Hayata Dair etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hayata Dair etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ekim 2011 Cuma

Ölüm töreni çağı

Yaşadığımız çağda aşkların sahte olduğuna, gerçek aşkın hiç olmadığına inanan insanlar hayli fazla. Bu durumun araştırdığım kadarıyla sosyolojik ve psikolojik açıdan çokça sebebi var. Burada o konulara değinmeden sadece toplumun aşktan ne anladığı üzerine bazı alıntılar yapmaya karar verdim.

Facebook üzerinden on binlerce kişinin takip ettiği, aşk-sevgi-ilişkiler üzerine açılmış birçok sayfa mevcut. İnsanların aşka bakış açısı,seviyesizliği, zevk ve beğenilerinin sığlığı ve aşkın ne kadar yanlış anlaşıldığının göstergesi adeta.


Havalar soğuyunca sevgilimi yaktım. Ne yapayım odun doğalgazdan daha ucuz.

Yufka yüreğine dikkat etmezsen, onu sana kol böreği yapıp yedirirler.

Klavyenin boşluk tuşu gibisin sevgili.Çok yer kaplıyorsun ama sonuçta boşsun işte.

Aşk kapıyı çaldığında hemen açma, bazıları zile basıp kaçıyor.

Küfürler biriktiriyorum lügatımda. Gidişine lafım yok da dönüşüne söylenecek sözüm olmalı zulamda.

Hayatta iki şeyin peşinden koşulmaz. Bir sevgili iki otobüs. Çünkü ikisi de on beş dakika da bir geçiyor.

Tuştu kurar gibi hayal kurmayın, gördüğünüz her hıyarla.

Seni seviyorum; 1 cümle, iki kelime, 13 harf, iki insan ve bir aptal


Uzun uzadıya yazmanın bir anlamı yok, bu basitliğe ve aşağılık düzenin içerisine batmış durumdayız zaten.

Bu çağa öldüren çağ adı verilebilir. Felsefenin, şiirin, aşkın, ahlakın, değerlerin ölüm töreni çağı. Uygarlığa, bilgiye, doğaya, aşka, insanlığa topyekün savaş açılmış bir çağ.

27 Ekim 2011 Perşembe

!

İster cehalet deyin, ister densizlik; Van depremini ‘Türk - Kürt ayrımı’ bağlamında değerlendirenlerin yaptığı, terörist ile (o teröristin öldürdüğü masum) vatandaşı doğrudan aynı kefeye koymaktır. O bölgede yaşayan insanları topyekün terörist saymak, öyle göstermektir.

Asıl vahim, asıl tehlikeli olan da işte bu sığ bakış açısıdır.

Şimdi bir düşünün, şöyle bir soru olabilir mi mesela?

“1999’da İstanbul’da, Gölcük’te, Yalova’da, İzmit’te, Adapazarı’nda ölenlerin arasında kaç Kürt kökenli vardı?”

Olur mu böyle bir soru?

Bu soru ne kadar garip, ne kadar anlamsız ise;

“Van’da, Erciş’te kaç Laz, kaç Arap hayatını kaybetti? Kaç Çerkez yaralandı? Kaç Türk, kaç Gürcü kökenli hala enkaz altında?” sorusu da o denli saçma, bir o kadar şuursuzca değil mi?

‘İnsan’ ve onun hayatı değil midir esas olan?

Doğal afet ile ortaya çıkan acıya, yerine, bölgesine göre bakılabilir mi?

Depremle gelen ölümün; dini, ırkı, etnik kökeni, rengi olur mu?

Başka sorum yok!

28 Ağustos 2011 Pazar

Nankör mü, melankolik mi?: Edebiyatta kediler

Yokluğu Çekilmeyen Kedi: Kedi tutkusu, yokluğu yaşamını çekilmez kılacak denli büyük olan yazar Bilge Karasu sadece denemelerinde kedilerinden bahsetmekle kalmaz; kendini en iyi yansıtan kitaplarından birinin adını “Ne Kitapsız Ne Kedisiz” koyar. “Kedi sevmek, kedinin, kendisini seven (kendisinin de sevdiği) kişi karşısındaki umursamaz bağımsızlığını baştan kabul etmek demektir” diyen Bilge Karasu’nun kedilerine koyduğu adlar da “Bibik” ve “Bıyık”mış.
Aynanın İçindeki Kedi: “Gülümsemesiz bir kedi alışıldık bir şeydi. Ama kedisiz bir gülümseme, işte bu çok ilginçti” der Lewis Carroll, “Aynanın İçinden”in bir görünüp bir kaybolan tuhaf kahramanı Cheshire Kedisi için. Herhalde sayacaklarımız arasında en ilginç kedi imgesi, “Aynanın İçinden”in çokbilmişi, tuhaf gülümsemesiyle felsefi öğütler veren Cheshire Kedisi’dir. Alice ne zaman ne yapacağını bilemez bir halde ortalıkta dolansa, nereye gideceğini şaşırsa, içinden çıkılmaz durumlara düşse Cheshire Kedisi beyefendi bir bilge olarak beliriverir. “Beliriverir” diyoruz çünkü bu kedi, gökyüzünde önce gülümsemesi sonra yüzünün öteki ayrıntıları olmak üzere yavaş yavaş görünür. “Varacağın yerin önemi yoksa hangi yoldan gittiğinin de bir önemi yok” der ve belki de bilinçaltını temsil eden kedisiz bir gülümseme olarak okurlarının içine işler.

Kavga Nedeni Olarak Kedi: Kediseverler gözünüzde hep melankolik, sakin ve kırılgan insanlar olarak canlanıyorsa eleştirmen Nurullah Ataç’ın da sıkı bir kedisever olduğunu öğrenmek şaşırtıcı olacaktır sizin için. Ataç gibi hırçın, açık sözlü bir yazar bile Günce’sinde “kedi sevmeyen insanla anlaşamam ben” diyecek kadar kedi düşkünü. Ataç, kedilere getirilen beylik eleştirileri yanıtlar. Kedilerin nankör olmadıklarını, sahiplerine yaranmaya, kendilerini beğendirmeye çalışmadıkları için vakur olduklarını iddia eder. Ataç’a göre insanlar hep kendi büyüklüklerini kanıtlamak derdindedirler. Bu yüzden de sadece kedilerden değil, tüm varlıklardan kendilerine minnet duymalarını beklerler. Kedi ise nankör değil gururludur, minnet duymaz çünkü boyun eğmez!

Zeki, Fedakâr Kedi: Çocukluk masallarımızın en sevimlilerindendir Çizmeli Kedi. Babasının kendisine miras olarak tuhaf bir kediyi bıraktığını öğrenen küçük oğul elbette bu kedinin yaşamını değiştireceğini bilemezdi. Çizmeli Kedi atılgan, zeki, üstelik de “nankör kedi” tamlamasına zıtlık oluşturacak denli fedakâr bir hizmetkârdır. Kedilere yönelik tüm olumsuz sıfatların reddedilişi olarak belirir Çizmeli Kedi.


Nankör, Bencil Kedi: Kedi denince ilk akla gelen çağrışım melankoli ise ikincisi de nankörlüktür. Memduh Şevket Esendal “kedinin nankörlüğü”nü, bildik kedi ve sahibi ilişkisinden farklı bir biçimde anlatıyor “Soysuz Kedi” adlı öyküsünde. Anne kedi, kendi keyfince evin içinde dolanan, yavrularını emzirmeye bile yeltenmeyecek denli bencil bir kedidir. Bir gece sahibi, yavrularını emzirmek zorunda kalsın diye anneyi ve yavrularını bir dolaba kilitler. Ama sabah dolabın kapağını açtığında içeride tek bir kedi görür, o da annedir. Esendal’ın anne kedisi nankörlük ve bencillik sınırını vahşiliğin eşliğinde aşar. Herhalde hiçbir nankör kedi öyküsü de yavrularını yiyen bir anneninkinden daha etkileyici değildir.

Toplumsal Sınıf Göstergesi Olarak Kedi: Türk edebiyatının en eğlenceli yazarlarından Hüseyin Rahmi Gürpınar tam da kendisinden beklenecek bir şekilde kullanıyor kedi imgesini “Ada Vapuru” öyküsünde. Adadaki farklı kültürlerin temsilcileri karşı karşıya gelir bu öyküde: Madam’ın buldog köpeği, hanımların kedileri Mestan ve Ceylan’a saldırır. Böylece saatler süren vapur yolculuğu tam da Gürpınar’lık eğlenceli bir curcunayla geçer.


Uyumsuzun Notlarındaki Kediler: Güncelerini “Bir Uyumsuzun Notları” başlığıyla yayınlayan Tomris Uyar da bir kedisever. Sık sık kedilerinden bahsettiği “Yüzleşmeler”inde kedilerin insanlar tarafından nankör olarak değerlendirilmesine şaşmadığını çünkü kedileri tavlamanın zor olduğunu, örneğin basit bir ciğer parçasıyla başarılamayacağını söyler. Kedi kolay bir hayvan değildir. Sahibi olan insanı tavlamak belki de daha kolaydır. Çünkü insan kimi zaman kediye göre daha çocuksu olabilir.

Adı Katmerli Kedi: İyi bir kedi adında hangi harf mutlaka olmalı diye sorsak siz ne yanıt verirsiniz bilemeyiz ama Hulki Aktunç’a göre “S” harfi, iyi bir kedi adının olmazsa olmazıymış. Kedisi Sisip de kendisi gibi ukala, keyfine düşkün, alaycıdır. En azından “Uzanmış Bir Adamın Beş Düşüncesi”nde Sisip’i böyle tanımlar Aktunç. Sisip adı hem Yunan mitolojisindeki Sisiphos Söylencesi’ni çağrıştırır Aktunç’a hem de katmerli bir adı olduğundan onun için çok özeldir.

Kediler Kitabı: Gökhan Akçura, kedilerle ilgili kapsamlı derleme kitabı “Kedi Kitabı”nı hazırlarken sadece öykülerden yola çıkmamış. Deneme, anı ve makaleleri de toplamış. Elbette başka yazarların bir derlemesini yapmış olması, kendisinin kedilerle sadece editoryal anlamda ilgilendiğini göstermiyor. Akçura da kendi kedisi Pati ile bir otoparkta karşılaşmış ve bir de bakmış ki eve birkaç ay kalsın diye getirdiği Pati dokuz yıldır yanındaymış. Gökhan Akçura’nın bu kitabını fırsatını bulduğunuzda kaçırmayın deriz.


14 Ağustos 2011 Pazar

Aşk İnsanı Komik Yapar

"Aşkına sadece saygı gösterilmesini istiyordu.
Sevgilisi ise onu görünce göğüs düğmelerini ilikliyordu."

"Seviyorum seni o halde varım, dedi sevgilisine.
Sevgilisi, Sevmiyorum seni o halde yokum, dedi.
Aşık olan sadece kendi varlığıyla sap gibi ortada kalmıştı."

"Aşkın hayatımı yamulttuç Fazla sıkılmış çamaşıra döndüm."

"Aşk insanın kendini sevgilide kaybetmesidir.
Acaba insan kendinde olsa, yine de aşık olabilir mi?"

"Aşkı için çoğu insan ölüme koşuyor. Acaba aşkı ile yaşamak daha mı zor?"

Konuya İlişkin Atasözleri

-Aşk ülkesini kanunsuz idare eder (İtalyan atasözü)
=Tıpkı İtalyan usulü mafya gibi.

-Aşkın tokadı üzüm gibi tatlıdır (Mısır atasözü)
=Ancak bir namus cinayetine kurban gitmezsen.

-Aşk gecede dolaşır (Yunan atasözü)
=Aşk da karanlık işlerdendir.

Karşılıksız Aşk

"Karşılıksız aşk, asırlarca konuşma isteği duymak
ancak bunun bir monolog olduğunu fark etmektir."

"Karşılıksız aşk, bir uçuruma gül atıp yankısını duymamaktır."

"Karşılıksız aşk bir dağa küsmek ya da bir dağı sevmek gibidir.
Ama dağların bile yankısı vardır."

Beni Hiç Anlamadın

"Beni hiç anlamadın. Ama artık anlamana fırsat vermeyeceğim.
Şans ona kucak açanlar için vardır."

"Beni hiç anlamadın. Ben de acı çeke çeke güçlü oldum.
Artık anlamanı beklemiyorum."

"Beni hiç anlamadın. Sadece gülümsedin.
Tıpkı politikadaki gibi, içten değil hiçten bir gülümseme."

Aşk En çok Şairleri Vurur ya da Kime Vurursa Şair Olur

-Cemal Süreyya, "Daha nen olayım isterdin? Onursuzunum senin!" diyor.
İşin trajik yanı onur gittiği halde aşk gelmiyor.
-Abdurrahim Karakoç, "Başımdan bir karasevda döküldü", diyor.
Evlendikten sonra kovadaki kesinlikle bulaşık suyuna döner.


Aşk İnsanı Komik Yapar, Can Güneş.

6 Şubat 2011 Pazar

Futbolun Rock'n Roll Yıldızı

1969 yılında, bir keresinde, alkol ve seksi bırakmıştım. hayatta geçirdiğim en berbat yarım saatti .

“Yedi tane Dünya Güzeli ile birlikte olduğumu söylüyorlar… Bu yanlış; sadece dört tanesiyle birlikte oldum.”

George Best: “Eğer biraz çirkin olsaydım bugün ne Pele ne de Maradona’nın adını hiç kimse hatırlamazdı.”



"Eğer bana üç kişiyi çalımlayıp 30 metreden Liverpool'a nefis bir gol atıp tribünleri ayağa kaldırmak mı yoksa dünya güzelini yatağa atmak mı? diye sorsanız karar vermesi çok zor olurdu. Şanslıyım çünkü her ikisini de yaptım. Ama birini 50 bin kişinin gözleri önünde"


Bir röportajında, o kadar paraya ne oldu sorusuna: "Yüzde 90'i alkol ve kadınlara gitti, gerisini ziyan ettim" diye cevap veren güzide insan. :)


Kuzey İrlanda Milli Takımı’nın eski futbolcusu dünya çapında “futbolun gelmiş geçmiş en iyileri arasında” gösterilen bir futbol efsanesi.. genel olarak Manchester United’da oynadığı dönemle tanınan Best, çoğu zaman futbolundan çok hızlı ve çalkantılı hayatıyla da manşetleri süsleyen bir hayat yaşadı.. o’na “futbolun ilk rock’n roll yıldızı, pop starı” diye boşuna söylenmedi !..

futbolculuk kariyeri
İngiltere’nin ünlü ekibi Manchester United’da 1963 – 1974 yılları arasında top koşturan George Best, bu dönem içerisinde 1965 ve 1967’de 2 lig şampiyonluğu, 1968’de bir Avrupa kupası kazandı.. 1968’de Avrupa’nın en iyisi olan Manu’nun en önemli yıldızı olan Best, o sene sergilediği muhteşem performans ile “avrupa’da yılın futbolcusu” ödülü ve “İngiltere futbol yazarları birliği, yılın futbolcusu” ödülüne layık görüldü..

Manchester United ile İngiltere ve avrupa’da toplam 466 maça çıkan best 178 gol kaydetti.. bir keresinde Northampton Town’u 8-2 yenerek kazandıkları maçta 6 gol birden attı..


Çoğunlukla Britanya’dan çıkan en yetenekli oyuncu olduğuna inanılan Best, her zaman Pele ve Diego Maradona ile kıyaslandı..

Maradona, Best ile ilgili açıklamasında “Best, benim 1 numaralı favorim” derken, Pele “Best, oynarken gördüğüm en iyi futbolcu” diye övgüde bulundu..



Manchester United’da Denis Law ve Bobby Charlton ile oynayan Best her zaman ön planda oldu.. hareketli karakteri ve içi içine sığmayan tavırları Best’i kısa sürede medyatik bir kişilik yaptı.. siyah ve uzun saçları ile “Beatles’ın 5. üyesi” olarak bakılan Best’in özel hayatı her zaman alkol, kadın ve kumar haberleriyle dolu oldu.. halbuki hayranları her zaman John Lennon, Paul Mccartney, George Harrison ya da Ringo Starr’ın yerini almasını ya da en azından Beatles’a katılmasını bekliyordu..

Best’in kendisinin sürekli anlattığı bir anısı, kendi hayat tarzının kısa bir özeti oldu her zaman.. “1970’ler de bir otelde kalıyordum, odaya kat görevlisi girdi ve etrafta bir gece önce kazanılmış on binlerce pound ve şampanya var, yatakta ise dönemin dünya güzeli yatıyor.. genç görevli bana sordu: “George, yanlış giden ne ?”..

1974’de 27 yaşında olan Best, Manchester United tarafından “devam eden alkol problemi, maçları ve antrenmanları kaçırması sebebiyle” kovuldu.. Best, sonraki 10 yıl boyunca Fulham, Stockport County, Dunstable Town, Hibernian, Los Angeles Aztecs, San Jose Earthquakes ve son olarak Bournemouth’da top oynadı.. hareketli karakteri, muhteşem futbol yeteneği ve her zaman ön planda olan çalkantılarla dolu özel hayatıyla tanınan futbol efsanesi 1983’de 37 yaşındayken futbolu bıraktı !..


1984’de alkollü araç kullanırken bir polise saldırdığı için 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.. 1984’de yıl başını parmaklıkların arkasında geçirdi ve ford açık cezaevi’nin futbol takımının bir üyesi oldu..

1991’de bbc’nin prime time talk show programlarından wogan’a konuk oldu ve program boyunca bir kaç kez küfür etti ve alkollü bir şekilde programdan ayrıldı.. best sonraları davranışından dolayı özür diledi ve her zamanki esprili bakış açısıyla ekledi “alkolizm üzerine yapılan en kötü program oldu”..

2000’de bir dönem çalıştığı sky kanalı’nın “cumartesi futbolu” programında beckham’ı haksız yere eleştirdiği için tepki topladı, ancak sonraları beckham’ın ingiltere milli takımı’nın kaptanlığı için doğru seçim olduğunu belirtti..

2002’de alkolün zararları hat safhaya ulaştığında ancak karaciğer nakli yapılarak kurtarıldı..

2003 ise en çok eleştirildiği yıllardan biriydi.. açık alanlarda içmeye devam eden, zaman zaman şarap şişeleriyle görülen best, başka nakil bekleyenlerin ve kendisini ölesiye sevenlerin hislerine önem vermediği gerekçesiyle bütün bir yıl derin bir üzüntüyle takip edildi..

2003’in kasım ayında “avrupa’da yılın futbolcusu” ödülünü sattı !..

2003’de karısı alex, bir reality show olan “i’m a celebrity, get me out of here !“a yarışmacı olarak katıldı.. alex programda ilişkileri ile bir çok eleştri ve suçlamada bulundu.. aynı sene 3 ocak’ta bir kez daha alkollü araç kullanmaktan tutuklanan best’in araç kullanması yasaklandı ve ehliyetine 20 ay boyunca el kondu..

bir sonraki sene nisan ayında karısı alex ile boşandılar..

Bir futbol efsanesi olan zaman zaman diego maradona ve pele ile kıyaslanan ve vazgeçemediği alışkanlıkların kurbanı olan “futbolun pop starı” george best 25 kasım cuma, 59 yaşında londra’da hayata gözlerini yumdu..


George Best


2 Şubat 2011 Çarşamba

!


Şikayet ettiğimiz yaşamımız bir başkasının hayalidir


fotoğraf: Göksin Varan

28 Ocak 2011 Cuma

neredeydik, neredeyiz, nereye...

‘babam ve annem okuma yazma bilmiyordu.. benim üniversite okumam için çok çalıştılar.. 15 yaşında hayata başladım.. 5 kardeştik.. 15 yaşında aileme bakan bir kişiydim.. ortaokulda mahalle arasında oynarken , büyüklerin baskısıyla kaleye geçtim.. 24 yıl kaleciliği sevmeyerek yaptım..

ben o zaman fakir bir ailenin çocuğu olarak , denizde yüzüyordum , kumsalda geziyordum , özgürdüm , organik meyve yiyordum.. bugün ekonomik durumu iyi olan bir baba olarak çocuğumu yüzmeye götüremiyorum , organik meyve yediremiyorum..

ben hiç kaleci eldiveni giymedim.. zonguldak maden işçilerinin eldivenleriyle toprak sahada antrenman yapıyordum. eskiden fakirler oynuyordu , zenginler seyrediyordu.. yani açlar oynarken , toklar seyrediyordu.. şimdi ise toklar ve zenginler oynuyor , fakirler seyrediyor..

sadece sonuçsal kaygı ve ekonomik beklenti var.. o zaman olmaz.. eskiden yokluktan çıkarırken , şimdi eskisi gibi başarılı sporcular çıkaramıyoruz..’

ŞENOL GÜNEŞ

Türkiye Spor Yazarları Derneği’nde yaptığı konuşmadan..

(Daha fazlası ve başka yazılar için : Express , sayı 116 , Ocak 2011..)


7 Ocak 2011 Cuma

Ey Türk Faşisti! - Aziz Nesin

‘..Ey Türk Faşisti!
Birinci vazifen Türk matbaalarını yıkmak, makineleri ısırmak, demirleri dişleyip duvarlara saldırmaktır. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli, gazeteleri çamurlara serip, üzerlerinde ağzın köpürünceye kadar tepinmektir. Bu temel partinin hazinesidir..

Bir gün nümayiş yapmak için emir alırsan, bütün polisleri yanı başında bulacaksın.

Meydanlarda, kitaplarını yaktığın, namuslu insanlar, bütün dünyada eşi emsali görülmemiş şekilde işkenceye tabi tutulabilirler. Emniyet müdürlüğümüzde dövülebilir. Demir ahmet tarafından sövülebilir. Bütün malları mülkleri zaptedilmiş, matbaaları yakılmış, gazeteleri kapatılmış, evleri tarumar edilmiş , çoluk-çocuğu dağıtılmış , haneleri işgal, kendileri perişan edilmiş olabilir.

Bütün bu şartlardan daha elim ve daha vahim olmak üzere, Amerika’dan borç dahi alınabilir. hatta bu borç alınan paralar ziyafetlerde yenebilir.

Ey faşist yumurcakları ! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi bütün bu yapılanları kafi görmeden, vazifen matbaaları yıkmak, makineleri ısırmak, namuslu vatanperverleri parçalamaktır. Muhtaç olduğun kazma, balta halk partisinin ambarlarında mevcuttur..’

Zincirli Hürriyet sayı -1 / 5 şubat 1948


‘..Faşizm , atılan ilk bombalarla başlamaz , her gazetede üzerine bir şeyler yazılabilecek olan terörle de başlamaz. Faşizm , insanlar arasındaki ilişkilerde başlar , iki insan arasındaki ilişkide başlar..’