Müzikal Enfeksiyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Müzikal Enfeksiyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Eylül 2011 Pazartesi

Merhaba, Seni Seviyorum

Merhaba, seni seviyorum,
Adını söylemeyecek misin?
Merhaba, seni seviyorum,
Bırak oyununa dalayım.
Merhaba, seni seviyorum,
Adını söylemeyecek misin?
Merhaba, seni seviyorum,
Bırak oyununa dalayım.

Yokuş aşağı yürüyor,
Kimseyi umursamadan,
İnanıyor musun ki o sen olacaksın
Melekler kraliçesini kendine baktıracak?

Merhaba, seni seviyorum,
Adını söylemeyecek misin?
Merhaba, seni seviyorum,
Bırak oyununa dalayım.
Merhaba, seni seviyorum,
Adını söylemeyecek misin?
Merhaba, seni seviyorum,
Bırak oyununa dalayım.

Öyle burnu havada ki,
Gökteki bir heykel gibi,
Kolları hain ve bacakları uzun,
Ne zaman kıpırdasa, beynim bu şarkıyı haykırıyor.

Kaldırımlar önünde diz çöküyor,
Hoş bir şey dilenen köpek gibi.
Dikkatini çekebileceğini mi sanıyorsun, şaşkın?
Bu kara renkli mücevheri kopartabileceğini mi sanıyorsun?
Merhaba,
Merhaba,
Merhaba,
Merhaba,
Merhaba,
Merhaba,
Merhaba,
Seni istiyorum.
Sana ihtiyacım var.
Sevgilim.
Sevgilim.
Merhaba,
Merhaba,
Merhaba.

The Doors

27 Ağustos 2011 Cumartesi

Bob Dylan – Savaşın Efendileri

Gelin savaş efendileri
Siz, silahları yapanlar
Siz, ölüm uçakları yapanlar
Siz, dev bombaları yapanlar
Siz, duvarların ardına
Gizlenenler
Bilmenizi isterim ki,
Maskelerinizin ardını
Görüyorum.

Siz, asla bir şey üretemediniz
Yok etmek için üretmekten
Başka
Dünyamla oynarsınız
Küçük oyuncağınızmış gibi
Elime bir silah verirsiniz
Ve gözlerimden saklanırsınız
Ve kaçar gidersiniz uzaklara
Uçuşurken mermiler.

Geçmişteki yuda gibi
Yalan söyler aldatırsınız
Bir dünya savaşının
Kazanılabileceğine
İnanmamı İstersiniz.

Ama gözlerinizden anlıyorum
Ve beyninizden anlıyorum
Tıpkı gördüğüm gibi
Helamda akıp giden suyu

Siz Tetiktekileri Çekersiniz
Başkaları ateş etsin diye
Sonra arkanıza yaslanıp
Seyredersiniz
Ölü sayısı artarken
Konağınızda saklanırsınız
Genç insanların kanları
Bedenlerinden akarken
Ve çamura karışırken.

En berbat korkuyu saçtınız
Saçılabilecek
Bu dünyaya
Çocuk getirme korkusu
Doğmamış isimsiz
Bebeğimi tehdit ettiğiniz için
Damarlarınızda akan
Kan kadar etmezsiniz.

Ne Biliyorum ki
Böyle konuşacak
Çok gençsin diyebilirisiniz
Cahilsin diyebilirisiniz
Ama bildiğim bir şey var
Sizden genç olduğum halde
İsa bile asla
Bağışlamayacak yaptıklarınızı.

Bırakın size bir soru sorayım
Paranız o kadar değerli mi
Size af mı satın alacak
Öyle mi sanıyorsunuz
Anlayacaksınız elbet
Ölümün eşiğindeyken kazandığınız bütün paralar
Ruhunuzu asla geri satın
Alamayacak.

Ve umarım ölürsünüz
Ve ölümünüz yakındır
Puslu bir öğleden sonra
Tabutunuzun ardından
Gideceğim ve ölüm yatağınıza indirilirken
Seyredeceğim sizi
Ve mezarınızın başında
Duracağım
Öldüğünüzden emin olana dek.....


10 Şubat 2011 Perşembe

Hoşçakal

Zaman durdu
Bir gurbet olmuşken Ankara yüreğimde
Ellerim tutuldu sanki dudaklarım kendime kilitlendi
Hoşçakal sevgilim
Yüreğim durdu
Ne de heyecanla çarpardı
Sana dokunurken ellerim
Tenin beni örterken sevgiyle
Hoşçakal sevgilim
Yaşam durdu kapanıyor gözlerime dünya
Nerede mavi mutluluklar
Nerede sevdamız ve yarın umutlarımız
Hoşçakal sevgilim
Zamanım doldu
Hep birşeyler vermeye çalıştım sana
Bir ömrümü yalnızca sevgi vererek geçirebilirdim
Ama sizin vermeye pek değil hiç vaktiniz olmadı
Hoşçakal sevgilim Hoşçakal sevgilim


Ayrılık

Sana uzaktan bakıyor gözlerim artık
Gönlüm senden geçmez
Bana döndü hep sözlerim

Unutmak o kadar kolay mı sandın?
Ayrılık bana aşktır artık

Dağılmış saçlarım gönlünün yatağına
Uyandırma
Sabah olsun ben giderim
Sen kal rüyamda

Aramak o kadar kolay mı sandın?
Yolların bana aşktır artık
Ah gitmek o kadar kolay mı sandın?
Yolların bana aşktır artık

Sesim bende bir yabancı gibi
Şaşarım
Gönlümün takvimine şiir oldu yüzün
Ararım

Ah bulmak o kadar kolay mı sandın?
Aramak bana aşktır artık



Gayret Et Güzelim

Gitmem gerek bu şehirden
Bir rüya oldun sevdamın gergefinde
Neden çocuklar beni gösteriyor
Yağmur yağsa güneşin yerine

Ha gayret güzelim gayret
Biter elbet bu yağmur sabret

Sensizlikten olsa gerek
Çekilmez oldu buralar
Hep benle beraber bulamadıklarım
Bak cesaretim yok artık
Geç oldu yorgunum
Yine deli oldum sayende
Saçında rüzgar

Ha gayret güzelim gayret
Biter elbet bu yağmur sabret

Ayrılıktan olsa gerek
Gecikiyor sabahlar
Hep benle beraber unuttuklarım
Dönmüyor epeydir başım
Denizler yalan
Sevmek ateş olurmuş derler
Yanmak yalan

Şimdi öyle uzakki geldiğim yollar
Yanlış bir öyküdeyim beni yeniden yaz

Bir çocuktum sevmiştim
Avuçlarımda aynalar
Gayret et güzelim elini uzat

Ha gayret güzelim gayret
Biter elbet bu yağmur sabret

Düş Sokağı Sakinleri

9 Şubat 2011 Çarşamba

Kırk Ambar Gece Tiyatrosu oyununda Ferhan Şensoy’un söylediği müthiş şarkının sözleri:

Kenefte geldi aklıma
Örneğin mesela
Para olmasa para olmasa

Kenefte geldi aklıma
Büyük abdest beş bine
İki bin küçük abdest
İşemek bir yatırım işi

Parayla alınıp veriliyor nefes
Çişini tutup ekonomi yapıyor herkes

Kenefte geldi aklıma
Örneğin mesela
Para olmasa para olmasa

Ev kirası olmasa
Bakkal para almasa
Kasap eti ikram etse
Manav sebzeyi hediye

Örneğin mesela
Yol parası olmasa
Doktor ilaç bedava
Gerisine bizim de bütçemiz yeter
Yoksullar da yaşardı insanlar gibi insanlar gibi

Örneğin mesela
Para olmasa…

Ferhan Şensoy-Kırk Ambar Gece Tiyatrosu

7 Şubat 2011 Pazartesi

Sezen Aksu

Tutsak

İhaneti sende gördüm
Sende şiddeti gördüm, aşkı gördüm
Yanarak içinden geçtim aşkın
Kor olmadan küle döndüm

Dokun bana, bana dokun ne olur
Hasretinden öldüm
Kopar zincirlerini yeniden gel
Durmadan gel, hep gel

Ben sana tutsak sen bana yasak
Gel günahlarla korkularla gel
Ben savunmasız çırılçıplak
Sen hesaplarla sorgularla gel

Geçiyor günler çok üzgünüm
Geçiyor akşamlar sessiz
Geceyi yırtar yalnızlığım
Güneşi yakarır sensiz

Tükeneceğiz

Ne böyle senle ne de sensiz yazık yaşanmıyor çaresiz
Ne bir arada ne de ayrı olmak imkansız hiç sebepsiz
Ne hayallerle ümitlerle mutlu olmaktı dileğimiz
Suçlu ne sensin ne de benim şimdi sensizim sen de bensiz

Bir an gelip de küllenince
Yüreklerimiz dinlenince
Başka sevgilerde teselli bulunca
İşte biz o gün düşüneceğiz

Etrafımızı sarıverecek bir boşluk ki asla bitmeyecek
Her şey bir anda anlamsız gelecek işte biz o gün tükeneceğiz


Dünyada Leonard Cohen Türkiye'de Sezen Aksu diye düşünüyorum :)

5 Şubat 2011 Cumartesi

Kadın yok, ağlamak yok


KADIN YOK – AĞLAMAK YOK?

Yıllar önce bir yazı yazmış, ne zaman “No Woman - No Cry” şarkısı çalsa,

bir takım ciğere “mundar” diyen erkeklerin şarkıyı efkarla:

“…

kadın yok – ağlamak yok abicim…”,

olarak algıladıklarını - şarkının aslında ağlayan kadına:

“…

hayır kadın, ağlamak yok;

her şey yoluna girecek…”

diyen kocaman bir destek olduğunu yazmıştım.

“Kadın Yok – Gülmek Yok” da değil miydi? Ben de satırlarımı:

“…

yoksa hiç olur mu;

bir erkek kadınsız,

bir kadın erkeksiz,

mutlu olabilir mi?”

diye noktalamıştım.

Aslında noktalı virgül koymalıydım

ve kusurunu ilk hemcinsinin gördüğü bir dünyada:

“…

hiç, bir erkek kadar bir kadını mutsuz edebilen –

hiç, bir kadın kadar bir erkeği mutsuz edebilen olur mu?”

diye devam etmeliydim.

Arkasından da:

“…

ağlayabildiğin kadar gülebilir,

mutsuz olabildiğin kadar mutlu olabilirsin...”

diye kocaman bir teselli vermeliydim.

Ve kağıt mendilime yine “No Woman - No Cry”ın:

“…

iyi dostlarımız var,

kaybettiğimiz iyi dostlar var

yol boyunca,

bu harika gelecekte

unutamazsın geçmişini,

bu yüzden sil gözyaşlarını…”

satırlarını eklemeliydim.

Dünyadaki tek erkeği, dünyadaki tek kadını kaybedip,

dünyadaki son erkekten, dünyadaki son kadından kurtulanlara,

yoldaki iyi dostlarıma, aynı zaman diliminin yolcularına,

gülen gözlerin, elbette güzel günlerin eşliğinde sabırla

ve “hep” sevgiyle…

düş hekimi yalçın ergir


25 Ocak 2011 Salı

Mamma Mia

İyi ki müzik var dünyada. Ya olmasaydı? Korkunç olurdu! Müzik ruhun gıdasıdır derler, sevmem herkesin ezbere bildiği sözleri. Ama öyle. Benim ruhum müzikle besleniyor. Bu müzik hiç bitmesin.


Senin tarafından bir kez aldatıldım ne zaman oldu ğunu bilmesem de

Bu yüzden kararımı verdim, artık bu bir sona erme li

Bana bir bak, hiç öğrenecek miyim?

Nasıl oluyor bilmiyorum ama aniden kontrolü kaybe diyorum

Ruhumda yanan bir ateş var

Sadece bir bakış ve zil sesleri duymaya başlıyoru m

Bir bakış daha ve her şeyi unutuyorum, o-o-o-oh



Aman tanrım, işte yine başlıyoruz

Tanrım, tanrım, sana nasıl dayanabilirim?

Aman tanrım, yine belli oluyor mu?

Tanrım, tanrım, seni ne kadar özlediğim

Evet, kalbim kırıktı

Ayrıldığımız günden beri üzgündüm

Neden, neden gitmene izin verdim ki?

Aman tanrım, şimdi gerçekten biliyorum

Tanrım, tanrım, gitmene asla izin veremezdim


Yaptığın şeyler yüzünden sinirli ve üzgündüm

Ne kadar çok senin bittiğini söylediğimi sayamadı m

Ve gittiğinde, kapayı çarptığında

Sanırım çok uzun süre uzakta kalamayacağını biliy orsun

O kadar güçlü olmadığımı biliyorsun

Sadece bir bakış ve zil sesleri duymaya başlıyoru m

Bir bakış daha ve her şeyi unutuyorum, o-o-o-oh


Aman tanrım, işte yine başlıyoruz

Tanrım, tanrım, sana nasıl dayanabilirim?

Aman tanrım, yine belli oluyor mu?

Tanrım, tanrım, seni ne kadar özlediğim

Evet, kalbim kırıktı

Ayrıldığımız günden beri üzgündüm

Neden, neden gitmene izin verdim ki?

Aman tanrım, şimdi gerçekten biliyorum

Tanrım, tanrım, gitmene asla izin veremezdim

Aman tanrım, söylesem bile

Hoşçakal, ya beni şimdi terk et, ya da asla

Aman tanrım, bu oynadığımız bir oyun

Hoşçakal sonsuza kadar demek değil


Aman tanrım, işte yine başlıyoruz

Tanrım, tanrım, sana nasıl dayanabilirim?

Aman tanrım, yine belli oluyor mu?

Tanrım, tanrım, seni ne kadar özlediğim

Evet, kalbim kırıktı

Ayrıldığımız günden beri üzgündüm

Neden, neden gitmene izin verdim ki?


Aman tanrım, şimdi gerçekten biliyorum


Tanrım, tanrım, gitmene asla izin veremezdim

Abba Mamma Mia

22 Ocak 2011 Cumartesi

Stolen Child

uzaktaki, bir zaman icin mutsuz bir arkadas icin tutulan agıttır bu..kimi zamanlar aklınıza gelir, toparlandı mı biraz, daha iyice mi acaba diye? eliniz yetismez sırtını sıvazlamaya, sesinizle guc vermeye calısırsınız ancak.. agıdın, yagmurun altında beraber yururken soylenip cosulan cocukluk sarkılarına yerini bırakması sabırsızlıkla beklenir..Stolen Child dinleme zamanı gelmiştir çoktan.

kayalık yükseklerden kaynayan ağaçların nazarındaki gölde, yapraklarla kaplanmış bir ada vardır

çırpınan balıkçıllar uyandırır uykucu su sıçanlarını; orada saklarız peri teknelerimizi, çileklerle doludur ve çaldığımız en kırmızı kirazlarla.

gel haydi çocuk! sulara ve ormana gel bir periyle el ele. gözyaşıyla dolu çünkü bu dünya, senin anlayabileceğinden çok daha fazla.

ayışığının dalga dalga parlattığı loş bir ışıkla gri kumları, en uzaktaki dallardan daha uzakta tüm gece dolanırız kumlarda, kadim dansları dokur ellerimizle ve bakışlarımızla öreriz.

ay hareketine başlayana kadar; oraya buraya sıçrarız uçuşan köpükleri kovalarız, dünya acıyla dolup taşar ve tedirginken uykusunda.

gel haydi çocuk! sulara ve ormana gel bir periyle el ele. gözyaşıyla dolu çünkü bu dünya, senin anlayabileceğinden çok daha fazla. avare dolanan su kaynar akar çayırlık tepelerden, havuzlar vardır sazların arasında bir yıldızı yıkayabilir nadir de olsa. uykulu alabalıkları ararız orada, ve fısıldarız kulaklarına huzursuz rüyalar veririz onlara yavaşça uzanırız onlara doğru eğreltiotları arasından dökülen gözyaşları karışır genç ırmaklara. gel haydi insan çocuğu! sulara ve ormana gel bir periyle el ele. gözyaşıyla dolu çünkü bu dünya, senin anlayabileceğinden çok daha fazla. bizimle birlikte geliyor uzağa vakur gözlü çocuk bir daha duymayacak seslerini buzağıların ılık yamaçlarda veya ocaktaki semaveri huzuru anlatan kalbine veya boz rengi farenin koşuşunu dönüp duruşunu yulaf kasası etrafında. çünkü geliyor insan çocuğu, geliyor sulara ve ormana bir periyle el ele. gözyaşıyla dolu çünkü bu dünya onun anlayabileceğinden çok daha fazla.

Pablo Neruda

20 Ocak 2011 Perşembe

Eels yada Mr. E


Eels vokalist Mark Oliver Everett tarafından kurulan alternatif/akustik indie rock grubudur. Kulağınızın dibinde’ hadi kalk! İnsan yaşayamaz içinde bir ölüyle ‘ der gibi bağırıp sizi hayata döndürebilecek potansiyele sahip bir grup.Parçalarında Punk tınılarına da rastlayabilirsiniz.




Prizefighter

Well if you need me, I'm right here
No mater what, I'm always near
Yeah, I've been through a lot
And you can't scare me
Now go on baby, if you just dare me
I'll break through any wall
Just give me a call
I'm a dynamiter
I'm a prizefighter

Well if you get sad, I'm your friend
I got an ear I'll always lend
You know that you can always talk to me
Now come on baby, take a walk with me
Tell me all
Tell daddy all
Just give me a call
I'm a go all nighter
I'm a prizefighter

Well, when you're down and all alone,
There's always somewhere you can go
Here I am
A true friend
There's nothing gonna change over here on my end
Don't be scared
It's better shared
You know I always cared
I'm a everything's all righter
I'm a prizefighter

Well, if you need me, I'm right here
No matter what, I'm always near
Yeah, I've been through a lot
And you can't scare me
Now go on, baby, if you just dare me
I'll win your heart
Now let it start
Let it start
I'm a don't do it wrong -- do it righter
I'm a prizefighter



Stüdyo albümleri:

* Beautiful Freak (1996)
* Electro-Shock Blues (1998)
* Daisies of the Galaxy (2000)
* Souljacker (2001)
* Shootenanny! (2003)
* Blinking Lights and Other Revelations (2005)

Mark - solo albümleri:

* Bad Dude in Love (1985)
* A Man Called E (1992)
* Broken Toy Shop (1993)
* I Am the Messiah (2002)
* Levity (2003)

17 Ocak 2011 Pazartesi

Yastıklı Şarkı

Gün döküldü yastığa
Gölge bitti
Viran oldu düşler yine
Bir kapı bir pencere bir gökyüzü
Damdan düşmüş evin içine

Vay vay sevdin onu
Vay vay sevdin onu
Sevmesen ölürdün sevdin onu öldün
Sevmesen ölürdüN ama sevdin gene öldün

Ayışığı gel dedi
Gel peşimden
İnat olsun ele güne
Düştüm onun peşine rüzgâr oldum
Sürdüm düşlerimi göğe

Vay vay sevdin onu
Vay vay sevdin onu
Sevmesen ölürdün sevdin onu öldün
Sevmesen ölürdüN ama sevdin gene öldün

Ezginin Günlüğü


16 Ocak 2011 Pazar

Sarhoş Balık İle Topal Martı



Gel yollara düşelim
sırtında yeditepenin
Ardına takılıverip
bir tekir kedinin
Gel dillere düşelim
Fincana fala çıkalım
Camdam cama bakarak
bir oyun kuralım

Çık denizin çık yüzüne
Buluşalım orda senle
Sen zaten sarhoş bir balık
Bir topal martı ben de


Gel dalgaya düşelim
Sandalda rakı içelim
Bir kötü arkadaş edinip
peşinde uçalım
Gel çocuklara soralım
Gel masalları gezelim
En güzel denizi bulup
suyunda yüzelim


Gel denizin gel yüzüne
Buluşalım orda senle
Biz yorgun bir kentin
Aşık yüzleriyiz senle

EZGİNİN GÜNLÜĞÜ


8 Ocak 2011 Cumartesi

Wish You Were Here



‘..demek ayırt edebileceğini sanıyorsun cehennemi cennetten,
mavi gökleri acıdan.
ayırt edebilir misin yeşil bir tarlayı soğuk çelik raylardan?
gülüşü bir peçeden?
ayırt edebileceğini mi sanıyorsun?

ve kahramanların yerine hayaletleri koymaya mı zorladılar seni?
sıcak küllerin yerine ağaçları?
sıcak havanın yerine serin bir meltemi?
donuk rahatlık yerine değişimi?
ve savaştaki bir harekete katılmayı,
değiştin mi kafesteki liderlik rolüne

nasıl isterdim, nasıl isterdim burada olmanı.
biz yalnızca iki yitik ruhuz bir akvaryumda yüzen, yıllardır,
aynı eski toprakları aşındırarak. ne bulduk ki?
aynı eski korkuları
keşke burada olsaydın..’



Ölene kadar dinleyeceğim

CHILD IN TIME.. – DEEP PURPLE

‘..sweet child in time you’ll see the line
the line that’s drawn between the good and the bad
see the blind man shooting at the world
bullets flying taking toll
if you’ve been bad, lord i bet you have
and you’ve been hit by flying lead
you’d better close your eyes and bow your head
and wait for the ricochet..’

‘..zamanla tatlı çocuk ,
göreceksin çizgiyi ,
iyi ile kötü arasına çekilen;
göreceksin kör insanı ,
dünyaya ateş eden ;
uçuşan mermileri ,
ölüm çanları çalan…
eğer bir kötülüğün olduysa ,
ki bahse girerim olmuştur ,
ve vurulmadıysan uçuşan kurşunlarca ,
iyisi mi, kapat gözlerini ,
eğ başını ,
ve bekle kurşunun sekmesini..’


7 Ocak 2011 Cuma

Gecenin Şarkısı I.


Fikrimin İnce Gülü


Fikrimin ince gülü
Kalbimin şen bülbülü
O gün ki gördüm seni
Yaktın ah yaktın beni
O gün ki gördüm seni
Yaktın ah çapkın beni


Ateşli dudakların
Gamzeli yanakların
O gün ki gördüm seni
Yaktın ah yaktın beni
O gün ki gördüm seni
Yaktın ah çapkın beni

Ellerin ellerimde
Leblerin leblerimde
O gün ki gördüm seni
Yaktın ah zalim beni
O gün ki gördüm seni
Yaktın ah çapkın beni

Müzeyyen Senar


Ağlama Zamanı

Aç kapıyı;

ağlama zamanı geldi!

Bu kapıdan az önce aşk çıkmıştı;

biliyordun işte,

bir daha asla geri gelmeyecekti.

Aç kapıyı;

sen çağırdın,

o geldi.


Yalanın aşkı kovduğu odaya,


doya doya,


katıla katıla,


hüngür hüngür,


ağlama zamanı geldi!...


düş hekimi yalçın ergir