7 Şubat 2011 Pazartesi

Sezen Aksu

Tutsak

İhaneti sende gördüm
Sende şiddeti gördüm, aşkı gördüm
Yanarak içinden geçtim aşkın
Kor olmadan küle döndüm

Dokun bana, bana dokun ne olur
Hasretinden öldüm
Kopar zincirlerini yeniden gel
Durmadan gel, hep gel

Ben sana tutsak sen bana yasak
Gel günahlarla korkularla gel
Ben savunmasız çırılçıplak
Sen hesaplarla sorgularla gel

Geçiyor günler çok üzgünüm
Geçiyor akşamlar sessiz
Geceyi yırtar yalnızlığım
Güneşi yakarır sensiz

Tükeneceğiz

Ne böyle senle ne de sensiz yazık yaşanmıyor çaresiz
Ne bir arada ne de ayrı olmak imkansız hiç sebepsiz
Ne hayallerle ümitlerle mutlu olmaktı dileğimiz
Suçlu ne sensin ne de benim şimdi sensizim sen de bensiz

Bir an gelip de küllenince
Yüreklerimiz dinlenince
Başka sevgilerde teselli bulunca
İşte biz o gün düşüneceğiz

Etrafımızı sarıverecek bir boşluk ki asla bitmeyecek
Her şey bir anda anlamsız gelecek işte biz o gün tükeneceğiz


Dünyada Leonard Cohen Türkiye'de Sezen Aksu diye düşünüyorum :)

6 Şubat 2011 Pazar

Futbolun Rock'n Roll Yıldızı

1969 yılında, bir keresinde, alkol ve seksi bırakmıştım. hayatta geçirdiğim en berbat yarım saatti .

“Yedi tane Dünya Güzeli ile birlikte olduğumu söylüyorlar… Bu yanlış; sadece dört tanesiyle birlikte oldum.”

George Best: “Eğer biraz çirkin olsaydım bugün ne Pele ne de Maradona’nın adını hiç kimse hatırlamazdı.”



"Eğer bana üç kişiyi çalımlayıp 30 metreden Liverpool'a nefis bir gol atıp tribünleri ayağa kaldırmak mı yoksa dünya güzelini yatağa atmak mı? diye sorsanız karar vermesi çok zor olurdu. Şanslıyım çünkü her ikisini de yaptım. Ama birini 50 bin kişinin gözleri önünde"


Bir röportajında, o kadar paraya ne oldu sorusuna: "Yüzde 90'i alkol ve kadınlara gitti, gerisini ziyan ettim" diye cevap veren güzide insan. :)


Kuzey İrlanda Milli Takımı’nın eski futbolcusu dünya çapında “futbolun gelmiş geçmiş en iyileri arasında” gösterilen bir futbol efsanesi.. genel olarak Manchester United’da oynadığı dönemle tanınan Best, çoğu zaman futbolundan çok hızlı ve çalkantılı hayatıyla da manşetleri süsleyen bir hayat yaşadı.. o’na “futbolun ilk rock’n roll yıldızı, pop starı” diye boşuna söylenmedi !..

futbolculuk kariyeri
İngiltere’nin ünlü ekibi Manchester United’da 1963 – 1974 yılları arasında top koşturan George Best, bu dönem içerisinde 1965 ve 1967’de 2 lig şampiyonluğu, 1968’de bir Avrupa kupası kazandı.. 1968’de Avrupa’nın en iyisi olan Manu’nun en önemli yıldızı olan Best, o sene sergilediği muhteşem performans ile “avrupa’da yılın futbolcusu” ödülü ve “İngiltere futbol yazarları birliği, yılın futbolcusu” ödülüne layık görüldü..

Manchester United ile İngiltere ve avrupa’da toplam 466 maça çıkan best 178 gol kaydetti.. bir keresinde Northampton Town’u 8-2 yenerek kazandıkları maçta 6 gol birden attı..


Çoğunlukla Britanya’dan çıkan en yetenekli oyuncu olduğuna inanılan Best, her zaman Pele ve Diego Maradona ile kıyaslandı..

Maradona, Best ile ilgili açıklamasında “Best, benim 1 numaralı favorim” derken, Pele “Best, oynarken gördüğüm en iyi futbolcu” diye övgüde bulundu..



Manchester United’da Denis Law ve Bobby Charlton ile oynayan Best her zaman ön planda oldu.. hareketli karakteri ve içi içine sığmayan tavırları Best’i kısa sürede medyatik bir kişilik yaptı.. siyah ve uzun saçları ile “Beatles’ın 5. üyesi” olarak bakılan Best’in özel hayatı her zaman alkol, kadın ve kumar haberleriyle dolu oldu.. halbuki hayranları her zaman John Lennon, Paul Mccartney, George Harrison ya da Ringo Starr’ın yerini almasını ya da en azından Beatles’a katılmasını bekliyordu..

Best’in kendisinin sürekli anlattığı bir anısı, kendi hayat tarzının kısa bir özeti oldu her zaman.. “1970’ler de bir otelde kalıyordum, odaya kat görevlisi girdi ve etrafta bir gece önce kazanılmış on binlerce pound ve şampanya var, yatakta ise dönemin dünya güzeli yatıyor.. genç görevli bana sordu: “George, yanlış giden ne ?”..

1974’de 27 yaşında olan Best, Manchester United tarafından “devam eden alkol problemi, maçları ve antrenmanları kaçırması sebebiyle” kovuldu.. Best, sonraki 10 yıl boyunca Fulham, Stockport County, Dunstable Town, Hibernian, Los Angeles Aztecs, San Jose Earthquakes ve son olarak Bournemouth’da top oynadı.. hareketli karakteri, muhteşem futbol yeteneği ve her zaman ön planda olan çalkantılarla dolu özel hayatıyla tanınan futbol efsanesi 1983’de 37 yaşındayken futbolu bıraktı !..


1984’de alkollü araç kullanırken bir polise saldırdığı için 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.. 1984’de yıl başını parmaklıkların arkasında geçirdi ve ford açık cezaevi’nin futbol takımının bir üyesi oldu..

1991’de bbc’nin prime time talk show programlarından wogan’a konuk oldu ve program boyunca bir kaç kez küfür etti ve alkollü bir şekilde programdan ayrıldı.. best sonraları davranışından dolayı özür diledi ve her zamanki esprili bakış açısıyla ekledi “alkolizm üzerine yapılan en kötü program oldu”..

2000’de bir dönem çalıştığı sky kanalı’nın “cumartesi futbolu” programında beckham’ı haksız yere eleştirdiği için tepki topladı, ancak sonraları beckham’ın ingiltere milli takımı’nın kaptanlığı için doğru seçim olduğunu belirtti..

2002’de alkolün zararları hat safhaya ulaştığında ancak karaciğer nakli yapılarak kurtarıldı..

2003 ise en çok eleştirildiği yıllardan biriydi.. açık alanlarda içmeye devam eden, zaman zaman şarap şişeleriyle görülen best, başka nakil bekleyenlerin ve kendisini ölesiye sevenlerin hislerine önem vermediği gerekçesiyle bütün bir yıl derin bir üzüntüyle takip edildi..

2003’in kasım ayında “avrupa’da yılın futbolcusu” ödülünü sattı !..

2003’de karısı alex, bir reality show olan “i’m a celebrity, get me out of here !“a yarışmacı olarak katıldı.. alex programda ilişkileri ile bir çok eleştri ve suçlamada bulundu.. aynı sene 3 ocak’ta bir kez daha alkollü araç kullanmaktan tutuklanan best’in araç kullanması yasaklandı ve ehliyetine 20 ay boyunca el kondu..

bir sonraki sene nisan ayında karısı alex ile boşandılar..

Bir futbol efsanesi olan zaman zaman diego maradona ve pele ile kıyaslanan ve vazgeçemediği alışkanlıkların kurbanı olan “futbolun pop starı” george best 25 kasım cuma, 59 yaşında londra’da hayata gözlerini yumdu..


George Best


Gülten Akın

Yaşamak öyle güzel öyle derin
Bir dostun sıcacık merhabasında
Yürekten gülüşünde
Yaşamak güzel şey
Ellerin sevdiğinin ellerinde
Gözlerinde sevgi dolu bakışlar……



GÜLTEN AKIN

23 Ocak 1933′da Yozgat’ta doğdu. Ortaöğrenimini Ankara Kız Lisesi’nde tamamladı(1951). Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi (1955). Eşinin kaymakamlık görevi dolayısıyla Gevaş, Alucra, Gerze, Saray, Kahramanmaraş’ta avukatlık ve yardımcı öğretmenlik yaptı (1959-1973). Türk Dil Kurumu’nda dil uzmanı olarak çalıştı, ayrıca Kültür Bakanlığı Yayın Danışma Kurulu üyeliği yaptı.

“Gerek bireyi gerekse toplumsalı dile getirirken, dizelerinde her bir sözcüğün yaslandığı arka planda, halk şiirinin olanaklarını soluk kesen çağdaş bir duyarlılıkla kullanan, kadını insan kılan, insanı insan kılan bir ustalıkla örüyor şiirini Gülten Akın.”

ESERLERİ :

Rüzgâr Saati (1956)
Kestim Kara Saçlarımı (1960)
Sığda (1964)
Kırmızı Karanfil (1971)
Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı (1972)
Ağıtlar ve Türküler (1976)
Seyran Destanı (1979)
Seyran (ilk yedi şiir kitabı, 1979)
İlahiler (1983)
Sevda Kalıcıdır (1991)
Seyran (Toplu Şiirler, 1992)
Sonra İşte Yaşlandım (1995)
Toplu Şiirler 1956-1991 (1996)
Sessiz Arka Bahçeler (1998)
Gülten Akın Toplu Şiirler II (2000)
Uzak Bir Kıyıda (2003)
Sevdiğim Yaz Geldi Yine (2003)

5 Şubat 2011 Cumartesi

Kadın yok, ağlamak yok


KADIN YOK – AĞLAMAK YOK?

Yıllar önce bir yazı yazmış, ne zaman “No Woman - No Cry” şarkısı çalsa,

bir takım ciğere “mundar” diyen erkeklerin şarkıyı efkarla:

“…

kadın yok – ağlamak yok abicim…”,

olarak algıladıklarını - şarkının aslında ağlayan kadına:

“…

hayır kadın, ağlamak yok;

her şey yoluna girecek…”

diyen kocaman bir destek olduğunu yazmıştım.

“Kadın Yok – Gülmek Yok” da değil miydi? Ben de satırlarımı:

“…

yoksa hiç olur mu;

bir erkek kadınsız,

bir kadın erkeksiz,

mutlu olabilir mi?”

diye noktalamıştım.

Aslında noktalı virgül koymalıydım

ve kusurunu ilk hemcinsinin gördüğü bir dünyada:

“…

hiç, bir erkek kadar bir kadını mutsuz edebilen –

hiç, bir kadın kadar bir erkeği mutsuz edebilen olur mu?”

diye devam etmeliydim.

Arkasından da:

“…

ağlayabildiğin kadar gülebilir,

mutsuz olabildiğin kadar mutlu olabilirsin...”

diye kocaman bir teselli vermeliydim.

Ve kağıt mendilime yine “No Woman - No Cry”ın:

“…

iyi dostlarımız var,

kaybettiğimiz iyi dostlar var

yol boyunca,

bu harika gelecekte

unutamazsın geçmişini,

bu yüzden sil gözyaşlarını…”

satırlarını eklemeliydim.

Dünyadaki tek erkeği, dünyadaki tek kadını kaybedip,

dünyadaki son erkekten, dünyadaki son kadından kurtulanlara,

yoldaki iyi dostlarıma, aynı zaman diliminin yolcularına,

gülen gözlerin, elbette güzel günlerin eşliğinde sabırla

ve “hep” sevgiyle…

düş hekimi yalçın ergir


3 Şubat 2011 Perşembe

Azil

"suç, varolan en güçlü tutkaldır..."

- "zaman, gidecek yeri olmayanların evidir..."

- "sevgi, tırmananları birbirine bağlayan bir halattı.."

- "yeryüzü ve dışındaki tek azınlık yanıtlardır,
herşeyi ve herkesi sorular yönetir, soru ve yanıtların
nadir evliliklerinden doğan melezler de bildiklerimizdir
melezlerin ışığı neyi aydınlatıyorsa onu görürüz,
gerisi karanlıktır, hiçbir gözün alışamayacağı kadar
karanlık, hayata karanlıktan geldiğini bilmelisin,
anavatanın karanlıktır, karanlığın kuralları,
tarihi yoktur doğumundan bir kaç saat sonra gözlerini
açmanın nedeni, ışığın seni beklediğini bilmendir, kurallar,
buluşmaların gecikmesini yasaklar..."

- "düşünce şeytandan, davranış tanrıdandır, hangi düşüncenin
davranışa dönüşeceğine karar veren insandır..."

- "aynı zihinde yeralan karşıt düşünceler birbirini
yok eder ve ışığa dönüşür..."

-"hayatın karşılarına çıkardığı seçim kavşaklarında
donarak ölmelerinin nedeni, karşıt düşüncelerin
çarpışmalarından kaynaklanan ışıktan gözlerini
alamadıkları için körleşmeleridir, kör ve felçli..."

- "çelişki , buz tutmuş bir göldür,
çelişki göldeki çatlağa saplanıp donmaya başlamandır,
çelişki , yardım istemek için açtığın ağzına dolan sudur..."

- "her düşünce bir diğerini doygunlukları ve aralarındaki
uzaklık ölçüsünde çeker..."

- "düşünceler mükemmel , ancak davranışlar kusurludur,
bir insanı sevdiğini düşünmek, ona bunu söylemek ve
ardından ona sarılmakla anlatılamayacak kadar
mükemmeldir, bir insanı öldürmek, ondan nefret
ettiğini düşünmenin yanında daima kusurludur,
hiçbir davranış düşüncenin gerçek tercümesi değildir..."

-"davranışa dönüşen düşünceler daima geçmişe aittir..."

- "ilişkilerin zaman içinde sıcaklığını yitirmesi doğaldır,
geçmişe özlem duymak sadece zaman kaybıdır..

- " PTT den kampanya: yirmibeş yıl sonrasına mektuplar.."

- "teknoloji, insan davranışını, ahlakını, sosyoekonomik ilişkileri,
geri dönüşü imkansız kılacak biçimde değiştiriyordu,insanlığın
binbir çabayla 2000 yılda yarattığı ahlak, elli yılda televizyon
tarafından çiğnenmiş ve 10 yılda da internet tarafından
yutulmuştu, toplum gözünde suç olan, bireyin dünyasında
vazgeçilmez hale gelmişti, toplum ile birey arasında genişleyen
ahlak farkı, ikisinin de hastalanmasının temel nedeniydi,
toplum ile birey arasına teknoloji girmişti..."

- "İsa, Meryem'in ikizidir, doğduğunda karnındadır,
sonra rahmine düşmüş ve Meryem, Isa'yı doğurmuştur,
bu yüzden bakire diye bilinir, kendi ikizini doğuran bir kadın,
hepsi bu büyütmemek lazım, milyonda bir ihtimal ama
sadece gazete haberi kadar değerli, önemli olan Tanrının bir
enstruman yaratmış olmasıdır, insan denen bir enstruman,
ancak yarattığı müzik enstrumanını çalamayan bir usta gibi
Tanrı da insandan doğru sesler çıkaramamıştır, bu yüzden
Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de Şeytan
en güzel melodilerini onunla bestelemiştir, ne bakire anneler
ne de Sami ırktan gelen peygamberler mucizedir, mucize;
Tanrının elini koparıp dünyaya fırlatması ve sonrada ondan
geri dönmesini beklemesidir, ancak elin önce bir el olduğunu
anlaması sonra da Tanrıya ait olduğunu farketmesi gerekir,
mucize elin ait olduğu bedene dönmesidir,
sonunda Tanrı sıkıntıdan patlamıştır,
buna da "bing bang " denir..."

- "genetik ve kültürel mirasın insana acıdan başka birşey
vermesine olanak yoktur, her insanın boşluğa doğma hakkı
olmalıydı, vatansız, toplumsuz, ailesiz ve kişiliksiz olmak
her insanın hakkıydı..."

- " asil yaşayan adil ölmez..."

- "hayat yatılı bir misafirlik değil, günübirlik gidilen bir piknikti.."

- "klonlanması gereken insan değil evrendir, ancak o zaman,
her şey yeniden ve eksiksiz yaratılabilir, çünkü insan bir sonuç,
evrense nedendir..."

- "doğmalardan ve temeli benden önce atılmış olan
hiçbir şeyden kaçmıyorum, sadece derime yapışmadıklarını
söylüyorum, bu benim doğam,kaygan derili bir insan olarak
hiçbir şey tarafından tutulamam, tutulmam için üzerime,
derimin kayganlığını yok eden kavramlar sürmeliyim,
bunların ilki de ailedir, aileye bulanmış her insan
bir gün Devlet ve Tanrıyla yaşamak zorunda kalır..."

- "Asil, yaşayan bir delidir, anımsamadığı için geçmişi,
önemsemediği için geleceği yoktur..."

- "bir belgesel konusu : "ne kadar kötüsün ? "

- "hiçlik yoktur, bir pencere düşün, onu açarsın ve içine doğru
çekilirsin, vakum varsa hiçlik yoktur, hiçbir yerde altın
bulamayacağını anlayan bir madencinin
kazmayı kendine vurması gibi.."

2 Şubat 2011 Çarşamba





Çocuktuk
ve bilmiyorduk hergün bir yerlerde birilerinin öldüğünü
Henüz çocuktuk
ve ölenler
onlarda çocuktular.
...
Büyüdük,
Kimi zaman eğlendik
kimi zaman güldük
Ve açlığı gördük
Dayanılmaz birşeydi bu
Yaşamanın ve nefes almanın ötesinde
Ama bilmiyorduk
Orda bir yerde ölen çocuklar olduğunu
Bir yelerde bir AFRİKA olduğunu!..

Fakat
İnsanlar soluyor
Yaşamın kıyısına bile varamadan
AFRİKA'DA ÇOCUKLAR ÖLÜYOR
İNSANLAR Bİ DERİ Bİ KEMİK
Cesaretin var mı? Hey can..
Cesaretin var mı? Dayanmaya
Tükenir gücün
Öfken
Okunur yüzünden
Öfken açlığadır
İsyanın açlığa!

!


Şikayet ettiğimiz yaşamımız bir başkasının hayalidir


fotoğraf: Göksin Varan

31 Ocak 2011 Pazartesi

Ümit Yaşar Oğuzcan - Jet Sosyete

Jet Sosyete

Bir gün Nis’te gezerler ,bir gün Montekarlo’da

Roma’da tatlı hayat, Paris’te en son moda

Kristal kadehlerde şampanya, viski-soda

Acayip bir şey gibi bakarlar sefalete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Yüzlerde tonla boya, tırnaklar manikürlü

Hangi bahsi açsanız hepsi de en kültürlü

Oyunlar çeşit çeşit, eğlence türlü türlü

Dayanmışlar pek çoğu birer kirli servete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Sahtekarlık denince ne ararsan bulunur

Sadakat bir aptallık, vefa en büyük kusur

Zinanın adı flört, sevginin adı amur

Gırtlaklarına kadar batmışlar rezalete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Doğru yolu görenler yürümeyi şaşırır

Erkekler birbirinin sevdiğini aşırır

Kadınları her sene dokuz çocuk düşürür

Değişiklik adını verirler ihanete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Katılırlar her çeşit eğlence kervanına

Yatlarla yanaşırlar çılgınlık limanına

Benziyor kadınları kuyumcu dükkanına

Asil olmak yetişir, lüzum yok fazilete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Tabesabah eğlenip, akşama dek uyurlar

Uyanınca dikkatle giderilir kusurlar

Bol bol gülerler amma güç mutlu olurlar

Kanıksamış her biri her türlü saadete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Karıştırmaya gelmez mazilerini onların

Bir servete mal olur partileri onların

Sabun köpüğü gibi sevgileri onların

Binbir hata işleyip düşmezler nedamete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Kompliman en ucuzu, nükteyse en bayağı

Şoförde üniforma, frak giyer uşağı

Denktir birbirine ipi ile kuşağı

Değer verirler yalnız parayla saadete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Duydukları rehavet, asla yorgunluk değil

Dünyalarında ilim, sanat olgunluk değil

Mutlu azınlık onlar, bitli çoğunluk değil

Nasırlı kalplerinde yer yoktur merhamete

Bir adı hot sosyete, bir adı jet sosyete

Ümit Yaşar Oğuzcan

Sözüm Meclisten Dışarı

s.155


28 Ocak 2011 Cuma

Özdemir Asaf

ONARMAK ZORDUR

Şarkılar değil de
Hep kulaklar bitiyor,
Onarmak zordur.

Bir yürek üşümüş
Kapamış kapılarını,
Onarmak zordur.

Bir şey yitirilmiş
Hiç eskimeyecektir,
Onarmak zordur.
İnsanin içine düşen korku
Özgürlüğünden olmuştur,
Onarmak zordur

Ölümü düşünmek yenilmek,
Sevmek ölümü yenmektir,
Onarmak zordur


BEN DEĞİLDİM

Bir aksam ustu pencerenden bakıyordun
Ağır ağır, yollara inen karanlığa.
Bana benzeyen biri geçti evinin önünden.
Kalbin başladı hızlı hızlı çarpmaya..
O gecen ben değildim.

Bir gece, yatağında uyuyordun..
Uyanıverdin birden, sessiz dünyaya.
Bir rüyanın parçasıydı gözlerini açan,
Ve karanlıklar içindeydi odan...
Seni gören ben değildim.

Ben çok uzaktaydım o zaman,
Gözlerin kavuştu ağlamaya, sebepsiz ağlamaya.
Artık beni düşünmeye başladığından
Bıraktın kendini aşk içinde yasamaya..
Bunu bilen ben değildim.


Bir kitap okuyordun dalgın..
İçinde insanlar seviyor, ya da ölüyorlardı.
Genç bir adamı öldürdüler romanda.
Korktun, bütün yininle ağlamaya başladın..
O ölen ben değildim..

ÖZDEMİR ASAF


Yalnızlık

yalnız kaldınız sanırsınız,
biliyorum.
yalnız
bırakılmışsınız,
biliyorum.
ötesi yok.
2
ötesi var:
yalnızlık
müziğin
bile seni dinlemesidir.
yalnızlık
insanın kendine mektup yazması
ve
dönüp dönüp onu okuması
yalnızlığın da ötesidir.

Özdemir Asaf


ALDANI-ALDATI


Benim düşlerimin içinde
O uyuyordu,duyuyordum.
Ben bir uykusunda onun,
Bir düş'ünde bulundum...
Uyuyordu,duyuyordu,
Avundum.

II

Benim düşlerimin içinde
O uyumuyordu,biliyordum.
Ben ne bir uykusunda onun,
Ne de bir düş'ünde bulundum...
Bulunsaydım,
Vururdum....

Özdemir Asaf


neredeydik, neredeyiz, nereye...

‘babam ve annem okuma yazma bilmiyordu.. benim üniversite okumam için çok çalıştılar.. 15 yaşında hayata başladım.. 5 kardeştik.. 15 yaşında aileme bakan bir kişiydim.. ortaokulda mahalle arasında oynarken , büyüklerin baskısıyla kaleye geçtim.. 24 yıl kaleciliği sevmeyerek yaptım..

ben o zaman fakir bir ailenin çocuğu olarak , denizde yüzüyordum , kumsalda geziyordum , özgürdüm , organik meyve yiyordum.. bugün ekonomik durumu iyi olan bir baba olarak çocuğumu yüzmeye götüremiyorum , organik meyve yediremiyorum..

ben hiç kaleci eldiveni giymedim.. zonguldak maden işçilerinin eldivenleriyle toprak sahada antrenman yapıyordum. eskiden fakirler oynuyordu , zenginler seyrediyordu.. yani açlar oynarken , toklar seyrediyordu.. şimdi ise toklar ve zenginler oynuyor , fakirler seyrediyor..

sadece sonuçsal kaygı ve ekonomik beklenti var.. o zaman olmaz.. eskiden yokluktan çıkarırken , şimdi eskisi gibi başarılı sporcular çıkaramıyoruz..’

ŞENOL GÜNEŞ

Türkiye Spor Yazarları Derneği’nde yaptığı konuşmadan..

(Daha fazlası ve başka yazılar için : Express , sayı 116 , Ocak 2011..)


Yer altında kör bir köstebektim Charles Bukowski

‘siz bana nehirlerden ve yağmurdan söz edin , ben size uyuşturucu ve ıstırap bağımlısı sıska bedenleri anlatayım , kadınsız ve işsiz ve ülkesiz , verilenden daha iyi bir yaşamı hayal ederek , akortsuz piyanolar çalan eşcinsellerden geçilmeyen barlarda ve bok suratlı kasa sahipleri ıslık çalar ölü parayla..’

‘herkesin savaştan yana olduğu bir dönemde savaşa karşıydım.. iyi savaşı kötü savaştan ayırt edemiyordum -hala edemem.. ortalıkta henüz hippiler yokken hippiydim ben ; beat kuşağı gelmeden önce beat’tim..

bir protesto yürüyüşüydüm tek başıma..

yeraltında kör bir köstebektim ve ortalıkta benden başka köstebek yoktu.. daha henüz yer altı oluşmadan yer altı’ydım ben.. pis genç bir adamdım..

ben hip’tim zaten..’


‘yalnızlık gittikçe daha tatlı bir hal alıyor , bir zamanlar hapis yatan bir adam tanırdım.. onu deliğe tıkmışlardı..

ona ‘şimdi dışarı çıkmak istiyor musun’ diye sorduklarında , ‘hayır’ dedi.. yine de onu çıkardılar.. deli olduğunu düşünüyorlardı.. gördüğüm en akıllı adamlardan biriydi.. evet , evet..’


‘bir yazar yazacağı bir sonraki satır kadar vardır.. onun gerisinde kalanlar bir bok ifade etmez.. eğer o bir sonraki satırı yazamazsanız , insan olarak ölmüşsünüz demektir.. sadece bu bir sonraki satır , daktilo döndükçe ortaya çıkan bu satır vardır , bu sihirdir , gürlemedir , bu güzelliktir.. bu ölümü yenebilecek tek şeydir..’


Charles Bukowski..