19 Mayıs 2016 Perşembe

Eric Hoffer - Kesin İnançlılar

KESİN İNANÇLILAR
Kitle Hareketlerinin Anatomisi
Kesin İnançlılar adlı kitapta kaynağı farklı olan  devrimlerin ve sosyal hareketlerin ortak özellikleri incelenmiştir.


 

Bütün kitle hareketleri, destekçileri tarafından birlikte hareket edilerek gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu yüzden kitle hareketleri, adından da anlaşılacağı gibi belirli bir kitlenin gerçekleştirdiği gayreti, nefreti ve hoş görmezliği körükler(Hoffer,17). Kitle hareketlerinde bu hareketleri meydana getiren unsurlar birbirlerinden farklı olabilir. Nazi hareketi ile Komünist hareketi veya Afro-Amerikan hareketlerinin sebepleri birbirlerinden farklı olsa da temel amaçları aynı doğrultudadır.
Kesin İnançlılar, başlıca kitle hareketlerinin gerçekleştikleri dönemle ilgilenmektedir. Bu dönemler “kesin inanç” adamının yani “hayatını kutsal saydığı bir amaç için feda etmeye hazır olan kişilerin” yürüttüğü dönemlerdir ve bu kişilerin karakteristik özellikleri incelenmiştir.(Hoffer,18). Kitaba göre kesin inanç adamının karakteri iki

şekilde meydana gelir:
1.      Hayal kırıklığının sebebi, başka hiçbir dış etken/uyaran olmaksızın kesin inanç adamının karakterinin oluşmasına sebep olur.
2.      Hayal kırıklığına uğramış insanlar etkili bir saptırma tekniğiyle istenilen yönde eğitilebilir.
BÖLÜM BİR: KİTLE HAREKETLERİNİN ÇEKİCİ YÖNÜ
Değişiklik İsteği
Devrimci bir harekete katılan insanların çoğu bu harekete kendi yaşam koşullarında bir değişik ihtimalinin çekiciliği ve umuduyla katılırlar. Bununla birlikte dini ve milliyetçi hareketler güdücü kuvvet olarak kullanılıp uyuyan bir toplumun uyandırılmasını veya toplum hayatının geleneklerinde temelden reformlar yapılmasında gayret kaynağı olarak kullanılabilir(Hoffer,23). Örneğin İslamiyet, Arap topluluğunda örgütleyici ve modernleştirici bir ortam meydana getirmiştir. Hıristiyanlık, Avrupa’nın vahşi kabileleri arasında bir uygarlaşma ve modernleşme etkisi yaratmıştır(Hoffer,24).
Çağımızda yaşanan kitle hareketleri ya devrimci ya da milliyetçidir veya her ikisini de birlikte ihtiva eder. Fransız ve Rus devrimleri birer milliyetçi hareket şeklinde gerçekleşmeleri, milliyetçi hareketin modern çağda milliyetçilik, kitleleri heyecanlandıran en önemli unsur olduğunu gösterir(Hoffer,24). Örneğin Japonya’nın olağanüstü kalkınmasında Japon milliyetçiliğinin canlanması sebep olmuştur. Almanya’nın hızlı bir şekilde modernleşmesinde gene milliyetçilik önemli bir unsurdur.
Hayal kırıklığına uğrayan insanlar da bunun sebebini dış dünyada bulabilir ve bu sebepten ötürü hayal kırıklığına uğramasına sebep olan düzeni değiştirmek isteyebilir. H.D. Troreau bu durum için diyor ki: “Bir insanın işlerini görmesine engel olacak bir derdi varsa, hatta karnı bile ağrıyorsa, bunun için dünyaya yeni bir düzen verilmesi gerektiğine inanır.”(Hoffer,26)
Bir hoşnutsuzluğun var olması her zaman değişikliğe sebep olmaz. Hoşnutsuzluğa itiraz edilebilmesi için insanların itiraz edebilecek cesarete kuvvete sahip olması gerekir. Çevresi tarafından korkutulan, kendinde itiraz edecek cesareti bulamayan insanlar var olan düzeni değiştiremez. Toplumsal statüsü düşük dahi olsa bir devrimi gerçekleştirecek olan insanların kendilerinin kuvvetli olduklarını inanmaları gerekmektedir. Fransız Devriminde insan mantığının yüceliği, Bolşevik devriminde Marksist öğretinin tamamen kusursuz ve doğru olduğuna inanan insanlar kendilerinde devrim yapacak gücü bulmuşlardır(Hoffer,28)
Başa Bir İnsan Olma İsteği
Bir kitle hareketine katılan insanlar, beğenmedikleri benliklerinden kurtulma amacı güderler. Kitle hareketi içinde yükselme amacı söz konusu değildir, asıl amaç kişilerin kendinden kurtulma arzusudur(Hoffer,32).
Hayal kırıklığına uğramış kişi için bir kitle hareketi ya bütün benliğin değişmesi imkanını vaat eder veya kendi şahıslarında kaynağı bulunmayan fakat yaşamaları için gerekli olan gaye, öğünme, güven, ümit ve değer gibi nitelikler vaat eder.(Hoffer,33)
Kutsal bir amaca olan inanç bir insanın kendine olan inancın yerini alabilir. Kendisine inancı az olan insanlarda ulusuna, dinine, ırkının mükemmelliğine yönündeki inanç kuvvetli olur. Aynı şekilde bir amacı olan, kendisiyle meşgul insanlar kendiişleriyle ilgilenir. İşlerini önemsemeyen, meşguliyetlerini değerli bulmayan insanlar başkalarının işleriyle meşgul olmayı yeğlerler. Başkalarının yaşamıyla ilgilenip kendisinden uzaklaşan insanlar başa insanlar için sorun oluşturabilir.
Bir kitle hareketinin en kuvvetli çekiciliği kişilerde geleceğe bağlı ümit yaratmasıdır.(…) İşsiz kalan kişilerin, kendilerine maddi yardım yapandan çok kendilerine ümit aşılayanları takip edecekleri daha kuvvetli bir ihtimaldir(Hoffer,35)
Kitle Hareketleri Arasında Transfer
Bir kitle hareketine katılmaya hazır duruma gelen insanlar genellikle etkili olan herhangi bir harekete katılabilecek duruma gelmiştir demektir (Hoffer,36)
Rusya’nın son sıkışık devresinde Yahudi halkı ya Siyonizm’e ya da Komünist devrimine katılmaya hazır vaziyetteydi. Dr. Hayim Weizmann, annesinin şöyle söylediğinden bahseder: “Her ne olursa olsun sonuç benim için iyidir. Eğer Samuel (devrimci oğul) haklı ise Rusya’da hepimiz mutlu yaşayacağız ve eğer Hayim (Siyonist oğul) haklı ise, o zaman Filistin’e gidip orada yerleşeceğiz.(Hoffer,36)
Kitle hareketli nadiren tek yönlüdür. Genellikle kitle hareketle farklı unsurları ihtiva eder. Örneğin Hz. Musa ile İbranilerin isyan edip Mısır’dan çıkması hem dini hem milliyetçi bir harekettir. Fransız Devrimi yeni bir din olmuştur; “bu dinin temel noktası, Hürriyet ve Kutsal Eşitlik şeklinde Devrimin prensipleri halini almıştır. Hatta kendine özel ve Katolik merasiminden alınma bir ibadet şekli de vardır. Aynı zamanda Fransız Devrimi milliyetçi bir harekettir. (Hoffer,39)
BÖLÜM İKİ: İNANÇ DEĞİŞTİRMEYE HAZIR KİŞİLER
Toplum Üzerinde Alt Uçların Etkisi
Ayaktakımı ve isyankar fertleri bulunmayan bir ulus, sakin, düzenli, hoş ve nezihtir fakat belki de doğacak yeniliklerin tohumundan yoksundur.
Hoşnutsuz kişiler her çeşit halk arasında bulunursa da en çok şu kategorideki kimseler arasında bulunur (Hoffer,47).
a.       Yoksul sınıf
b.      Topluma uyamayanlar
c.       Başıboşlar
d.      Azınlıklar
e.       Delikanlı çağındaki gençler
f.        Muhterisler (aşılamayacak engeller veya hudutsuz fırsatlarla karşı karşıya olanların hepsi
g.       Bir ayıp veya sabit fikrin pençesine düşmüş olanlar
h.       Aciz olanlar
Yoksul Sınıf
Yoksul sınıf kendi içinde gruplara ayrılır. Bu gruplar:
-         Yeni Yoksul: Hayal kırıklığı ile kalbi burkulanlar genellikle yoksulluğu eski olmayan “yeni yoksul”lardır. Kendilerine ait mal varlıkları ve belirli bir statüleri varken bu varlıkların ellerinden alınması sonucu oluşan yoksulluktur. Almanya ve İtalya’da Nazi ve Faşist devrimlerinin esas destekleyicisi, tahrip edilen orta sınıftan gelen yeni yoksullardır. (Hoffer,49)
-         Düşkün Yoksullar: Tok karna yatağa girmenin bir zafer haline geldiği yoksulluk düzeyidir. Fransız ve Rus devriminde bu yoksul kesim önemli rol oynamıştır.
-         Hür Yoksullar: Köleler ve kölelikten azat edilen, köleliğin toplumsal bir olgu haline geldiği yerlerde gözlemlenen bir yoksulluktur.
-         Yaratıcı Yoksullar: Yaratıcılık imkanına sahip yoksullar genelde hayal kırıklığına kapılmazlar. Üretme yeteneği olan insanlardan oluşur. Modern çağda, hayal kırıklığına uğrayan insanların artması ve fertlerin kitle hareketleri tarafından kolayca etkilenmeleri sebeplerinden biri de belki de el sanatlarının azalmış olmasıdır(Hoffer,56)
-         Birleşmiş Yoksullar: Belli bir grupta görülmesidir. Bir ailede veya bir kabilede yoksulluğun görülmesi buna örnek olarak verilebilir. Birleşmiş yoksulluğun yaşandığı grupların aldatıcı bir isyana katılma olasılığı bireysel yoksulluğa göre çok daha düşüktür.
Kitle hareketleri için en uygun ortam toplumsal sapmaların meydana geldiği yerdir. Topluluk mekanizmasında meydana gelen aksaklıklar toplumsal hareketleri tetikler. Toplumsal sapmaların olduğu bir toplumda propagandalar daha etkili ve daha inandırıcıdır(Hoffer,64) buna karşılık birlik ve beraberlik duygusunun güçlü olduğu yerlerde toplumsal hareketlerin meydana gelmesi oldukça zordur(Hoffer,65)
Azınlıklar
Azınlıklar yasalarla korunma altına alınsa dahi içlerindeki güvensizlik duygusu hep sürer. Kimliğini baskın kimlik karşısında koruyan azınlıklar hayal kırıklığına daha az uğrarken baskın kimliğe karşı direnci az olan azınlıklarda hayal kırıklığına uğrama olasılığı çok daha yüksektir. Bu noktada azınlıklar içerisinde sosyal statüsü en düşük ve en yüksek olanlar toplumsal hareketlerinde başarılı olmuşlardır. Yahudiler arasında Siyonizm’i en çok benimseyenler en az ve en çok başarılı olanlardır; ve Amerika Zencileri arasında en ırkçı olanlar en az ve en çok başarılı olanlardır (Hoffer,74-75)
Suçlular
Gerek pişmanlığın gerekse belaya uğramışlık duygusunun, insanları aynı yöne ittiği görülmektedir(Hoffer,78). Kutsal bir amacı kucaklayan suçlu kişinin, can ve mal güvenliği endişesine düşmüş bir kişiden daha kolaylıkla hayatını tehlikeye araca ve kutsal amacının savunmasında daha aşırılığa gidebileceği düşünülür (Hoffer,79)
BÖLÜM ÜÇ: BİRLİKTE HAREKET ve NEFSİNDEN FEDAKARLIK
Kitle hareketlerinin başarısını ancak “birlikte hareket” ve “nefsinden fedakarlık” ile mümkündür(Hoffer,83).
Fedakarlığı Arttıran Faktörler
-         Kolektif Bir Topluluğun Kimliğini Taşımak: Bir topluluğun kimliğini taşımak fedakarlığın artmasına sebep olabilir. Bu kimlik Müslümanlık, Hıristiyanlık, bir kabile üyesi olmak, Japon, Alman olmak gibi görülebilir. Aitlik duygusu, bir inanca sahip olmak fedakarlığı tetikler.
-         Uydur İnan Faktörü: Hoffer’in “Uydur-İnan” diye tanımladığı, propagandaların etkisine kapılan insanlarda fedakarlık duygusu had safhaya çıkabilir. Kitle hareketlerinde en etkili dinamiği uydur-inan faktörüdür(Hoffer,91)
-         Şimdiki Zamanın Gözden Düşürülmesi: Şimdiki zamanın gözden düşürülmesi propaganda şeklinde gerçekleşir ve amaç dünya nimetlerine yüz çevirmeymiş gibi gösterilir. Kitle hareketlerinin amaçlarında meydana gelen uygulama imkansızlığı şimdiki zamana açılan bir savaşla örtbas edilmek istenir.(Hoffer,93)
-         Henüz Var Olmayan Şeyler: İnsanların ölümü göze almalarına sebep olan şeyler sahip olduklarından daha ziyade gelecekte sahip olacaklarına inandıkları şeylerden kaynaklanır uğrunadır. Hoffer’a göre “Canını feda etme duygusu yaratan şey, sahip olunanlar değil fakat sahip olunmayanın özlemini çekmektir.”(Hoffer,100)
-         Doktrin(Öğreti): Bir kitle hareketine insanları gönülden bağlamanın yolu bu kitle hareketini bir öğreti ile iyice meşrulaştırmaktır. Bu öğreti bir din, bir ideoloji olabilir. Aynı zamanda bu ikisi arasındaki ince ayrım çoğu zaman ortadan kalkmaktadır. Hoffer’a göre “bir öğreti, etkili olabilmek için anlaşılmaz fakat inanılır olmalıdır. İnsanlar sadece anlamadıkları şeylerden kesinlikle emin olurlar. Anlaşılır bir öğreti kuvvetten yoksundur.” (Hoffer,103)
-         Müfritlik(Aşırılık): Müfrit bir prensip adamı değildir. Çıkarları peşinde koşan, bir kutsal amaçtan bir başka amacın peşine düşebilen biridir. Böyle insanların aklına hitap edilemez fakat inandığı değerlerin değişmesi sağlanabilir. Dindar müfritler ve inançsız müfritler ortak bir payede buluşur; biri bir Tanrının mevcudiyetine inanırken diğeri bir tanrının olmadığına inanır. En nihayetinde inanç noktasında aynı zaviyeden amaçlarına hizmet için çaba sarf ederler.(Hoffer,61-62)
Fedakarlığı Arttıran Faktörler

Kitle hareketleri bir Tanrıya inanmaksızın doğabilir ve genişleyebilir, fakat ortada nefrederi üzerine çekecek bir düşman olmaksızın genişleyemez. Bir kitle hareketinin gücü, seçmiş olduğu düşmanın canlılığı ile doğru orantılıdır. Yahudilerin imha edilmesini arzu edip etmediği sorulduğu zaman Hitler şöyle cevap vermişti: “Hayır... İmha edersek onları yeniden yaratmamız gerekecektir. Sadece ismen değil, cismen mevcut bir düşmanımızın bulunması esastır.”* F. A. Voigt, 1932’de Nasyonal Sosyalist hareketini incelemek üzere Berlin’e gelmiş bir Japon heyetinden bahseder. Voigt heyetin bir üyesine hareket hakkında ne düşündüğünü sorduğu zaman aldığı cevap şöyle olmuştur: “Hareket fevkaladedir. Buna benzer bir hareketi, biz de Japonya’da yapmak isterdik fakat maalesef Japonya’da Yahudiler yok.”

-  Nefret: Bir kitle hareketi, harekete mensup insanların ortak nefret duyduğu bir unsur olmaksızın gerçekleşmesi hayli zordur. Naziler için Yahudiler böyleydi, Ruslar için Amerika ve Batı emperyalizmi kendilerini destekleyen kitlenin birliğini ve hizmete olan titizliklerini arttırmakta etkilidir(Hoffer,114-115)
-         Taklitçilik: Taklitçilik ile kasıt, kitle hareketi içerisinde yeni oluşan normların kalıplaşması yani kitle hareketinin normatif düzeyde kabulünün gerçekleşmesi için gerekli olan kurumsallaşmanın sağlanmasıdır.

-         Kandırış ve Zorlama: Kitleleri kandırmanın en kuvvetli yolu propagandalardır(Hoffer,127). Kitle hareketlerinin başarılı olması için propagandanın güçlü olması gereklidir.
-         Liderlik: Liderler yoktan bir kitle hareketi meydana getiremezler. Bir kitle hareketinin meydana gelmesi için mevcut düzenden rahatsızlık duyan, hoşnut olmayan insanların olması gerekmektedir. Liderin karakteristik özellikleri kitle hareketlerinin başarısında kritik önem taşımaktadır. Kitle hareketine uygun bir ortam olmaksızın liderlerin etkisi mümkün değildir. Lenin, Hitler, Mussolini gibi isimlerin başarısız olmalarının sebebi karakteristik özelliklerinin yanı sıra halkın tam anlamıyla liderlerini desteklememeleridir(Hoffer,133-134)
-         Meşguliyet: Bir kitle hareketinde mevcut amaç uğrunda meşgul olunmadığı sürece başarıya ulaşılamaz.
KAYNAKÇA

Hoffer, Eric. Kesin İnançlılar Kitle Hareketlerinin Anatomisi, 4 Baskı, Çev. Erkıl Günur, Akran Yayıncılık, İstanbul, 1988

9 Mayıs 2016 Pazartesi

Tuvalet Paradoksu!




Tuvalet Paradoksu: Toplumların tuvalet kültürü ile toplumun edebiyat anlayışı, dünyayı algılma şekli ve siyaset politikası arasında ki o ince ilişki...



29 Nisan 2016 Cuma

Popüler Kültür ve İletişim, İrfan Erdoğan ve Korkmaz Alemdar

Tarih boyu kendini toplumsal örgütlü yaşam içinde üreten insan aynı zamanda bu üretimin ayrılmaz ve bütünleşik bir parçası olan kendi kültürünü de üretmiştir. S. 18
Kültür günümüzde günlük pratiğin Pazar çıkarı için kontrolü ve yönlendirmesinde planlı olarak üretilmektedir. S. 22
Halk, Halk Olmayan ve Halk Kültürü
Halk hem gündelik dilde hem de sosyal bilimlerde en yoğun kullanılan kavramlardan biridir. Bu kavramla birlikte cevaplandırılması gereken şu sorular öncelik kazanmaktadır: Halk ne demek? Kavram nereden gelmiş? Kim çıkartmış? Neden ve nasıl çıkmış? Her zaman var mıymış? Halk kavramı dışında kalan ne: Halk olmayan mı? Köle mi? Yönetenler/üst zümre mi? Halk kavramı üzerinde bir mülkiyet mücadelesi var mı? Varsa veya yoksa neden? Halkı sahiplenen neden sahipleniyor ve sahiplenmeyen neden sahiplenmiyor? Halkı sahiplenmenin sonuçları ne? S.26
Halk yere ve zamana bağımlı ortaklığı anlatır. Halk aynı zamanda sömürülme, hem materyal hem de ruhsal sömürülme ortaklığı vardır. Halkta egemenliğe ve mücadeleye çeşitli biçimlerde katılma vardır. S.26
Halk kültürü yere ve zamana bağımlılığın kendini anlatışı, kendini ifadesidir. S. 26
Geçmişin halk kültürü aynı yer ve zamanda yaşayan insanların kendi için, kendini kendine ve çevresine anlatımıydı. Yaratan kendisiydi, kendindendi ve kendisiyle kalıyordu. Kendi oyunu ve oyuncağını, kendi eğlencesini, kendi bayramını, kendi egemenlik ve mücadelesini kendisi yaratıyordu. S. 28
Halk kültürü, günümüzde popüler kültüre ve kitle kültürüne olan ilişkisinde anlamını bulur. Eğer halk kültürü denilen herhangi bir ürün, popüler kültüre olan ilişkisinde “katılımcı veya rekabetçi sömürüyü” anlatıyorsa, bu ürün ticarileşmiş ve emtialaşmış bir konumda ve egemen pratiklerin içinde yer alır. Eğer “rekabetçi direnişi ve karşıtlığı” anlatıyorsa, farklı bir yerde durur. S. 28
Karşıt kültür genel olarak burjuva pratiklerine ve ekonomik ilişkilerine alternatif dünya görüşü ve ilişki tarzı sunan dünya görüşü ve pratikler anlamına kullanılır. S. 28-29
Popüler ve Popüler Kültür
Popüler sözünün bizdeki kullanımı Batıdan gelir ve oldukça yenidir. Popülerin dil bilimsel temeli ve tanımlaması geç-ortaçağ dönemindeki “halkın” anlamından, bugünkü egemen “birçok kişi tarafından sevilen veya seçilen” anlamına gelmiştir. S. 29-30
Popülerin İngilicede dilsel orjini orta çağlarda “halkın” (folk bağlamında halkın, people anlamında halkın değil) anlamına kullanımıyla başlar ve günümüzde “çoğunluk tarafından sevilen ve seçilen” anlamına kullanılır. S. 33
Bu bağlamda popüler kültür “halkın kültürü” anlamından günümüzde çoğunluk tarafından sevilen ve seçilen kültür” anlamına doğru bir dönüşüme uğramıştır. Siyasal anlamda popüler kültür (örneğin seçimler) egemen örgütlenme ve yapılış biçimlerinin kabulü, doğrulanması ve yüceltilmesi (halkoyu) demektir. Ekonomik alanda popüler kültürel pratikler serbest pazar denen tekelci kapitalist pazarın evrenselleşerek meşrulaştırılmasıdır. İş yerinde ve iş dünyasında popülerlik başarıyı, beceriyi, aklını kullanmayı (ve çalışan ve işsiz için) başarısızlığı ve beceriksizliği anlatır. Kitle iletişiminde popüler olan, egemen medya ürünlerinin (programların ve pratiklerin, müzik ve film endüstrilerinin siyasal ve kültürel pazara sunduklarının) halk tarafından sevilip tutulduğu anlamına kullanılır. S.33
Popüler kültür belli bir grubun ürünü değildir, belli bir grubun sahipliğini içermez: Popülerdir, yani herkesin olmasa bile hemen herkesindir. S. 33
Popüler kültür modern toplumda devam eden “halkın” kültürüdür. S. 33
Kapitalizmin kendi için üretirken ve yaratılan zenginliği kendine ayırırken, kitleleri ücretli köle olarak kullanarak “kitleler için” yaptığı üretim ve bu üretimle gelen “kimlik, duyma, hissetme, yaratma, şimdisine, geçmişine ve geleceğine bakma biçimi, kısaca yaşama yoludur.” Bu bağlam içinde popüler kültür Pazar tarafından pazarda tüketim için “sipariş edilen, ısmarlama” kitle kültürünün en çok kullanılan ürünlerini ve bu ürünleri teşvik eden düşünceleri ve duyarlılıkları anlatır. S. 34
Bilişsel bağlamda, popüler kültürde anlamlar ve zevkler aktif bir şekilde toplumda üretilir ve dağıtılır. Bu üretimin ve dağıtımın en planlı yanı endüstriyel faaliyetlerin kendisidir ve güdümlenmiş yanı ise çeşitli örgütlü yapılardaki kişiler arası ilişki ve iletişimdir. S. 34
Popüler kültürde, aynı zamanda, sürekli kalıcılıkla değil, sürekli değişimle sermayenin ve sermayenin ve sermaye sisteminin sürdürülebilirliği gerçekleştirilir: Müzik alanında, popülerlik her hafta değişen “top 40” içinde olma ve bunları dinlemedir. Giyimde popüler olan şey mevsimlerle değişen modayla gelen güdümlü kültürel yaşamdır. Yeme ve içmede Pepsi ve Coca Cola; Marlboro ve Winston; Pizza Hut ve Pizza King; McDonalds ve Burger King arasındaki özgür seçim için tüketici kazanma mücadelesidir. S.34- 35
Dikkat edilirse popüler kültür bir kullanım ve tüketim kültürüdür. S. 35
Popüler kültürün kaynağı sadece “kültür endüstrisi” değildir. Aynı zamanda “halkır, eskiden halkın olan, ama şimdi yaşamının bir parçası olmayandır.” Popüler kültürün egemen olduğu kentlerde kaç kişi halay çekmeyi ve aşık yapmayı, ceviz oymayı bilir? Daha kötüsü bilse bile, o onun şimdiki yaşam tarzının bir parçası değildir, sadece “ata yadigarı” gibidir. S. S. 36
Televizyondaki “halk kültürü” artık halk kültürü değildir; popüler gösteri kültürünün bir parçası olmuştur. S. 36
Popüler kültürün ideolojisi özel teşebbüsün sunduğu yapış biçimini meşrulaştırır ve evrenselleştirir. S. 37
Popüler kültür sermaye düzeninin “dostça faşist” zorbalığının medyadan ve kişiler arası ilişkilerden geçerek kendini demokratik olarak satmasıdır. Saçına A firmasının Y ürününü sürmelisin, K marka parfümünü kullanmalısın, ruju sürmeli, gömleği ve pantolonu giymelisin, çünkü ona “sen değersin” demek, bunları yapmazsan değer kazanamazsın demektir. Bu popüler faşizm arkadaşlar arasında konuşularak, giyerek yaygınlaştırılır. Bu “dostça faşizm” popüler kültürel pratiklere katılmayanı bakışla ve sözle hor görerek kendi gibi kullanmayan ve tüketmeyen üzerinde baskı kurar; aynı anda kendini doğru, çağdaş, iyi ve ahlaklı olarak tanımlar.s. 38
Popüler kültürde kıymetsiz olan “mal olmayan” üründür ve popülere katılmayan kişidir. S. 38
Popüler kültür mekaniksel ve elektronik çoğalmayla niceliksel fazlalık ve niteliksel yoksulluğun kültürüdür. Bu yoksulluktan geçerek kapitalist Pazar yapısı materyal zenginlik elde eder ve güç kazanır. S. 39
Popüler kültür egemenlik ve mücadele alanıdır. S. 39
Popüler kültür akademik alanda sanattan, edebiyata ve iletişime kadar birçok disiplin içinde ele alınır. Ele alış bağlamları oldukça çeşitlidir:
a.       Popüler sanat, popüler mimarlık, Popüler tasarım
b.      Kitle iletişimi (elektronik iletişim ve internet; film, müzik, radyo, televizyon, basın, kitap, dergi, reklamcılık, halkla ilişkiler)
c.       Eğitim, eğitim felsefesi, genel eğitim ve eğitim kurumları
d.      Yiyecek ve halkın yaşam yolları
e.       Edebiyat (şiir, roman, güldürü, korku, macera, detektif, tarihsel kurgu, aşk, bilim-kurgu ve fantezi hikayeleri, romanları)
f.        Giyecek, vücut ve görünümü
g.       Koleksiyon olanları toplama
h.       Teknoloji
i.         Metodoloji
j.        Performans ve tiyatro (dans, müzik, sahne)
k.      Yer ve zaman; etnik kültürler
l.         Fiziksel popüler kültür (eros ve porno; spor, çocuk edebiyatı)
m.     Yaşlılık, ölüm ve ölme
n.       Savaş ve cinayet
Kitle ve Kitle Kültürü
Kitle kavramının çıkışı ve tarih içinde ve kuramsal yaklaşımlara göre değişen anlamları vardır. Kitle denildiğinde günümüzde sayısı belli olmayan insan çokluğu anlatılmak istenir. Kitle iletişimindeki kitle sayısı bilinmeyen izleyici, okuyucu, seyirci ve kullanıcıdır. Ekonomik bazda kitle, bilinmeyen sayıdaki tüketicidir. Kültür bazında kitle, kültürü tüketenler ve dolayısıyla tüketimden geçerek üretim için gereksinimi üretenlerdir. S. 41
Kapitalist toplumlarda kitle kültürü ticarilik olmaksızın var olamaz. Bu kültür mümkün olan en geniş insan kitlesine satılan mal ve düşüncelerdir. Bu tür üretimde estetik ölçü ortadan kalkar ve başarı ürünün olası-müşterilerinin sayısının hesabı tarafından ölçülür. S. 41
Kitle kültürü kapitalist pazarın kitlelerin tüketimi için ürettiği mal ve bilinci anlatır. Mal özel mülkiyet yapısıyla gelen kapitalist Pazar ilişkileriyle belirlenmiş bir şekilde yürütülen örgütlü insan faaliyetinin ürünüdür. Bilinç bu örgütlü faaliyet ve ürün hakkındaki belli biçimlerdeki düşüncedir, bilmedir, değerlendirmedir, ne ve neden olduğunu açıklamadır. S.41
Yüksek Kültür, halk Kültürü ve Kitle Kültürü

Yüksek kültür (ve alçak kültür) tartışması 19. Yüzyılın ikinci yarısından sonra yoğunlaşan işçi hareketleriyle birlikte ortaya çıktı. Önce üst sınıfın yaşam tarzını kitlelerin demokratik haklar elde etmesine karşı çıktı. Ardından sanatsal üretim ve değerli ürün alanı içine çekildi. Yüksek kültürde yüksek kavramıyla bir sınıfın ayırt edici özelliği e bu ayırt ediciliğin korunması kast edilmektedir.  Ana akım görüşlere göre popüler kültür yüksek kültürün öğelerine sahip değildir. Yüksek kültür seçkinler sınıfının kültürüdür. Geçmişin yüksek kültür ürünlerini (klasikleri) içerir; Keşfedici, yaratıcı ve devrimci bir kültürdür, yani, geleceğe de dönüktür; En mükemmel kültürdür. Tiyatro, bale, klasik müzik, güzel sanatlar, şiir gibi… Yüksek kültürün kavramsal zıddı kitle kültürü olarak alınır: Kitlelerin kültürü; düzeyi düşük kültür; sayısal bakımdan çoğunluğun kültürü; genellikle kitle iletişimiyle iletilen kültürdür . s.43-44
Kitle kültürü, kitle iletişim örgütleri dahil kitleler halinde üretim yapan endüstriyel yapının ürettiği ve dağıttığı ürün haline geldiğinde, yani başkaldıran kitlelerin mücadeleci tarzını ifade tarzı olma doğasını yitirmesinden sonra, yani kitle kültürünü yaratma ve dağıtma mülkiyeti kitlelerin elinden alınıp endüstriyel yapıların eline geçtikten sonra, kitle kültürü bilinç yönetimi endüstrisinin temel üretim ürünü haline geldikten sonra, ciddi değişimler oldu: Bu değişimlerle kitle kültürü yüksek sınıflar tarafından bir tehlike olmaktan çıktı. S. 46
HALK KÜLTÜRÜ, KİTLE KÜLTÜRÜ VE POPÜLER KÜLTÜR
Kültürel üretim ve üretim ilişkilerinde güç yapısı kapitalizmle birlikte değişti bir zamanlar kültürel üretim, dağıtım ve tüketim yerel çaptaydı ve yerelin yaşam tarzını, bu tarzdaki farklılıkları yansıtıyordu. Şimdi özellikle kitle kültürü ve popüler kültür halkın toplumsal yapıdaki egemenliği kabul edici, kutsayan, ona katılan bir dünya ve biliş sunmaktadır. S. 48
Kitle kültürü ve popüler kültür varlığını kullanım ve tüketim yoluyla sürdüren, kitlelerin yaşam pratikleri ve ifadelerini çalan, gasp eden ve pazarda alınıp satılan mala dönüştüren ticari bir kültürdür. Popüler kültür kendi biçimlerinin birçoğunu halk/folk kültüründen almış ve işlevsel dönüşümlere uğratarak kendine mal etmiştir. S.48
Halk kültürünün materyal ve materyal olmayan ürünlerini yerel kendisi kendi için üretirken, bu üretim olanakları ve ilişkileri de büyük ölçüde yok edildi. Onun yerine üretimi kapitalist endüstriler biçimlendirmeye başladı örneğin çocukların kendi oyuncaklarını, oyunlarını ve eğlencelerini kendilerinin yaratması bitti. Artık çocuklar popüler kültür endüstrisinin ürettiklerini kullanmakta ve oynamaktalar. Eskiden bebeği ve oyuncağı satın almaz, kendimiz yapardık. Yaptığımız oyuncaklar ve oynadığımız oyunlar yaşadığımız hayatın kendimiz tarafından kendimiz için ürettiğimiz temsilleriydi. S. S48-49
Popüler kültür satın alınan, halk/folk ise onu kullananlar tarafından yaratılır. Birincisi ticari değere sahip olan bir maldır; ikincisinde satma ve satın alma gibi bir karakter yoktur; alınıp satılsa bile takas yoluyladır; para ile olsa bile, standartlaşma ve kitle üretimi ürünü karakterine sahip değildir; satışı imaj ve statü nedeniyle değil, daha çok kullanım değeriyledir. S.49
Halk kültürü iş ve dinlenmenin birbirini tamamladığı, birbirine zıt olmadığı, bitişik ve iç içe olduğu dönemin kültürüdür. Endüstrileşmeyle birlikte fabrika sistemi zamanı yeni bir biçimde örgütlemeye başladı; iş yerinde harcanan zamanla iş dışında harcanan zaman ayrılığını getirdi: İş yerinde harcanan zaman serbest kölenin hayatını devam ettirmek için “para kazandığı” zaman oldu. Bu zaman artık ona ait değildir. İş dışı zaman serbest kölenin kendini fiziksel olarak yenileme(dinlenme) ve mümkünse eğlenme zamanıdır: İşi olan kölenin serbest zamanı. S. 49
Kapitalizm halk kültürünü katletti, katletmediği ise kitle kültürü veya popüler kültür şekline dönüştürdü: Alınan ve satılan mal haline soktu. S. 50
Popüler kültür, sadece parayı verip veya zamanını harcayıp düdüğü çalma seviyesinde, yani bitmiş ve paketlenmiş bir malı tüketme düzeyinde tüketici-kitlelerin malıdır. Bu durum kitle kültürü ve popüler kültür gerçeğinin sadece birmiş ürünle ilgili yüzüdür. S. 50
KÜLTÜR, BİLİNÇ VE İDEOLOJİ BAĞI
Kitle kültüründe tutulan bilinç seviyesinin düşüklüğü nedeniyle istekler, amaçlar, beklentiler, yapılanlar, düşünceler, ilgiler, özlüce kültürel ifadeyi yansıtan günlük pratikler oldukça basit, çocukça ve görüntüseldir. Fakat bu düşüklük aynı zamanda beraberinde hunhar baskıyı da getirir. Bu baskı da gene basit seviyedeki özgürlük, barış, empati olarak sunulan kılıflarda gelir. Kitle kültürü ve popüler kültürle 21 yüzyılın planlı geri zekalılaştırma pratikleri gerçekleştirilir. S. 51
Kitlelere standartlaştırılmış geri zekalılık pragmatiklik olarak sunulur: Dizilerde ve programlarda sevilen artistler belli durumlarda belli davranışlarda bulunurlar; belli değerleri vardır; belli biçimlerde giyinirler, belli şeyleri yer ve içerler; belli kozmetik ürünleri alırlar. Bir çok şovlarda promosyonel tavsiyeler gerçek ifadeler olarak sunulur. Liderler, meşhur yazarlar, futbolcular, sporcular, ev kadınları, analar, babalar, çocuklar, bira veya sabun markası veya tanrı hakkındaki inançlarını ilan edenler. Düşünceler, reklamlar, promosyonlar vb gerçeğin yerine geçirilir. Böylece “zararlı olsa niye satsınlar ki” seviyesine kadar inen düşünsel ve bilgi seviyesi oluşturulur. Böylece mal, ürün, hizmetler, insan ve insan ilişkili kendi koşullarından uzaklaştırılarak anlamlandırılır. S. 52
Günümüz popüler kültürünüzü asla popüler direniş kültürüyle karıştırmamak gerekir. Popüler direniş kültürü halkın daha iyi dünya umutları, özgürlük mücadelesi ve ezilen insanın deneyimini idade ederdi geri-zekalılığın bireysel çağdaşlık be gelişmişlik taslayışı değil. Direniş kültürü bağımsızlık arayan siyasal hareketlerin bütünleşik bir parçasıydı. Madonna ve benzerleri asla bir direniş veya başkaldırı müziğinin temsilcisi olamaz. Burjuva feminizmi gibi tüketim endüstrisinin en bütünleşik parçası olan hareketler ancak sermayenin kitle kültürü ve popüler kültürü kullanarak uyguladığı farklı stratejileri anlatır. S. 56
Kapitalizm Öncesi Popüler Pratikler ve Popülerin Doğası
İlk Yaşam Biçimleri ve Kültürün Yaratılışı
İnsanın ortaya çıkışıyla birlikte insanın kendiyle ve fiziksel çevresiyle iletişimi başlamıştır, çünkü insan biyolojik olarak yoğun ve karmaşık bir iletişim ağından oluşmuştur. Bu biyolojik iletişim-bütünü aynı zamanda “biyolojik-kendini” sürdürme çabası nedeniyle, zorunlu olarak kendisiyle ve çevresiyle iletişimde bulunacaktır: Bu, varoluşun zorunlu bir koşuludur. S. 58
Her topluluk kendi yaşadığı koşullara bağlı olarak kendi yaşam tarzını, dilini ve dolayısıyla kültürünü geliştirmiştir. S.59
Kapitalizmde Popüler Pratikler ve Popülerin Doğası
Popüler Pratikler: Üretim, Dağıtım ve Tüketim
Popüler olanın üretimi kaoitalist pazarın kendini emtia ve bilinç olarak ifadesidir. Devlet kurumlarıyla da garanti altına alınan üretim özel mülkiyet yapısına göre kurulmuş şirketler, eğitim kurumları, özel mülkiyet yapısına göre kurulmuş şirketler, eğitim kurumları vb tarafından yapılır. S. 78
Dikkat edilirse, egemen popüler pratikler belli zaman ve terde baskın olan endüstriyel, siyasal, ekonomik ve düşünselle ilgili faaliyetlerdir. S.78
Örgütlü yapılardaki amaçlı üretim girişimiyle birlikte popüler düşünceleri, umutları, umutsuzlukları, beklentileri yaratan, tutan sürdüren ve gerektiğinde değiştiren dev endüstriler doğmuştur. Bu endüstriler hem kendileri hem de kapitalist Pazar için bilinç yönetimi işini yaparlar. Bu endüstrilerin başında televizyon, basın, film, reklam, halkla ilişkiler e eğitim gelir. Bu endüstriler hem kendi ürünlerini popüler yaparlar hem de diğer endüstrilerin ürünlerini popülerleştirirler. Dolayısıyla örneğin giyecek, yiyecek, içecek, eğlence vb. endüstrilerin ürünlerinin popülerliği üretilmiş dinamik bir popülerliktir. S. 79
Popüler pratiklerin en yoğun olduğu zaman iş dışı zaman olarak biçimlendirilmiştir. İş zamanı bilinçli olarak popüler gözden veya ilgiden uzak tutulmaktadır. İş dışı zaman, kapitalizmde yeniden tanımlanarak alışveriş yapma, lokantaya ve ticarileşmiş eğlence yerlerine gitme, piknik ve turizm faaliyetleri içine çökertilmiştir. Böylece insanların iş dışı faaliyetleri de sermaye tarafından kolonileştirilmiştir. Yeme, içme, giyme, eğlenme ve dinlenme faaliyetleri kapitalist pazarın yoğun popüler baskıları ve kitle kültürü pratikleriyle “para harcama” faaliyetlerine dönüştürülmüştür. S 80
Kapitalist Üretim Tarzında Yerelin Durumu
Kültürün ve popülerin merkezi üretimi ve öykülemesi uluslararası egemenlik altına girdi. Yerel olan şeyler bir satış, promosyon aracı olarak kullanılmaya başlandı. Popülerleştirilmeyen yerel kapitalist sermaye için işlevsel olmaması nedeniyle ya yok oldu, ya unutuldu gitti ya gayri meşrulaştırıldı ya da “maganda kültürü” diye değersizleştirildi yada bir kenara itildi. Yerel popüler kültür üretimi para kazandırmıyorsa durdu. Para kazandırıyorsa İstanbul’da iş merkezine taşındı. Yerel ozan artık köyünde değil, bu iş merkezinde ve televizyon stüdyolarında gezmektedir. S. 82
Çocuk oyunlarımızı ve oyuncaklarımı biz yaratmıyor ve yapmıyoruz artık. “Toys’R’US” var. Oyunlar ve oyuncaklar bizim yaşamlarımızın bir parçası veya öyküsü değil. Hepsi karmaşık bir Pazar egemenliğinin ve sömürünün başarılı serüvenlerinin parçası. S. 82
Artık halk kültürü fabrikadaki, iş yerindeki, bürodaki, alışveriş merkezlerindeki ve eplence yerlerindeki egemenlik ilişkileriyle yaratılanın destekleyicisi ifadesi oldu bu ifadeyle tüketici katılımı sendikalar tarafından örgütlenen gösterilere, bastırılan grevlere, kapanan fabrikanın kapanmaması için feryatlara, işe müracaatlarda kitle halinde izdiham ve bireysel şikayetlere dönüştürüldü. Halkın protesto kültürü “ne dediği” belli olmayan alkışa indirgenerek bastırıldı. S. 82
Modern futbolun sınıf engelini aştığı iddia edilir: Herkes seyirci. Ama herkes şeref tribününde oturmuyor, herkes trilyonlar kazanmıyor. Örtüyü kaldırırsak, alttaki gerçek bir başkadır; futbolda egemen sınıflar geniş ölçüde görünmezler, ne seyirci ne de futbolcu olarak. Göründükleri zaman da finansör, reklamcı, yönetici ve idareci olarak yer alırlar. Stadyumda şeref tribünündekilerin, takımın ileri gelenlerinin, bürokratların maçı seyrederken davranışları kuduran seyircilerinkinden tamamen farklıdır: Sakinlikleri, purolarını tüttürüşleri, giyinişleri, birbirleriyle konuşma şekilleri, jestleri, oturuşları, yüzlerindeki ifadeler, maçın bitimindeki davranışları ve stadyumu terk edişleri gibi. Genel seyircilerin karakteri ve durumu çok farklıdır. S. 89
Arenadaki aslanlarla gladyatörlerin yerini modern bir şekilde düzenlenmiş bir sporda top ardında koşturan ücretli ve özgür modern sporcular aldı. Politika aynı: ekmek ve sirk. S. 89
Yıl 2005. Migros (Ankara, Akköprü) alışveriş merkezine girince gözünüze çarpan isimler: LC Waikiki, Escortland, KMM, Panço, Chinco, Lacoste, Park Bravo, Polo gareğe, Gottex, Uptown, Collezione, Mavi Jeans, Moda Di Centone, Duffy, Gift Home, Ese, Bosh, Reebo, Hotiç, Euromoda, Toys’R’US, Smart Play, Arbys, Mado Cafe, Dominos Pizza, Burger King, MCDonalds, Marx&Spencer, Sport Point, Miss Sixty, Nine West, Dexter, Sony ve diğerleri. Bir New Yorklu kendini burada asla yabancı hissetmez. Sıradan bir Amerikalı Migrosu görsün “dudağı uçuklar”, çünkü böyle bir alışveriş merkezini kendi Amerikasında görmemiştir. New York’un meşhur Macy’s ve Gimbels alışveriş merkezleri Migros yanında sıkıştırılmış mekanlarıyla oyuncak kalır. Türkiye’nin hemen her kentinde aynı firmalar, aynı isimler ve birçok yenileri var. S. 92
Popüler kültür sadece belli malları, kullanışları, etkinlikleri popüler yapmaz, bunlarla birlikte gelen, bunlarla iç içe olan belli dünya görüşleri ve görünüşlerini de popülerleştirir. Kadınlara yönelik romantik macera romanları, popüler dergiler, mecmualar, Amerika ve Avrupa’dan gelen veya onların kopyaları olan çocuk dergileri ve çizgi filmleri incelendiğinde bunların ticari kültürün çıkarına ve kapitalist toplum biçimi ve ilişkilerinin evrenselliğini getiren ideolojiye yardım edici yönde şekillendirildiğini görürüz. S. 99
Televizyon: En Popüler Popülerleştirme Aracı ve Evdeki Sirk
Evimizdeki televizyon bir araçtır: bu araç örgütlü teknolojik bir yapının yoğun örgütlü faaliyetler ağıyla üretilmiş bir üründür. Bu ürünün kendisi popüler bir araçtır. Aynı zamanda televizyon kendini ve kendini yaratan koşulları ve gözde pratikleri popüler yapan popülerlik yaratma ve tutma araçlarıdır. Aynı zamanda yerel anlatım üzerinde egemenlik kuran televizyon “ imparatorluğun merkezi öyküleme” sistemidir. S. 103
Televizyon, kültürle ilgili günlük yaşamdan popüler olanı, popüler yapılanı ve popüler yapılmak isteneni taşıyan, gösteren, sunan, değerlendiren, yücelten, özlüce popülerlik kimliği veren en popüler bir yönetimsel iletişim aracıdır. Dolayısıyla, popüler kültür bağlamında televizyon dediğimizde birbirine bağlı ve birbirini destekleyen en az dört tür üretim ve yeniden üretimden bahsediyoruz:
1.      Televizyon birbirine bağlı örgütlü ilişkiler ağlarının varlığını anlatması
2.      İki televizyonun kendisinin kitle bilinci üreten araçlar arasında nicel kullanım ve ideolojik yüküyle en popüler üretim aracı olması.
3.      Hafta içi iş dışı (veya işsisiz boş ve kadının evde günlük rutin sırasındaki) zamanı geçirmede ve hafta sonu faaliyetlerinde kullanılan en popüler alternatif olması.
4.      Popüler olanı ve olacağı (dolayısıyla popüler olmayanı, popülerlikten düşeni, modası geçeni ve modası geleni, değerleneni ve değersizleşeni) tanımlaması.
Böylece en popüler kitle iletişim (eşittir yönetimsel iletişim) aracı olan televizyon yoluyla televizyon firmaları (a) Hem kendi hem de kendisinin içinde var olduğu endüstriyel yapının ekonomik sürekliliğini sağlama, (b) Hem kendisinin hem egemen ekonomik, kültürel ve siyasal pazarın bilincini yaratma, tutma ve sürdürme işini yaparlar. S. 104
Eğlence ve yarışma programları en çok izleyiciyi toplarlar. Bunlar içinde “yarışma programları” en popüler olanlardan biridir. Bu yarışma programları günlük gerçeklerin rahatsız edici baskısından kaçışta sığınak olarak işlev görürler. Bu programların değerleri ve yapıları kapitalist ideolojinin belli yanlarından gelir ve bu ideolojiyi besler: Kapitalizmin “sahip olma hırsı” ve “rekabetçi bireyciliğini” teşvik ederler. Bu görünür özelliği yanında, kapalı olarak kapitalist dünya görüşünü daha ustaca ve teşhis edilmesi zor biçimde sunar. S 104
Türkiye’de çocuklar her günde televizyonda sayısız çizgi filmler seyrediyor. Bunların en başında gelen Disney dünyasının ürünleridir. Disney’in çizgi ve güldürü yapıtlarına bakarsak belli yaşam ve düşünü biçiminin ifadelerini görürüz: Disneyde sürekli olarak, insan hayatı değil, mülkiyet yitirilmesi tehlikesi egemendir. Disney için medeniyet nasıl ticaret yapılacağını öğrenmektir; tahsil malların ve servislerin el değiştirmesine refakat eden bir süreçtir, yani ticaretin yardımcısıdır.
Walt Disney’in dünyasında talihçilik, kadercilik, alınyazıcılık popüler yapılır. Böylece zenginliklerin belli ellerde toplanması ve kitlelerin ekmek parasına muhtaç bırakılması sosyal adaletsizlik olmaktan çıkartılır ve şans, talih, kader, kısmet haline dönüştürülür. S. 107


İrfan Erdoğan ve Korkmaz Alemdar, Popüler Kültür ve İletişim, 2 Baskı, Erk Yayınları, Ankara, 2005