Evlerimizi mezar yaptık, mezarlarımızı ev.
Yıkıldı evlerimiz,
Yağmalandı mezarlarımız.
Dağların doruğuna çıktık,
Toprağın altına girdik.
Suların altında kaldık,
Gelip buldular bizi.
Bozdular birliğimizi,
Alt üst ettiler bizi.
Yakıp yıktılar,
Yağmaladılar bizi.
Biz ki; analarımızın,
Kadınlarımızın ve ölülerimizin uğruna.
Biz ki; onurumuz ve özgürlüğümüz uğruna.
Toplu ölümleri yeğleyen bu toprağın insanları.
Bir ateş bıraktık.
Hiç sönmeyen ve sönmeyecek olan...
Yıkıldı evlerimiz,
Yağmalandı mezarlarımız.
Dağların doruğuna çıktık,
Toprağın altına girdik.
Suların altında kaldık,
Gelip buldular bizi.
Bozdular birliğimizi,
Alt üst ettiler bizi.
Yakıp yıktılar,
Yağmaladılar bizi.
Biz ki; analarımızın,
Kadınlarımızın ve ölülerimizin uğruna.
Biz ki; onurumuz ve özgürlüğümüz uğruna.
Toplu ölümleri yeğleyen bu toprağın insanları.
Bir ateş bıraktık.
Hiç sönmeyen ve sönmeyecek olan...
Likya'da bir şehrin adı Ksantos. M.Ö 42 yılında Brütüs'le savaşa
girerler ve yenileceklerini anladıktan sonra tıpkı eskiden Perslere
karşı savaşırken yaptıkları gibi şehrin meydanında tüm eşyalarını,
kadınlarını ve çocuklarını toplayıp ateşe verirler. Geriye kalan
erkeklerse büyük yeminler edip ölümüne düşmana saldırır. Filmlere konu
olacak destansı bir vahşettir bu hikaye. Geriye ise beş bin yıllık bir
şehir ve yazıtlar ve şuan günümüzde olup biteni de anlatan şiirleri
kaldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder