattığı değeri, sahibinin almasını doğru bulur.. isa bile eşeği taşıyacağına üzerine binmiştir.. eşeğin ahırında daha büyük bir pencere olması gerektiğine, ona birkaç leziz lokma verilmesi ve ona karşı iyi davranılması gerektiğine katılanlar çok olacaktır.. fakat yarattığı değerlerin karşılığının eşeğe para ile ödenmesi fikri kimsenin aklının ucundan bile geçmez..’
‘üretenler, ne üreteceklerine, ne kadar üreteceklerine karar veremezler.. bir bakıma üreticiler işverenlerin yanında, eşeğin sahibi karşısında bulunduğu durumdadır..
nerede duracağımıza başkaları karar verir..
insan imal eden biri : emirlerine uyan, yakınmadan ona fabrikalar inşa eden insanlar yapacaktır..
bizi ‘yapan’ bilgileri, en önemli uğraşları mal ürettirip sattırmak olan kişiler seçer.. bizden ve ailemizden kimseye mal ürettirmez ve sattırmaz.. satmak üzere eşya üreten insanlar her yerde azınlıktadır.. roket satan bir insanın, okullarda roketin korkunç bir silah olarak tanıtılmasından hiç çıkarı olabilir mi..
okullarda, özellikle ilkokullarda yapılan dersler boyunca sürdürülen ‘delice’ üretimin ne çaplara vardığını söylemek güç.. ezenlerin okullarında gözleri korkmuş ana-babalarımız, bu korkularından dolayı hala onlar öğrenciyken kendilerine yutturulan öğretilere göre davranıyorlar.. eğer ahlaksızca, sapıkça ve aptalca yaşamayı önlemek istiyorsak – en azından önlemeye başlamak istiyorsak- işe düşüncelerimizin biçimlendiği, zenginlerin bilgi verdirdikleri yerden –yani okuldan başlamalıyız..

okullardaki eğitim programına, gazete, radyo ve televizyon programlarına karşı kendimizi savunmazsak, kafamızdaki düşünceler, düşmanımız olmaya devam edecektir..’
E. A. RAUTER, Düzene Uygun Kafalar Nasıl Oluşturulur , Çeviri : Merlin Ecer, Gözlem Yayınları,1976