22 Ağustos 2021 Pazar

Doğru Doğru Olduğu İçin Mi Doğrudur, Yoksa Çoğunluk Kabul Ettiği İçin Mi? 12 Kızgın Adam


Doğru Doğru Olduğu İçin Mi Doğrudur, Yoksa Çoğunluk Kabul Ettiği İçin Mi?

12 Kızgın Adam

Kitleler, zekâyı değil, vasat şeyleri bir araya toplarlar.

Çoğu defa tekrar olunduğu gibi elalem

Voltaire’den dah



a fazla zekâ sahibi değildir.

 

Bir kitleye mensup olması yüzünden insan,

Medeniyet merdiveninden birçok basamak aşağı iner.

G.L. Bon – Kitleler Psikolojisi

 

Daha önce hiç görmediğimiz birinin ilk bakışta güvenilir biri olup olmadığına, suç işlemiş olma ihtimaline nasıl karar verebiliriz? İnsanların ses tonları ile ikna kabiliyetleri arasında ilişki var mıdır? Vücut dilimizi kullanarak yaptığımız konuşmalar daha anlaşılır mıdır? Fiziksel temas güven hissini arttırır mı? Belirli bir grup içinde yer alan insanların eylemleri bilinçli eylemler midir? Hafızamız yüzünden yalan söylememiz, iftira atmamız mümkün müdür? Bunlar ve benzeri birçok konuya ilişkin birçok deneye Mlodinov “Subliminal Bilinçdışınız Davranışlarınızı Nasıl Yönetir” adlı kitabında bahsetmiştir.

Yapılan deneyler neticesinde insanların seslerinin kalınlığının ikna kabiliyetleri ile ilişkili olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Nitekim fiziksel temaslar (örneğin omzuna dokunmak, el sıkışmak gibi) insanlarda karşı tarafa karşı güven duygusunu arttırdığı yönünde bulgular bulunmaktadır. Fakat 12 Kızgın Adam kapsamında en önemli çalışmalardan biri suç konusuna ilişkindir. Defalarca tekrarlanan bir deneyde bir suça şahitlik eden kişilerden suçu işleyenin teşhis edilmesi istenildiğinde suça şahit kişiler çoğu defa yanlış kişiyi işaret etmişlerdir. Bu tür deneylerde şüphelilerin çoğu cezaevinde yatan mahkumlardan oluşmaktadır. Böylece o suçu işlemiş olma ihtimali olmayan insanlar şahitler tarafından işaret edilmiştir. Nitekim insanların hafızası baskı altındayken manipüle edilebildiği, yanlışa yönlendirilebildiği ve hatta yanlış yeni hatıralar üretilebildiği kanıtlanmıştır.

12 Kızgın Adam adlı filmde bir odada genç bir çocuğun suçlu olup olmamasına karar verilecektir. Kural olarak 12 jüri üyesi oybirliği ile suçlu veya masum olduğuna karar vermeleri gerekmektedir. İlk yapılan oylamada 11 kişi suçlu bulurken sadece bir kişi suçsuz olduğu yönünde şüpheleri vardır. Çocuğun suçlu olduğuna kanaat getiren üyelerin neden suçlu bulduklarını izah ederken pek sorgulamaya ihtiyaç duymaksızın böyle bir karara vardıkları anlaşılmaktadır “O suçlu, eğer o suçlu olmasaydı onu yargılamazdılar.” Böylesi bir durum Muzaffer Sherif (Şerif)’in otokinetik algı deneyini akla getirmektedir. Bu deneyde gözlemcilere belirli bir ışık kaynağının başta bulunduğu noktadan ne kadar uzaklaştığı sorulmuştur. Katılımcıların tahminleri bireysel gözlemlerde farklılık gösterirken grup halinde olduklarında üyelerin grubun genel kararına uydukları gözlenmiştir. Farklı şekilde tekrarlanan deneylerde de insanların grup içi normlara ve fikirlere katılım sağladıkları, kendi görüşlerinin hatalı olduğu yönünde şüpheye düştükleri görülmüştür.

Filmde dikkat çeken bir diğer husus ise çocuğun yabancı olmasına yapılan vurgudur. Muhtemelen bir göçmen olan çocuk zanlının sözlerine inanmayan jüri üyeleri, cinayeti gördüğünü iddia eden komşu kadının sözlerine inanmıştır. Bu durum, çocuğun suçsuz olduğuna inanan jüri üyesinin şu sözleriyle eleştirilmektedir: “Çocuğun hikayesine inanmıyorsan, kadının hikayesine neden inanıyorsun?” Mlodinov’a göre “İnsanların temel arzusu, kendilerine ilişkin olarak kendilerini iyi hissetmektir ve bu nedenle, bilinçdışı bir şekilde, kendilerininkine benzeyen özellikler lehinde önyargılıdırlar; isterse bu soyadı gibi görünürde anlamsız bir özellik olsun.” Nitekim jüri üyelerinin bir yabancıya karşı ön yargılı olmaları ve söz konusu yargılarının zor bir şekilde değişmesi Mlodinov’un görüşünü haklı çıkarır niteliktedir.

Film boyunca çocuk zanlının suçlu olduğunu düşünen bireylerin “otorite” olan mahkeme heyetinin görüşlerine göre hareket ettiği, fakat suçsuz olarak oyunu değiştirenlerin daha eleştirel düşünmeye başladıkları, tüm bu yaşananlara karşı daha şüpheci bir gözle baktıkları görülmektedir. Le Bon’un Kitleler Psikoloji adlı kitabında da değindiği nokta budur. Tek başına bir kişi, belirli bir gruptan, Le Bon’un ifadesiyle “Elalem Voltaire’den daha fazla zeki değildir.”

  

E. Durukan Abdulhakimoğulları

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder