Doğru
Doğru Olduğu İçin Mi Doğrudur, Yoksa Çoğunluk Kabul Ettiği İçin Mi?
Kitleler, zekâyı değil, vasat şeyleri bir araya
toplarlar.
Çoğu defa tekrar olunduğu gibi elalem
Voltaire’den dah
a fazla zekâ sahibi değildir.
Bir
kitleye mensup olması yüzünden insan,
Medeniyet
merdiveninden birçok basamak aşağı iner.
G.L. Bon –
Kitleler Psikolojisi
Daha önce hiç görmediğimiz birinin ilk bakışta
güvenilir biri olup olmadığına, suç işlemiş olma ihtimaline nasıl karar
verebiliriz? İnsanların ses tonları ile ikna kabiliyetleri arasında ilişki var
mıdır? Vücut dilimizi kullanarak yaptığımız konuşmalar daha anlaşılır mıdır?
Fiziksel temas güven hissini arttırır mı? Belirli bir grup içinde yer alan insanların
eylemleri bilinçli eylemler midir? Hafızamız yüzünden yalan söylememiz, iftira
atmamız mümkün müdür? Bunlar ve benzeri birçok konuya ilişkin birçok deneye
Mlodinov “Subliminal Bilinçdışınız Davranışlarınızı Nasıl Yönetir” adlı
kitabında bahsetmiştir.
Yapılan deneyler neticesinde insanların seslerinin
kalınlığının ikna kabiliyetleri ile ilişkili olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.
Nitekim fiziksel temaslar (örneğin omzuna dokunmak, el sıkışmak gibi)
insanlarda karşı tarafa karşı güven duygusunu arttırdığı yönünde bulgular
bulunmaktadır. Fakat 12 Kızgın Adam kapsamında en önemli çalışmalardan biri suç
konusuna ilişkindir. Defalarca tekrarlanan bir deneyde bir suça şahitlik eden
kişilerden suçu işleyenin teşhis edilmesi istenildiğinde suça şahit kişiler çoğu
defa yanlış kişiyi işaret etmişlerdir. Bu tür deneylerde şüphelilerin çoğu
cezaevinde yatan mahkumlardan oluşmaktadır. Böylece o suçu işlemiş olma
ihtimali olmayan insanlar şahitler tarafından işaret edilmiştir. Nitekim
insanların hafızası baskı altındayken manipüle edilebildiği, yanlışa
yönlendirilebildiği ve hatta yanlış yeni hatıralar üretilebildiği
kanıtlanmıştır.
12 Kızgın Adam adlı filmde bir odada genç bir çocuğun
suçlu olup olmamasına karar verilecektir. Kural olarak 12 jüri üyesi oybirliği
ile suçlu veya masum olduğuna karar vermeleri gerekmektedir. İlk yapılan
oylamada 11 kişi suçlu bulurken sadece bir kişi suçsuz olduğu yönünde şüpheleri
vardır. Çocuğun suçlu olduğuna kanaat getiren üyelerin neden suçlu bulduklarını
izah ederken pek sorgulamaya ihtiyaç duymaksızın böyle bir karara vardıkları
anlaşılmaktadır “O suçlu, eğer o suçlu olmasaydı onu yargılamazdılar.” Böylesi
bir durum Muzaffer Sherif (Şerif)’in otokinetik algı deneyini akla
getirmektedir. Bu deneyde gözlemcilere belirli bir ışık kaynağının başta
bulunduğu noktadan ne kadar uzaklaştığı sorulmuştur. Katılımcıların tahminleri
bireysel gözlemlerde farklılık gösterirken grup halinde olduklarında üyelerin
grubun genel kararına uydukları gözlenmiştir. Farklı şekilde tekrarlanan
deneylerde de insanların grup içi normlara ve fikirlere katılım sağladıkları,
kendi görüşlerinin hatalı olduğu yönünde şüpheye düştükleri görülmüştür.
Filmde dikkat çeken bir diğer husus ise çocuğun
yabancı olmasına yapılan vurgudur. Muhtemelen bir göçmen olan çocuk zanlının
sözlerine inanmayan jüri üyeleri, cinayeti gördüğünü iddia eden komşu kadının
sözlerine inanmıştır. Bu durum, çocuğun suçsuz olduğuna inanan jüri üyesinin şu
sözleriyle eleştirilmektedir: “Çocuğun hikayesine inanmıyorsan, kadının
hikayesine neden inanıyorsun?” Mlodinov’a göre “İnsanların temel arzusu,
kendilerine ilişkin olarak kendilerini iyi hissetmektir ve bu nedenle,
bilinçdışı bir şekilde, kendilerininkine benzeyen özellikler lehinde
önyargılıdırlar; isterse bu soyadı gibi görünürde anlamsız bir özellik olsun.”
Nitekim jüri üyelerinin bir yabancıya karşı ön yargılı olmaları ve söz konusu
yargılarının zor bir şekilde değişmesi Mlodinov’un görüşünü haklı çıkarır
niteliktedir.
Film boyunca çocuk zanlının suçlu olduğunu düşünen
bireylerin “otorite” olan mahkeme heyetinin görüşlerine göre hareket ettiği,
fakat suçsuz olarak oyunu değiştirenlerin daha eleştirel düşünmeye
başladıkları, tüm bu yaşananlara karşı daha şüpheci bir gözle baktıkları
görülmektedir. Le Bon’un Kitleler Psikoloji adlı kitabında da değindiği nokta
budur. Tek başına bir kişi, belirli bir gruptan, Le Bon’un ifadesiyle “Elalem
Voltaire’den daha fazla zeki değildir.”
E. Durukan Abdulhakimoğulları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder