13 Mart 2012 Salı

Pis Moruk İtiraf Ediyor

 
Seni sevmek dondurucu bir havada bir çift eldiven giymek kadar kolay.

Sizi hayal kırıklığına uğratacağımdan eminim, ama ben hep böyleyim.

İhanet… devrimin yanlış tarafından olmaktan ibarettir.

Kadınlar da ne tuhaftı… Yaşlanmaları. Kasvet vericiydi, gerçekten kasvet vericiydi.

Müziksiz o kadar … zor ki.

Şahine ya da kıçının yalpasına ceza yok, canım –insanlığın kaderine de herhangi bir ceza yok…

Sanat’ı fethetmeye yetecek kadar fazla hayat yok insanın içinde.

Hasta değilim ama ölüyorum.

İhtiyar, her şey zaman kaybından başka bir şey değildi. Değil mi?

İnsanoğlunun en büyük başarısı ölebilme ve bunu dikkate almama yeteneği olsa gerek.

Siz bana nehirlerden ve yağmurlardan bahsedin, ben size uyuşturucu ve ıstırap bağımlısı sıska bedenleri anlatayım, kadınsız ve işsiz ve ülkesiz verilenden daha iyi bir yaşam hayal ederek, akortsuz piyanolar çalan eşcinsellerden geçilmeyen barlarda ve bok suratlı kasa sahipleri ıslık çalar ölü parayla.



Hiçbir şeyin bedeline inanmam ben. Hayalperestim. Acı çekmeden sahip olmaya inanırım. Gerçekçi değilim. Omurgam zayıf, sıkılmaktan ve çabalamaktan nefret ederim. Handel’in Samson unvertürünü dinlemeyi yeğlerim.

Bir kerede ölmeyiz genellikle, parça parça ölürüz.

Kadınlar da her şeyin bir parçası gibiydiler; kendilerine bir değer biçiyorlar ve bedelini talep ediyorlardı, fakat aklıselimden ve sahip olduğum ruhtan yola çıkarak ederlerinin çok fazlasını istedikleri sonucuna varmıştım.

Bu yaşam sisteminden çaldığım her gün bir zaferdi benim için.

Taş kafalı deyin bana isterseniz, kültürsüz deyin, ayyaş, ne isterseniz deyin. Dünya beni biçimlendirdi ve ben elimden geleni biçimlendirdim.

Bir şair bir saniyeden daha fazla hayatta kalmak istiyorsa, mesleğiyle, kamışıyla ve egosuyla çok dikkatli olmak zorundadır.

Ölüleri bulmak kolay –her yerdeler; zor olan canlıyı bulmak. Kaldırımda yürürken yanınızdan geçen ilk insana dikkat edin –gözlerinin feri sönmüştür; yürüyüşleri kaba, tuhaf, çirkindir; saçları bile hastalıklı bir biçimde uzamıştır.

Üniversitenin bir yararı olmayacaktır çünkü ölümün doğal tarihinin bir parçasıdır.

Sanat’ta yeni arayışlara karşı değilim, fakat yaratma yeteneğinden yoksun adamlar tarafından keriz yerine konmaya karşıyım.

Ölülerin canlı bir şey görmeye tahammülleri yoktur.

Bazı adamlar halkın skandal merakını kışkırtır, oysa halkın büyük kısmı adamın yazarlığıyla değil, sadece ne yaptığıyla, nasıl yaptığıyla, göğsünün kıllarıyla, bir fahişe uğruna kulağını kesmesiyle, geminin kıç tarafından pervaneye atlayıp intihar etmesiyle, eşcinselliğiyle falan ilgilenir; ne yarattıklarını boş ver,halk kıçlarının kıllarını görmek ister, seviştikleri yatağı, ilaç dolaplarını, kirli çamaşırlarını.

Her zaman gidenin yerini  dolduracak birileri bulunur. Bir başka adam gibi adam. Bir başka Van Gogh. Ya daArtaud. Ya da Celine. Ya da Genet hatta. İçelim eğlenelim!

Bir polis yanıma yaklaştığında ben kendimi hep suçlu hissederim, çünkü o suçlu olduğumu hissetmek üzere eğitilmiştir.

Zarar veren insanla zarar vermeyen insan arasındaki fark çok küçüktür.

 
‘’Daha iyi bir dünyada yaşayacaksak (kim daha iyi bir dünya istemeyecek kadar sofistike olabilir ki?) gereksiz acının ortadan kaldırılması iyi bir başlangıç olurdu. Güldüreyim mi sizi biraz?  Polis memurları sarhoşlara nasıl davranmalı bence, biliyor musunuz? Onları hapse değil de evlerine götürmeli. Sarhoşları yataklarına yatırıp üstlerini örtmeli, gerekirse onlara bir bardak su vermeli. Saçma mı? Neden? Biraz anlayış göstermenin nesi saçma? Ben vergimi hizmet almak için ödüyorum, taciz edilmek için değil.

gerekirse alkollü kişi öfke ve direnç gösteriyorsa, onu kendi evine kilitlemenin bir yolunu bulsunlar, böylece kendi tuvaletini kullanmaya devam eder ve canı çekerse new haven’deki teyzesini arayabilir.. kodesten iyidir.. duruşma falan da yok.. böylece yargıçları caddelerdeki delikleri kapatmaya falan gönderebiliriz..  cezaevlerinin ortadan kalkacağı günleri görebiliyorum.. neredeyse her insanın sırf sağduyuyla yurttaşına zarar ve acı vermeyi onu katletmeyi bilerek reddedeceği günler yakın.. tabii ki , odun yığının arasında her zaman bir domuz saklıdır.. fakat cezanın yerini anlayış aldığında domuzlar eksilecektir.’’
Yaratıcı sanatçı tarih boyunca bürokratlar ve bizatihi halk tarafından sürekli tacize uğramıştır. –Van Gogh penceresine taş atan çocuklar tarafından yuhalanmıştır. Penceresi olduğunu şükretsin. Hemingway bir çiftesi olduğuna şükretsin. Ben şu anda daktilom olduğuna şükrediyorum.

Lütfen beni sizi anlamaya zorlamaya itmeyin. Başka işle meşgulüm.

Her insan bir ad ve yoldu, fakat ne kadar büyük ziyandı kimileri.

Sahip olduğunuz her şey bir bavula sığmalı; o zaman zihniniz özgür olabilir.

Dünya korku üzerine işler.

Cehennem her yerde fink atar.

Bir dahi türü var ki, çok sıkıcı olabilir. Hatta, dahilerin çoğu sıkıcıdır, sanatlarına patlamaya hazır oluncaya dek.

Gerçeğin kendisi ciddi olmaktan çok gülünçtür.

Sıra sıra dairelerden oluşmuş bir cezaevinde yaşıyorum. Özel bir tür buradaki insanlar. Her gün halılarını elektrikli süpürgeyle süpürürler ve bulaşıkları yıkamadan asla yatmazlar.

Kalabalığın içinde bir et parçası olarak hissediyorum kendimi.

Yalnızlık çekmek birilerine ihtiyaç duymak demek.

O kadar nefret ediyoruz ki birbirimizden, bu bir meşguliyet bizim için.

Yapacak başka bir şey olmadığında memnuniyetsiz davranmaktan daha memnuniyet verici bir şey yoktur ve genellikle yok yapacak başka bir şey.

Bir şeyleri gizlediğin zaman onlarda boğulursun.


Herkeste çok fazla gördüğüm bir şey varsa o da burukluk. Korkunç bir şey herkesin er ya da geç buruklaşması. Kasvet verici, çok kasvet verici…

Hastaneler, ki Merhamet Evleri olmaları gerekir, ticari kurumlardı.

Nietzsche değil miydi kendisine Şairler sorulduğunda, ‘’ Şairler mi? Çok fazla yalan söylüyor Şairler,’’ diye yanıt veren.

Hayatta asıl iki önemli şey, unutmamak gerekir ki, acıdan kaçmak ve geceleri iyi uyumaktır. Öyle değil mi?

İnsanlar çeşitli nefretler barındırırlar, hayatları umdukları gibi gitmez ve otobanlar bu insanlar için öfkelerini atıp rahatladıkları yerlerdir.

Kişisel tanrımın üzerine fırlattım kendimi: YALNIZLIK.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder