9 Mayıs 2016 Pazartesi
Tuvalet Paradoksu!
29 Nisan 2016 Cuma
Popüler Kültür ve İletişim, İrfan Erdoğan ve Korkmaz Alemdar
Tarih
boyu kendini toplumsal örgütlü yaşam içinde üreten insan aynı zamanda bu
üretimin ayrılmaz ve bütünleşik bir parçası olan kendi kültürünü de üretmiştir.
S. 18
Kültür
günümüzde günlük pratiğin Pazar çıkarı için kontrolü ve yönlendirmesinde planlı
olarak üretilmektedir. S. 22
Halk, Halk Olmayan ve
Halk Kültürü
Halk
hem gündelik dilde hem de sosyal bilimlerde en yoğun kullanılan kavramlardan
biridir. Bu kavramla birlikte cevaplandırılması gereken şu sorular öncelik
kazanmaktadır: Halk ne demek? Kavram nereden gelmiş? Kim çıkartmış? Neden ve
nasıl çıkmış? Her zaman var mıymış? Halk kavramı dışında kalan ne: Halk olmayan
mı? Köle mi? Yönetenler/üst zümre mi? Halk kavramı üzerinde bir mülkiyet
mücadelesi var mı? Varsa veya yoksa neden? Halkı sahiplenen neden sahipleniyor
ve sahiplenmeyen neden sahiplenmiyor? Halkı sahiplenmenin sonuçları ne? S.26
Halk
yere ve zamana bağımlı ortaklığı anlatır. Halk aynı zamanda sömürülme, hem
materyal hem de ruhsal sömürülme ortaklığı vardır. Halkta egemenliğe ve
mücadeleye çeşitli biçimlerde katılma vardır. S.26
Halk
kültürü yere ve zamana bağımlılığın kendini anlatışı, kendini ifadesidir. S. 26
Geçmişin
halk kültürü aynı yer ve zamanda yaşayan insanların kendi için, kendini kendine
ve çevresine anlatımıydı. Yaratan kendisiydi, kendindendi ve kendisiyle
kalıyordu. Kendi oyunu ve oyuncağını, kendi eğlencesini, kendi bayramını, kendi
egemenlik ve mücadelesini kendisi yaratıyordu. S. 28
Halk
kültürü, günümüzde popüler kültüre ve kitle kültürüne olan ilişkisinde anlamını
bulur. Eğer halk kültürü denilen herhangi bir ürün, popüler kültüre olan
ilişkisinde “katılımcı veya rekabetçi sömürüyü” anlatıyorsa, bu ürün
ticarileşmiş ve emtialaşmış bir konumda ve egemen pratiklerin içinde yer alır.
Eğer “rekabetçi direnişi ve karşıtlığı” anlatıyorsa, farklı bir yerde durur. S.
28
Karşıt
kültür genel olarak burjuva pratiklerine ve ekonomik ilişkilerine alternatif
dünya görüşü ve ilişki tarzı sunan dünya görüşü ve pratikler anlamına
kullanılır. S. 28-29
Popüler ve Popüler
Kültür
Popüler
sözünün bizdeki kullanımı Batıdan gelir ve oldukça yenidir. Popülerin dil
bilimsel temeli ve tanımlaması geç-ortaçağ dönemindeki “halkın” anlamından,
bugünkü egemen “birçok kişi tarafından sevilen veya seçilen” anlamına
gelmiştir. S. 29-30
Popülerin
İngilicede dilsel orjini orta çağlarda “halkın” (folk bağlamında halkın, people
anlamında halkın değil) anlamına kullanımıyla başlar ve günümüzde “çoğunluk
tarafından sevilen ve seçilen” anlamına kullanılır. S. 33
Bu
bağlamda popüler kültür “halkın kültürü” anlamından günümüzde çoğunluk
tarafından sevilen ve seçilen kültür” anlamına doğru bir dönüşüme uğramıştır.
Siyasal anlamda popüler kültür (örneğin seçimler) egemen örgütlenme ve yapılış
biçimlerinin kabulü, doğrulanması ve yüceltilmesi (halkoyu) demektir. Ekonomik
alanda popüler kültürel pratikler serbest pazar denen tekelci kapitalist
pazarın evrenselleşerek meşrulaştırılmasıdır. İş yerinde ve iş dünyasında
popülerlik başarıyı, beceriyi, aklını kullanmayı (ve çalışan ve işsiz için)
başarısızlığı ve beceriksizliği anlatır. Kitle iletişiminde popüler olan,
egemen medya ürünlerinin (programların ve pratiklerin, müzik ve film
endüstrilerinin siyasal ve kültürel pazara sunduklarının) halk tarafından
sevilip tutulduğu anlamına kullanılır. S.33
Popüler
kültür belli bir grubun ürünü değildir, belli bir grubun sahipliğini içermez:
Popülerdir, yani herkesin olmasa bile hemen herkesindir. S. 33
Popüler
kültür modern toplumda devam eden “halkın” kültürüdür. S. 33
Kapitalizmin
kendi için üretirken ve yaratılan zenginliği kendine ayırırken, kitleleri
ücretli köle olarak kullanarak “kitleler için” yaptığı üretim ve bu üretimle
gelen “kimlik, duyma, hissetme, yaratma, şimdisine, geçmişine ve geleceğine
bakma biçimi, kısaca yaşama yoludur.” Bu bağlam içinde popüler kültür Pazar
tarafından pazarda tüketim için “sipariş edilen, ısmarlama” kitle kültürünün en
çok kullanılan ürünlerini ve bu ürünleri teşvik eden düşünceleri ve
duyarlılıkları anlatır. S. 34
Bilişsel
bağlamda, popüler kültürde anlamlar ve zevkler aktif bir şekilde toplumda üretilir
ve dağıtılır. Bu üretimin ve dağıtımın en planlı yanı endüstriyel faaliyetlerin
kendisidir ve güdümlenmiş yanı ise çeşitli örgütlü yapılardaki kişiler arası
ilişki ve iletişimdir. S. 34
Popüler
kültürde, aynı zamanda, sürekli kalıcılıkla değil, sürekli değişimle sermayenin
ve sermayenin ve sermaye sisteminin sürdürülebilirliği gerçekleştirilir: Müzik
alanında, popülerlik her hafta değişen “top 40” içinde olma ve bunları
dinlemedir. Giyimde popüler olan şey mevsimlerle değişen modayla gelen güdümlü kültürel
yaşamdır. Yeme ve içmede Pepsi ve Coca Cola; Marlboro ve Winston; Pizza Hut ve
Pizza King; McDonalds ve Burger King arasındaki özgür seçim için tüketici
kazanma mücadelesidir. S.34- 35
Dikkat
edilirse popüler kültür bir kullanım ve tüketim kültürüdür. S. 35
Popüler
kültürün kaynağı sadece “kültür endüstrisi” değildir. Aynı zamanda “halkır,
eskiden halkın olan, ama şimdi yaşamının bir parçası olmayandır.” Popüler
kültürün egemen olduğu kentlerde kaç kişi halay çekmeyi ve aşık yapmayı, ceviz
oymayı bilir? Daha kötüsü bilse bile, o onun şimdiki yaşam tarzının bir parçası
değildir, sadece “ata yadigarı” gibidir. S. S. 36
Televizyondaki
“halk kültürü” artık halk kültürü değildir; popüler gösteri kültürünün bir
parçası olmuştur. S. 36
Popüler
kültürün ideolojisi özel teşebbüsün sunduğu yapış biçimini meşrulaştırır ve
evrenselleştirir. S. 37
Popüler
kültür sermaye düzeninin “dostça faşist” zorbalığının medyadan ve kişiler arası
ilişkilerden geçerek kendini demokratik olarak satmasıdır. Saçına A firmasının
Y ürününü sürmelisin, K marka parfümünü kullanmalısın, ruju sürmeli, gömleği ve
pantolonu giymelisin, çünkü ona “sen değersin” demek, bunları yapmazsan değer
kazanamazsın demektir. Bu popüler faşizm arkadaşlar arasında konuşularak,
giyerek yaygınlaştırılır. Bu “dostça faşizm” popüler kültürel pratiklere
katılmayanı bakışla ve sözle hor görerek kendi gibi kullanmayan ve tüketmeyen
üzerinde baskı kurar; aynı anda kendini doğru, çağdaş, iyi ve ahlaklı olarak
tanımlar.s. 38
Popüler
kültürde kıymetsiz olan “mal olmayan” üründür ve popülere katılmayan kişidir.
S. 38
Popüler
kültür mekaniksel ve elektronik çoğalmayla niceliksel fazlalık ve niteliksel
yoksulluğun kültürüdür. Bu yoksulluktan geçerek kapitalist Pazar yapısı
materyal zenginlik elde eder ve güç kazanır. S. 39
Popüler
kültür egemenlik ve mücadele alanıdır. S. 39
Popüler
kültür akademik alanda sanattan, edebiyata ve iletişime kadar birçok disiplin
içinde ele alınır. Ele alış bağlamları oldukça çeşitlidir:
a. Popüler
sanat, popüler mimarlık, Popüler tasarım
b. Kitle
iletişimi (elektronik iletişim ve internet; film, müzik, radyo, televizyon,
basın, kitap, dergi, reklamcılık, halkla ilişkiler)
c. Eğitim,
eğitim felsefesi, genel eğitim ve eğitim kurumları
d. Yiyecek
ve halkın yaşam yolları
e. Edebiyat
(şiir, roman, güldürü, korku, macera, detektif, tarihsel kurgu, aşk,
bilim-kurgu ve fantezi hikayeleri, romanları)
f.
Giyecek, vücut ve görünümü
g. Koleksiyon
olanları toplama
h. Teknoloji
i.
Metodoloji
j.
Performans ve tiyatro (dans, müzik,
sahne)
k. Yer
ve zaman; etnik kültürler
l.
Fiziksel popüler kültür (eros ve porno;
spor, çocuk edebiyatı)
m. Yaşlılık,
ölüm ve ölme
n. Savaş
ve cinayet
Kitle ve Kitle Kültürü
Kitle
kavramının çıkışı ve tarih içinde ve kuramsal yaklaşımlara göre değişen
anlamları vardır. Kitle denildiğinde günümüzde sayısı belli olmayan insan
çokluğu anlatılmak istenir. Kitle iletişimindeki kitle sayısı bilinmeyen
izleyici, okuyucu, seyirci ve kullanıcıdır. Ekonomik bazda kitle, bilinmeyen
sayıdaki tüketicidir. Kültür bazında kitle, kültürü tüketenler ve dolayısıyla
tüketimden geçerek üretim için gereksinimi üretenlerdir. S. 41
Kapitalist
toplumlarda kitle kültürü ticarilik olmaksızın var olamaz. Bu kültür mümkün
olan en geniş insan kitlesine satılan mal ve düşüncelerdir. Bu tür üretimde
estetik ölçü ortadan kalkar ve başarı ürünün olası-müşterilerinin sayısının
hesabı tarafından ölçülür. S. 41
Kitle
kültürü kapitalist pazarın kitlelerin tüketimi için ürettiği mal ve bilinci
anlatır. Mal özel mülkiyet yapısıyla gelen kapitalist Pazar ilişkileriyle
belirlenmiş bir şekilde yürütülen örgütlü insan faaliyetinin ürünüdür. Bilinç
bu örgütlü faaliyet ve ürün hakkındaki belli biçimlerdeki düşüncedir, bilmedir,
değerlendirmedir, ne ve neden olduğunu açıklamadır. S.41
Yüksek Kültür, halk
Kültürü ve Kitle Kültürü
Yüksek
kültür (ve alçak kültür) tartışması 19. Yüzyılın ikinci yarısından sonra
yoğunlaşan işçi hareketleriyle birlikte ortaya çıktı. Önce üst sınıfın yaşam
tarzını kitlelerin demokratik haklar elde etmesine karşı çıktı. Ardından
sanatsal üretim ve değerli ürün alanı içine çekildi. Yüksek kültürde yüksek
kavramıyla bir sınıfın ayırt edici özelliği e bu ayırt ediciliğin korunması
kast edilmektedir. Ana akım görüşlere
göre popüler kültür yüksek kültürün öğelerine sahip değildir. Yüksek kültür
seçkinler sınıfının kültürüdür. Geçmişin yüksek kültür ürünlerini (klasikleri)
içerir; Keşfedici, yaratıcı ve devrimci bir kültürdür, yani, geleceğe de
dönüktür; En mükemmel kültürdür. Tiyatro, bale, klasik müzik, güzel sanatlar,
şiir gibi… Yüksek kültürün kavramsal zıddı kitle kültürü olarak alınır: Kitlelerin
kültürü; düzeyi düşük kültür; sayısal bakımdan çoğunluğun kültürü; genellikle
kitle iletişimiyle iletilen kültürdür . s.43-44
Kitle
kültürü, kitle iletişim örgütleri dahil kitleler halinde üretim yapan
endüstriyel yapının ürettiği ve dağıttığı ürün haline geldiğinde, yani
başkaldıran kitlelerin mücadeleci tarzını ifade tarzı olma doğasını
yitirmesinden sonra, yani kitle kültürünü yaratma ve dağıtma mülkiyeti
kitlelerin elinden alınıp endüstriyel yapıların eline geçtikten sonra, kitle
kültürü bilinç yönetimi endüstrisinin temel üretim ürünü haline geldikten
sonra, ciddi değişimler oldu: Bu değişimlerle kitle kültürü yüksek sınıflar
tarafından bir tehlike olmaktan çıktı. S. 46
HALK KÜLTÜRÜ, KİTLE
KÜLTÜRÜ VE POPÜLER KÜLTÜR
Kültürel
üretim ve üretim ilişkilerinde güç yapısı kapitalizmle birlikte değişti bir
zamanlar kültürel üretim, dağıtım ve tüketim yerel çaptaydı ve yerelin yaşam
tarzını, bu tarzdaki farklılıkları yansıtıyordu. Şimdi özellikle kitle kültürü
ve popüler kültür halkın toplumsal yapıdaki egemenliği kabul edici, kutsayan,
ona katılan bir dünya ve biliş sunmaktadır. S. 48
Kitle
kültürü ve popüler kültür varlığını kullanım ve tüketim yoluyla sürdüren,
kitlelerin yaşam pratikleri ve ifadelerini çalan, gasp eden ve pazarda alınıp
satılan mala dönüştüren ticari bir kültürdür. Popüler kültür kendi biçimlerinin
birçoğunu halk/folk kültüründen almış ve işlevsel dönüşümlere uğratarak kendine
mal etmiştir. S.48
Halk
kültürünün materyal ve materyal olmayan ürünlerini yerel kendisi kendi için
üretirken, bu üretim olanakları ve ilişkileri de büyük ölçüde yok edildi. Onun
yerine üretimi kapitalist endüstriler biçimlendirmeye başladı örneğin
çocukların kendi oyuncaklarını, oyunlarını ve eğlencelerini kendilerinin
yaratması bitti. Artık çocuklar popüler kültür endüstrisinin ürettiklerini
kullanmakta ve oynamaktalar. Eskiden bebeği ve oyuncağı satın almaz, kendimiz
yapardık. Yaptığımız oyuncaklar ve oynadığımız oyunlar yaşadığımız hayatın
kendimiz tarafından kendimiz için ürettiğimiz temsilleriydi. S. S48-49
Popüler
kültür satın alınan, halk/folk ise onu kullananlar tarafından yaratılır.
Birincisi ticari değere sahip olan bir maldır; ikincisinde satma ve satın alma
gibi bir karakter yoktur; alınıp satılsa bile takas yoluyladır; para ile olsa
bile, standartlaşma ve kitle üretimi ürünü karakterine sahip değildir; satışı
imaj ve statü nedeniyle değil, daha çok kullanım değeriyledir. S.49
Halk
kültürü iş ve dinlenmenin birbirini tamamladığı, birbirine zıt olmadığı,
bitişik ve iç içe olduğu dönemin kültürüdür. Endüstrileşmeyle birlikte fabrika
sistemi zamanı yeni bir biçimde örgütlemeye başladı; iş yerinde harcanan
zamanla iş dışında harcanan zaman ayrılığını getirdi: İş yerinde harcanan zaman
serbest kölenin hayatını devam ettirmek için “para kazandığı” zaman oldu. Bu zaman
artık ona ait değildir. İş dışı zaman serbest kölenin kendini fiziksel olarak
yenileme(dinlenme) ve mümkünse eğlenme zamanıdır: İşi olan kölenin serbest
zamanı. S. 49
Kapitalizm
halk kültürünü katletti, katletmediği ise kitle kültürü veya popüler kültür
şekline dönüştürdü: Alınan ve satılan mal haline soktu. S. 50
Popüler
kültür, sadece parayı verip veya zamanını harcayıp düdüğü çalma seviyesinde,
yani bitmiş ve paketlenmiş bir malı tüketme düzeyinde tüketici-kitlelerin
malıdır. Bu durum kitle kültürü ve popüler kültür gerçeğinin sadece birmiş
ürünle ilgili yüzüdür. S. 50
KÜLTÜR, BİLİNÇ VE
İDEOLOJİ BAĞI
Kitle
kültüründe tutulan bilinç seviyesinin düşüklüğü nedeniyle istekler, amaçlar,
beklentiler, yapılanlar, düşünceler, ilgiler, özlüce kültürel ifadeyi yansıtan
günlük pratikler oldukça basit, çocukça ve görüntüseldir. Fakat bu düşüklük
aynı zamanda beraberinde hunhar baskıyı da getirir. Bu baskı da gene basit
seviyedeki özgürlük, barış, empati olarak sunulan kılıflarda gelir. Kitle
kültürü ve popüler kültürle 21 yüzyılın planlı geri zekalılaştırma pratikleri
gerçekleştirilir. S. 51
Kitlelere
standartlaştırılmış geri zekalılık pragmatiklik olarak sunulur: Dizilerde ve
programlarda sevilen artistler belli durumlarda belli davranışlarda bulunurlar;
belli değerleri vardır; belli biçimlerde giyinirler, belli şeyleri yer ve
içerler; belli kozmetik ürünleri alırlar. Bir çok şovlarda promosyonel tavsiyeler
gerçek ifadeler olarak sunulur. Liderler, meşhur yazarlar, futbolcular,
sporcular, ev kadınları, analar, babalar, çocuklar, bira veya sabun markası
veya tanrı hakkındaki inançlarını ilan edenler. Düşünceler, reklamlar,
promosyonlar vb gerçeğin yerine geçirilir. Böylece “zararlı olsa niye satsınlar
ki” seviyesine kadar inen düşünsel ve bilgi seviyesi oluşturulur. Böylece mal,
ürün, hizmetler, insan ve insan ilişkili kendi koşullarından uzaklaştırılarak
anlamlandırılır. S. 52
Günümüz
popüler kültürünüzü asla popüler direniş kültürüyle karıştırmamak gerekir. Popüler
direniş kültürü halkın daha iyi dünya umutları, özgürlük mücadelesi ve ezilen
insanın deneyimini idade ederdi geri-zekalılığın bireysel çağdaşlık be
gelişmişlik taslayışı değil. Direniş kültürü bağımsızlık arayan siyasal
hareketlerin bütünleşik bir parçasıydı. Madonna ve benzerleri asla bir direniş
veya başkaldırı müziğinin temsilcisi olamaz. Burjuva feminizmi gibi tüketim
endüstrisinin en bütünleşik parçası olan hareketler ancak sermayenin kitle
kültürü ve popüler kültürü kullanarak uyguladığı farklı stratejileri anlatır. S.
56
Kapitalizm Öncesi
Popüler Pratikler ve Popülerin Doğası
İlk Yaşam Biçimleri ve
Kültürün Yaratılışı
İnsanın
ortaya çıkışıyla birlikte insanın kendiyle ve fiziksel çevresiyle iletişimi
başlamıştır, çünkü insan biyolojik olarak yoğun ve karmaşık bir iletişim
ağından oluşmuştur. Bu biyolojik iletişim-bütünü aynı zamanda “biyolojik-kendini”
sürdürme çabası nedeniyle, zorunlu olarak kendisiyle ve çevresiyle iletişimde
bulunacaktır: Bu, varoluşun zorunlu bir koşuludur. S. 58
Her
topluluk kendi yaşadığı koşullara bağlı olarak kendi yaşam tarzını, dilini ve
dolayısıyla kültürünü geliştirmiştir. S.59
Kapitalizmde Popüler
Pratikler ve Popülerin Doğası
Popüler Pratikler:
Üretim, Dağıtım ve Tüketim
Popüler
olanın üretimi kaoitalist pazarın kendini emtia ve bilinç olarak ifadesidir. Devlet
kurumlarıyla da garanti altına alınan üretim özel mülkiyet yapısına göre
kurulmuş şirketler, eğitim kurumları, özel mülkiyet yapısına göre kurulmuş
şirketler, eğitim kurumları vb tarafından yapılır. S. 78
Dikkat
edilirse, egemen popüler pratikler belli zaman ve terde baskın olan
endüstriyel, siyasal, ekonomik ve düşünselle ilgili faaliyetlerdir. S.78
Örgütlü
yapılardaki amaçlı üretim girişimiyle birlikte popüler düşünceleri, umutları,
umutsuzlukları, beklentileri yaratan, tutan sürdüren ve gerektiğinde değiştiren
dev endüstriler doğmuştur. Bu endüstriler hem kendileri hem de kapitalist Pazar
için bilinç yönetimi işini yaparlar. Bu endüstrilerin başında televizyon,
basın, film, reklam, halkla ilişkiler e eğitim gelir. Bu endüstriler hem kendi
ürünlerini popüler yaparlar hem de diğer endüstrilerin ürünlerini
popülerleştirirler. Dolayısıyla örneğin giyecek, yiyecek, içecek, eğlence vb.
endüstrilerin ürünlerinin popülerliği üretilmiş dinamik bir popülerliktir. S.
79
Popüler
pratiklerin en yoğun olduğu zaman iş dışı zaman olarak biçimlendirilmiştir. İş zamanı
bilinçli olarak popüler gözden veya ilgiden uzak tutulmaktadır. İş dışı zaman,
kapitalizmde yeniden tanımlanarak alışveriş yapma, lokantaya ve ticarileşmiş eğlence
yerlerine gitme, piknik ve turizm faaliyetleri içine çökertilmiştir. Böylece insanların
iş dışı faaliyetleri de sermaye tarafından kolonileştirilmiştir. Yeme, içme,
giyme, eğlenme ve dinlenme faaliyetleri kapitalist pazarın yoğun popüler
baskıları ve kitle kültürü pratikleriyle “para harcama” faaliyetlerine
dönüştürülmüştür. S 80
Kapitalist Üretim
Tarzında Yerelin Durumu
Kültürün
ve popülerin merkezi üretimi ve öykülemesi uluslararası egemenlik altına girdi.
Yerel olan şeyler bir satış, promosyon aracı olarak kullanılmaya başlandı. Popülerleştirilmeyen
yerel kapitalist sermaye için işlevsel olmaması nedeniyle ya yok oldu, ya
unutuldu gitti ya gayri meşrulaştırıldı ya da “maganda kültürü” diye
değersizleştirildi yada bir kenara itildi. Yerel popüler kültür üretimi para
kazandırmıyorsa durdu. Para kazandırıyorsa İstanbul’da iş merkezine taşındı. Yerel
ozan artık köyünde değil, bu iş merkezinde ve televizyon stüdyolarında
gezmektedir. S. 82
Çocuk
oyunlarımızı ve oyuncaklarımı biz yaratmıyor ve yapmıyoruz artık. “Toys’R’US”
var. Oyunlar ve oyuncaklar bizim yaşamlarımızın bir parçası veya öyküsü değil. Hepsi
karmaşık bir Pazar egemenliğinin ve sömürünün başarılı serüvenlerinin parçası.
S. 82
Artık
halk kültürü fabrikadaki, iş yerindeki, bürodaki, alışveriş merkezlerindeki ve
eplence yerlerindeki egemenlik ilişkileriyle yaratılanın destekleyicisi ifadesi
oldu bu ifadeyle tüketici katılımı sendikalar tarafından örgütlenen
gösterilere, bastırılan grevlere, kapanan fabrikanın kapanmaması için
feryatlara, işe müracaatlarda kitle halinde izdiham ve bireysel şikayetlere
dönüştürüldü. Halkın protesto kültürü “ne dediği” belli olmayan alkışa
indirgenerek bastırıldı. S. 82
Modern
futbolun sınıf engelini aştığı iddia edilir: Herkes seyirci. Ama herkes şeref
tribününde oturmuyor, herkes trilyonlar kazanmıyor. Örtüyü kaldırırsak, alttaki
gerçek bir başkadır; futbolda egemen sınıflar geniş ölçüde görünmezler, ne
seyirci ne de futbolcu olarak. Göründükleri zaman da finansör, reklamcı,
yönetici ve idareci olarak yer alırlar. Stadyumda şeref tribünündekilerin,
takımın ileri gelenlerinin, bürokratların maçı seyrederken davranışları kuduran
seyircilerinkinden tamamen farklıdır: Sakinlikleri, purolarını tüttürüşleri,
giyinişleri, birbirleriyle konuşma şekilleri, jestleri, oturuşları,
yüzlerindeki ifadeler, maçın bitimindeki davranışları ve stadyumu terk edişleri
gibi. Genel seyircilerin karakteri ve durumu çok farklıdır. S. 89
Arenadaki
aslanlarla gladyatörlerin yerini modern bir şekilde düzenlenmiş bir sporda top
ardında koşturan ücretli ve özgür modern sporcular aldı. Politika aynı: ekmek
ve sirk. S. 89
Yıl
2005. Migros (Ankara, Akköprü) alışveriş merkezine girince gözünüze çarpan
isimler: LC Waikiki, Escortland, KMM, Panço, Chinco, Lacoste, Park Bravo, Polo
gareğe, Gottex, Uptown, Collezione, Mavi Jeans, Moda Di Centone, Duffy, Gift
Home, Ese, Bosh, Reebo, Hotiç, Euromoda, Toys’R’US, Smart Play, Arbys, Mado
Cafe, Dominos Pizza, Burger King, MCDonalds, Marx&Spencer, Sport Point,
Miss Sixty, Nine West, Dexter, Sony ve diğerleri. Bir New Yorklu kendini burada
asla yabancı hissetmez. Sıradan bir Amerikalı Migrosu görsün “dudağı uçuklar”,
çünkü böyle bir alışveriş merkezini kendi Amerikasında görmemiştir. New York’un
meşhur Macy’s ve Gimbels alışveriş merkezleri Migros yanında sıkıştırılmış
mekanlarıyla oyuncak kalır. Türkiye’nin hemen her kentinde aynı firmalar, aynı
isimler ve birçok yenileri var. S. 92
Popüler
kültür sadece belli malları, kullanışları, etkinlikleri popüler yapmaz,
bunlarla birlikte gelen, bunlarla iç içe olan belli dünya görüşleri ve
görünüşlerini de popülerleştirir. Kadınlara yönelik romantik macera romanları,
popüler dergiler, mecmualar, Amerika ve Avrupa’dan gelen veya onların kopyaları
olan çocuk dergileri ve çizgi filmleri incelendiğinde bunların ticari kültürün
çıkarına ve kapitalist toplum biçimi ve ilişkilerinin evrenselliğini getiren
ideolojiye yardım edici yönde şekillendirildiğini görürüz. S. 99
Televizyon: En Popüler
Popülerleştirme Aracı ve Evdeki Sirk
Evimizdeki
televizyon bir araçtır: bu araç örgütlü teknolojik bir yapının yoğun örgütlü
faaliyetler ağıyla üretilmiş bir üründür. Bu ürünün kendisi popüler bir araçtır.
Aynı zamanda televizyon kendini ve kendini yaratan koşulları ve gözde
pratikleri popüler yapan popülerlik yaratma ve tutma araçlarıdır. Aynı zamanda
yerel anlatım üzerinde egemenlik kuran televizyon “ imparatorluğun merkezi
öyküleme” sistemidir. S. 103
Televizyon,
kültürle ilgili günlük yaşamdan popüler olanı, popüler yapılanı ve popüler
yapılmak isteneni taşıyan, gösteren, sunan, değerlendiren, yücelten, özlüce
popülerlik kimliği veren en popüler bir yönetimsel iletişim aracıdır. Dolayısıyla,
popüler kültür bağlamında televizyon dediğimizde birbirine bağlı ve birbirini
destekleyen en az dört tür üretim ve yeniden üretimden bahsediyoruz:
1. Televizyon
birbirine bağlı örgütlü ilişkiler ağlarının varlığını anlatması
2. İki
televizyonun kendisinin kitle bilinci üreten araçlar arasında nicel kullanım ve
ideolojik yüküyle en popüler üretim aracı olması.
3. Hafta
içi iş dışı (veya işsisiz boş ve kadının evde günlük rutin sırasındaki) zamanı
geçirmede ve hafta sonu faaliyetlerinde kullanılan en popüler alternatif
olması.
4. Popüler
olanı ve olacağı (dolayısıyla popüler olmayanı, popülerlikten düşeni, modası
geçeni ve modası geleni, değerleneni ve değersizleşeni) tanımlaması.
Böylece
en popüler kitle iletişim (eşittir yönetimsel iletişim) aracı olan televizyon yoluyla
televizyon firmaları (a) Hem kendi hem de kendisinin içinde var olduğu
endüstriyel yapının ekonomik sürekliliğini sağlama, (b) Hem kendisinin hem
egemen ekonomik, kültürel ve siyasal pazarın bilincini yaratma, tutma ve
sürdürme işini yaparlar. S. 104
Eğlence
ve yarışma programları en çok izleyiciyi toplarlar. Bunlar içinde “yarışma
programları” en popüler olanlardan biridir. Bu yarışma programları günlük
gerçeklerin rahatsız edici baskısından kaçışta sığınak olarak işlev görürler. Bu
programların değerleri ve yapıları kapitalist ideolojinin belli yanlarından
gelir ve bu ideolojiyi besler: Kapitalizmin “sahip olma hırsı” ve “rekabetçi
bireyciliğini” teşvik ederler. Bu görünür özelliği yanında, kapalı olarak
kapitalist dünya görüşünü daha ustaca ve teşhis edilmesi zor biçimde sunar. S 104
Türkiye’de
çocuklar her günde televizyonda sayısız çizgi filmler seyrediyor. Bunların en
başında gelen Disney dünyasının ürünleridir. Disney’in çizgi ve güldürü
yapıtlarına bakarsak belli yaşam ve düşünü biçiminin ifadelerini görürüz:
Disneyde sürekli olarak, insan hayatı değil, mülkiyet yitirilmesi tehlikesi
egemendir. Disney için medeniyet nasıl ticaret yapılacağını öğrenmektir; tahsil
malların ve servislerin el değiştirmesine refakat eden bir süreçtir, yani
ticaretin yardımcısıdır.
Walt
Disney’in dünyasında talihçilik, kadercilik, alınyazıcılık popüler yapılır. Böylece
zenginliklerin belli ellerde toplanması ve kitlelerin ekmek parasına muhtaç
bırakılması sosyal adaletsizlik olmaktan çıkartılır ve şans, talih, kader,
kısmet haline dönüştürülür. S. 107
İrfan Erdoğan ve
Korkmaz Alemdar, Popüler Kültür ve İletişim, 2 Baskı, Erk Yayınları, Ankara,
2005
Reklam Çekicilikleri, Müge Elden - Uğur Bakır
Cinsellik Üzerine
Cinsellikle
ilintili birçok kavramdan söz etmek mümkündür. Çıplaklık, erotizm, pornografi,
bunlardan bazılarıdır. Çıplaklık, insan bedeninin tamamının ya da bir kısmının
giysilerden arındırılıp açıkta bırakılmasıdır. Doğallık, saflık, günahsızlık,
seksepal, ahlakdışılık gibi çeşitli kavramlarla nitelendirilen çıplaklık,
özellikle cinsel cazibenin yaratılmasında kullanılan vaz geçilmez bir araçtır.
S. 138
Faucault’ya
göre modern toplum sapkındır, fakat bunun nedeni tutuculuğun yarattığı patlama
değil, toplumun doğrudan doğruya sapkın yapısıdır. S. 143 (2007:34)
Cinselliğin Toplumsal
Yansımaları
Sanat
ve cinselliğin buluştuğu noktalara fotoğrafçılık, sinema gibi daha pek çok alnı
eklemek mümkündür. Ancak toplumsal yaşamda cinselliğin yer alışı sanatsal
alanları da içine alacak şekilde oldukça geniştir. Cinselliğin toplumsal
yaşamdaki iz düşümlerini giydiğimiz kıyafetten konuştuğumuz dile kadar daha pek
çok alanda görmek mümkündür. Üzerimize giydiğimiz kıyafetler bedenimizi örttüğü
ve örtmediği ölçüde erotik mesajlar vermek üzere tasarlanır. Özellikle kadın
giyiminde, erkeklerin baktıklarında cinsel haz duydukları kadın vücuduna ait
bölgeleri vurgulayan giysiler son yıllarda oldukça yaygın olarak tercih edilir
konuma gelmişlerdir. S. 149
Modada Cinsellik
Kapitalizmle
birlikte cinsellik tüketim kültürünün bir parçası haline getirilmiştir. Ancak
evden arabaya bir çok metaya cinsel anlamlar yüklemeye başlamakta; bireyler
sürekli tahril edilerek bu metalara sahip olma yoluyla cinsel arzularını tatmin
edebileceklerine inandırılmaktadırlar. Bu süreç cinselliği gündelik hayatın
hemen her alanında gündemde tutarken aynı zamanda da özünden uzaklaştırıp onu
alışverişle, para harcamakla ilgili bir olgu haline getirir. S. 150
Araştırmalara
göre ABD’de en çok televizyon izlenen saatlerde yayınlanan TV programlarının
%75i, dizilerin %80’i cinsellik içermektedir. Bir çocuk, çevresinden yılda
yaklaşık 15.000 cinselliğe dair ileti alır. Kanada’da ergenlik çağındaki
erkeklerin %90’ı, kızların ise %60’ı yılda en az bir porno film izler.
Türkiye’de ve dünyanın bir çok ülkesinde arama motorlarından en çok aranan
konular listesinde birinci sırada cinsellikle ilgili kelimeler gelir. S. 150
Sanatı
ve bilgiyi metalaştıran kitle kültürü, görsel, işitsel ortamda insanı da
metalaştırmıştır. Özellikle cinselliğin her fırsatta öne çıkarıldığı bu
süreçte, çıplak bedeniyle reyting avcısı durumuna gelen kadın imajları ortaya
çıkmıştır. (Bıçakçı, 2001, s.76) s. 152
Cinsellik
bilgi iletişim teknolojilerindeki ilerlemelerin bir sonucu olarak toplumsal yaşama
dahil olan internette çeşitli boyutlarıyla ve en uç örnekleriyle yer bulur.
Üstelik internetin diğer kitle iletişim araçları gibi kolayca kontrol
edilememesi, cinsel içeriğin çok daha rahat ve kısıtlamalardan uzak bir şekilde
aktarılmasını sağlar. S.153
Reklam ve Cinsellik
Reklamda
cinsellikten anlaşılan, reklamı yapılan bir markaya ilişkin mesajların görsel
ve/veya yazılı olarak cinsellik içermesidir. Başka bir ifadeyle reklamda cinsel
çekicilik, reklamı yapılan ürünün bir cinsel sunum içinde yer alması, reklamda
cinsel dürtülerin ifade edilmesi ve ya kadın vücudunun kullanılması olarak
tanımlanabilir. S.155
Cinselliğin
kullanıldığı ilk reklam örneği olarak 1491’de banyo yapan güzel bir kadının
vücudunun bir kısmını sergileyen tahta kalıp baskı üzerine yazılmış reklam
karşımıza çıkar. S 156
İlerleyen
yüzyıllarda da –özellikle 19. Yüzyılın ortalarından itibaren- cinselliğin
kullanıldığı reklam örnekleri artan bir oranda devam etmiştir. Bu artış
üzerinde kapitalizmin hızlı gelişimi, teknolojik ve toplumsal gelişmeler önemli
rol oynamıştır. S. 156
Firmalar
ürünlerini konumlandırırken psikolojik faydalara yönelir. Bu yönelimde
cinsellikten yararlanmak da oldukça sık başvurulan bir taktik konumuna
gelmiştir. Cinsellikle ilgili olsun olmasın çeşitli ürünlerin reklamlarında
cinsel çekicilikler kullanılarak tüketicilere reklamı yapılan ürünü satın
almakla daha seksi olacakları, cinsel açıdan daha mutlu olacakları vb. yönde
vaatler sunulmaya başlamıştır. Bu süreçte cinselliğin insan tutum ve
davranışları üzerindeki yüksek etki gücü, kullanım alanının genişliği ve
toplumdan gördüğü ilgi reklamcıların işini kolaylaştıran faktörler olarak
devreye girmiştir. S. 156-157
İnsanlardaki
en güçlü hormonlar cinsel olanlar yani testosteron ve östrojendir. Her insanda
bu iki hormon da bulunur ve bunların salgılanma oranları davranışları etkiler.
Reklamcılar tam da bu noktaya en güçlü mayınları yerleştirmişler, reklamlarda
cinsel çekicilikleri kullanmaktan vazgeçmemişlerdir. S. 157
Cinsel
çekicilik kullanan reklamların tüketicilere sundukları vaatler şöyle
sıralanabilir: s. 158-159
1. Cinsel
Cazibe: Bunu giy, bunu tüket, bunu iç, bunu uygula; böylece öteki insanların
gözünde daha fazla cinsel cazibeye sahip olacaksın.
2. Cinselliği
yaşama ve çok daha gazla zevk alma: Bunu giy, bunu tüket, bunu iç, bunu uygula;
böylece cinsel ilişki yaşama olasılığın yükselecek ve girdiğin cinsel ilişkiden
çok daha fazla zevk alacaksın.
3. Cinsel
öz-saygı hissi: Bunu giy, bunu tüket, bunu iç, bunu uygula; böylece kendinde
hissettiğin seksilik ve şehvet duyguların artacak.
Pek
çok ürünü satın almamızın nedeni daha çelici hissetmek istediğimiz içindir. Bu
ürünler cinsel çekicilikle ilgili dürtümüzle “doğal” bir çağrışım yaparlar. S
159
Reklamlarda
cinselliğin kullanımının ürün satışlarına önemli katkılar getirdiği düşünülür.
Reklam dünyasında “seks satar” ifadesi birçok kişinin aklına kazınmış
durumdadır. S. 160
Seksin,
çıplaklığın ve her türlü tahrik edici görüntünün, sözün kullanıldığı Calvin
Klein ya da Victoria’s Secret reklamları dikkatleri bir yandan marka üzerine
toplayıp kitle iletişim araçlarından arkadaş sıohbetlerine dek marka adlarını
ve yapılan reklamları y-taşıyıp markaların birer fenomen haline gelmesini
sağlarken diğer yandan da tüketicilerin cinsellikle ilgili arzularını ve
beklentilerini etkili bir şekilde uyararak markayla tüketici gereksinimleri
arasında güçlü bağlar kurarlar. S. 161
Bazı
markalar hedef kitlelerine ürünlerini pazarlarken aynı zamanda bir yaşam tarzı
da pazarlarlar. Yaşam tarzı pazarlamak, şimdiki halinden daha farklı olmayı
arzulayan hedef kitleye hitap etmeyi gerektirir. Bu kitle reklamlarda
gördükleri modeller gibi görünmek, onların yaptıklarını yapmak ve onlar gibi
davranmak ve onlar gibi davranmak isterler. S. 161
Reklamlarda
Cinselliğin Kullanım Amaçları
Reklamlarda
cinsel çekicilikten yararlanma amaçları şu şekilde sıralamak mümkündür. S.171
-
Dikkat çekmek
-
Marka konumlandırmak/imaj yaratmak
-
Satışları arttırmak
-
Daha yüksek fiyattan ürün satışı yapmak
-
Reklam mesajlarının akılda kalıcılıpını
arttırmak
-
Gündem yaratmak
-
Marka bilinirliğini arttırmak
-
Ürün özelliklerini vurgulamak
-
Duygusal fayda sağlamak
-
Yaşam tarzı pazarlamak
-
Hedef kitleyi belirlemek
-
Niş pazarla ulaşmak
Reklamlarda
cinselliğin kullanım şekilleri
-
Çıplaklık/giyiniklik
-
Cinsel davranış
-
Fiziksel çekicilik
-
Cinsel göndermeler
-
Gizil(gömülü) cinsellik
Reklamda
cinselliğin işleyişinde reklamı yapılan ürünün ne olduğunun da önemli bir payı
bulunur. Calvin Klein Cosmetics’in Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı Robert Gren
parfüm reklamlarında cinselliğin kullanımıyla ilgili New York Times gazetesine
şöyle bir demeç vermiştir:
“parfüm
hiçbir şey yapmaz. Teri durdurmaz, cildinizdeki gözenekleri açmaz. Parfüm denen
şey, tüketici için yaratılmış bir fanteziden ibarettir. İnsanların
fantezilerinin büyük bir kısmı da seks ve romantizmden oluşuyor. S. 186
Müge Elden – Uğur Bakır
Reklam Çekicilikleri
Cinsellik, Mizah, Korku
İletişim Yayınları,
İstanbul, 2010
Halklailişkiler ve Reklamın Anatomisi
Halklailişkiler ve Reklamın Anatomisi
Derleyen: Sema Yıldırım Becerikli
DERGİ REKLAMLARINDA MODERN KADINLIK İNŞALARI
SIRMA OYA TEKVAR
2011 Ütopya Yayınevi Ankara
Kadın Çalışmaları Bakımından
Gösterge Bilim
Kadın bedeni de tarih boyu pek çok simgeler oluşturmuştur. Örneğin
Fransız ulusu kadın devrimci Marienne ile sembolize edilir. Özgürlük heykeli
kadındır. Batıda adalet elinde terazi tutan, gözleri bağlı bir kadın imgesiyle
temsil edilir. Bununla beraber kadının kötü olarak sembolize edildiği yerler de
vardır. Örneğin, Hıristiyanlıkta kadın günahkar olarak temsil edilir: Havva
elmayı yemesiyle günahkardır. Medyada da kadın karakterler çoğunlukla
klişeleşmiş birtakım rollerle inşa edilirler. Örneğin Batı sinema ve
televizyonunda genç, sarışın, beyazlar giymiş bir kadın genellikle saflığı ve
iffeti gösterirken siyah saçlı kadın tehlikeyi ve cinselliği göstermektedir.
(Zoonen:74) s. 396
Göstergebilim, Reklam ve Tüketim
Arasındaki İlişki
Reklamlar insanlara sadace bilgiler vererek değil insanın içindeki
duyguları uyararak çalışır. S. 399
Ball’a göre ‘bir gösterge her zaman şey+anlamdır’. Ürünler/nesneler kendi
başlarına anlam üretmezler. Bu anlamı oluşturan kültürdür ve anlamın kitlelere
yayılmasını sağlayan araçlardan biri de reklamdır. Baudrillard’ın da belirttiği
gibi, “eğer ürünü bir ürün olarak tüketiyorsak, anlamını da reklamlar yoluyla
tüketiyoruz.” Reklamlar nesnelere anlam yükler, bir tüketim toplumu yaratır.
Buna ilaveten, tüketim sürecinde insan ilişkilerinin, dayanışmanın,
karşılıklılığın, sıcaklığın, ilginin tüketimi de söz konusudur. “Karşılama
görevlisi, sosyal hizmet uzmanı, halkla ilişkiler mühendisi, reklamdaki kapak
kızı, tüm bu görev havarilerinin misyonu, kurumsal gülümsemeyle toplumsal
ilişkilerin yumuşatılması, memnun edilmesidir. Her yerde reklamın yakın, içten,
kişisel iletişim tarzlarını taklit ettiği görülür (Baudrillard, 2004:28). Kısacası tüketim toplumu mal ve
hizmetler üretimiyle beraber, aynı zamanda hızlandırılmış ilişker üretimi toplumudur.
S. 400
Reklamlarda Cinsel Söylem ve
Kadınlık Rolleri
Taflinger, cinselliğin güçlü bir psikolojik çekiciliğe sahip olduğunu
belirtmiş, bu gücün hem biyolojik, hem de içgüdüsel olduğunu vurgulamıştır.
S.400
,kadın çalışmalarında ele alınan hususlardan biri de kadın dergileri,
reklamlar ve tüketim kültürü bağıdır. Bu üç kavram da –tarihsel süreçleriyle
beraber- birbirine oldukça yakındır. “Kadın dergileri tarihi aynı zamanda
tüketim kültürü, reklamcılık ve devamlı süre giden kadınlık ideolojileri tarihidir.
S. 401
Reklamlarda Kadın Bedeninin İnşası
Baudrillard, özellikle reklamlar aracılığıyla, günümüzde en çok yeniden
keşfinin-üretiminin yapıldığı ve bir o kadar da tüketilen nesnenin beden
olduğunu vurgular. Bedenin reklamlarda ve kitle kültüründeki mutlak varlığı “bedenin
etrafını kuşatan sağlık, perhiz, tedavi kültü, gençlik, zariflik,
erillik/dişilik saplantısı, bedenle ilgili bakımlar, rejimler, fedakarca
uygulamalar, bedeni kuşatan arzu söylemi” bedenin bir nesneye dönüştüğünün
göstergesidir. (Baudrillard, 2004, 163) s. 402
Beden, güzellik ve erotizm daima satılan-tükettiren unsurlardır; çünkü
toplumsal tüketim mantığına göre “yapısı bozulmuş beden, yapısı bozulmuş
cinsellik düzeyinde ekonomik bir verimlilik süreci kurulabilmesi için bireyin
kendisini nesne olarak, nesnelerin en güzeli olarak, en değerli değiş tokuş
maddesi olarak örmesi gerekir. (baudrillard 2004, 172)
Reklamlarda kadın bedeni vurgulanır ve kullanılan imgeler gerçeklik
duyusunu inşa eder. İdeal beden sunumlarının özellikle reklamlarda etkili
olmasının nedeni de kitle iletişim araçlarının, sosyo-kültürel ideallerin belki
de en güçlü yayıcıları olmasıdır. Dolayısıyla, basılı reklamlardaki ideal, ince
kadın göstergeleri, kadınlarda giderek artan bedensel ve içsel bir
tatminsizliğe neden olmaktadır. S. 402
Reklamlarda Kadına yeni Bakış:
Modern ve Özgür Kadın
Özgür kadın, seks merkezli bir bakış açısıyla ele alınırken aslında
kadının cinsel devrimi söz konusudur: “Bu cinsel devrim bütünüyle modernite
ideolojisinin içinde yer alır ve hiç şüphesiz kadın özgürleşmesine yardım
isteğiyle bir arada bulunur. S. 403
Dergiler okuyuculara sadece dergi değil, aynı zamanda özgürlük, güç ve
eğlence satıyorlar…. S. 403
Kültür Endüstrisi - Theodor W. Adorno
Theodor W. Adorno
Kültür Endüstrisi Kültür Yönetimi
İletişim
5. Baskı 2009, İstanbul
Adorno’ya göre, “kültürün tamamı, toplumun suçuna iştirak eder. Kültür,
üretim alanında zaten geçerli olan adaletsizlikten beslenerek varlığını
sürdürür. S. 29
Kültür endüstrisi, müşterilerinin kasten ve tepeden bütünleştirilmesidir.
Binlerce yıl boyunca birbirinden ayrılmış yüksek ve düşük kültür alanlarını da
birleşmeye zorlar – her ikisinin zararına olacak şekilde. Yüksek kültürün,
etkileri üzerinde spekülasyon yapılarak,
ciddiyeti ortadan kaldırılır; düşük kültürün, toplumsal denetim bütünsel
olmadığı sürece barındırdığı başarı isyankarlık ise uygarlaştırıcı dizginleme
yoluyla yok edilir. S.33
Kitle iletişim araçları, izleyici kitlesi kazanmak ve inandırıcı olmak
için toplumsal gerçekliği yeniden üretmek zorundadır; bunun sonucunda kendi
ürünlerindeki ideolojik yanılsamaları hafifletebilir ya da bunların altını
oyabilir ve farkında olmadan da olsa toplumsal eleştiri ve ideolojik
bozgunculuk yapar s. 34
Modernist sanat içinde, görünürde ilerici olan hareketlerin her biri,
aynı zamanda giderek artan yasakları da beraberinde getirmiştir: Temsil, figür,
anlatı, ahenk, birlik gibi bu mantık, doğası gereği sınırlı ve teslimiyetçidir.
Postmodernist başkaldırı, bütün bu yasaklanan unsurları sanata yeniden dahil
etmeye girişirken, bir yandan da en ileri sanatsal malzemeler anlayışının
dayattığı düzçizgisel hikayeyi reddeder. Dışlanan unsurlar, tam da kültür
endüstrisinin ürünlerinde kucak açtığı unsurlar olduğu için, postmodernizmin
modernist yasakları ihlal etme girişimi yüksek modernizmin ayrılıkçı
stratejisinin aşılması anlamına gelir. S 35
Sanat eserlerinin metaya dönüşmesi ve bu şekilde alımlanması gibi,
tüketim toplumunda metanın kendisi de imgeye dönüşmüştür kullanım değerinin
yerini ambalaj ve tanıtım almıştır. Sanatın metalaşmasınının sonu, metanın
estetize edilmesidir. Metanın baştan çıkarıcı ölümcül şarkısı, vaktiyle burjuva
sanatının barındırdığı mutluluk vaadini yerinden etmiştir; tüketici Odysseus,
tatmine ulaşacağını umarak kendini sevinçle meta denizinin sularına bırakılır,
ama aradığını bulamaz. S. 38
Kültür Endüstrisi: Kitlelerin
Aldatılışı Olarak Aydınlanma
Günümüzde kültür her şeye benzerlik buşaştırır filmler, radyo ve dergiler
bir sistem meydana getirir. S. 47
Sinema ve radyo günümüzde kendilerini sanatmış gibi göstermek zorunda
değildir. Herhangi bir işten farklı olmadıkları hakikatini, bilerek ürettikleri
zırvaları meşrulaştıran bir ideoloji olarak kullanırlar. S. 48
Kültür endüstrisi, taklit olanı mutlak olanın yerine koyar. Kültür
endüstrisi stilden başka bir şey olmadığı için, stilin sırrını, onun toplumsal
hiyerarşiye itaat demek olduğunu açığa çıkarır. S. 61
Tocquavelle’in yüz yıl önce yaptığı çözümlemenin, geçen zaman içinde
tümüyle doğru olduğu ortaya çıkmıştır. Özel kültür tekellerinin eemenliği
altında “tiranlık bedeni özgür bırakır ve saldırısını ruha yöneltir. Hükümdar
artık, “Benim gibi düşünmelisin ya da ölmelisin”, demez. Şöyle der: “Benim gibi
düşünmemekte özgürsün; yaşamın, malın mülkün, her şeyin sende kalacak, ama
bugünden itibaren aramızda bir yabancısın.” S.64 (amerikadaki demokrasi
üzerine)
Kültür endüstrisinin asıl getirdiği yenilik, kültürün uzlaşmaz iki
öğesini, sanat ile eğlenceyi amaç kavramına, yani tek bir yanlış formüle, kültür
endüstrisinin bütünselliğine tabi kılmış olmasıdır bu formül yinelemeye dayanır
. s. 67
Kültür endüstrisinin gücü, tüketicide yaratmış olduğu gereksinimle bir
olmasına dayanır. S. 68
Kültür endüstrisi durmadan vaat ettiği şeylerle tüketicisini durmadan
aldatır. S. 72
Kültür endüstrisi yüceltmez, baskılar. Arzunun nesnesini, kazağın
içindeki göğüsleri ya da atletik kahramanın çıplak gövdesini belirgin hale
getirerek, yalnızca, doyumun esirgenmesine alışık olduğu için çoktandır
mazoşist biz hazza indirgenen yüceltilmemiş ön hazzı kamçılar. S. 72
Kültür endüstrisinin en önemli yasası, insanların arzuladıkları şeylere
kavuşmamalarını ve bu yoksulluk içinde gülerek doyuma ulaşmalarını sağlamaktır
toplum tarafından sürekli dayatılan yoksulluk, kültür endüstrisinin her
gösterisinde, yanlış anlamaya meydan vermeyecek biçimde kurbanlarına bir daha
dayatılıp izlettiriliyor. S. 74
Günümüzde kültürle eğlencenin kaynaşması yalnızca kültürün
alçaltılmasıyla değil, eğlencenin zorla entelektüelleştirilmesiyle de gerçekleşir. Bu, insanın eğlenceyi artık
yalnız kopya olarak, yani sinema çekimi ya da radyo kaydı biçiminde tatmasından
belli olur. S.77
İzleyicinin filmde gördüğü İtalya değil, İtalya diye bir yerin var
olduğunu gösteren görüntülerdir. S.83
Kültür endüstrisi safça bir kurnazlıkla, toplumun son haline özgü bir
durumu çoktan mevcut sayar: gerçek destekçilerini kolayca tespit
edebileceklerini. Görünüşte herkesin özgürlüğü güvence altındadır. S. 85
Kültür endüstrisi, yönetilenler için duyulan olumlu ve olumsuz kaygıyı,
namuslu insanların dünyasında var olan doğrudan dayanışma olarak yansıtır. S.
86
Sanat bir meta ürünüdür, yani tüketime uygun biçimde hazırlanmış, kayda
alınmış, endüstri üretimine uyarlanmış, pazarlanabilir ve değiştirilebilir bir
üründür. Satılmak için var olan, fakat satılık olmayan bir meta türü olan sanat
için ticaret bir amaç olmaktan çıkıp tek ilke galine geldiği zaman, sanat
bütünüyle iki yüzlü bir biçimde satılamaz olur. S. 96
Kültür çelişkili bir metadır. Değiş tokuş yasasına o kadar bağlıdır ki
değiştirilemez; kullanım sırasında da öyle körü körüne tüketilir ki
kullanılamaz olur. Bu yüzden reklamla kaynaşıp kaybolur. Reklam, tekel
koşullarında anlamsız bir görünüm aldıkça, kültür mutlak bir güç kazanır
buradaki etkenler belirgin olarak ekonomiktir. Yaşamın kültür endüstrisi
olmadan da devam edeceği çok açıktır, çünkü kültür endüstrisinin tüketicide
yarattığı doygunluk ve ilgisizlik çok fazladır. S 100
Reklam, kültür endüstrisinin yaşam iksiridir. Ne var ki kültür
endüstrisinin ürünü, durmadan bir meta olarak vaat ettiği keyfi salt bir vaade
indirgediği için, sonunda, keyif verememekten ötürü gereksinim duyduğu reklamla
örtüşür. S. 101
Reklam ve kültür endüstrisi hem teknik hem de ekonomik açıdan birbiriyle
kaynaşır. Her iki alanda da aynı öğe sayısız mekanda görünür ve aynı kültür
ürününün mekanik tekrarı, propagandanın kilit sözcüklerinin durmadan
yinelenmesiyle aynı şeydir. Etkili olma baskısı altında teknik, psiko-tekniğe,
yani insanların davranışlarını manipüle etme yöntemine dönüşür. Her iki alanda
da her şey hem çarpıcı hem bildik, hem hafif hem akılda kalıcı, hem ustalıklı
hem de basit olmalıdır; amaç, dağınık bir zihne sahip yada dirençli olduğu
düşünülen müşterilerin alt edilmesidir. S. 103
Halk şarkıları, haklı yada haksız olarak üst sınıfların gözden düşmüş
kültür varlıkları diye tanımlandıysa da, öğeleri elbet uzun ve hayli dolaylı
bir deneyim sürecinde popüler biçimlerine kavuşmuştur. Buna karşılık pop
şarkıları birden bire yaygınlık kazanır. S. 105
Kültür endüstrisi, müşterilerinin kasten ve tepeden bütünleştirilmesidir.
S. 110
Müşteri, kültür endüstrisinin inandırmak istediği gibi, kral değildir;
kültür endüstrisinin öznesi değil, nesnesidir. S 110
Kitleler kültür endüstrisinin ölçütü değil ideolojisidir, kültür
endüstrisi de kitleleri kendine uyarlamadıkça var olamazdı. S. 110
Kültür endüstrisinde bir ilerleme olarak ortaya çıkan, endüstrinin
sürekli yenilik olarak sunduğu şey, hep aynı olanın kılığının
değiştirilmesinden ibarettir; değişikliğin her yerde gizlediği, kültür üzerinde
egemen olduğu günden beri değişmeden kalan kar güdüsü gibi değişmeyen bir
iskelettir. S 112
Kültür endüstrisinin kurduğu, mutlu bir yaşam için önergeler değildir,
yeni bir ahlaki sorumluluk sanatı da değildir; aksine, en güçlü çıkarlar neyin
ardındaysa ona itaat etmek yolunda uyarılardır kültür endüstrisinin
propagandasını yaptığı uzlaşı, kör, aydınlatılmamış otoriteyi güçlendirir. S.
117-118
Kültür ve Yönetim
Kültürden söz eden bilerek ya da bilmeyerek yönetimden de söz ediyor
demektir. S 121
Felsefe ve din, bilim ve sanat, yaşam tarzları ve töreler gibi
birbirinden farklı bu kadar çok şeyin ve ayrıca bir çağın nesnel tininin tek
bir ‘kültür’ sözcüğüyle özetlenişi, daha en baştan, tüm bunları yukarıdan bakarak
bir araya toplayan, taksim eden, ölçüp biçen, organize eden bir idari bakışı
ele veriyor. S 121
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)