Eğer bakışlar öldürebiliyorsa,
ben şu anda öldüm demektir.
Ben çığlık atıyorum,
sen çığlık atıyorsun,
hepimiz çıldırmak için
çığlık atıyoruz.
Tom Waits
ama herkes ki kendisi olsun
sonra herkes kendisi olsun
bir gün herkes kendisi olsun
edip cansever
Güvenme ona; sana sırtını dönse de, çünkü sana bakmaktadır.
Gözlerini kapatsa da güvenme ona; çünkü sana bakmaktadır.
Gözlerini kapatsa da güvenme ona; çünkü yine sana bakmaktadır.
Maldoror 2. Şarkı
Usanınca gerçeklerin yalanından, kaygan, yüzsüz baskıdan, tunç Nâzım'ı anımsarım ve sesini biraz hançerimsi : "Merhaba kardaşım... Ne o, neden yüzün asık öyle Boş ver! Yoksa şiir mi takıldı bir yerde? Gel, birlikte bitirelim. Paran mı yok? Bakarız bir çaresine, dert değil. Kız mı? Aldırma bulunur..." Oysa asıl kendisinde var bir şey, içini kemiren yüz çizgilerinden dehşetle akan : "Hepsi iyi de, şu yürek ağrısı... Adam sen de ağrıyadursun, yaşıyoruz ya..." Kimisi için şiir bir roldür, Kimisine bir dükkân, kazançtır. Onun içinse ağrıdır şiir, rol değil. Nâzım'ın yüreği de ağrıdı durdu işte. Üzerine titreyen doktoru bir gün, hani pek de güvenemiyerek, tenbih etmişti bana : "Bakın" demişti, "Keskin konulardan kaçının ki ağrımasın Nâzım'ın yüreği..." Hey gidi doktor... Hastanız gitti. Yaramadı çabalarınız. Yüreğiyse onun gizli gizli çarparak sürdürdü ağrısını ölümünden sonra da. İçimdeki acı için ağrıyor, Türkler için, Ruslar için ağrıyor, kendisi gibi mapusta özgür olanlar için özgürlükte mapus gibiler için ağrıyor. Hapisane acılarıyla yanan o yürek - ölümden sonra bile - dinlemiyor doktorları, korkak olduğumuz zaman ağrıyor. neme gerek dersek ağrıyor. onun gibi açık yürekle : "Merhaba kardaşım..." diyemezsek ağrıyor... Varsın ağrısın hepsi için yüreklerimiz, tek ağrımasın Nâzım'ın yüreği.
YEVGENI YEVTUŞENKO